X

‘Mindful harcama’: Hayatınızı ve paranızı farkındalıkla yönetin

Para harcarken yeterince ‘bilinçli’ davrandığınızı düşünüyor musunuz? Bir şeyi satın almadan önce gerçekten ona ihtiyacınız olup olmadığını değerlendiriyor musunuz yoksa anlık kararlarla, dürtülerle mi alışveriş yapıyorsunuz? Kabul edelim tüketim çılgınlığının hüküm sürdüğü günümüzde ‘mindful’ yani bilinçli harcama yapmaktan bahsetmek zor… Çünkü modern yaşam tarzının hızlı temposunda, para harcamak ihtiyaçlarımızı karşılamaktan çok daha fazlası haline gelebiliyor. Hızla değişen trendler, sosyal medya etkisi, evrilen alışkanlıklar, reklamlar, tüketim kültürü, bizi sürekli daha farklı ve daha fazla şey satın almaya yönlendirerek harcama yönelimlerimizi şekillendirebiliyor.

Ancak, para harcamanın, bir şeyler satın almanın, yalnızca maddi bir eylem olmadığını; aynı zamanda duygusal, zihinsel ve hatta manevi bir boyutu olduğunu da hatırlamamız gerek. Tam da bu noktada ‘mindful spending’ yani bilinçli harcama gündeme geliyor.

Bilinçli harcama, farkındalıkla harcama ya da bilinçli satın alma olarak da dilimizde kullanabileceğimiz bu kavram, finansal seçimlerimizi, satın aldıklarımızı, paramızı nasıl harcadığımızı anlamlı bir şekilde yönetebilmeyi anlatıyor. Asıl amacı ise yalnızca finansal rahatlık, maddi huzur sağlamak değil; aynı zamanda zihinsel refamızı da artırmak. Peki, bunu nasıl yapabiliriz? İşte mindful harcamalar yapmanıza yardımcı olacak ipuçları:

Temel ihtiyaç mı istek mi emin olun

Bazen satın almak istediğimiz her şey sanki gerçekten de önemli bir ihtiyaçmış gibi hissettirebilir. Bu zaman zaman yeni bir çanta da olabilir; mutfak alışverişi için tercih ettiğimiz farklı çeşitlerde kahveler de… Ancak, önemli olan neyin hangi kategoriye ait olduğunu fark edebilmek. Yeni bir çanta gerçekten bir ihtiyaç mı? Evde kahve varken çok çeşit kahve almak geçerli bir alışveriş sebebi mi? Her zaman temel ihtiyaçlarınızı önceliklendirerek zorunlu ve keyfi alışveriş arasındaki ayrımı yapabilirsiniz. Bilinçli harcama yapmak istiyorsanız herhangi bir şeyi satın almadan önce gerçekten üzerine düşünmeli ve gerekli olduğundan emin olmalısınız. Zihinsel farkındalıkla, gereksiz harcamaları sorgulayabilir ve paranızı daha anlamlı şekillerde yönlendirebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Bütçe yönetimini kolaylaştıran para biriktirme ve tasarruf yöntemleri

Bekleme listesi oluşturun

Kabul edelim birçoğumuz istediğimiz şeye hemen sahip olmayı arzularız. Bir şeyi görürüz ve içimizde onu satın almak için karşı konulmaz bir güdü belirir. Ancak, her zaman o an istediğimiz şeye gerçekten de ihtiyacımız olmayabilir; belki anlık bir hevesti ve kısa zamanda geçip gidecek… Bunu fark edebilmek için bir bekleme listesi yapmak ve satın almayı düşündüğünüz şeyi listeye yazmak iyi bir fikir olabilir. Böylece kendinize satın almadan önce zaman tanıyabilir ve belirlediğiniz gün (örneğin 10 gün ya da 1 ay) kadar süre geçtikten sonra hala listenizdeki o şey isteyip istemediğinizi değerlendirebilirsiniz. Eğer zaman geçtikten sonra hala cazip geliyorsa, ihtiyacınız olduğunu ve istediğinizi düşünüyorsanız, ona sahip olmak sizin için bir anlam ifade ediyorsa o zaman satın alma seçeneklerinizi değerlendirebilirsiniz.

Duygusal alışverişten kaçının

Kendinizi iyi hissetmediğiniz zamanlarda en yakın alışveriş merkezine atıp hunharca bir şeyler satın aldığınız oldu mu? Ya da sık sık bunu yapıyor musunuz? Eğer öyleyse baş etmekte zorlandığınız duygularınızı bastırmak, görmezden gelmek ya da onlar üzerine düşünmemek için kendinizi alışverişle oyalıyor olabilirsiniz. Bu da size fiziksel ve duygusal olarak zarar verebileceği gibi bilinçli harcama yapmaktan da alıkoyar. Zihinsel farkındalıkla para harcarken, duygusal alışveriş tuzağına düşmekten kaçınabilirsiniz. Üzgün, stresli veya mutsuz olduğunuz anlarda yaptığınız alışverişler, genellikle anlık bir rahatlama sağlayabilir ancak uzun vadede finansal sorunlara ve bastırdığınız duygulardan dolayı çeşitli rahatsızlıklara yol açabilir. Duygusal durumunuzun satın alma kararını etkilemesine izin vermeden önce bir adım geri atın ve asıl sorunun ne olduğuna odaklanın.

Tüketim çılgınlığına kapılmayın

Belki reklamlarda gördüğünüz bir ürün, belki sosyal medya fenomenlerinin üzerindeki kıyafetler ya da moda, trend olduğu için etrafınızda çoğu insanda olan teknolojik aletler… Bu tüketim çılgınlığı sizi etkisi altına aldıysa sırf ‘almış olmak için’ herhangi bir şeyi satın alabilirsiniz. Oysa ki bu çılgınlıktan kendinizi özgürleştirdiğinizde gerçekten neye ihtiyacınız varsa paranızı ona harcamayı öğrenebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Kakeibo: Japon bütçe ve tasarruf sanatı ile birikimlerinizi artırın

Dijital araçlardan faydalanın

Farkındalıkla harcama yapmak, mindful spending alışkanlıkları geliştirmek için neye, ne kadar harcadığınızı takip edin. Harcamalarınızı takip etmenize, gruplandırmanıza, farklı kategorilere yüzde kaç harcama yaptığınızı bulmanıza yardımcı olacak ve gelir-gider dengenizi izlemenizi sağlayacak pek çok dijital araç var. Spendee, Wallet ya da Monefy gibi mobil uygulamalar harcamalarınızı daha farkındalıkla yapmanıza destek olabilir, üstelik sizi gereksiz harcamalardan kurtaracağı için finansal refahınızı da artırabilir.

Satın aldıklarınızın değerini anlayın

Farkındalıkla para harcamak, bir şey satın alırken sadece ne kadar para ödediğinizi değil, aynı zamanda aldığınız ürün veya hizmetin gerçek değerini de anlamanızı sağlayabilir. Bir ürünün sadece fiyatına değil, uzun vadede size sağlayacağı faydaya da odaklanarak daha bilinçli seçimler yapabilir, paranızı ve hayatınızı daha başarılı bir şekilde yönetebilirsiniz.

Minimalizmden destek alın

Bilinçli farkındalıkla para harcarken, hayatınızı sadeleştirme amacıyla minimalizmi benimseyebilir ve aynı zamanda kaliteli harcamalar yapabilirsiniz. Az ama öz ve kaliteli ürünler satın alarak hem hayatınızdaki ‘kalabalığı’ önleyebilir, hem de uzun vadede kullanabileceğiniz ürünler satın alabilirsiniz.

Minimalist bir yaklaşım benimseyerek, gereksiz mülkiyet yükünü hafifletirken aynı zamanda kaliteli ürünlere yatırım yapmayı da öğrenebilir, bütçenizi hafifletebilirsiniz. Örneğin, dayanıklı ve kaliteli bir çanta, uzun yıllar boyunca kullanabileceğiniz ve tarzınıza uyacak bir aksesuar olabilir. Kalitesiz ama sayıca fazla çokça çantanız olacağına, bir tane kaliteli olması yaşamınızı sadeleştirmenize yardımcı olabilir. Minimalizm ve kaliteli harcamaların birleşimi, sadece maddi olarak daha az harcamanızı değil, aynı zamanda daha iyi bir yaşam kalitesini de elde etmenizi sağlayabilir.

Paranızı sadece daha az eşyaya değil, aynı zamanda daha anlamlı deneyimlere, kaliteli ürünlere ve uzun vadeli memnuniyete yönlendirmek, farkındalığınızı artırırken finansal hedeflerinize daha sağlam bir temel oluşturabilir. Öte yandan, gelir-gider dengenizi daha başarılı bir şekilde inşa etmenize ve daha fazla birikim yapabilmenize de zemin hazırlayabilir.

Dilerseniz mindful harcama alışkanlıkları kazanmanıza yardım olacak bir araç da edinerek süreci kolaylaştırabilirsiniz. “The Mindful Spending Journal” ile harcamalarınızı takip edebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Para, mutluluğu satın alabilir mi?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale