X

Mutluluğun arkasındaki karmaşık yapı nasıl anlaşılır?

Mutluluk, aslında tanımlaması ve anlaması en zor duygulardan biri. Peki mutluluğun arkasındaki bilimsel gerçekler hakkında tam olarak neleri biliyoruz?

İnsan, diğer canlı türlerinden farklı olarak bilinçli deneyimleme ve tuhaf ancak bir o kadar da hoş bir duygu olan mutluluğu hissetme yeteneğine sahip. Mutluluk denilen bu fenomenin arkasındaki bilimsel gerçekler neler? Kimyadan psikolojiye kadar işte uzmanların bu konuda getirdiği açıklamalar:

1. Mutluluğun kaynağında ne var?

Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor; mutluluk hakkında bilimsel bir araştırma yapmak, bu konunun öznel doğası gereği oldukça zor. Bilim insanlarının bu konuda bildiği şey, belli bir moleküler seviyede mutluluk hissinin birçok nöro-kimyasal ile bağlantılı olduğu ve bu “mutluluk moleküllerinin” depresyona neden olmadığı.

İlgili yazı: Zeki insanlar neden yalnızken daha mutlu?

Bu mutluluk moleküllerinden bahsedilirken, sık sık dopamin adını duyabilirsiniz. Dopamin aslında beynin ödül mekanizmasında bulunan bir nöro-kimyasal. İnsan beyni, bazı davranışların iyi hissettiren sonuçlar doğurduğunu bildiği için yaptığı bazı eylemlerle dopamin arayışına girer.

Mutluluk aslında iki şeyin bir arada bulunma durumunu ifade ediyor: Mutluluğun varlığı ve mutsuzluğun yokluğu.

Bir başka mutluluk molekülü ise serotonin. Depresyonla ilgili tartışmalarda serotonin ismine sık sık rastlamak mümkün. Serotonin duygusal yaşantımızda yalnız başına aktif bir rol üstlenmemekle birlikte, tek başına üzerinde çalışmak için tartışmalı bir kavram. Bu şu anlama geliyor; bilim insanları serotoninin varlığının kendine güven konusunda kilit bir öneme sahip olduğunu biliyor ve depresif kişilere sinapslarındaki serotonini uzun süre muhafaza edecek inhibitörlerin verilmesinin, bu kişileri daha mutlu yaptığını söylüyor. Ancak bu noktada şunu gözden kaçırmamak gerekiyor; eğer serotonin insanı mutlu eden tek molekül olsaydı, söz konusu inhibitörler herkeste işe yarardı. Ancak “mutlu insan” üretebilecek tek bir formül, herkese uyacak tek bir yaklaşım bulunmuyor.

Bir başka mutluluk molekülü ise “aşk” ile ilgili olan ve çocuklara, sevdiklerimize bağlanmamızı sağlayan oksitosin. Oksitosin seviyesini fiziksel temas, sevdiklerinize yakın olma, sarılma veya öpme ile azaltmak mümkün olabiliyor.

Bunların dışında bir de endorfinler var. Endorfinlerin doğrudan mutluluk yarattığını söylemek mümkün değil ancak acıyı ve ağrıyı azalttıkları için kişinin iyiliğini sağladıkları bir gerçek.

İlgili yazı: Harvard’lı araştırmacılar daha mutlu bir hayatın sırrını buldu

2. Mutluluk nasıl ölçülür?

Mutluluğu ölçmek için yapılan birçok çalışma, kişilerin kendi beyanlarına dayanıyor. Genel olarak bu çalışmalar kişilerin mutluluk seviyesinin para ve ilişkilerle ne kadar ilgili olduğunu ve zamanını nasıl geçirdiğini ortaya koyuyor.

Bilim insanlarının karşısındaki en büyük zorluk ise bu kişisel beyanları nicelik bakımından incelemek ve anlamlı hale getirmek. Bu bireyci yaklaşımlara karşı çıkan bazı araştırmacılar ise mutluluk arayışının evrensel bir gerçek olduğunu söylüyor. Örneğin Sigmund Freud, insanların her zaman mutluluğu yakalamak için çabaladığını veya en azından acı ve mutsuzluktan kaçtığını söylüyor.

İlgili yazı: Mutluluğu maksimuma çıkarmanın temel prensipleri

Bu bakış açısından hareketle, mutluluk aslında iki şeyin bir arada bulunma durumunu ifade ediyor: Mutluluğun varlığı ve mutsuzluğun yokluğu. Yani bir bakıma mutluluğu sizi mutlu eden şeylerin, mutsuz eden şeylere oranını hesaplayarak ölçebilirsiniz. Bu şekilde basit görünüyor fakat bunu uygulamak o kadar da basit değil.

Mutluluğu ölçmek için yapılan birçok çalışma, kişilerin kendi beyanlarına dayanıyor.

3. Kendimizi daha mutlu edebilir miyiz?

David Lykken gibi araştırmacılar, her insanın etrafında olup bitenlerden bağımsız bir mutluluk seviyesi olduğunu söylüyor. Herkesin en sonunda kendi doğal mutluluk seviyesine döneceğini savunan Lykken “Daha mutlu olmaya çalışmak, boyunu uzatmaya çalışmak kadar boş bir çaba” diyor.

İlgili yazı: Hayatta mutluluk ve anlam arasındaki farklılıklar

Ancak, bu “doğal” mutluluk seviyesi zamanla değişebilir. Örneğin ABD’deki Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi yaşları 20 ile 24 arasında değişen ve kişilerin bir ayda ortalama 3,4 gün kendilerini üzgün hissettiklerini, yaşları 65-74 arasındaki kişilerin ise bir ayda ortalama 2,3 gün kendilerini üzgün hissettiklerini tespit etti. Bu da insanların zamanla hayattan tatmin ve mutluluk duygularının geliştiğini gösteriyor.

Kaynak:
All that is interesting

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale