X

Mutluluk mu? Hissedebilmek mi?

Mutluluk bir seçim mi? Gerçekten her zaman mutlu olmamız gerekiyor mu?

Bugünlerde her yerden aynı mesajları çokça hepimiz duyuyoruz sanırım. Mutlu olmalısın. Mutluluk senin seçimin. Her şey senin elinde. Sosyal medya, reklamlar, kişisel gelişim kitapları… Hepsi aynı şeyi söylüyor. Sürekli olarak daha yüzeysel haz ve keyifli odaklı kısa süreli mutluluk uyarları üzerine bizi yöneltiyor. Hatta bizi geçici mutluluk oluşturmak adına pek çok pazarlama ürün ve hizmetine maruz bırakıyor.  Ama insan olarak her zaman mutlu olmak mümkün mü? Ya da daha da önemlisi: Gerçekten gerekli mi?

Mutluluk bir seçim mi, yoksa bir duygu mu?

“Mutluluk bir seçimdir.” cümlesi kulağa motive edici geliyor olabilir. Ama bazen bu söylem, insanları kendi duygularından şüphe etmeye itebiliyor. Sanki mutsuzsan, bir şeyleri yanlış yapıyorsun gibi…

Oysa mutluluk da üzülmek, öfkelenmek, kaygılanmak gibi bir duygu. Gelip geçici, dalgalı bir hal. Bazen hiçbir sebep yokken gülümsersin. Bazen her şey yolunda görünür ama içinden bir şey eksik kalır. Bu, insana dairdir. Her zaman mutlu olmak zorunda değiliz. İnsan olmak; mutlu olmanın yanı sıra zaman zaman hayal kırıklığına uğramak, yorulmak, bazen kaybolmak, her duygunun içinde biraz var olabilmek ve keşfedebilmek demektir. Bu duygular bizi biz yapar. İnsanı diğer canlılardan özel kılan şeylerden biri de budur.

İnsan, pek çok duyguyu  farklı zamanlarda veya aynı anda yaşayabilir. Sürekli mutlu olma baskısı, gerçek duygularımızı bastırmamıza neden olabilir. Bu, uzun vadede bizi bizden, yani insan olmaktan uzaklaştırır. Sadece mutlu olmaya değil, tüm duygularımızı hissetmeye ve onlar içerisinde kalabilmeye de alan açmalıyız. Birçok farklı duygu aslında hem kendimizi keşfetmemize hem de birçok durum için bizi korumaya da odaklıdır. Eğer siz üzülmeniz gereken yerde hala gülmeye ve mutlu olmaya ya da sinirlenmeniz öfkelenmeniz gereken yerde hala mutlu görünmeye ya da korkmanız gereken yerde korkmamaya çalışıyorsanız çok yanlış yolda ilerliyorsunuz. Çünkü her ne kadar kendinizi veya çevrenizi kandırmaya çalışsanız da iç sisteminizi kandıramazsınız, sadece onu baskılar ve daha sonrasında daha negatif duygu ve olaylar içerisinde kendinizi bulacağınıza emin olabilirsiniz. Dolayısıyla bir duygudan kaçınmak yerine bu duyguyla şu an bu düzeyde olmam ne anlama geliyor ve nasıl onunla doğru vakit geçirebilirim konusunu keşfetmek çok daha faydalı olacaktır.

Aynı zamanda mutluluğun birde fizyolojik tarafı var.

Mutluluk fizyolojisi için vücut ne diyor?

Mutluluk elbette sadece bir ruh hâli değil, aynı zamanda vücudun kimyasallarıyla da ilgili. İşte o hisleri yaratan birkaç temel hormon:

  • Dopamin: Bir hedefe ulaştığınızda veya başarı hissi yaşadığınızda salgılanır; ödül, takdir ve motivasyon duygularıyla bağlantılıdır.
  • Serotonin: Ruh halinizi dengeleyen, kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan bu hormon; güneş ışığı, hareket ve sağlıklı beslenme gibi faktörlerle artar.
  • Oksitosin: Sosyal bağlar kurduğumuzda, sevildiğimizi hissettiğimizde veya başkalarıyla yakınlaştığımızda salgılanır; güven, şefkat ve bağlanma duygularını pekiştirir.
  • Endorfin: Egzersiz yaparken, kahkaha atarken ve hatta bazen bitter çikolata yerken seviyesi yükselen, vücudun doğal ağrı kesicisi gibidir.

Bu hormonlar gelip geçici dalgalar gibidir. Bir anda yükselir, sonra çekilirler. Yani mutluluğun fizyolojik olarak da geçici olması aslında oldukça doğal bir durumdur. Bu hormonları yeme, içme, egzersiz, çeşitli sosyal aktiviteler, uyku vb.. hayat alanında pek çok noktada değişkenliğe uğramasını sağlayabiliriz. Bir de tabi ki yaşamda bu duygu bağlamlarını hangi alanlarla bağladığımız göre değişkenlik gösterebilir.

Örneğin bazı insanlar daha dopamin odaklı olabilir bu onları daha haz, hedef, başarı takdir gibi konulara odaklı hale getirecektir. Serotonin odaklı insanlar daha uzun planlı hedefler doğrultusuna yönelebilir gibi değişkenlik gösterir. Aynı zamanda yukarıda bahsettiğimiz gibi bugün giderek gelişen pazarlama sistemi de bizim duygularımızı ve duygu bağlamlarımızı değiştirdiği için bu noktada da hormon uyaran bağlamlarımızda çoğunlukla negatif anlamda bozulmalar göstermektedir. En basit örneğiyle; takdir ve başarı, onay görme ihtiyacımızı bugün sosyal medya üzerinde yaptığımız paylaşımlardaki beğeni, yorum ve etkileşim gibi düşünebilirsiniz.

Daha pek çok örnekle de aklınıza gelen artırılabilir. Dolayısıyla insan kendini doğu keşfetmeli ve duygu bağlamlarını iyi oluşturmalıdır. Buraya bir parantez açarsak doğru kurduğumuz bağlamlar neler olabilir. Hareket etmek, egzersiz yapmak, sevdiğiniz hobi edinmek, keyif aldığınız bir iş ile uğraşmak, kendinize uygun beslenme alışkanlığı edinmek, kendinize zaman ayırmak, insanlarla ve diğer canlılarla bağ kurmak gibi aklınıza gelecek pek çok seçim sizin sadece mutluluk ile değil, diğer bütün duygularınız ile de keşfinize katkıyı sağlayacaktır.

Yani aslında duygularımızı ve mutluluğu seçmek gibi bir durum olmasa da hayatta kendinizi ve insanı tanımaya doğru olan yolculuğun ve keşfetmenin bir seçim olduğunu düşünüyorum. O yüzden daha önce birçok kez farklı yazılarda konuştuğumuz gibi bir seçim yapacak olursanız her duygunun yolculuğunun insan ve sizin için önemli olduğunu unutmamayı ve içerisinde vakit geçirmeyi seçin. Bu sizin kendinize olan yolculuğunuza en güzel ışığı tutacaktır. Bu yazının da bir ufak yolunuza ışık olması dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Hayat belki de koptuğun yerden bağlandığında başlar

Mert Bağ: Merhabalar, ben Mert Bağ. Erken yaşlarda ilk olarak voleybol branşını hayatıma kattıktan sonra basketbolla tanıştım ve uzun yıllar basketbol ve voleybol branşlarında çeşitli takımlarda oynadım. 2012 yılında aktif sporculuk hayatımı bırakarak, Marmara Üniversitesi Spor Yöneticiliği bölümünü bitirdim. Üniversitedeyken pazarlama, iletişim ve psikoloji alanlarında daha çok uzmanlaşmaya çalıştım ve birçok farklı spor branşını da tecrübe etme şansı buldum. Kısa bir süre spor pazarlaması alanında çalıştıktan sonra, 2017 yılından itibaren insan bedeni üzerine egzersiz, nefes, fiziksel ve zihinsel beden travmaları gibi alanlarda yurt içinden ve yurt dışından eğitimler alarak bu alanlarda çalışmaya ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Kendi bedensel travmalarımı çözmek adına çıktığım bu yolculukta çok fazla farklı keşiflerin içerisinden geçtim ve insanı anlamaya dair her bilimsel alanın içerisinde dolanmaya çalışıyorum. O yüzden burada yazmaya, sizlerle paylaşmaya çalışacağım şeylerde kendi geçtiğim yollardan, bu yolda karşılaştığım farklı öğrencilerim ve danışanlarımla tecrübe ettiğimiz deneyimlerden, araştırmış olduğum farklı konulardan bahsetmek olacak. Bir gün psikoloji ile ilgili bir yazıya denk gelmişken, bir sonraki yazıda egzersiz, bir sonrakinde biyolojiden, bir başka yazıda nefesten bahsetmiş olabilirim sizlere, insanın işleyişi ve bağlantılı olduğu veya yoldayken karşılaşmış olduğum ne varsa bütün bu deneyimleri sizlerle paylaşacağım. Bu uzun ince karışık bir adamın insanı, işleyişi ve evreni keşfetmek adına çıkmış olduğu bir serüven, bu serüvenin içerisinde durağımız şu anda burası. Burada olmaktan umarım siz de keyif alırsınız.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale