X

Mindfulness’ın babası Thich Nhat Hanh’ın 5 öğretisi

1926’da Vietnam’da doğan Thich Nhat Hanh, her zaman kendi yolundan giden bir zen ustası. Ailesinin itirazlarına rağmen keşiş adayı olan, sonrasında ise modern konuları öğretmeyi reddeden Budist akademisinden ayrılan bir insan. Eğitimini bilim alanında Saigon Üniversitesi’nde alıyor. Hümanist bir derginin editörlüğünü de yapmış olan NHat Hanh, 1963’e kadar Columbia ve Princeton üniversitelerinde Budizm öğretisini anlatıyor.

Vietnam’a geri döndükten sonra, savaştan zarar gören topluluklara yardım getirmek için diğer gönüllülerle birlikte hayatını riske atarak savaş karşıtı bir aktiviste dönüşen Nhat Hanh, taraf tutmayı reddettiği için hem Güney hem de Kuzey Vietnam’ın düşmanlığını kazanıyor. Komünü, Güney Vietnam birlikleri tarafından saldırıya uğruyor. Hanh’a da bir suikast yapılacağı bilgisi ortaya çıkınca, 1966’da savaş iyice hız kazanırken Nhat Hanh, barış çağrısı yapmak için 19 ülkeyi gezmek üzere Vietnam’dan ayrılıyor. Zen Ustasının itibarı aslında sürgün yıllarında daha da büyüyor. Onun savaş karşıtı şiirleri “hippiler” tarafından şarkılara dönüştürülüyor. 1967’de Martin Luther King Jr. tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen Thich Nhat Hanh, Fransa’daki Plum Village Budist manastırını Avrupa’nın en büyüğü haline getirip bu yerleşkede ruhani liderliğini geliştiriyor. Dünyada “Mindfulness’ın Babası” adıyla da anılan Thich Nhat Hanh’ın öğretilerine gelin hep beraber bir göz atalım.

1- Mindfulness

Thich Nhat Hanh ,1970’lerde Batı’da mindfulness eğitimi vermeye başlıyor. “The Miracle of Mindfulness” kitabını öğrencilere ve sosyal hizmet uzmanlarına ilham vermek için yazan Zen Ustası, bu metodu gittikçe daha da anlaşılır hale getirerek kitlelere sunuyor.

Çoğumuz unutkanız, tam olarak bulunduğumuz andan oldukça uzaklardayız asında. Zihinlerimiz endişelere, korkulara, öfke ve pişmanlıklara hapsolmuş durumda ve bilinç düzeyinde bu kabukların altında olduğumuzun farkında bile değiliz. Geçmişte ya da gelecekte bir noktanın peşine takılıp şu anı ıskalayarak sürükleniyoruz zamanda. İşte buna “unutkanlık” diyor Thich Nhat Hanh. Unutkanlığın tersi farkındalık, yani mindfulness. Mindfulness tam olarak şu anda bu satırları okurken bulunduğunuz anda gizli. Dikkatinizi nefesine yönlendirerek uçuşan zihninizi bedeninize geri getirin şimdi. Deneyin haydi! Zihniniz bedeninize geri döndüğünde şu ana da yerleşmiş olursunuz. O andaki hislerinizi, çevrenizdeki koşulları daha rahat anlarsınız. Bu yöntemle içinizde ve çevrenizde olan birçok mutluluk koşulunu tanıyabilirsiniz de.

Mindfulness pratiği yaptığınız süre boyunca, konuşmayı bırakırsınız; sadece dışarıdaki konuşmayı değil, içerideki konuşmayı da. İçerideki konuşma düşüncedir, içeriden devam eden zihinsel söylemdir. Gerçek sessizlik hem ağzın hem de zihnin konuşmasının kesilmesidir. Bu bizi ezen türden bir sessizlik değil tam tersine zarif bir sessizliktir ve çok güçlüdür. İnsanı iyileştirir ve besler.

Ancak Nhat Hanh’ın mindfulness öğretisindeki en önemli unsur, bu metodun aslında bir yol olduğunun, bir yaşam biçimi olduğunun farkına varılabilmesidir. Bu yoldaki her adım kendimize ve başkalarına mutluluk, özgürlük ve esenlik getirebilir. Mutluluk ve esenlik ‘bireysel’ bir mesele değildir. Tüm insanlarla ve tüm türlerle birlikte bir bütün olduğumuzu unutmadan yaşamamız gerektiğini anlatır bize Thich Nhat Hanh. Mindfulness ile ilgili “Beş Temel Çalışmayı” metot olarak sunar bize. İlki hayatı korumak; kişinin kendi içinde, ailede ve toplumda olan şiddeti azaltmaktır. İkincisi; sosyal adaleti, cömertliği, hırsızlık yapmamayı ve diğer canlıları sömürmemeyi öğrenmektir. Üçüncüsü; bireyleri, çiftleri, aileleri ve çocukları korumak için sorumlu davranışlar geliştirme uygulamasıdır. Dördüncüsü, iletişimi ve uzlaşmayı yeniden sağlamak için derin dinlemeyi ve sevgi dolu konuşmayı deneyimlemektir. Sonuncusu ise, vücudumuzu ve zihnimizi zehirli unsurlardan ayrıştırmak için sağlıklı farkındalıkla tüketmeyi öğrenmektir.

2- Ekoloji

Dikkat çanları bize sesleniyor, bizi uyandırmaya çalışıyor ve gezegen üzerindeki etkimizi azaltmamızı hatırlatıyor. Ama bundan da öte, çevresel felaketi önlemek için başkalarını da uyandırmalı ve kolektif insan bilincimizde bir devrim yaratmalıyız” diyor Thich Nhat Hanh.

Thich Nhat Hanh’ın “birlikte var olma” konusundaki öğretileri spiritüel ekolojik yaklaşıma da öncülük etmiştir. Ekolojinin ışığında öğretisini şöyle açıklıyor: “İnsanları çevreden ayıramayız. Çevre insanın içindedir ve insanlar çevrenin bir parçasıdır… [Hatta] canlılar ile cansız varlıklar arasındaki ayrım meditasyondan sonra kaybolur.

Hepimiz güzel yeşil gezegenimizin tehlikede olduğunu biliyoruz. Dünya üzerindeki yaşama şeklimiz hayvanlar, bitkiler ve diğer her şey üzerinde büyük etkiye sahip. Yine de günlük hayatımızın dünyanın durumuyla hiçbir ilgisi yokmuş gibi davranıyoruz. Bizler uyurgezerler gibiyiz, ne yaptığımızı veya nereye gittiğimizi bilmiyoruz.

Bir bütün olarak daha fazla farkındalığa, gerçek anlamda bir uyanışa ihtiyacımız var. Kurduğumuz bu kontrolsüz yaşama şekillerinin kölesi ve kurbanı olmuş durumdayız. Tükettiklerimiz için zamanımızı feda ediyoruz ama bir yandan da zamanın baskısı ile yaşıyoruz ve onu hep paraya dönüştürmeye çalışıyoruz. Düalitenin (ikiliğin) şekillendirdiği hallerimizle; kendimizi dünyadan, daha doğru bir tabirle evrenden ayrışmış bir parça olarak görüyoruz. NHat Hanh’ın ekolojik yaklaşımı ise, gerçeği ikilik üzerinden algılamayan, sonsuz bir şekilde birbirine bağlı olan tüm varlıkları ve doğayı eşit karşılayan bir öğreti olması nedeni ile aslında insanlara derin bir çevreci algı da sağlıyor.

3- Barış

Peşin hükümlerin ötesine geçmenin ve özen göstermenin bilgisini her alanda aktaran Thich Nhat Hanh’ın barış ile ilgili ana mesajı, eğer dünyada barışa sahip olmak istiyorsak, kendi içimizde de barışa ihtiyacımızın olduğudur. Nhat Hanh bir barış aktivisti olarak varoluşunu anlamlandırırken; savaşın kökeninin silahlarda değil, kalplerimizde ve zihinlerimizde yattığını fark etmiştir. Korkunun, şiddetin ve ayrımcılığın enerjisinin yok ediciliğini her fırsatta dile getirmiştir.

Thich Nhat Hanh dünyayı yönetenlerin, ancak çatışmaların kaynağındaki acıları anlama yeteneklerinin artması ile masaya oturduklarında barışı sağlayabileceklerini de söylemiştir.

Savaş, dünyamız için gerekli bir yaşam koşulu değildir. Tüm çatışmalarda olduğu gibi, savaşın kökeninde de cehalet yatar. Cehalet potansiyeli hepimizin içinde yaşar; yanlış anlamaya yol açar ve bu da şiddetli düşünce ve davranışları beraberinde getirir. Bu yüzden hepimiz bu cehalet tohumlarını sulamamayı ve onları köklendirmemeyi öğrenmeliyiz.

4- Çalışma hayatı

Zaman para değildir, o yaşam ve sevgidir” diyen Thich Nhat Hanh, kariyerimize, işimize yatırım yapmak için bizi en çok besleyen şeyleri, ailemizi, doğayı ihmal ettiğimizi anlatır. Yerimizin doldurulamaz olduğunu düşündüğümüz anları hatırlatır bize oysa yarın başımıza bir şey gelse, boşluğumuz kısa bir sürede doldurulacaktır.

Thich Nhat Hanh iş liderlerine, önderliklerinde şeffaf, şefkatli ve cesaretli olmaya yönlenmeleri konusunda öğüt verir. Çalışanlarının acılarını ve özlemlerini duyabilecek noktaya gelen iş insanları, bütünün mutluluğu için de adım atmış olacaktır. Modern dünyanın çalışma alanlarında iş ve spiritüel gelişim bir arada yaşanmalıdır. Sadece iş sahiplerinin değil çalışanların da bilinç düzeylerindeki farkındalık yükselişi, olumlu anlamda kendini bütünde hissettirecektir. Sadece finansal kar dürtüsü ile gelinen nokta, dünyanın halini gözler önüne sermektedir. Oysa şefkat ve sevgi ile çok daha ileri bir seviyede çalışmak mümkündür.

Organizasyonel çalışma hayatını araştıran Robert Giacalone ve Carole Jurkiewicz, spiritüel temelli organizasyonel kültürlerin en üretken kültürler olduğunu ve pazar hakimiyetlerinin daha güçlü olduğunu, yaptıkları çalışmalarla ortaya koymuşlardır. Önde gelen birçok şirket, manevi uygulamaların aynı anda organizasyonel hedeflere ulaşmaya yardımcı olabileceğini ve çalışanlarının ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabileceğini çözmüştür.

İş yerlerinde mindfulness’ı uygulayabilmek için bazı somut pratiklere örnekler verebiliriz;

  • Kademeli bir yaklaşım benimsenmesi yaşamında akışıyla oldukça uyumludur. Bu kolay başlayan ve kademeli olarak ilerleyen bir çalışma düzenini ve bakış açısını anlatır. Bir takımın veya bireyin zaten aşırı yüklenmiş programına daha fazla görev eklemek yerine, “gün içindeki küçük zaman dilimlerini” mindfulness’a ayırabilmelerinin önü açılmalıdır.
  • Geleneksel çalışma modellerini manevi bilgelikle harmanlayan fikirlere ulaşmak için ikilik (düalite) fikrinden vazgeçip uyumlanma hali üzerine alan açmak gerekmektedir. Örneğin geleneksel çalışma yöntemi çoklu görevlendirme iken, konsantre olunmuş tek bir görevin yerine getirilmesine odaklanılması ya da dışsal ödüllendirmelere bağımlı bir başarı anlayışı yerine, içsel kazanımlara dayanan bir sürecin öneminin vurgulanması vb. gibi eklemlenmeler, dünyanın finansal işleyişinde de olumlu anlamda ilerlemeler sağlayacaktır.

İşyerlerinde yürütülmüş olan araştırmalar, çalışanların anlamlı bir işi, kişisel tatmini ve sosyal bağlantıları değerli bulduğunu kanıtlamaktadır. Üretkenlik ve karlılık bu hislere tezat gibi görünse de aslında aynı yolda bulunabilecek değerlerdir. Birçok yenilikçi şirket, farkındalık gibi alışılmadık manevi uygulamaları, çalışanların ihtiyaçlarını ve genel olarak organizasyonun etkinliğini ele almak için bir fırsat olarak kullanıyor artık. Google, General Mills ve Ford Motor Company gibi pazar lideri şirketler, çalışanların refahını geleneksel iş stratejileri ve kuruluşun ihtiyaçları ile birleştirmenin önemini kabul ediyor. Kadim bilgeliği modern işyerine getirmenin avantajları şüphesiz dünyamızın çehresini de aydınlatacaktır. Burada önemli olması gereken; her zaman bütünün huzuru, acılarından kurtuluşu ve barışıdır.

5- Eğitim

Birlikte var olma anlayışı temeline dayanması gereken eğitim hayatı için doğru farkındalıkla gerçekleştirilen bir yaklaşımın rolü, hem öğretmenler hem de öğrenciler için sonsuz bir kaynak alanıdır. Nhat Hanh’ın öğretisindeki amaç sadece öğrenmeyi ve çalışmayı sağlamak için zihni sakinleştirmek değil, aynı zamanda bütünsel şefkati, sürdürülebilirliği ve toplumsal huzuru da yaşatmaktır. Eğitim alanında Nhat Hanh’ın sunduğu uygulamalar şu şekildedir…

  • Nefes farkındalığı: Uygulamalardan ilkidir nefes farkındalığı. Eğitimcilerin stresli zamanlarda merkezde kalmalarına yardımcı olacak bir adımdır. Öğrencilere ses yükseltmeden konuşabilme becerisi bu adımla bile kazanılabilir. Diğer taraftan öğrencilerin bu pratiği kazanması onların sakinleşmelerini, sınavla ilgili stresli duygu durumlarını yenebilmelerini, dikkat eksikliği yaşayanların konsantre olabilmelerini sağlayabilir.Egzersiz basit olmasına rağmen yarattığı sonuçlar büyüktür. Odak noktası nefese yönlendirilir. Alırken aldığınızı, verirken nefesi verdiğinizi fark etmektir amaç. Zihninizi, eviniz olan bedeninize geri getirmektir aslında yapılan. Nefes alışınıza müdahale etmek zorunda değilsiniz. Nefesiniz kısaysa, kısa olmasına izin verin. Nefesiniz uzunsa, uzun olmasına izin verin. Onu zorlamayın. Sadece nefesinizi tanıyın.
  • Farkındalık zili: Ders aralarındaki zil sesi, eğitimcileri ve öğrencileri farkındalığa davet etmek için kullanılabilir. Thich Nhat’ın cümleleriyle, “Zil, farkındalığın elçisidir.” Zihnimizi meşgul etmemizi kesmemizi hatırlatan, o andaki gerçek duygularımızı tanımamıza yol açan, şimdiki zamanla teması yaratan bir araç olarak görebiliriz zili. Şu ana bizi geri getirebilir.
  • Oturma meditasyonu: Bu meditasyon, sakinliğe ve dengeye yardımcı olur, zihni ve bedeni birbirine bağlar. Vücut, bizi şimdiye-buraya getirir, farkındalık oluşturur. Aynı zamanda, o an aynı sınıfta olanları da birbirlerine bağlar çünkü bir topluluk duygusu yaratılır. Düzenli olarak uygulanacak bu metotların bütüne olan katkısı mucizevidir.

Tek yapılması gereken farkındalıkla oturmak ve yine nefese odaklanmaktır.

  • Yürüme meditasyonu: Mindfulness yürüyüşü, yavaşlamaktan ve acele etmemekten zevk almamıza yardımcı olur. Gidecek hiçbir yer ve yapacak hiçbir iş olmadan yürümeye odaklanmaktır amaç.
  • Beden farkındalığı: Sadece boynumuzdan yukarısını hissederek yaşamaya meyilliyiz. Okullar genellikle hareketsiz bir yaşamı içerirler ve zihne odaklanma daha önemli atfedildiğinden, bedene olan farkındalık asgari düzeyde kalır. Oysa stres yaratan bu olgunun aksine, dinlenme ve rahatlama fırsatları zihni yeniden vücutla birleştirecektir. Bu uygulamada yapılması gereken nefes alırken ve verirken bedenimizi fark etmeye odaklanmamızdır.
  • Farkındalıkla beslenmek: Beslendiğiniz yiyecekleri dikkat ve özenli bir şekilde tüketmeye yönlenmek, sizi tetikleyen şeyleri düşünmenizi sağlar. Eğitimciler ve öğrenciler uzun saatler boyu çalışırlar. Yemek yerken, bu hızlı akışta sağlıksız besinlere yönelme ihtiyacı hissedilebilir. Oysa farkındalıkla, ne yediğimizin üzerine düşünerek beslendiğimizde, sağlığımızı da aklımıza getirebiliriz. Hem aşırı beslenme hem de yiyeceklerin israfı konusunda çok önemli bir uygulamadır bu. Eğitim yerlerinde bu konu ile ilgili mutlaka idari çalışmalar ve düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Duyguların farkındalığı: Duyguların içeriğine dikkat edebilmek, onları fark edebilmek; yansıtma ile kalıplaşmış davranışlar sergilenmesinin de önüne geçecek bir yöntemdir. Neden stresliyiz, neden üzgünüz, neden sinirlendik? Duyguların altında yatan nedenleri anlayabilmemiz için o duygulardan kaçınmamamız gerekir. Bu aynı zamanda etkili bir varoluşun da anahtarıdır, yani kendini tanımanın ve yapabileceklerini bilmenin yoludur. Güçlü duyguları yaşarken yaratacağımız farkındalıkla, verdiğimiz tepkileri sağlıklı hale getirebilir ve yanlışların önüne de geçebiliriz.
  • Beraberlik: Eğitim kurumları şu anda büyük ölçüde online derslerle varlık gösterse de, “yoğun ve stres’’ altında çalışılan ortamlar olabiliyor bazen. Rekabet duygusunun öne çıkarılması ve materyalist yaklaşımlar; sevginin, özenin, iş birliğinin önemini de yok edebiliyor. Oysa birlikte yol alabilmek ve dünyayı yaşanılır kılabilmek hissi eğitimin en birincil amacı olmalıdır. Hem eğiticiler hem de öğrenciler ancak birlikte yükselebileceklerinin farkındalığına odaklanmalı ve beraberlik duygusu arttırılmalıdır. Thich Nhat Hanh¸ sabretmenin dünyayı dönüştüreceğini savunur. Her seferinde bir öğrenci ile başlayacak olan süreç sonrasında sınıfı bir aileye dönüştürecektir. Bu yol her zaman bütünün iyiliğine doğru olan bir yoldur Hanh’a göre.

Nhat Hanh’ın tüm öğretilerindeki yaklaşım, Budizm’in diğer büyük temsilcisi Dalai Lama’nın savunduğu daha titiz öğreti çalışmalarının aksine, en azından yeni başlayanlar için çok daha az talepte bulunduğundan, ticari anlamda da daha başarılı olmuştur. Harvard Üniversitesi İlahiyat Okulu’ndan Budist Çalışmaları Profesörü Janet Gyatso Hershey; “Thich Nhat Hanh, Budizm’in basit bir versiyonunu sunuyor” demiştir. Ancak temel felsefe -Dalai Lama’nın felsefesinde olduğu gibi- “Dikkat ve Merhamet” üzerinde yükselir…

Kaynakça:

LIAM FITZPATRICK- The Monk Who Taught the World Mindfulness Awaits the End of This Life
Plumvillage.org- Key Teachings
Uppsala Universitet Online Library- A study of Thich Nhat Hanh’s ecology, engaged practice and environmental activism
THICH NHAT HANH- Listening Deeply for Peace
The Practice of Mindfulness
Ruthann Ritter- Infusing Traditional Business Systems with Spiritual Wisdom
Jeff Waistell- THICH NHAT HANH’S APPROACH TO GLOBAL EDUCATION IN ETHICS

İlginizi çekebilir: Daydreaming: Gündüz düşlerinin pozitif etkileri

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale