X

“Meet Joe Black” filmine bir de bu gözle bakın: Ölüm enerjisi anda olmaya dair ne anlatıyor?

1998 yapımı Meet Joe Black’i izleyeniniz var mı? Ya da izlemeyeniniz var mı diye sormak daha mı doğru olur acaba?

Birçoğunuz izlemişsinizdir diye tahmin ediyorum ki izlemeyenleriniz varsa da lütfen hemen internetten açıp izlesin. Gerçekten harika bir film!

Ben de en son uzun zaman önce izlemiştim. Geçen günlerde Netflix’te karşıma çıkınca tekrardan izlemek istedim. Hayatımın farklı dönemlerinde aynı filmden ya da kitaptan aldıklarım çok başka oluyor. Joe Black’te de öyle oldu. Bu sefer dikkatimi çeken konu daha önceki seyirlerimde hiç üzerinde durmamış olduğum bir konuydu: Ölüm enerjisinin bedenlenmesi.

Joe Black aslında ölüm! Saf bir ölüm enerjisi. Ölüm enerjisi, insan olmaya dair merak ettiklerini gidermek için bir erkek bedenine giriyor ve dünya üzerinde insan olarak hayatı deneyimlemeye başlıyor.

Her şeyden önce yeni doğmuş bir bebek gibi. Her anı keşif içerisinde. Fıstık ezmesi yerkenki sahnesinde ben çok etkilenmiştim. Şekline bakıyor, kokluyor, yavaşça tadına bakıyor, dilinde döndürüyor, hissediyor, sonra sevip sevmediğine karar veriyor. Yani aslında her anı, her saniyeyi tüm varlığıyla tam olarak o anda bulunarak öznel deneyimliyor. Sevişirken de yine fıstık ezmesiyle olduğu tecrübesi gibi anlar yaşıyor. Hatta karşısındaki kadın şu cümleyi kuruyor:
Seninle sevişirken ilk defa sevişiyormuş gibi hissediyorum.

Neden? Çünkü Joe Black gerçekten bir bebek saflığında ve temizliğinde her anı keşfediyor. Her anı geçiştirmeden, ezberden ilerlemeden, fark ederek, hissederek, anlayarak yaşıyor. O anları izlerken düşündüm de aslında insan olmak da tıpkı böyle bir şey değil mi? Aslında bizler de bedenlenmiş sınırsız enerjiler değil miyiz? Biz de bu dünyaya, içinde bulunduğumuz bedene deneyime gelmedik mi?

Joe Black’ten farkımız; o ölüm enerjisiyken bizler ise saf sevgi enerjisiyiz! Kocaman, sınırsız, sonsuz güçte bir enerji. Ve bu kocaman, sonsuz güçteki sınırsız enerji mini parçalara bölünerek bedenlere giriyor ama özde yine aynı: Sevgi enerjisi. Katı ya da sıvı değil. Dolayısıyla kopmuyor, kırılmıyor, ayrılmıyor. Özünde hala bir. Yani bizim yalnızlık ve ayrılık sandığımız birçok durum ve his aslında sadece illüzyondan ibaret. Biz sınırlı bilinçlerimizle ancak yalnızlık diye adlandırabiliyoruz ki aslında yaşabileceğimiz tek yalnızlık fiziksel yalnızlıktan ibaret olabilir. Bunu bir aklımızda tutalım. Belki başka haftalarda bu konu üzerinde daha detaylıca konuşuruz.

Konunun bir de şu tarafı var: Dünyada zaman geçtikçe subjektif birtakım inançlar ve düşünceler oluşmaya başlıyor ve kalıplar da işin içine girdi mi belki de tam anlamıyla ne anın ne demek olduğunu anlıyoruz, ne de maalesef özgür hareket edebiliyoruz. Filmdeki Joe Black gibi her an ilkmiş, ilk defa keşfediyormuşuz gibi yaşamayı denesek? Otomatik öğrendiğimiz davranışlardan arınarak hareket etsek? İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin gibi etiketlerin etrafında dönmeden hayatta ilerlesek? O zaman her şey daha rahat, biz daha özgür ve bedenlerimiz de hepimiz için daha huzurlu alanlar olmaz mı?

Bence olurdu! Hem de çok güzel olurdu! O zaman bugün daha fazla kelimelerde kaybolmadan hayatın içindeki deneyim/pratik kısmına geçelim mi? Bugün her anı; bardak tutuşunuzu, klavyeye dokunuşunuzu, baktığınız çiçeğinizi, sarıldığınız arkadaşınızı; sanki ilk defaymış gibi anda kalarak, anlayarak, hissederek yaşamaya ne dersiniz?

Yazının altındaki yorum bölümünde tecrübelerimiz ve hissettiklerimizle buluşalım.
Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Otomatik davranışlar sizi ele geçirmesin: Eskiye veda etme cesareti

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale