X

Önemli bir kararın eşiğindeyken: Kalbinizin fikrini sordunuz mu?

Yıllardır görüşmediğim bir arkadaşımla geçen gün telefonda konuşuyorduk. Bana hayatındaki gelişmeleri aktarıyordu. Görüşmeyeli o kadar uzun bir süre olmuş ki, güncelleme yapmak gerekti hayatlarımız hakkında. Fakat ne güzel bir histir yıllardır görüşememiş olsan da, kendini hala aynı içtenlikle paylaşabilmek. Görüşmediğimiz yıllar içinde yaptıklarından bahsettikten sonra kendiyle ilgili çok güncel bir konuya geldi ve başladı anlatmaya.

İşi sebebiyle gittiği en son yurtdışı ziyaretinde, kendisine orada bir iş teklif edilmiş. Fakat o ülkenin prosedürlerden dolayı ilk etapta bir yıl kadar denklik için çalışması gerekiyormuş ve sonrasında ülkede yasal olarak çalışma imkanları mevcutmuş. Bunu duyduğuma o kadar sevindim ki, çünkü kendisinin yıllardır kalbinde ve dilinde olan bir isteği sonunda gelip onu bulmuştu. Fakat bu güzel fırsata rağmen kafası o kadar karışmıştı ki. Hep öyle olmaz mı zaten? İstediğin bir şey seni gelip bulur, fakat o anda sen ne yapman gerektiğini bilemezsin.

Arkadaşım için durum şu şekildeydi; eğer bu teklifi kabul ederse, şu anda Türkiye’de bulunduğu güzel pozisyona ara vermesi gerekiyordu ve sonucunu bilmediği bir yolculuğa çıkacaktı. Ayrıca ailesinden, sevdiklerinden ve çevresinden bir süre ayrı kalacak ve tabi konfor alanından dışarı çıkmak zorunda kalacaktı. Bu durumu sevdikleri ve yakın çevresiyle paylaşmış ve tabi hemen sonrasında birçok yorum almaya başlamıştı. Çevresindeki insanların bir kısmı gitmesinin gereksiz olduğunu söylerken, bir kısmı da böyle bir fırsatın kaçırılmayacağını ifade ediyordu. Ben ise ona kişisel bir yorum yapmak yerine sadece şu soruyu sordum: “Kalbinden ne yapmak geçiyor?”

Hiç düşünmeden “Ben gitmek istiyorum” diye net bir şekilde cevap verdi. Ve o an o kadar büyük bir rahatlama yaşadı ki, telefonda bile sesinden anlaşılıyordu bu rahatlama hissi. İşte o an içinden gelen sesi ve ne yapması gerektiğinin farkına varan birisinin hafifliğiydi bu.

İnsan çoğu zaman kendi hayatını başka insanların yorumlarına göre şekillendiriyor. Meslek, kariyer, yaşayacağı şehir, kullanacağı araba gibi birçok kararı aldığı tavsiyeler ve yorumlar üzerine şekillendiriyor. Cevapları hep dışarıda arıyor. Oysa hiç sormuyor ki kalbine “BEN NE YAPMAK İSTİYORUM?” diye! Bu durumu şuna benzetiyorum: Sana kullanman için iki çift göz verilmiş ama sen gözünü kapatmışsın ve dışarıdan gelen seslere göre yolunu bularak ilerlemeye çalışıyorsun. Oysa ki açsan o güzel gözlerini, kullansan onları alabildiğince rahat ve özgürce, kendi yolunu görebilecek ve kendi yolunda ilerleyebileceksin.

Dışarıdan aldığımız yorumlar ve kişilerin deneyimleri bazen kendimizi anlamak için aracı olabilir. Fakat sadece bir aracı, bunu unutmamak gerekir. Günün sonunda kararı kendin vermen gerekiyor. Ve verdiğin karar ne olursa olsun sorumluluğunu alman gerekiyor. Birçokları kendi hayatının sorumluluğunu almamak için karar vermek istemiyor. Çünkü bu durumda suçlayacakları bir başkası kalmayacak.

Mesela bir evlat meslek seçiminde babasının sözünü dinliyor ve içinden geçen başka bir şey olmasına rağmen babasının söylediği mesleği seçiyor. Ve yıllar sonra seçtiği mesleğin ve yaşadığı hayatın sorumluluğunu almamak için diyor ki; “Bu mesleği babam yüzünden seçtim.” Oysa sana kimse bir şey seçtirmedi. Babanın dediklerini SEN kendi iradenle yaptın. Kimse senin başına silah dayayıp bir şey yaptırmadı, sen o günün şartlarında kendi iradeni kullanmak ve sorumluluğunu almak istemedin ve başka birisinin iradesine tabi oldun.

Kendi içine dönüp bakmadın, anlamaya çalışmadın, “Ne yapmak istiyorum?” diye sormadın ve sonra önüne gelen şeyi seçtin. Tabi bunu yapmış olmak iyi ya da kötü değil. Bugün olduğun kişiyi bu durumlara borçlusun. Fakat artık hayatının sorumluluğunu alma vaktinin geldiğini hissediyorsan içinden, kalbinden gelen sesi dinlemeye başlayabilirsin. Bu noktada hep aynı soru ile karşılaşıyorum.

“Kalbimin sesini nasıl duyacağım ve ayırt edeceğim?”

Kalbinin sesini belki hemen duymaya başlayamayacaksın. Çünkü o kadar alışmışsın ki her şeyi zihninin sesiyle cevaplamaya. İlk önce kalp ile zihninin sesini birbirinden ayırmayı öğrenmelisin. Kalbin sesiyle ilgili sana birkaç ipucu vermemi ister misin?

Kalbinin sesi saf ve içtendir. Hesap kitap yapmaz. Sadece yapman gerekeni söyler, sonunu düşünmeden ve herhangi bir şüphe duymadan. İçinde kaygıdan ya da korkudan yana değil, sevgiden yana sesler ve seçimler vardır. Sadece hissedersin bu sesi, bazen akla ve mantığa pek uymasa da yaptığında inanılmaz sonuçlar meydana gelir. Hiç beklemediğin ve umulmadık bir şekilde akar gider bu sesle her şey. Ahenk ve uyum vardır bu sesin kararlarında. Aslında bu ses tüm gücünü, içindeki o mükemmel özün saf niyetinden ve güzelliğinden alır.

Bu gücü kullanıyor olmak hayatında daha çok ahenk ve uyum yaratır. Seni bazen meşakkatli yollardan, dar patikalardan, dikenli geçitlerden götürse de sonunda hep bir aydınlık ve ferahlık vardır. Bu süreci de öğrenerek yaşaman gerektiği için yaşatır sana kalbin. Seni daha güçlü kılarak, kendi hayat yolunda ilerletmek içindir her şey. Çünkü çıkaracağı o aydınlık alana gelebilmen için öğrenmen ve deneyimlemen gerekenler vardır. İşte bu ses aslında sana hep hizmet eder. Sadece KENDİNE DOĞRU İLERLEYEBİLMEN İÇİN.

Bütün bu okuduklarından sonra KALBİNİN SESİNE kulak vermeye var mısın?

Sevgilerimle…

İlginizi çekebilir: Tüm cevaplar sende gizli: Bedeninin bilgeliğini ne kadar dinliyorsun?

Burak Ayhan: 1987 yılında, Akdeniz'in sıcakkanlı şehri Mersinde gözlerini dünyaya açan Burak, kendi kişisel öyküsüne başlamış. Herkes gibi kendi öyküsünün kahramanı olan bu şahıs, üniversitede tıp okumayı seçerek etrafındaki kişilere şifa vermeye niyetlenmiş. Sonrasında Radyoloji dalında uzmanlaşarak yolculuğuna devam etmiş. Fakat bu süreçlerde içinde hep bir şeylerin eksik olduğu duygusunu taşıyan kahramanımız, çeşitli kişisel gelişim seminerlerine, ruhsal öğreti danışmanlıklarına katılmış ve bu alanlarda bilgi sahibi olabileceği araştırmalar yapmış. Ta ki bir gün bütün öğretilerin dediği gibi "KENDİNİ BİL, KENDİNİ TANI" ifadesini uygulamaya ve gerçekten sadece kendi içine yönelmeye karar verip, meditasyon yapmaya başlayana kadar. Meditasyon yapmaya başlayıp kendini anlamaya ve tanımaya başladıkça, onun için süreç hızlanmış, işinin onu ifade etmediğine karar vererek işini bırakmış ve bir süre sonra da yolunu aydınlatan öğretmeni ile tanışıp YOGA yapmaya başlamış. Artık kendisi Yoga yolunda kendine giden bir yolcu. Bu yolda bir yandan öğretmeye devam ederken kendisi de bir yandan öğrenmeye, kendini keşfetmeye devam ediyor. İnsanlara artık bu yolla şifa vermeye ve aslında insanların kendi şifalarını bulmalarına destek oluyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale