X

Öğrenilmiş iyimserlik: Negatife pozitiflik katmak mümkün

İyimserlik, gerçeklikle ve doğrulukla kol koladır. Yaşamın içi büyük/küçük bir sürü aksilik ve zorlukla doludur. Tüm bu zorluklarla karşılaştığımızda, onlara bazı tepkiler veririz. İç sistemimizde yaptığımız bazı açıklamalar vardır. Bunlar hep daha önceki öğrendiklerimizden hareketle kendi yorumlarımızdır ve kesinlikle bu yorumlarda haklıyızdır. Tüm bu açıklamalar, davranışlarımızı ve aldığımız sonuçları belirler.

Bir önceki yazımda demiştim ki, öğrenilmiş çaresizliklerimiz, hayatımızı kısıtlıyor ve belki de gerçek potansiyelimizi hayata yansıtmamızın önüne engel oluşturuyor. Pozitif Psikolojinin de temellerini atan Martin Seligman, öğrenilmiş çaresizlikten, öğrenilmiş iyimserliğe bilişsel becerilerimizi güçlendirerek geçiş yapabileceğimizi, bu yaklaşım tarzının da hayatımızı kolaylaştıracağını ve daha kaliteli mutlu ilişkiler yaratacağımızı söylüyor.

İyimserlik deyince; gerçeklikten uzak, körü körüne her şeyi pozitif düşünmek olarak algılayan bir kesim var. “Aaa ne güzel kaza yaptım”, “Aman da aman hasta olmak ne güzelmiş”, “Ya da iyi ki haksızlığa uğradım” demek ya da böyle düşünmek değil iyimserlik.

İyimserlik, gerçeklikle ve doğrulukla kol koladır. Buradaki yaklaşım, düşüncemizin bizi ne gibi sonuçlara taşıdığının farkında olmak ve genellemelerden, kesin kanılardan biraz daha esnek bir alana geçerek pozitif seçenekleri de görmekle ilgili.
Hani hep derler ya “Bardağın boş tarafını mı görüyorsun, dolu tarafını mı görüyorsun?” İyimserlik, ikisini de görmek ve ulaşmak istediği şeye ulaşmak için enerjisini pozitifte tutmakla ilgilidir. Çünkü kendinize bir sorun, bu bardağın yarısı boş diyerek enerjinizi çoğaltabilir misiniz? Bir süre bu bardağın yarısı boş diye dolaşın, nasıl bir duygu hakim oldu ve enerjiniz ne durumda diye bir bakın. Bu da sizin duygu durumunuzla ve hislerinizle ilgilidir. Düşünceleriniz, duygunuzu; duygunuz, atacağınız ilk adımı değiştirir ve sonuçlar değişir.

Bardağın yarısı dolu ve ben kalan yarısını da nasıl doldurabilirim diye bakabilirim pekala, öyle değil mi? İyimserlik, başına gelen istemediğin bir durumda bile yapabilecek bir şeyin olduğunu bulmakla ilgilidir. Felaket senaryosu yazmamakla ilgilidir.

Martin Seligman diyor ki, hayatın istenmeyen durumlarına verdiğimiz açıklamalar kötümserlik çerçevesinden olduğunda bizi çaresiz hissettiriyor. Oysaki açıklamalarımızı değiştirerek, iyimserlik çerçevesinden bakmayı öğrenebilir ve aldığımız sonuçları daha pozitife taşıyabiliriz. Bu açıklamalar, kendimize yaptığımız açıklamalar. Aslında davranışlarımızın altında yatan düşünceler.
Ve TDSKE modelini sunuyor.

Nedir TDSKE
T – Terslik
D – Düşünce
S – Sonuçlar
K – Karşı Çıkma
E – Enerji

Başımıza gelen tersliklerde nasıl düşünüyor ve nasıl sonuçlar alıyoruz?

3 örnek paylaşacağım.

T- Bir süredir katı bir diyet programı uyguluyordunuz. Ama o akşam inanılmaz bir istek duydunuz ve kızarmış patates, tavuk ve kola ile diyetinizi mahvederek üzerine şöyle düşündünüz.

D- “Sen bu işi beceremiyorsun, mahvettin her şeyi, iraden çok zayıf. Bir boğazını tutmayı bile beceremiyorsun.”
S- Diyeti bırakıyorsunuz ve kendinizi iradesiz, beceriksiz etiketleyerek daha da içinize kapanıyorsunuz ya da etrafa ve kendinize karşı daha da acımasız olmayı tercih ediyorsunuz.

Bir başka örnekte,

T- Şirket içerisinde hedefleri gerçekleştirmede departmanınız geride kalıyor ve yöneticiniz bu durumdan şikayetçi.
D- “Neden ekibim yapması gerekeni yapmıyor? Onlara her şeyi gösterdim. Neden iyi çalışmalarını sağlayamıyorum? Ben kötü bir yöneticiyim, tüm ekibime kızmak ve bağırmak istiyorum, herkes beni sinirlendiriyor” diye düşünüyor kendi iç sisteminize bu veya benzer açıklamalar yapıyorsunuz.
S- Kızgınsınız. Kendinizi iyice kötü hissediyorsunuz, herkese bağırdınız. Ekibinizin motivasyonu iyice düştü. Yöneticinize gözükmek istemiyorsunuz.

Başka bir örnekte,

T- İşten eve erken geldiniz ve oğlunuzu sigara içerken yakaladınız.
D- “Onu boğacağım, ne yaptığını sanıyor bu çocuk. Ona güvenimi çok sarstı. Asla böyle bir şey olmaz diyordu. Sorumsuz ve yalancı. Onu bir daha dinlemeyeceğim, güvenmeyeceğim.” Benzeri şeyleri içinizden geçirdiniz ya da zaten oğlunuza benzer şeyleri sarf ettiniz, kızdınız, bağırdınız.
S- Öyle kızdınız ki, kendinizi kaybettiniz, öfkeden köpürdünüz, oğlunuza ceza verdiniz, ona güvenmeyeceğinizi söylediniz.

Tüm bu terslik durumlarını KALICI mı (kötümser), yoksa geçici mi (İYİMSER) değerlendiriyorsunuz? Genelliyor musunuz (kötümser), o ana ya da o kişiye özgü diye mi düşünüyorsunuz? (İYİMSER)

Aslında iyimserlik kısmına, düşünceye karşı koyarak geçiş yapıyorsunuz. Ve tüm bunları oturup yazmanız sizin için iyi olacaktır. Hangi terslikleri yaşıyorum? Ne düşünüyorum, ne yapıyorum ve sonuçlarım neler diye yazmanız çok önemli. Sonra, bu düşünceme nasıl daha geniş perspektiften bakarım, bu durum geçici mi, genelledim mi, diye düşünüp sağ duyunuzu da çağırarak kendinize yeni gerçekçi ve iyimser seçenekler yaratmanız mümkün.

Karşı çıkma aslında kendinizle tartışmayı öğrenmek demek. Gerçekçi ve iyimser açıklamaların size enerji verdiğini göreceksiniz zaten.

Örneklerimizden devam edelim. Birinci örnekte diyetini bozan kişi, kendini suçlayarak pes etti. Oysaki kendi düşüncesine şöyle karşı çıksa, aslında yeni düşünceye geçse;

K- Sakin ol, akşam yemeği henüz yememiştin ve çok açtın, iki haftadır diyete harika uydun, bunun için seni kutluyorum. Bu kaçamağı telefi edebilirim. Yediklerim kalorilerini hesaplasam iyi olur. Peki yarın bunun için diyetisyenimle konuşabilirim ve hatta fazladan yarım saat daha yürüyüş yapabilirim.
Bakın bu iç konuşma sizde pozitif bir enerji açığa çıkarır ve yarın diyete kaldığınız yerden devam edersiniz. Genellerseniz, hep böyle oluyor derseniz ve kendinize negatif etiketler yapıştırırsanız pes edersiniz.
E- En iyisi kaybımı azaltmaya başlayayım. Son iki haftadır nasıl diyetime devam ettiysem yarından itibaren de yapabilirim.

İkinci örnekte yönetici kendi düşüncesine nasıl karşı çıkabilir?

Şöyle:

K- Ekibimin geri kaldığı doğru. Yeni elemanlar var. İşleri tam öğrenememiş olabilirler mi? Onlarla konuşabilirim. Neye ihtiyaçları var diye sorabilirim. Yöneticim de belki, yukarıdan baskı görüyor. Onun da beni anlamasını sağlayabilirim. Ya da benim görmediğim bir şey görüyor mu diye sorabilirim. Bu arada ekibimi nasıl motive edebilirim, bunu üzerine biraz çalışacağım.
Şimdi düşüncesini bu şekilde değiştiren bir yöneticinin enerjisi nasıl olur?

E- Sakinleşip ekibimle daha pozitif konuşabilirim. Beni anlamalarını sağlayabilirim, onlardan fevri davranıp sadece kızdığım için özür dileyebilirim. Ve daha hızlı ve iyi iş sonucu nasıl çıkarabiliriz diye konuşabilirim. Bu arada yöneticime de iyi giden neler var diye ayrı bir rapor hazırlayabilirim. Evet, bunu yapabilirim.

Üçüncü örnekte ise,

K- Evet oğlum benim güvenimi kırdı ama bu onun tamamen güvensiz bir çocuk olduğunu göstermez. Şimdiye kadar bana hiç yalan söylediğini görmedim.

Geçmişte iletişimimiz çok iyiydi. Şimdi ergenlikle beraber yeni şeyler deneyimlemek istemesi normal. Sakinleşmem ve onunla konuşmam iyi olur.

E- Sakinleşmeyi ve durumu konuşmayı başardım. Onu dinlemeden sadece kızdığım için özür diledim. En azından konuştuk ve onunla konuşmaya ve onunla vakit geçirmeye özen göstereceğim.

Düşüncelerinizin genelliğinden ve sizi nasıl çaresiz hissettirdiğine bir bakın. Düşüncelerini yazın ve onlara karşı çıkın, bu düşüncemin alternatifleri ne diye sorun, düşüncenize DUR deyin, kanıtlar sunun, alternatiflerine bakın ve size yeni pozitif seçenekleri sunan daha iyimser bir bakış açısına geçiş yapın ve size enerji kazandıracak yeni düşünce tarzınızı alkışlayın.

Yaşam, negatif düşünene de pozitif düşünene de aynı zorlukları, üzüntüleri, terslikleri gösterir. Pozitif düşünenler bu durumları daha iyi savuştururlar. Başarısızı olurlar, yenilgiye uğrarlar belki ama daha hızlı toparlanırlar. Bu durumu hayatlarının tamamına genellemezler. İyimser düşünce, gerçeklikle ve hep yeni pozitif seçeneklerle kol koladır. Ve üzerine düşünerek daha iyimser bir bakış açısına geçmeniz mümkündür. Bu da sizi hayattan daha çok doyum almanızı destekler.

Pek iyimserlik her zaman işe yarar mı? Yaramayacağı durumlar olabilir mi? Ve hatta bu düşünce tarzınızın da hiç kullanılmaması gereken durumlar var mıdır? Bir sonraki yazımda paylaşacağım. Takipte kalınız.

Daha fazla bilgi için Martin Seligman’ın Öğrenilmiş İyimserlik kitabını okumanızı tavsiye ederim.

Sevgiler…

İlginizi çekebilir: Çareler çaresiz, imkanlar imkansız mı: Öğrenilmiş çaresizlikleri dönüştürmek mümkün

Fatma Yıldız: Merhaba, yetişkin eğitimi alanında lisans ve yüksek lisans okudum. ICF onaylı dünyanın en büyük koçluk okullarından Erickson International School’dan tüm koçluk eğitimlerimi ve NLP Practitioner ile NLP Master programlarını tamamladım. ICF (Uluslararası Koçluk Federasyonu) PCC seviyesi usta koçlarından biriyim. Şu an ağırlıkta yönetici ve takım koçluğu yapıyorum. Bununla beraber doğa ve yeni yerler görme tutkunu, çiçek, deniz, ağaç sevdalısı, hayvan dostu, kedi annesi ve yaşama coşkuyla bağlı biriyim. 2007-2008 yıllarında ağır bir kolon kanseri tedavisi gördüm. Sonrası hayatımın yeni bir dönemi başladı. Yaşam sanatını hakkıyla icra etmeye çalışıyor, tüm bilgi, beceri ve deneyimlerimi birçok kanalla insanlara ulaştırmaya çalışıyorum. Stres Yönetimi, Resilience, Yaşamı Güzelleştirmek, Potansiyelini Keşfet konularında programlar yaparken, iş dünyasını iyileştirmek ve insan odaklı hale getirmek için çalışmalar yapıyorum. Benimle ilgili detay bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. https://www.fatmayildiz.com/hakkimda/

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale