X

Oolong çayı nedir, faydaları nelerdir?

Oolong çayı dünyada üretilen ve tüketilen çaylar içerisinde sadece %2’lik bir paya sahip ancak aslında keşfedilmesi çok önemli bir çay türü. Aslında geleneksel bir Çin çayı olan oolong çayı, yeşil çay ve siyah çayın üretildiği aynı çay bitkisinden elde ediliyor ancak en büyük fark işlenme sürecinde. Oksidasyon süreci çayın yeşil mi, siyah mı yoksa oolong çayı mı olacağını belirliyor.

Yeşil çay oksidasyon geçirmemiş taze çay yapraklarından elde ediliyor ve yapraklar havaya maruz kaldığında ortaya çıkan kimyasal reaksiyon farklı çay türlerinin renk ve tat farklılığının sebebi. Siyah çayda ise yapraklar oksidasyonu artırmak için öğütülüyor ve oolong çayında ise yapraklar kısmen oksidasyona uğramaları için güneşte bırakılıyor ve hafifçe kırılıyorlar.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Oolong çayındaki besinler

Siyah ve yeşil çaya benzer şekilde oolong çayında da çeşitli vitaminler, mineraller ve antioksidanlar vardır.

Bir kupa kadar oolong çayında az miktarda kalsiyum, magnezyum ve potasyum vardır. Ayrıca 38 mg kadar kafein vardır. Aynı miktarda yeşil çayda ise 29 mg kafein vardır.

Oolong çayında bulunan temel antioksidanlardan bazıları, ki bunlar çay polifenolleri olarak bilinirler, theaflavinler, thearubiginler ve EGCG’dir. Bunlar sağlığa faydalarının büyük kısmından sorumludurlar.

Oolong çayında aynı zamanda L-theanine adlı amino asit bulunur ve onun rahatlama ve bilişsel performans üzerinde pozitif etkileri olduğu belirtiliyor.

Diyabete karşı koruyabilir

Genel olarak çayın diyabete ve komplikasyonlarına karşı koruduğu ve insülin direnci ile inflamasyonları azaltabildiği belirtiliyor.

2021 yılında yapılan bir çalışma ve 2019 yılında yapılan bir değerlendirmeye göre düzenli çay tüketimi ile daha iyi kan şekeri yönetimi ve daha düşük tip-2 diyabet geliştirme riski arasında bağlantı bulunuyor.

Ancak oolong çayının tam etkilerine dair yeşil veya siyah çay kadar araştırma yok.

Bununla birlikte daha küçük ve eski bir çalışmada oolong çayının tip-2 diyabetli hastalarda plazma glukoz düzeylerini azaltmaya yardımcı olabileceğine dair bilgiler mevcut.

Yine de her çalışmada oolong çayının tip-2 diyabet belirtilerini hafifletici etkisi onaylanmıyor. 5000 Japon bireyle yapılan 2011 yılındaki bir çalışmada çay tüketiminin hastalığın başlangıcına dair bir işaretçi olabileceği belirtiliyor.

Kalp sağlığını iyileştirebilir

Düzenli olarak çay antioksidanlarının tüketimi kalp sağlığına iyi gelebilir.

Çeşitli çalışmalarda çay içenlerin tansiyonlarında ve kolesterol düzeylerinde düşüş görülüyor ve kalp hastalıkları riski de azalıyor.

2003 yılındaki büyük bir çalışmada günde altı bardaktan fazla çay içen insanların koroner kalp hastalığı risklerinin çay içmeyenlere göre çok daha düşük olduğu görülmüş. Bazı çalışmalarda ise özellikle oolong çayına göz atılıyor.

76.000’den fazla Japon yetişkin ile yapılan bir çalışmada günde 240 ml oolong çayı içen bireylerin kalp hastalığı riski %61 daha az olmuş. Ayrıca Çin’de yapılan bir çalışmaya göre günde 1-2 kupa yeşil veya oolong çayı içmek inme riskini ciddi şekilde azaltmış.

Ancak oolong çayında kafein olduğunu ve bunun tansiyonu bazı insanlarda yükseltebileceğini unutmamak gerekiyor. Ancak tansiyon ve kafein arasındaki ilişkiye dair net sonuç veren çalışmalar yok ve bu nedenle daha fazla araştırma gerekiyor.

240 ml çaydaki kafein miktarı aynı miktardaki kahvedekinin yalnızca dörtte biri kadar ve bu nedenle tansiyon üzerindeki etkisi çok sınırlı olacaktır.

Kilo vermeye yardımcı olabilir

Çay tüketimi ve kilo verme arasındaki ilişki uzun zamandır araştırılıyor ve pek çok çalışmada çaydaki biyoaktif bileşenlerin kilo verme ve obeziteyi önleme konusunda etkili olabileceği belirtiliyor.

Yakın zamana kadar çaydaki antioksidan aktivitelerin bu yağ azaltıcı etkinin sorumlusu olduğu düşünülüyordu ancak son zamanlarda araştırmacılar çayın enzim inhibisyonunu iyileştirebildiğini ve ayrıca antioksidanların bağırsaklarda etkili olmalarını kilo vermenin sebebi olarak görmeye başladılar.

İlginç şekilde güncel hayvan deneylerinde oolong çayından elde edilen ekstrelerin yağların oksidasyonuna yardımcı olduğu ve böylece beden yağlarını direkt olarak azaltmaya yardımcı olduğu görülmüş.

Ancak insanlar ile çalışmalar söz konusu olduğunda sadece küçük ve eski bir çalışma görülüyor ve bunda yetişkinlerde enerji tüketimini arttırdığı belirtiliyor. Dolayısıyla kilo verme bu çalışmada yağ oksidasyonuna değil, yakılan fazla kalorilere bağlanıyor. Bu nedenle net sonuçlar için daha fazla çalışma gerekiyor.

Fakat antioksidan aktiviteler, kafein ve iştahı azaltan özelliklerinden dolayı her gün bir iki kupa çay içmenin doğrudan kilo vermenin bir aracı olduğunu düşünmeyin. Altta yatan başka rahatsızlıklar ve davranışlar da kilo verme konusunda etkili olabilirler ve ayrıca güvenle tüketilebilecek çay miktarı da kişiden kişiye değişebilir.

Beyin işlevlerini iyileştirebilir

Son araştırmalara göre çay tüketimi beyin ve hafıza işlevlerini korumaya yardımcı olabiliyor ve yaşa bağlı gerilemeleri önleyebiliyor. Çayın içindeki bir kaç bileşen bundan sorumlu olabilir.

Kafein norepinefrin ve dopamin salınımını arttırıyor. Bu iki beyin mesajcısının ruh haline, dikkate ve beyin işlevlerine iyi gelebildiği belirtiliyor.

Ek araştırmalara göre çayda bulunan theanine adı verilen amino asit de kaygıyı azaltabiliyor ve dikkati iyileştirebiliyor. 2024 yılındaki bir değerlendirmeye göre çayda bulunan kafein ve theanine ikilisi tüketimden sonra 1-2 saat boyunca farkındalık ve dikkati iyileştirebiliyor.

Bazı çalışmalarda özellikle oolong çayına göz atılmış ancak 2008 yılındaki bir çalışmaya göre yüksek düzeyde çay tüketimi bilişsel gerilemeye dair daha düşük risk sağlıyor. Bu etki özellikle siyah çay ve oolong çayı tüketenlerde geçerli.

2010 yılındaki daha küçük bir çalışmada ise düzenli olarak yeşil çay, siyah çay veya oolong çayı tüketmek bilişsel gücü, hafızayı, yürütücü işlevleri ve bilgi işleme hızını yaşlı Çinli bireylerde iyileştirmiş.

Bazı kanserlere karşı koruma sağlayabilir

Bilim insanları siyah ve yeşil çay ile oolong çayındaki antioksidanların bedende kansere sebep olan hücre mutasyonlarını önleme konusunda yardımcı olabileceklerini belirtiyorlar.

Çaydaki polifenoller de kanser hücrelerinin bölünme hızını azaltabilirler.

Yıllar içerisinde çay tüketimi ve kanser gelişimine dair pek çok araştırma yapılmış durumda ve bu verilere göre kanser riskinde azalma olabiliyor ancak bazı araştırmacılara göre bu azalma istatistiki anlamda çok da yeterli değil.

Araştırmalar genellikle yeşil veya siyah çay üzerine ve en büyük etkiler yeşil çay türünde görülüyor. Oolong siyah ile yeşil çay arasında bir yerde olduğundan benzer etkiler görülebilir. Ancak özellikle oolong çayına dair daha fazla araştırma gerekli.

Diş ve kemik sağlığına iyi gelebilir

Oolong çayında bulunan antioksidanlar diş ve kemiklerinizi güçlü tutmaya yardımcı olabilirler.

Bir çalışmaya göre siyah çay, yeşil çay veya oolong çayını günlük olarak 10 yıl boyunca tüketenlerin kemik yoğunlukları genel olarak %2 daha fazla olmuş. Bazı diğer raporlarda da kemik yoğunluğu üzerinde pozitif etkiler gösteriliyorlar.

Daha yüksek kemik mineral yoğunluğu daha düşük çatlak riski anlamına geliyor. Ancak oolong çayı ve çatlaklar arasındaki doğrudan bağlantı henüz araştırılmış değil.

Son olarak çay tüketiminin daha iyi bir ağız sağlığı sağlayabildiği, plak ve diş eti iltihabını azaltabildiği belirtiliyor.

Egzamaya iyi gelebilir

Hem siyah hem de yeşil çay türlerinin atopik dermatit belirtilerini azaltma yetenekleri var ve sonuçlar umut verici olsalar da bu konuda daha fazla araştırma gerekiyor.

Benzer şekilde 2001 yılında yapılan küçük bir çalışmaya göre oolong çayı 118 ağır egzamalı bireyde belirtileri kontrol altına almaya yardımcı olmuş. Bireylerin günde 1 litre kadar oolong çayı içmeleri istenmiş ve normal tedavilerine de devam edilmiş.

Bir ay sonra gözle görülebilir iyileşmeler görülmüş ve iyileşme işaretleri 1-2 hafta içerisinde ortaya çıkmaya başlamışlar. Buna ek olarak iyileşmeler bireylerin %54’ünde 5 ay sonra bile görülür olmuşlar.

Güvenilirliği ve yan etkileri

Oolong çayı yüzyıllardır tüketiliyor ve genel olarak güvenli görülüyor. Bununla birlikte içinde kafein bulunuyor. Aşırı tüketim durumunda kafein anksiyete, baş ağrısı, uykusuzluk, ritim bozukluğu ve bazı durumlarda yüksek tansiyona sebep olabiliyor.

Buna ek olarak polifenol antioksidanları çok fazla tüketmek onların prooksidan olarak işlev göstermelerine sebep olabiliyor ve bu da sağlık için iyi değil. Aşırı tüketimleri genelde gıda takviyeleri ile oluyor ancak bu etkiyi sadece çay içerek oluşturmak zor.

Çayda flavonoidler ise demir homeostazını bozabilirler ve bu nedenle demir emilimi zorlaşır. Ancak ne kadarının bu etkiyi yarattığı konusunda daha fazla araştırma gerekiyor.

Hem ABD’deki Tarım Bakanlığı hem de AB’deki Gıda Güvenliği Kurumu, günde 400 mg kadar kafein tüketimini güvenilir buluyor. Bu da günde 1.5-2.5 litre kadar oolong çayı tüketimi anlamına geliyor.

240 ml’lik ortalama bir bardaktan 6-10 bardak içebilirsiniz. Ancak hamile kadınların günde maksimum 200 mg kadar tüketebilirler.

Oolong çayı siyah çay veya yeşil çay kadar popüler olmayabilir ancak sağlığa faydaları benzerdir. Bu faydalar arasında kalp, beyin, kemik ve diş sağlığı da bulunuyor.

Oolong çayı aynı zamanda tip-2 diyabet gelişim riskini azaltabilir, bazı kanser türlerine karşı koruma sağlayabilir ve kilo vermek isteyenlere destek olabilir.

Ayrıca bardak başına kahveden daha az kafeini vardır ve bu nedenle kafeine hassasiyeti olanlar için iyi bir çözüm olabilir.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Kaynak: healthline

İlginizi çekebilir: Bitkilerin gücü: Bilimsel araştırmalara göre her derde deva bitki çayları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale