X

Kuantum düşünceyle hayatımızı değiştirmek mi? Fizikle psikolojinin ne alakası var?

İnsanlık kadar eski olmasına rağmen ruh bilimin bir bilim dalı haline gelmesi, geçtiğimiz yüzyılın başlarına denk gelir. Diğer pozitif bilimler gibi laboratuvar ortamında ölçümü ve sayısal verilere dökümü zor olduğundan, psikolojinin çok az kesin aksiyomları var. Ancak psikoloji tarihini yakından incelediğimizde, çalışmaların fizikle beraber sürdürüldüğü bir dönem olduğunu görürüz. Bu konuya girmeden önce, “bulaşık makinemizi korumaktan hayatımızı değiştirmeye kadar mucizevi sonuçları olan” şu kuantum neymiş gelin inceleyelim.

Kuantum nedir?

Kuantum teorisi mikroskobik dünyanın nasıl işlediğini açıklayan kuramdır. Mikroskobikten kastımız maddenin yapı taşı olan atomların, moleküllerin ve atom altı parçacıkların dünyasıdır. Kuantum teorisi bilimin en güçlü, en önemli ve en temel matematiksel fikirler bütünüdür ve dünyanın işleyişini anlamamızda o kadar temel bir yere sahiptir ki günümüzdeki teknolojik gelişmelerin çoğunu onsuz anlayamayız. Kuantum olmasaydı ne televizyon, ne bilgisayar, ne mikrodalga fırın ne de cep telefonu olurdu. Bununla birlikte fizikçiler bile kuantum mekaniğinin ne olduğunu tam olarak bilmiyor.

Kuantum teorisi mikroskobik dünyanın nasıl işlediğini açıklayan kuramdır.

Kuantum dünyası şans ve olasılığın egemenliği altındadır ve hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bu dünyada atom kendi haline bırakıldığında farklı, “gözlemlendiği” zaman çok farklı davranır. Yani bu ilginç dünyada “gözlemci” atomun davranış tarzını “etkileyebilir”. Kaynaması için başında beklediğiniz suyun bir türlü kaynamaması bu duruma bir örnektir. Kuantum dünyasının özünde olasılığa dayalı olması bize bu dünyanın, “siyah-beyaz, doğru-yanlış ya da -meli, -malı” gibi keskin seçeneklerden ziyade, içinde çok daha fazla alternatifler olan, esneklik ve bolluğun hakim olduğu bir mikro dünya olduğunu gösteriyor. Ve biz gözlemleyip seçene kadar da, bu sonsuz olasılıkların hepsi orada bekliyor. 

Şu ana kadar ki bilgiler size inanılmaz gelmiş olabilir. Evet, fizikçiler de bu teoriye gerçek yaşamdaki karşılığını görene kadar anlam verememişler. Ancak mikro dünya böyle işliyor. Şimdi de fizikteki bu gelişmelerin psikoloji üzerindeki etkisine bir göz atalım.

Kuantum ve psikoloji arasındaki bağ

19. yüzyılın son on yılında fizik, güç alanları (fields of force) fikrinin kabul edilip tanınmasıyla daha az atomistik hale geldi. Güç alanları fizik biliminde mıknatıs veya elektrik akımı gibi güç hatları tarafından içerisinden geçilen bölge veya alana verilen isimdir. Fizikteki bu yeni gücün klasik örneği manyetizmadır. Manyetizmanın geleneksel Galileocu – Newtoncu terimlerle tanımlanması ve anlaşılması çok zordur. Güç alanları düşüncesi kısaca, bir sistemin çalışma şeklinin atom ve moleküllerine bölünmeden, “bütün” ve “tam” olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyler. 

Fizikteki bu değişimin psikoloji üzerindeki etkisi, Gestalt psikolojisinin kurucularından Wolfgang Köhler’in çalışmalarıyla olmuştur. Köhler, 20. yüzyılın en büyük fizikçilerinden kuantum fiziğinin babası Max Planck ile birlikte çalışmıştır. Köhler, insan zihninin doğal aksiyomlarına dayanan “algı (pragnanz) yasaları”nı Planck ile yaptığı çalışmalar sonucunda psikolojiye kazandırmıştır. Görüldüğü gibi psikolojideki çok az yasadan biri olan “algı yasaları”, kuantum fiziğinin etkisiyle ortaya çıkmıştır.

Köhler, Gestalt düşüncesinin vurgu yaptığı “bütünler arasında bir bağlantı olduğu” fikrinin kuantum teorisinden etkilendiğini söylemiş ve Gestalt psikolojisinin, fiziğin bir tür psikolojiye uygulaması olduğunu da belirtmiştir.

Kuantum fiziğinin işaret ettiği “olasılıklar evreni” bize “hayatta seçimler yapabilen ve özgür iradesi olan varlıklar olduğumuzu” söylüyor olabilir.

İşte geçtiğimiz yüzyılın başında fizikte devrim yaratan ve yepyeni bir düşünce şekli getiren kuantum teorisi, psikolojiyi bu şekilde etkilemişti. Gerek kuantum fiziği, gerekse Gestalt düşüncesi, “bir bütünün parçalarına ayrılmadan değerlendirilmesi gerektiğini ve bütünün çalışmasının ancak bu şekilde anlaşılabileceğini” vurgular. Kuantum fiziğinin işaret ettiği “olasılıklar evreni” bize “hayatta seçimler yapabilen ve özgür iradesi olan varlıklar olduğumuzu” söylüyor olabilir. Algılarımız hayatla irtibatımızı sağlayan yegane kanallar olduğundan, kuantum fiziğiyle ortaya çıkmış “algı yasaları” bize hayatımızı şekillendirmekte yepyeni bir bakış açısı sunabilir. Günümüzde geçerli olan psikoterapi yöntemlerinin çoğu da “bakış açısını değiştirerek seçimler yapma” üzerinde durur zaten.

Yukarıdaki bilgiler bence, varlığından memnun olmadığımız şeyleri sürdürmek zorunda olmadığımızı ve bunları değiştirme seçeneğimiz olduğunu gösteriyor. Sadece hayatta seçimler yapabilen varlıklar olduğumuzu bilmek bile, bizi ümitsizlikten uzaklaştırmaya yeter. Çok keskin inançlarınız ve değişmez kurallarınız olabilir, ancak bilim bile şaşkınlıkla “kuralların bambaşka işlediği bir alem” olduğunu söylüyor. Artık işinize yaramayan, sizi ilerletmeyen inançlarınıza bu açıdan bakmaya ne dersiniz? Profesyonel destek almak için bana www.ayselkeskin.net’ten ulaşabilirsiniz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: Neil deGrasse Tyson’ın Açıklanamayan Evreninden ne öğrendik?Neil deGrasse Tyson’

Yazarın diğer yazıları için tıklayın. Yazarın diğer yazıları için tıklayın. 

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale