X

‘Sunday blues’: Pazar günleri kendinizi stresli mi hissediyorsunuz?

Cuma akşamı şahane geçmiş, cumartesi tüm gün kendinize ve sevdiklerinize zaman ayırabilmiş, akşamına da eğlenceli bir etkinliğe katılmışsınız… Ve içinizde tam olarak ne hissettiğinizi tanımlayamadığınız buruk bir duygu ile pazar sabahına uyandınız. Tanıştıralım; o buruk hissiyatın adı “pazar sendromu”. Hepimiz pazartesi sendromuna aşinayız; yeni bir haftanın başlaması, bekleyen görevler, geçen haftadan yarım kalmış işler, dinlenmek için yeterli olmamış iki günün ardından pazartesi sabahına enerjik ve motive başlamak zor, evet. Ama bir de tüm bunların bir gün önceden başlayan stresi var ki; pazartesi ile kapışır bir ‘pazar sendromu’. Gelin, bu sendromu yakından keşfedelim ve nasıl üstesinden gelebileceğimize bakalım.

Pazar sendromu nedir?

Hayatta bazı dönemler vardır ki ruh halimizin ne zaman kötüye gideceğini biliriz. Sonbahar yaklaşırken, kış bastırmış, günler kısalmış, güneş uzaklaşmışken; mevsimsel duygudurum bozukluğu yaşayabiliriz. Ya da bir yaş daha aldığımız için doğum günü heyecanımız yerini üzüntüye bırakabilir, bakınız; birthday bluesmevsimsel duygudurum bozukluğu yaşayabiliriz. Ya da bir yaş daha aldığımız için doğum günü heyecanımız yerini üzüntüye bırakabilir, bakınız;. Zamanı belli olan bir başka kaygılı zaman da ‘pazar sendromu’.

Pazar sendromu veya ‘sunday blues’, literatürde yeri olan bilimsel bir terim değil; ancak oldukça yaygın. Manhattan Therapy Collective’de çalışan psikolog Dr. Peggy Loo pazar sendromunu şöyle tanımlıyor: “Hafta sonunun bitmesiyle yüzleşirken üzüntü veya enerjide düşüş gibi görünebilen bir ruh hali düşüşü.” Ve şöyle devam ediyor: “İnsanlar iş tükenmişliği, tatminsizlik, yalnızlık gibi olumsuz durumlarla mücadele ederken bunun olduğunu sıklıkla gördüm. Hafta sonu işten, baskıdan ve hatta kendi kendine dayatılan beklentilerden bir mola anlamına gelir ve sosyalleşmek, özgür hissetmek ve rahatlamak için bir fırsattır.”

Şimdi kendinize dönün ve bir düşünün, pazar günleri sizin için de kaygılı mı geçiyor? Kendinizi yeni bir haftaya hazır hissetmediğiniz için stresli mi oluyorsunuz? Cumartesi gününü dolu dolu yaşarken pazar günleri içinizden hiçbir şey yapmak gelmiyor mu? Cevaplarınız evetse siz de pazar sendromu kurbanı olabilirsiniz.

Pazar günlerini daha iyi hissederek geçirmenin yolları

Peki, her pazar bu buruk hissi yaşamak zorunda mıyız? Pazar günlerini de tıpkı cumartesi günleri gibi neşeli, keyifli, stressiz geçirmek mümkün mü? Elbette. İşte yapabilecekleriniz:

1. Öz değerlendirme yapın

İlk adım durum kontrolü yapmak. Önce bir durun ve kendinize şu soruları sorun: “Her pazar bu duyguyu yaşıyor muyum?” “Böyle hissetmemin temel nedeni şu an hayatımdaki hangi sebepten kaynaklanıyor?” Bu iki soruya doğru yanıtlar vermeye çalışın. Gerekirse yazın, üzerine birkaç gün düşünün, her pazar günlük tutun, duygu ve düşüncelerinizdeki değişimi gözlemleyin. Bir öz değerlendirme yaparak ilk adımı atın.  

2. Düşünce yapınızı yeniden çerçeveleyin

Pazar sendromu yaşıyorsanız muhtemelen pazar günlerini korku dolu bir gün olarak görüyorsunuzdur. Hatta bu sendromun ‘sunday scaries’ olarak da anıldığını bilmek, kurduğunuz bu bağlantıyı güçlendirebilir. Ancak pazar günlerini daha iyi hissederek geçirmek istiyorsanız bu algıyı değiştirmelisiniz. Pazarları, korku dolu bir gün olarak görmek yerine yeni bir başlangıç yapma fırsatı olarak yeniden çerçevelemeyi deneyin. Bunu yapmak ilk başta çok kolay olmayabilir ama bir sonraki hafta için sizi heyecanlandıran bir şeyler bulmak, işinizi kolaylaştırabilir.

3. Cuma günleri harekete geçin

Hafta sonu başlamadan önce etkili bir plan yapabilmek için cuma gününden harekete geçin. Pazar gününden sizi strese sokabilecek pazartesi işlerini cuma gününden tamamlamaya çalışın, cuma günü yarım kalan işler sizi ekstra strese sokabilir. Bunu önlemek için işlerinizi organize edin ve pazartesi daha sakin bir iş gününe başlayabilmek için ortamınızı önceden hazırlayın.

4. Size iyi gelecek planlar yapın

Pazar günlerini hiçbir şey yapmadan ya da kara kara pazartesi gününü düşünerek geçirmek, ruh halinizin daha da kötüleşmesine neden olabilir. Bunun yerine pazar günlerini size daha iyi hissettirecek şekilde planlayın. Önceden planlar yapın, keyifli etkinlikler için bilet alın, yeni tarifler denemek için alışveriş yapın, o gün okumak için bir kitap seçin ya da bir film listesi hazırlayın.

5. Pazar rutini oluşturun

Pazar günleri için öyle bir rutin oluşturun ki bırakın sizi strese sokmasını, dört gözle beklediğiniz bir gün olmasını sağlayın. Keyifli bir kahvaltı için rezervasyon yaptırmak, kendinize masaj randevusu almak, favori tatlınızı ısmarlamak, en sevdiğiniz semtte yürüyüşe çıkmak gibi eğlenceli bir pazar rutini oluşturun.

6. Sevdiğiniz insanlarla görüşün

Sevdiğiniz insanlarla bir arada olmak, gün bağımsız iyi hissetmenize yardımcı olacak ipuçlarından biri. Ama siz yine de özellikle pazar günleri için görüşmeler planlayın. Ailecek kahvaltı yapmak, en yakın arkadaşınızla alışverişe çıkmak ya da partnerinizle romantik bir randevu gecesi planlamak, pazar günlerinizi çok daha iyi geçirmenize yardımcı olabilir.

7. Daha az stresli bir pazartesi planlayın

Pazar günleri pek çoğumuzun modunun düşük olmasında ve ekstra stresli hissetmesinin ardında şüphesiz ki pazartesi gününün getirecekleri de var. Dolayısıyla pazartesi gününün stresini önceden mümkün olabildiğince azaltmak, pazar günlerinin üzerindeki baskıyı da hafifletecektir. Büyük toplantılarınızı pazartesi gününe koymamak, kritik olabilecek ve daha fazla zaman ve enerji alacak projelerinize haftanın diğer günlerinde yoğunlaşmak, pazar günlerini daha sakin ve stressiz geçirmenizi sağlayabilir. Ayrıca, pazartesi sendromunu da hafifletebilir.

Sonuç olarak pazar akşamlarını kaygı ve stresle geçirme yerine etkili bir hazırlık süreci ve doğru planlarla şahane bir gün olarak yaşayabilirsiniz. Unutmayın, her yeni haftanın gerçek kahramanı sizsiniz ve hikayenizi her hafta yeniden yazabilirsiniz…

Kaynak: apartmenttherapy.com

İlginizi çekebilir: Dinlendirici, yenileyici ve üretken bir hafta sonu geçirmek için altın değerinde öneriler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale