X

Kurduğunuz ilişkilerde “güçlü taraf” olmanızı sağlayacak psikolojik tüyolar

Sosyal yaşantımız ve sosyal çevreyle kurduğumuz iletişim, kendimizi nasıl hissettiğimizden, iş motivasyonumuza dek hayatımızı birçok anlamda gözle görülür bir şekilde etkiliyor. Kişisel yaşam ve sosyal çevre dengesini sağlayabilmek, sosyal çevrede kurduğumuz iletişimleri güçlendirmek amacıyla çoğumuz bazı yollara başvurabiliyoruz. Bu masum taktikler, kurduğumuz sosyal ortamda kendimizi daha rahat hissetmemize ve bu sayede daha iyi iletişim kurmamıza yardımcı oluyor. 

Uplifers olarak sosyal ilişkilerinizde avantaj sağlayacak, kurduğunuz iletişimlerde güçlü taraf olmanıza yardımcı olacak ve insanlara nasıl yaklaşmanız gerektiği konusunda yol gösterecek 25 psikolojik tüyoyu sizler için derledik.

1. Rahatlayın ve beyninizi rahatlatın.

Beynimiz, sahip olduğumuz en karmaşık organımız. Onunla kurduğumuz ilişki de bir o kadar karmaşık. Hatta güçlü bir aşk-nefret ilişkisi diyebiliriz… Beynimiz üstünde hakimiyete sahip olduğumuzu düşünsek de, çoğu sosyal ortamda beyin, bizi olası “tehlike”ye karşı koruyor. Dolayısıyla çoğunlukla yabancıların bulunduğu yerlerde kendimizi konforlu hissedemiyor, bu da bize normalde yapmayacağımız şeyler yaptırıp, söylemeyeceğimiz şeyler söyletebiliyor. Ne zaman olduğunuz gibi davranabileceğiniz bir alan yaratırsanız, o zaman yeni tanıştığınız insanlarla daha kolay iletişim kurabilir, hatta onların sizden ilk adımda hoşlanmasını sağlayabilirsiniz.

2. Sessizliğin gücünden faydalanın.

Sosyal ilişkiler söz konusu olduğunda, yapılan en büyük kabalıklardan biri, yapmakta oldukları sohbeti bölmek. Eğer sohbet ediyor olan bir gruba dahil olmak istiyorsanız önce vücut dillerine dikkat edin. Eğer bedenleri size doğru dönüyor ancak ayakları hala başka birine doğru bakıyorsa, o kişi o sırada bölünmek istemiyordur. Ancak siz geldiğinizde hem bedenleri hem de ayakları size doğru dönüyorsa bu, o kişiyle sohbet edebilirsiniz anlamına geliyor.

3. Biriyle tartışırken karşısında değil, yanında durun
Karşınızdaki insana “yanlış” olduğunu söylemek yerine, savunduğunuz şeye neden inandığınızı açıklayın ve bu sırada o kişinin karşısında değil yanında durun.

Hepimiz zaman zaman kendimizi sıradan bir sohbetin bir anda alevlendiği tartışmaların içinde bulabiliyoruz. Böyle zamanlarda ilk olarak karşınızdaki insana “yanlış” olduğunu söylemek yerine, savunduğunuz şeye neden inandığınızı açıklayın ve bu sırada o kişinin karşısında değil yanında durun. Bu sihirli hareket, tartıştığınız kişinin sizi bir tehdit olarak görmesinin önüne geçecek.

4. Birinden yardım isterken konuşmaya “yardımına ihtiyacım var” diye girin.

Kimi zaman üşengeçliğimizden, kimi zaman da gerçek anlamda ne yapacağımızı bilemediğimizden, başkalarının yardımına ihtiyaç duyabiliyoruz. Bu çok normal. Böyle durumlarda egonuzu geri çekin ve o kişinin yardımına ihtiyacınız olduğunu rahatça dile getirin. Bu yöntemin neredeyse kusursuz işlemesinin nedeniyse, birçok insanın kendinden yardım isteyen birini geri çevirmenin getirdiği suçluluk duygusundan hoşlanmıyor olması.

5. Onaylayın ve tekrar edin.

Yaptığımız hareketlerin birçoğunun altında, onaylanma ihtiyacı ve isteği yatıyor. Biriyle sohbet ederken onun sizden hoşlanmasını sağlamak istiyorsanız, söylediklerini dinlerken onu bolca onaylayın ve onun için önemli olan noktaları sesli bir şekilde tekrar edin. Bu, o kişide iyi bir dinleyici olduğunuz algısını yaratacak.

6. Pozitif geri dönüşler almak için kafa sallayın.

İster yüklü miktarda bir satış gerçekleştirmeye çalışıyor olun, ister arkadaşınızı dışarı çıkmaya ikna etmeye çalışıyor… Bir şey anlatırken karşınızdaki kişinin sizi daha kolay onaylamasını ve o kişiden pozitif geri dönüşler almak istiyorsanız, konuşurken ve anlatırken bolca göz teması kurun ve kafa sallayın. Böylecek karşınızdaki kişi yavaş yavaş sizinle aynı fikirde olduğunu düşünmeye başlayacak.

7. Karşınızdakinin sizi dinleyip dinlemediğini anlamak için kollarınızı kullanın.

Bizim için önemli olan şeylerden bahsederken kimi zaman kendimizi akışa kaptırabiliyor, karşımızdaki kişinin bizi dinleyip dinlemediğine dikkat etmeyebiliyoruz. Eğer sohbet ettiğiniz kişinin konuşmayı takip edip etmediğini anlamak istiyorsanız kollarınızı bağlayın. Genelde birebir konuşmalarda eğer karşımızdaki insanı dinliyorsak onun vücut dilini taklit etme gibi bir eğilimimiz var. Dolayısıyla karşınızdaki kişi sizi dinliyorsa o da kollarını bağlayacaktır.

8. İsimleri unutmamak için konuşma içinde tekrar edin.

Biriyle ilk kez tanışırken, ismini öğrenmeye çalışmaktan çok kendi ismimizi doğru söylemeye dikkat ederiz. Oysa yeni tanıştığımız biri ismimizi sesli söyleyince kendimizi ne kadar değerli hissederiz, öyle değil mi? Eğer daha fazla isim unutmak istemiyorsanız, bundan insanlarla ilk tanışma anınızda size isimlerini söyledikten sonra, tekrar edin. Hatta tekrar etmekle kalmayın, o kişiyi başka bir arkadaşınızla tanıştırırken adını siz söyleyin.

9. Beklediğini cevabı tam olarak alamadığınız anlarda, sessizlikten ve göz temasından faydalanın.

Bir soru sordunuz ve karşınızdaki, sorunuza yarım yamalak bir cevap verdi. Böyle bir durumda soruyu tekrar etmektense beklemek ve göz kontağı kurmaya devam etmek o kişinin üzerinde görünmez bir baskı kuracak ve size cevap vermesini sağlayacak. Eğer göz kontağı işe yaramıyorsa kaşlarınızı kaldırmayı deneyin. Bu, kurduğunuz baskıyı biraz daha artıracak.

10. Konuya değil, duygulara odaklanın.
Konuşma sırasında duraklamak, karşınızdakinin merak duygusunu, yaptığınız farklı tonlamalar heyecan duygusunu ve betimlemeler ve canlandırmalar da mutluluk ve kahkaha atma isteğini uyandırabilir.

Eğer bir insanın söylediklerinizi daha heyecanlı bir şekilde dinlemesini istiyorsanız, dünyanın en sıkıcı konusundan bahsedecek olsanız dahi, karşınızdakinin duygularını harekete geçirmeye çalışın. Heyecan, mutluluk ve merak duyguları, insanların sizi dinlemek için zaman ayırmalarını ve dikkatini size vermelerini sağlar. Bunu yapmak için izleyebileceğiniz bazı pratik yollar var. Örneğin konuşma sırasında duraklamak, karşınızdakinin merak duygusunu, yaptığınız farklı tonlamalar heyecan duygusunu ve betimlemeler ve canlandırmalar da mutluluk ve kahkaha atma isteğini uyandırabilir.

11. Kendinize güvenin.

Anlık kurulan iletişimlerde, kendine güvenmek, çok şey bilmekten daha etkili olabiliyor. Örneğin bir iş görüşmesinde ne kadar çok şey bildiğiniz değil, kendinizi nasıl ifade ettiğiniz çok daha belirleyici olabiliyor. Göz kontağı kurun, ellerinizi kullanın, ses tonunuzu değiştirin ve mimiklerinizden faydalanın. Beden dilinin ikna kabiliyeti, sandığınızdan çok daha fazla!

12. Gerçek olana kadar -mış gibi yapın.

Hiçbirimiz anne karnından “iletişimin tüm sırlarını çözmüş birer profesyonel” olarak doğmuyoruz, ama nasıl olacağımıza karar verebiliyoruz. Çekici göründüğünüze inanın, zamanla öyle hissetmeye başlayacaksınız. İkna kabiliyetinizin güçlü olduğuna inanın, zamanla insanların sizi onayladığını görmeye başlayacaksınız. Çünkü neye inanırsanız, o olursunuz.

13. Kendinize güçlü bir duruş belirleyin.

Aynanın karşısına geçin, omuzlarınızı dikleştirin, sırtınızı düzeltin, göğsünüzü kabartın, çenenizi kaldırın ve gülümseyin. Bir insanla konuşurken vücudunuzun aldığı şekil, söylediğini her şeyin önemini en az iki kat artırır. 

14. İkna edici olmak istiyorsanız, “inanıyorum” ve “düşünüyorum” kelimelerini kullanmaktan kaçının.

“İnanıyorum” ve “düşünüyorum” gibi kalıplar kullanmak, savunduğunuz düşünceyi zayıflatır. Bu kalıplar yerine daha çok “biliyorum”, “olacak” gibi güven verici kelimelerden yararlanabilirsiniz.

15. İnsanların sizin hakkınızdaki düşüncelerini şekillendirmek için çalışma alanınızı organize edin.

Büyük şirketlerin iş ortamını en uygun hale getirmek için neden bu kadar çabaladığını hiç düşündünüz mü? Çünkü çalışanlarının nasıl motive olacaklarını çok iyi biliyorlar. Yeni fikirler üretmek, yeni düşünceler edinmek, diğer insanları yaratıcılığınızla etkilemek istiyorsanız, önce çalışma alanınızı organize edin. Daha temiz alanlar demek, daha çok fikir demek!

16. İnsanlar arasındaki samimiyeti gözlemlerken bakışları takip edin.

Bir grup içinde kimlerin birbirlerine daha yakın olduğunu anlamak istiyorsanız, bir kahkaha anında kimin birbirine baktığına dikkat edin.

17. Buluşmak istediğiniz insanlara ne kadar heyecanlı olduğunuzu belli edin.

Uzun süredir toplantı yapmak istediğiniz biri ya da aylardır flört ettiğiniz ve sonunda buluşma şansı elde ettiğiniz biri… Her kim olursa olsun, birçok insan kendisiyle görüşmekten heyecan duyan bir kişiyle buluşmaya can atar.

18. Birinin saygısını kazanmak için, onu “taklit” edin.

“Taklit mi? Ne kaba!” diyebilirsiniz. Ancak buradaki taklit kelimesi en masum anlamıyla kullanıldı. Bir ortamda saygısını kazanmak istediğiniz biri varsa, o kişinin jest ve mimiklerini taklit ederek ona yakın olduğunuzu belirtin. Eğer saygısını kazanmak istediğiniz kişi kahkaha atıp bolca espri yapıyorsa, onu kollarınız bağlı ve ciddi bir surat ifadesiyle dinlemeyin.

19. Tepkilerinizi kontrol altında tutun.

Çok fazla farklı insan tipinin ve algının olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Dolayısıyla kimi zaman yanlış anlaşılmaların ya da gerginliklerin önüne geçemiyoruz. Böyle durumlarda her daim kazanan taraf olmak istiyorsanız, anlık duyguların sizi kontrol etmesine izin vermeyin. Biri size hakaret ediyorsa ya onu duymazlıktan gelin ya da ona karşı güler yüzlü ve sakin davranın.

20. “Benjamin Franklin” taktiğinden faydalanın.
Birinden sizi kıramayacağı kadar küçük bir istekte bulunun. O kişi size yardım ettiğinde, ister istemez “sizden hoşlandığı için size yardım ettiği” algısına kapılacak.

Sosyal bir ortamda bir kişi, diğer bir kişiye daha önce yardım etmişse bu, başka bir zaman daha kolay yardım edeceği anlamına geliyor. Birinden sizi kıramayacağı kadar küçük bir istekte bulunun. O kişi size yardım ettiğinde, ister istemez “sizden hoşlandığı için size yardım ettiği” algısına kapılacak. Bu da, ilerleyen zamanlarda daha kolay iletişim kurmanıza yardımcı olacak.

21. Dokunmaktan çekinmeyin.

Karşınızdakinin size güvenmesini istiyorsanız, ona dokunun. Özellikle bir şeye gülerken ya da bir konu hakkında ortak bir fikre sahip olduğunuz anlarda karşınızdakinin omzuna dokunun. Bu tür temaslar o kişiyle aranızda duygusal bir bağ oluşmasını sağlar.

22. “Büyükten küçüğe” hilesini kullanın.

Benjamin Franklin hilesinin tam tersi olan “büyükten küçüğe” hilesinde yapacağınız şey, önce karşınızdakinden yapamayacağı kadar büyük bir şey isteyip, o kişi bunu reddedince daha küçük bir istekte bulunmak. Karşınızdaki kişi, önceki isteğinizi kabul etmediği için kendini kötü hissedip, ikinci isteğinizi kabul edecek.

23. İsteklerinizi birer “seçenek” olarak sunun.

Kimse yapmak zorunda olduğu bir şeyi yapmaktan hoşlanmaz. Dolayısıyla insanlara “bunu mu yapmak istersin yoksa şunu mu?” gibi sorular sorduğunuzda, o kişiler yapmayı seçtikleri şeyin kendi tercihleri olduğuna ikna olur ve seçeneklerinizi kabul eder. Eğer biraz daha ileri gitmek istiyorsanız seçenekleri sınırlayabilirsiniz. Örneğin sokak satıcıları bir şey satmak istediklerinde “ne kadar vermek istediğiniz size bağlı” değil de, “isterseniz 10 yerine 5 verebilirsiniz” gibi kalıplar kullanarak, alıcıların algılarıyla güçlü bir şekilde oynayabiliyor.

24. Eğer bir barda, danışmada ya da benzer alanlarda çalışıyorsanız aynalardan yararlanın.

Eğer işiniz tüm gün boyunca sabit durmanızı ve aynı zamanda birçok insanla muhattap olmanızı gerektiren bir iş ise, arkanıza büyük bir ayna yerleştirin. İnsanlar öfkeli anlarında kendilerini o şekilde görmekten hoşlanmazlar. Dolayısıyla bu taktik işinizi bir hayli kolaylaştıracak.

25. Gergin anlarda sakız çiğneyin.

Evrimsel olarak bir şey yediğimizde, beynimize güvende olduğumuza dair sinyaller gidiyor. Dolayısıyla gergin anlarda sakız çiğneyerek tavırlarınızı daha kolay kontrol altına almanız mümkün. Ancak sesli bir şekilde çiğnemediğinize emin olmayı unutmayın…

26. Psişik güçleriniz varmış gibi davranın.

Özellikle çocuklar üzerinde harika sonuçlar yaratan bu tüyonun ne kadar etkili olduğuna şaşıracaksınız. Çocuğunuzu yapmaması gereken bir şeyi yaparken yakaladığınızı varsayalım. Çocuğunuza anında tepki vermek yerine, onun sizi görmesine izin vermeden orayı terk edin ve diğer odadan “şu an ne yaptığını biliyorum” diye bağırın. Bu taktiğin çocuğunuz üzerinde ne kadar şaşırtıcı etkileri olduğuna inanamayacaksınız. 

27. Tamamlanmamış şeyleri tamamlayın.

İnsan beyni, tamamlanmamış bir şeyi unutmama ve tekrarlama eğilimi gösterir. Bu yüzden sonunu dinleyemediğiniz bir şarkı bütün gün dilinize takılır ve şarkıyı kafanızdan tamamen atmak için tekrar dinleyip tamamlamanız gerekir. Aynı şey insan ilişkileri için de geçerlidir. Yaptığınız konuşmaları ve içine girdiğiniz tartışmaları tamamlayın. Sonuç alamadığınız her şey, ilerleyen zamanlarda içinizde huzursuzluk yaratır.

İlginizi çekebilir: 8 basit psikolojik hileyle insanlara istediklerini yaptırmanız mümkün. 

Kaynaklar:
highexistence.com
planetofsucces.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale