X

‘Minnettarım çünkü farkındayım’: Takdir etmek ve şükretmek konusunda ne kadar cömertsiniz?

Takdir etmek ve şükretmek kol kola yürüyen iki değer. Zor bir deneyim atlatıldığında ilk yapılan şey şükretmek; sevdiğimiz, kıymet verdiğimiz biri bir başarı kazandığında severek coşkuyla yaptığımız şey takdir etmek. Peki yaşamlarımızın geri kalan alanlarında şükretmek ve takdir etmek konusunda cömert mi cimri miyiz?

Şükretmek; mutlu bir olaydan, yapılan bir iyilikten dolayı duyulan hoşnutluğu bildirmek. Düzenli olarak her gün şükretmenin enerji frekansını yükselttiği, sağlığa iyi geldiği ve hayata uyumlanmada kolaylık sağladığı artık hemen tüm kaynaklarda mevcut olan kıymetli bir gerçek. Peki yeni ve mutlu bir olay yokken bile şükretmek kolay mı? Özel hayatta işler yolunda gitmezken sağlıklı olduğuna şükretmek, madden çok iyi durumda değilken güzel giden bir ilişkiye şükretmek. Veya hayatın hiçbir alanında desteklenmiş hissetmiyorken… Bunu mümkün kılabilmenin yolu olanı olduğu gibi kabul etmekten geçiyor. Bu cümle genellikle arkasından ‘bu kabul beni kaderci veya kaybetmeyi kabul etmiş yapmaz mı’ sorusunu getiriyor. Hayır yapmaz. Çünkü bir şeyler tam istediğimiz gibi olmasa da olanı olduğu ve kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek, hayallerimizden vazgeçmek anlamına gelmez. Kabullenmek teslim olmak değil, olanı ve kendimizi kucaklamak ve oradan gelebilecek hediyeleri de kabul etmeye açık olabilmek demektir. Yargısız alanda kalabilmek demek.

Bu yargılar aynı şekilde etrafımızdaki insanların emekleri için de aktif belki de. Bazılarımız için aynı cümleyi sarf eden, aynı uğurda emek veren, aynı güzel niyetleri hayata geçirmeye çalışan tanıdığımız birine nazaran hiç tanımadığımız birini takdir etmek ve hatta bir adım ileri taşıyıp ondan ilham almak daha kolay olabiliyor. Tanıdığımız kimselerin gelişim süreçlerini daha yakından görme şansımız olduğundan ve bu süreci yine kendi yargılarımıza göre değerlendirip iş neticesinde ortaya çıkan şey çok kaliteli olsa bile tasvip etmediğimiz konuları ön planda tutup takdir etmekten imtina edebiliyoruz. Çıplaklık, açık sözlülük, az makyaj, çok makyaj, feminenlik, maskülenlik, söz konusu işin ortaya çıkma süresi, kişiye dair kişisel yargılarımız gibi sebeplerle ortaya çıkan ürünün ne olduğuna bakmaksızın karşısında durabiliyoruz. Emeğin kendisi ve aslında ortaya koymaya çalıştığı pozitif niyet tüm bu değer yargılarının gölgesinde kalabiliyor.

Tüm bu koşulları değer yargısı şemsiyesi altına sokarak masumlaştırıyoruz zaman zaman. Takdir konusu kişinin, estetik, ahlaki ve başka pek çok kişisel değer hakkındaki iddiasına bağlı olarak olanı iyi ve kötü diye ayırdığımız yargılarımızla. Takdire ve şükretmeye tamamen uzak değilsek hayatlarımızda bir kez olsun başarabilmişsek eğer akla şu önemli soru geliyor. Takdirlerimiz ve şükredişlerimiz koşullu mu?  Takdir, bir şeydeki veya birindeki iyiyi görmenin verdiği sevinçtir. Mutluluk veren ve sizi harekete geçmeye motive eden zihinsel bir durumdur.

Yargılarımız yüzünden göz ardı etmeyi seçtiğimiz için bize katkı olabilecek şeyleri fark etmiyor, fırsatları kaçıyor olabilir miyiz?

Başkalarının nazik, düşünceli, sevgi dolu, şefkatli, ilham veren hareketlerini görmek genellikle zordur çünkü kendi kafamızın içinde olup bitenlere odaklanma eğilimindeyizdir. Minnettar olmak farkındalıkla başlar ve farkındalık kendi kafamızın içinde olup bitenlerin ötesine geçmeye dayanır. Mesela ciddi borçlarla boğuştuğunuz bir dönemde yakın bir arkadaşınızın zaten iyi olan işinden daha iyi olan bir işe üstelik daha yüksek bir maaşla geçişini takdir etmek zor gelebilir. Bunun arkasındaki yargı veya koşul sebebi olan duygu aslında kıskançlıktır. Çoğunlukla rekabetçi bir dünyada yaşadığımız algısı oluştuğundan doğal olarak böyle hissedilebilir. Bu noktada başarı kaynağının sınırlı olmadığını hatırlamak, fark etmeye izin vermek önemlidir. Arkadaşımızın başarısı bizim borçlarımızı ödememizin önündeki engellerden en ufağı bile değildir oysaki.

Kıskançlık ve benzeri pek çok doğal ve kötü hissettiren duygunun geldiği yer aynıdır. Güvensizlik, sahiplenme, kendini yeterli bulmama… Aynı karanlık kuyudan gelip aynı kuyunun derinine bizleri çekenler. Biz bu duygularla baş etmeye çalışırken bir de dışarıdan birini takdir etmek daha da savunmasız; fiziksel veya duygusal olarak yaralanabilir, şanssız, kendi yaşamımız hakkında kaygılı hissettirebilir.

Sırf bu kuyu içindekilerle yüzleşmemek onları gün ışığına çıkarıp gerçeklerini görmeyi seçmemek için dehlizlere doğru ilerleyişimizi görmeye izin verebilir miyiz? Olan aslında kendimizi başkasının sahip olduğu bir şey yüzünden dövmektir. Ufak bir hatırlatma burada iyi gelebilir diye düşünüyorum herkesin hayatı iniş ve çıkışlarla dolu. Şükretmeyi ve takdir etmeyi reddetmek aslında bir stres tepkisidir. Zaten bunalmış ve endişeli hissedilen anlarda daha da yoğun olacaktır bu reddediş. Farkındalık, bu anın gerçeği her neyse onu direnmeden tanımak. Burada ortaya çıkan duyguları kıskançlık, öfke, acı, tatminsizlik, haksızlığa uğramış hissetmek, desteklenmemiş hissetmek, yalnızlık, her neyse bunu basitçe hissetmeye ve bu alanlarda şefkatli olmaya istekli olmaktır.

İlginizi çekebilir: Senin mucizen içinde: Yapman gereken tek şey doğru yere bakmak

Minnettarlığın en yüksek şekli, gerçeği olduğu gibi kabul etmektir.

Kabul etmek dönüşümün yolunu açar.

Tüm gerçekleri değiştiremeyiz ama tutumlarımızı evet. Direnmeyi bıraktığımızda aslında olanın ne olduğunu görüp, yeni olasılıkları keşfetmek, ihtimalleri görebilmek için bizleri hareketsiz kılan yargı veya koşullarımıza olan bağları koparabiliriz. Aradığımız fırsatlar; bizi kolaylıkla şükredebilmeye imkân verecek koşullar, olmasını beklediğimiz kurgu dünyamızda değil, gerçek hayatta mevcutlar. Takdir etmeye izin vermek, çevremizdeki hayata dair farkındalığımızı arttıracaktır. Beklentilerimizin arkasında saklı olan fırsatlar görünür olabilecektir. Olayları veya insanları yargılamayı bıraktığımızda onlardan çok şey öğrenebiliriz.

Minnettar olmak kendimizle başlar. Kim olduğumuza ve nelere sahip olduğumuza minnettar olduğumuzda, şükretmek, diğer insanların iyiliğini, başarılarını, onlardan öğrenebileceklerimizi tanımak ve kabul etmek daha kolaydır. Yaşamlarımızı dönüştürecek kolaylıkla şükredecek ve takdir edebilecek gerçeklikleri yaratmanın yolu buradan geçer.

Farkındalıkla görmek yaşantımın her alanında en büyük destekçim. Ben dikkat vermeyi seçtikçe keyifle sürekli devam edeceği kesin olan bir yolculuk. Amacı ne zihni boşaltmak ne de düşünce üretmek. Tam farkındalık; eylem ya da düşünce yoluyla şimdiki zamandan kaçınmak ya da onu değişikliğe uğratmaya çalışmayı dilemeden yaşama halidir.

Bu yaklaşım dünyayla ilişkinizi kökünden değiştirebilir. Bu sayede size acı veren şeylerin etkisini azaltıp, sevinçlerinizi, neşenizi yükseltebilirsiniz.

‘Hazineni Fark Et’ başlıyor

Eğer kendinizi düşük frekanslar titreşiyor, yorgun, yaşam hevesi kırılmış, öfkeli, tükenmiş hissediyorsanız… Odaklanma ve zaman yaratmak sizin için sorunsa… Sizi rahatsız eden acı ve günlük olaylarla başa çıkma zorlaştıysa… Zihninizin içi sürekli düşüncelerle kalabalıksa… Sakinleşip hoşça vakit geçirmeye, yaşadığınız anın tadını çıkarmaya enerji seviyenizi yükseltmeye ihtiyacınız varsa…

Heyecanla vermek istediğim haber şu ki; pozitif bir yaşam deneyimi yaşamak ve bunu korumak isteyenlere destek olmak için 3 Ekim Cumartesi günü saat 11:00 de başlayacak ve takip eden 10-17-24-31 Ekim ve 7 Kasım tarihleri boyunca aynı gün ve saatte 6 hafta boyunca sürecek olan “Hazineni Fark Et” isimli online bir program hazırladım. Programın her buluşmasına online katılamayacak olsanız bile sorun değil, kayıtlarını sizin için müsait bir zamanda takip edebilirsiniz.

Hazineni Fark Et, kadim yoga yaşam felsefesi başta olmak üzere bakmak yerine görme halini yaşatacak içeriği, tüm dünyada bilinen, uygulanan ve pozitif sonuçları ile binlerce insanı peşinden sürükleyen bilgilerin, özenli bir harmanı.

Günlük yaşantınıza kolaylıkla katabileceğiniz meditasyon teknikleri, nefes egzersizleri, bakmak ve görmek arasındaki farklı deneyime kapı açan görsel içeriği ile bu eğitim;

Stres, acı ve günlük yaşamın zorluklarıyla daha rahat baş etmenize,
Rahatsız edici olaylarla zarafet ve sakinlikle başa çıkmanıza,
Bu anda tam olarak mevcut ve canlı olmanıza,
Terapötik etkileri ile stresin beden duyumlarınızdaki huzursuzluk veren etkilerinin azalmasına katkı olmak amacıyla tasarlandı.

Program içeriği hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, kaydolmak veya tanışmak isterseniz bircesin@gmail.com adresimden bana ulaşabilir, hakkımda biraz daha bilgi sahibi olmak isterseniz @birceileyoga Instagram hesabımdan beni takip edebilirsiniz.

İzninizle son olarak bundan önce gerçekleştirmiş olduğum programı tamamlayanlardan bir yorumu da dikkatinize sunmak istiyorum. 

“Meditasyon sonrası üzerimden bir kabuk atıp, hafiflemiş huzurlu hali, yönlendirmeli meditasyon ile gelen sakinliği, anda kalmayı, günlük pratiklerle yakaladığım mindful hali, anda kalmanın sağladığı mutluluğu, nefesimi takip edip hayattayım, buradayım işte hissini, fark etmeme, geliştirmeme, duygu ve düşüncelerimde farkındalık yaratan pratiklerimize, paylaşımlara çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsın ve yollarımız kesişti.”

 

İlginizi çekebilir: Tatmin duygusu uzaklarda veya gelecek bir zamanda değil: Yakındaki mutluluğu görebilmek

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale