X

Mutlu olma sanatı: Farkında ol, sabret, emek ver ve şükret! 

Herkesin kendisini iyi hissettirdiğine inandığı şeyler vardır. Bir amaç uğruna çalışırsınız. Bir amaç uğruna hedefler koyarsınız önünüze. Ama amacına ulaşma yolculuğunda insanın en büyük motivasyon sağlayıcısı yine kendisinden başkası değildir! Hayatınızın neresindesiniz? Gerçekten olmak istediğiniz yerde mi? Gerçekten olmak istediğiniz kişi misiniz? Ve gerçekten bunun için emek sarf ediyor musunuz? Mutlu ya da mutsuz olmanızın sebebinin ne olduğunun farkında mısınız?

Herkes doğar, büyür, belli yaşanmışlıkların ardından bazılarımız otomatiğe bağlanmış şekilde nefes alır, yemek yer, işe gider gelir ama çoğu zaman her zaman yaptığımız rutinler gerçekten kim olduğumuzu sorgulamamıza engel bile olabilir. En basitinden ne zaman gözlerinizi kapatıp içten bir şekilde bir çiçeği kokladınız? İlla çiçeği birinden almayı beklemeden kendinize armağan ettiniz? Burada söz konusu olan tabii ki çiçek koklayıp koklamadığımız değil. Ama bizler düşüncelerden ibaretiz. Belki de çiçeği size koklatacak kadar mutluluk sebebi bile bulamıyorsunuz kendinizde. Hiç “Neden böyleyim? Neden böyle hissediyorum?” diye düşündünüz mü?

Biraz sert olacak belki ama düşüncelerimiz devrim niteliğinde etkiye sahipken sebep sadece biziz! Yaşadığınız mutsuzluğun da, tatminsizliğin de sebebi hiçbir şeyin aslında mükemmel olmadığını bilmenize rağmen, kabullenememenizdir. Hiç kimsenin ilişkisi mükemmel değildir. Hiç kimse sağlam ilişkiler kurarken yıpranmamış veya pürüzsüz ilerlemiş değildir. Hayatımızın bir noktasında bir şekilde ya kriterlerimizi değiştiririz, ya bulunduğumuz çevreyi değiştirir ya da fark etmeyi seçeriz.

Hiçbir aşk kusursuz değil, hiçbir arkadaşlık, hiçbir aile, hiçbir iş yeri, hiçbir okul vs. mükemmel değildir. Bunların hepsi bizim mutluluğumuzun veya mutsuzluğumuzun ağır basmasını sağlayacak olan sebeplerdir. Fakat gerçekten mutlu veya mutsuz olacağınıza sizden başka kim karar verebilir?

Mutluluk birdenbire ortaya çıkmaz… Emek, sevgi , aşk, tutku gerektirir… Yeri geldiğinde anlayışlı, yeri geldiğinde hoşgörülü ve sabırlı, yeri geldiğinde eleştiriye açık olmanız gerekir. Mutlu olabilmek ciddi anlamda denge işidir. Her şeye nasıl bakarsanız öyle görürsünüz. Bu zannettiğiniz gibi kendinizi kandırmaktan ziyade neden mutlu hissedebileceğinizi fark etmek istemenizle alakalıdır.

Bunu Pollyannacılıkla karıştırıp küçümseyenler mutlaka olur. Ama mutluluk derinlik ile sağlanır. Derinden sevmeniz, derinden hissetmeniz, derinden tutku ile bağlı olmanız gerekir hayata… Ayağınıza çelme de takılsa, yüreğinizin tam ortasında fırtınalar da kopsa o derin bağlılık dimdik tutar sizi ayakta… Asla kölelikten bahsetmiyorum burada tabii ki. Ama tolere edebileceğiniz şeyler mutlaka olur. Bu aşkta, işte, evde, her yerde böyledir. Bir orta yolu, çözümü mutlaka olur bir şeylerin. 

Eğer tüm verdiğiniz emeğe, sevgiye, saygıya ve aşka rağmen hala bulunduğunuz ilişkide (bu aşk, iş, arkadaşlık ilişkisi olabilir, fark etmez) mutlu hissetmiyorsanız, orada ısrarla kalmak yine sizin seçiminizdir. Yakınmak yerine harekete geçin yeter… “Neden sürekli mutsuz olmama sebep olacak şeyler benim başıma geliyor?” diye hayıflanmak yerine fark etmeyi deneyin. Sonra nihai kararınızı verin gitsin. Hepsi sadece küçük bir adıma bakar.

Girişimcilerin çoğu sadece bir adım attıkları için yol alırlar. O adımı atmak için sadece biraz cesarete ihtiyacımız var, hepsi bu. Gerisi inanın bir şekilde geliyor. Sadece koşullarınız çerçevesinde biraz cesaret, biraz inanmak gerekiyor. Yeri geldiğinde çuvaldızı kendinize batırmaktan korkmayın! Bazı yanlışlar yapıyorsanız bunları fark etmenizi ve kendinizi geliştirmenizi sağlayacak eleştirilere açık olun. İyi bir gelişim ancak bu şekilde sağlanacaktır.

Bunlar tabii ki hepimizin bildiği fakat bazen görmezden geldiğimiz gerçeklerdir. Bazen görmeyi seçiyoruz, bazen görmezden geliyoruz. Fakat yine de bu tercihi sağlayan yine biziz, başkası değil…

Bir bütünün parçası gibi hissetmek çok önemlidir. Hayatımızda yaptığımız şeyler ile tercihlerimizle ve sahip olduklarımızla bir bütünlük hissine ortak oluruz. Bunu sağlayabilmek ise tüm bu anlattıklarımla beraber çok önemli, küçük, sihirli bir olguyla sağlanabilir. Her neye inanıyorsanız fark etmez, şükretmek kadar insana güzel duygular aşılayan ve tatmin olduğunuzu hissettiren başka bir eylem bilemiyorum. Şükretmek ciddi anlamda pozitif değerlere odaklanmanızı sağlayan ve kendinizi bir bütünün içinde mutlu hissetmenize sebep olan bir çağrışımdır.

Hayatımızın yönünü belirleyen kişiler yalnızca bizleriz. Sadece pencerenin bütününe odaklanıp, farkındalığımızı her olayda diri tutmamız gerekiyor. Farkında ol, sabret, emek ver! Ama her şeyden önce, çok sev, dua et ve şükret! 
Hayat görebildiğimiz kadar güzel, hissedebildiğimiz kadar anlamlı!…

Sevgilerimle…

İlginizi çekebilir: Hayat cesurları sever: Korku canavarına tokat atmak düşündüğünüz kadar zor değil

Gamze Okutan: 15 Aralık 1986 Beykoz İstanbul doğumlu olan Gamze Okutan 2004 yılında Paşabahçe Ferit İnal Lisesi’nden mezun olduktan sonra uzun yıllar mağazacılık sektöründe satış danışmanlığı ve sağlık sektöründe hizmet veren bir firmada yönetici asistanlığı yaptı. Çalışma hayatı sebebiyle üniversiteye biraz ara verdikten sonra 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden mezun oldu. Şu anda Yazılım ve Teknoloji alanında hizmet veren bir firmada Mali & İdari İşler Yetkilisi olarak meslek hayatına devam ediyor. Evli ve bir kız çocuk sahibi bir anne. Pusula kitabının yazarı. Gamze Okutan’ın kendini bildi bileli sanata, kişisel gelişime, psikolojiye olan ilgisi hep vardı. Zaman zaman şiir yazmayı, deneyimlerini ve gözlemlerini paylaştığı yazılar yazmayı, kendi çapında hobi olarak müzikle uğraşmayı ve söylemeyi çok seven biri. Ayrıca arada sırada meditasyonla zihnini sakinleştirip stres atmayı, yoga ile bedensel enerjisini korumayı seviyor. Hayatta pozitif ve negatif her şeyin bir bütün olarak güzel olduğunu düşünüyor. Olaylara bakarken çoğunlukla pozitif taraftan değerlendirmeyi yani bardağın dolu tarafından görmeyi ve çözüm odaklı olmayı seviyor. Fakat negatifin ağır bastığı durumlarda duyguların sonuna kadar yaşanması gerektiğini aksi takdirde mutlu olmanın mümkün olmayacağını düşünüyor. Hayatı dolu dolu, tutkuyla, hissederek yaşamayı seven aslında hayatın kendisine aşık, hayalperest bir yolcu olarak tanımlıyor kendini. Hayatın paylaştıkça güzellikler getireceğine olan inancını ve umudunu hiçbir zaman kaybetmemiş biri olarak paylaştıkça belki küçük dokunuşlarla bakış açımızdaki yansımaları çok daha renklendirebiliriz diye düşünüyor. Hep birlikte, el ele birbirimizin yoluna daha çok ışık tutarak yönümüzü bulmamıza bir nebze olsun katkı sağlayabileceğimize inanıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale