X

Öğretilmiş çaresizlikten kurtulmanın yolları: Çaresizlikten özgürlüğe

Şimdi aşağıda göreceğin Wikipedia alıntısını dikkatlice okumanı istiyorum. 

“Öğretilmiş çaresizlik ve kaybetmişlik kültüründe, çevre tarafından bireylere neleri yapamayacakları o kadar güçlü bir biçimde aktarılır ki bireyler içlerindeki başarma gücüne, önlerindeki fırsatlara ve karşılaştıkları koşullara bakmaksızın, hiç denemeye kalkışmadan peşinen kaybetmeyi kabullenirler.”

Tanıdık geldi mi?

Öğrenilmiş çaresizlik kavramından çoğumuz haberdarız ama bunu en güzel anlatanlardan biri psikolog Jorce Bucay’in fil hikayesini bilmiyor olabilirsiniz. Hindistan’da filleri yetiştirmek için, küçükken kalın bir zincirle kazığa bağlarlar. Yavru fil önceleri bundan kurtulmak için tüm gücüyle uğraşır, defalarca dener ama sonucu değiştiremez ve özgürlüğüne kavuşamaz. Tabii ki yavru bir filin bu zinciri koparabilmesi ya da kazığı söküp atabilmesi mümkün değildir. Yıllar sonra fil bağlı olduğu kazığı ve zinciri tek bir hareketle sökmeye muktedirdir ama asla böyle bir girişimde bulunmaz çünkü o zinciri kıramayacağına inanmıştır bir kere.

Bu kavram sadece hayvanlar için geçerli değil. İlk olarak Japon asıllı Amerikalı bilim insanı Donald Hiroto insanlara da benzer deneyler yaptı ve yine benzer sonuçlara ulaşarak insanlardaki öğrenilmiş çaresizlik olgusunu kanıtladı. Öğrenilmiş çaresizlik, aslında yapmaya muktedir olduğumuz şeyleri kapasite yoksunluğundan değil, inanıp sorgulamadıklarımız yüzünden gerçekleştirememizle ilgili. Öğretilmiş çaresizlik ise çevremiz tarafından sistematik olarak çaresizliğe inandırılmamızla ilgili…

Son zamanlarda yaşadıklarımıza baktığımda toplumca öğretilmiş çaresizliğe sürüklenmemizin istendiğini görüyorum. Ancak her bir sıkıntıda, felakette, doğal afette bütün olanlara rağmen, bütün engellenmelere rağmen birbirine sıkıca tutunan, yardım eden güzel İNSANlar görüyorum. Öğretilmiş çaresizliğe teslim olmak istemeyen, direnen, EMİN insanların sayısının her geçen gün arttığını görüyorum. O zincirlere bağlı olan fil, gücü olduğu halde zincirini kıramamış olabilir ama zincirini kıran tek bir fili gördüğünde yeniden cesaretlenebilir. Bizlere öğretilmeye çalışılan bu çaresizliğin gerçek olmadığını birbirimize göstererek bu darboğazdan daha güçlü çıkabiliriz. Aksi halde varlığımızı bizi “zincirlemeye” çalışanların emrinde sürdürmek durumunda kalabiliriz.

Bu kolay bir süreç değil. Hepimiz sağlıksal, ekonomik ve siyasal konular yüzünden tükenmiş hissediyoruz. Her zamankinden çok daha fazla beslenmeye ihtiyacımız var. Özellikle böyle zamanlarda yakınlarımıza, sevdiklerimize ve sahip olduklarımıza şükretmekte fayda var. Bir de şu soruları sormalı: Gelecekten ne bekliyoruz? Nasıl bir dünyada, hangi değerlerle yaşamak istiyoruz? Tüm bunlar için nasıl adımlar atabiliriz? Biz bu içinde yaşadığımız dünyaya kendimiz olarak nasıl katkıda bulunabiliriz? Bir yazıyla mı, bir gülümsemeyle mi, bir hayvana yardımla mı, bir insana yardımla mı, 100 insanı bir araya toplayarak mı? Bizim etki alanımız neresi?

İşte bu soruları yanıtlamak bile bizi çaresizlikten, hedefliliğe ve motivasyona götürecektir.

İstiklal Marşı’mız “Korkma!” diye başlar. İstiklal, maddi veya manevi olarak kimseye bağlı ve tabi olmama, kimsenin buyruğu altında bulunmama, bağımsızlık demektir. Korku bizi çoğu zaman akılcı düşünmekten alıkoyan ve başkalarının söylediklerini daha hızlı kabul etmemizi sağlayan bir oluş halidir. Ancak korkunun ötesine geçtiğimizde bağımsız olabiliyoruz. Korkma kardeşim, adım at ve kır zincirlerini. Gücün damarlarındaki asil kanda, insan olma kültüründe, geçmişinde.

İlginizi çekebilir: Düşünme tuzakları ile gerçek zamanlı baş etmenizi sağlayan 5 yöntem

İrem Ülgü Orhan: Berkeley, North Carolina ve Pennsylvania Üniversitelerinde bulunan Pozitif Psikoloji kürsülerinde, Pozitif Psikoloji alanında eğitimler almış olan İrem Ülgü Orhan, bu eğitimlerini şamanik öğretiler ile besleyerek, doğu batı senteziyle kendi mutluluk atölyelerini tasarlıyor. Bireysel danışmanlık pratiğinde, özellikle kişilerin hedefleri önünde engel oluşturan, farkında olmadıkları düşünce ve davranış kalıplarını fark ettirme ve değişim yaratmaya dayalı kendine has koçluk metodlarını kullanıyor. Amacını "Her geçen gün daha çok kişinin potansiyelini gerçekleştirmesine yardımcı olmak" olarak özetliyor. İrem kurucusu olduğu HUB Consulting şirketi ile koçluk, eğitim ve danışmanlık hizmetleri vermenin yanı sıra, İrem Ülgü Orhan adlı Youtube kanalı aracılığıyla kendi alanıyla ilgili video içerikleri paylaşıyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale