Hayat belki de koptuğun yerden bağlandığında başlar

Bugün değişen toplum düzeni, sosyal medya ve teknoloji gelişimi, dünyanın her yerine sosyal ve fiziksel ulaşımın kolaylaşması ve kültürel etkileşimin artmasıyla birlikte artık pek çoğumuzun çok daha fazla insan hayatıyla ilgili bilgisi ve etkileşimi var. Ancak her coğrafyadaki hayat, kültür ve insan etkileşimi birbiriyle aynı değil. Sizlere bu yazıyı şu anda Endonezya Bali’den yazıyorum.

Uzun zamandır, hayatımda uzun süreli bir yurt dışı macerasına çıkmak istiyordum. Bunun son 2 seneye kadar hiç Bali olacağını düşünmezdim ama son 2 senedir Bali bir süreliğine de olsa deneyimlemek istediğim bir yerdi. Uzakdoğu da aynı şekilde. Çok eskiden beri 1 sene izole bir tapınakta yaşamak isterdim. Daha bu kısma gelmedik ama bakalım şu an için buradan başladık ve macera bizi nereye götürecek.

Şu an için ne kadar süreceğini nerede devam edeceğini ben de bilmiyorum ilerleyen zamanlarda hep beraber göreceğiz. Bir süreliğine kendimi akışa bıraktım. İstanbul’da ev eşyalarımı, bir de kuzenimle ortak aldığımız motorumu satarak bu yolculuğa uzun süreli çıkmayı planladığımı da belirtmek isterim. Bunları size niye belirtiyorum, çünkü aslında yaptığım şey bir bağı kesmek ve yeni bir bağ oluşturmak, hayat, insan olmak ve yolculuk aslında bütün olarak bununla ilgili.

Geçen seneye kadar bu ev eşyalarımın hiçbirinin ve bu ortak motorumuzun da olmadığını belirteyim. Bir sene önce sadece bunları almak için bile bayağı bir uğraşmıştım ve stresliydim. Her şeye rağmen çok keyifli bir yıldı benim için güzel bir tecrübeydi, bırakırken onlarla kurduğum ev hissi, güven, başarma hissi ve tabii bırakmayla birlikte gelen ya başaramazsam korkusu ve aman ya bunlar giderse ne olacak korkusu sürekli olarak vardı. Ancak şu an Bali’de bu konuyla ilgili ne kadar doğru bir karar aldığımın farkındayım.

Burada hayat çok yavaş, yerel halk çok az ücretle ve bayağı zor koşullarda yaşamaya devam ediyor, ancak tek bir şeyi kaybetmiyorlar; hayatla bağ kurmayı ve insanlarla etkileşimi. Hepsi güler yüzlü ve size karşı tatlı bir iletişim içindeler. Daha sonra burayı anlattığım bir yazıda tabii ki size olumlu ve olumsuz tüm yanlarından da bahsederim. Konumuza dönecek olursak bugün toksik kişisel gelişim ve psikoloji, sosyal medyanın da uyarıcı etkisiyle bizi hep daha iyisi olmaya itiyor, en önemli kişi sensin, sen her şeye en iyilerine layıksın, çok çalışırsan her şeyi başarabilirsin gibi pek çok kıyaslama, yarış ve bağ kurmaktan uzak, insan olmaktan uzak, daha robotik ve duygusuz olmaya iten bir pazarlama içerisinde tutuyor. Ne yazık ki insanda adaptasyon yeteneği sayesinde çevresel pazarlama unsurlarına ve bu tarz kültürel ve sosyolojik etkileşimlere maruz kaldıkça olumsuz da olsa uyumlanabilen bir yapıya sahip, bilinçli veya bilinçsiz olarak.

Bu durum da beraberinde daha yüzeysel bağlar kurmamıza, bağ kurmamamıza ya da bizden beklenen sistemin pazarlama unsurları ile gereğinden fazla bağ kurmamıza hatta bağımlılık veya gereksiz alışkanlıklar haline getirmemize neden olabiliyor. Oysa bağ kurmak yalnızca alışkanlıklara ya da düzene değil; insanlara, yaşanmış anlara, sade duygulara ve hayata temas etmeye dairdir.

Gerçek bir bağ, konfor değil, açıklık ister. Güvence değil, cesaret ister. Bazen reddedilmeyi, bazen anlaşılmamayı, bazen de kaybetmeyi göze alarak kurulur. Çünkü bağ, sadece huzurla değil, içtenlikle beslenir. Kırılsan da, üzülsen de, zamanla uzaklaşsan da bağ kurmaya devam etmek; yalnızca sosyal değil, ruhsal bir iyilik halidir. Bazen insan, bir kediyle, bir komşuyla ya da bir ağaçla bile bağ kurarak hayata yeniden tutunur. Her bağ sonsuza dek sürecek diye bir şart yok. Ama bağ kurmak, seni hayata bağlar, kendini keşfetmene yardımcı olur. Zamanı gelince bazı bağları değiştirmek, koparmaktan daha şefkatlidir. Kısacası: Bağ kur. Kırılsan da. Üzülsen de. Öfkelensen de. Hayat, yalnızca nefesle değil, temasla da akar. Bağ kurmak insanidir. İnsan olmak demektir. Bağ kurmak, bağı değiştirmek, bazen de olsa bağı koparmak sana seni hatırlatır. Yolunuza bir ışık olması dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Hala orada mısın?

Mert Bağ Egzersiz Uzmanı ve Nefes Koçu
Merhabalar, ben Mert Bağ. Erken yaşlarda ilk olarak voleybol branşını hayatıma kattıktan sonra basketbolla tanıştım ve uzun yıllar basketbol ve voleybol branşlarında çeşitli takımlarda ... Devam