X

Korona günlerinde aşk: Pandemi döneminde ‘online flört’ alışkanlıkları nasıl değişti?

Covid-19 pandemisi, eskiden yüz yüze olan her şey gibi romantizmi de çevrimiçi dünyaya taşıdı ve pandemi süresinde çevrimiçi olmak ‘zorunda’ kalan her şey gibi, ilk buluşmalar ve flörtleşmeler de yüz yüze olduklarından çok daha farklı ve ilginç bir hale geldi. Bir yandan sosyal mesafelendirme önlemlerini uygulamak ve evde yalnız başına oturmak zorunda kalıp bir yandan da boş zamanlarını partner seçeneklerini keşfetmek için kullanmak isteyen tüm ‘müzmin bekarların’ buluşma noktası Tinder, Bumble, OkCupid gibi online flört uygulamaları oldu.

Bir yandan ilk buluşmaların, tanışmaların, akşam yemeklerinin, yani flörtleşmeye dair neredeyse tüm aktivitelerin dijital ortamlara taşınmış olması; bir yandan da pandemi döneminde artan sağlık ve güvenlik endişesi, yalnızlık ve endişe hisleri, bağlanma ve yakınlık ihtiyacı romantik ilişkilerdeki davranışlarımızı da kökünden değiştirdi. Online eşleşmelerin sayısında yaşanan rekor artışa karşın söz konusu yüz yüze buluşmak olduğunda – çoğunlukla sağlığımızla ilgili endişelerimiz devreye girdiği için- çok daha seçici davranmak, önceliklerimizin değişmesi, kısıtlı olduğuyla yüzleştiğimiz vaktimizi yüzeysel ilişkilerle ve insanlarla tüketmek istemememiz, seçeneklerimizle birlikte artan seçiciliğimiz gibi pandemi döneminde ilişkilerle ve ilişkilenme şeklimizle ilgili algımızda gerçekleşen pek çok değişim, elimizde henüz net bir veri bulunmuyor olsa da, her şey gibi ‘romantik ilişki’ kavramının da köklü bir değişim geçirdiğinin ve geçireceğinin sinyalleri gibi. 

Pandemi henüz bitmemiş olsa da, aşılama oranlarının artması ve önlemlerin hafifletilmesiyle birlikte sosyal hayata yeniden karışmaya başladık. Peki, okullar yüz yüze eğitime başlamaya hazırlanırken, ofislere ve ‘normal’ yaşama dönüş yavaş yavaş gerçekleşirken ilk buluşmalar da ‘eski normale’ tam anlamıyla dönebilecek mi? Görünüşe göre bu sorunun cevabı şimdilik HAYIR!

Pandemi döneminde online flört uygulamalarının kullanım sıklığı neden arttı?

2019 yılında yayınlanan ve online flört uygulamalarının yalnızlık hissiyle olan ilişkisini inceleyen bir araştırmanın sonuçları, flört uygulamalarını kullanan kişilerin profil oluşturmadan ve uygulamaları kullanmayı başlamadan önceki zamana kıyasla kendilerini çok daha yalnız hissettiklerini ortaya koydu. Ancak pandeminin başladığı 2020 yılı ve sonrasında yayınlanan araştırmalar, Bumble ve Tinder gibi online flört uygulamalarının kullanımının, kapanmaların yoğun şekilde yaşandığı Mart ayının ortasından bu yana %19-26 oranında arttığını gösteriyor. Peki, pandemi döneminde yüz yüze buluşmayı bırakın, evden çıkabilmek bile mümkün değilken, özellikle 25-35 yaş arasındaki genç yetişkinler neden online flört uygulamalarını daha yoğun olarak kullanmaya başladı?

Uzmanlar, online flört uygulamalarının kullanımındaki bu artışın en önemli nedeninin yalnızlık hissi olduğunu söylüyor. Yalnızlık hissinin, özellikle pandemi döneminde pek çok bekar insanda korkuya neden olduğu, bu korkunun en önemli kaynağınınsa ölümlü olduğumuz gerçeğiyle yüzleşmemiz ve bu nedenle de insanlarla anlamlı bağlar kurmaya yönelik ihtiyacımızın artması olduğu düşünülüyor. Yalnızlık hissinin ve yalnız ölme korkusunun pandemi döneminde daha yoğun hale gelmesinin sebebiyse, işyeri ya da okul gibi sosyal ortamlardaki yakın ilişkilerimizden ve besleyici etkileşimlerimizden de uzak kalmış olmamız. 

Bu araştırma bulgularından ‘Partneri olmayan kişiler kendilerini yalnız hisseder.’ gibi bir çıkarım yapmak elbette söz konusu değil. Hepimiz romantik ilişkilerin yanı sıra aile bireylerimizle ya da arkadaşlarımızla kurduğumuz yakın ilişkiler aracılığıyla da duygusal pek çok ihtiyacımızı karşılayabiliyoruz. Ancak yine de, özellikle zor zamanlardan geçerken yanımızda bizimle yürüyen ‘özel’ birinin varlığının eksikliğini duymak, özlem ve yalnızlık gibi duyguları çok daha yoğun şekilde deneyimlememize neden olabiliyor. Bu da, pandemi gibi her anlamda zorlayıcı olan bir dönemde bizimle aynı ilgi alanlarına, aynı değerlere, aynı vizyona sahip kişilerle bir arada olma ihtiyacımızı artırabiliyor. 

Pandemi, online flört uygulamalarıyla ilgili alışkanlıklarımızı nasıl dönüştürdü?

Dünyada en yaygın olarak kullanılan flört uygulamalarından biri olan Tinder’ın yayınladığı yeni bir rapor, pandeminin başlangıcından bu yana insanların online randevuya ne kadar bağımlı hale geldiğini ve uygulama kullanan kişilerin flört alışkanlıklarının pandemi öncesindeki döneme göre son derece farklılaştığını ortaya koyuyor. Raporda, Ocak 2020 ile Şubat 2021 arasında uygulama kullanım sıklığı artan spesifik Tinder kullanıcıları da dahil olmak üzere, yaklaşık 5.000 Tinder kullanıcısıyla yapılan anketlerden elde edilen veriler kullanıldı. Ayrıca raporda, uygulamada görüntülü sohbet özelliğinin başlatılmasının ve kullanıcılar tarafından benimsenmesinin, flörtleşme sürecini ve kullanıcı alışkanlıklarını nasıl değiştirdiğine de yer verildi.

Rapordaki en çarpıcı sonuç hiç şüphesiz online flört uygulamalarının kullanım sıklığındaki artış oldu. Uygulama üzerinden yazılı ya da görüntülü olarak yapılan görüşmeler, salgın öncesi döneme göre ortalama %32 daha uzundu. Ayrıca, kullanıcıların beğendikleri (sağa kaydırdıkları) kişilerle eşleşme oranının %42 oranında arttığı da elde edilen bulgular arasında.  

2020 Şubat ayı ve 2021 Şubat ayı arasında geçen 1 senelik süreçte kullanıcıların mesaj alma/gönderme sıklığı da %20 oranında arttı. Tinder’daki ‘kaydırma’ sayısı, 2020 yılının Mart ayında ilk kez, tek bir günde 3 milyarı aştı ve ardından bu rakam tam 130 kez, 3 milyarın da ötesine ulaştı. Üstelik flört uygulamalarının artan kullanımı yalnızca Tinder’a özgü değil. Bumble ve Hinge gibi rakip uygulamalar da pandemi sırasında büyük bir ilerleme kaydetti.

Önemli değişimler sadece uygulama kullanım sıklığında değil, kullanıcı alışkanlıklarında kendini gösterdi. Yenilenen ara yüzlerle birlikte kullanıcılar profillerindeki bilgileri ve profil fotoğraflarını pandemi öncesi döneme göre %50 oranında daha fazla güncelledi. Pandemi öncesi döneme kıyasla artan profil güncellemelerinin, tüketici davranışlarında çok büyük bir değişikliği temsil ettiği de raporda yer aldı.

Online flört uygulamaları kullanıcıların farklılaşan ihtiyaçlarına nasıl yanıt verdi?

2020’nin Mart ayından Mayıs ayına kadar geçen 3 aylık süreçte, 16 farklı flört uygulamasının sokağa çıkma yasağı gibi kısıtlamalar karşısında yaklaşımlarında nasıl değişikliklere gittiğini inceleyen bir araştırma, flört uygulamalarının sundukları flört deneyimini pandemi sürecinde 3 farklı yolla dönüştürmeye çalıştığını gösteriyor:

1. Sağlık konusunda bilgilendirme

Tinder ve Bumble gibi pek çok uygulama, fotoğraf kaydırmaları sırasında aralarda rastgele şekilde beliren pop-up mesajlar ve COVID-19 konusundaki bilgilendirici içerikleriyle, kullanıcılarının sağlığın her şeyden öncelikli olduğuna dair farkındalık kazanmalarına yönelik yaklaşımlar izledi. Hijyen önlemleri ve fiziksel mesafelendirme kurallarıyla ilgili önemli bilgiler içeren bu mesajların uygulamalarda yer almasıyla birlikte, kullanıcılar yüz yüze görüşmeyi azaltarak çevrimiçi şekilde iletişim kurma alışkanlığı geliştirmeye başladılar.

Kullanıcılar evde kalmaya, sık sık ellerini yıkamaya, fiziksel mesafelendirme önlemlerini uygulamaya ve COVID-19 semptomları varsa test yaptırmaya bu mesajlarla teşvik edildi.

2. Yalnızlık ve izolasyon hissini azaltmaya yönelik geliştirmeler

Flört uygulamaları sağlık konusundaki bilgilendirici içeriklerinin yanı sıra, uygulama üzerinden topluluk oluşturma özelliğini aktive ederek kullanıcılarının karantina ve fiziksel izolasyonla birlikte gelen yalnızlık ve korku gibi hislerini de azaltmaya çalıştı. Grindr, Lex, Bumble, HER ve Coffee Meets Bagel gibi uygulamalar konserler, flört oturumları ve uzmanlardan flört tavsiyeleri gibi çevrimiçi etkinliklere ev sahipliği yaptı.

Online flört uygulamaları çevrimiçi birlikteliği ve topluluk oluşturmayı teşvik ederek yalnızlık ve izolasyon duygularını önlemeye çalışmanın yanı sır,  sosyal medya hesaplarında da öz bakımın önemi konusunda içerikler paylaşmaya başladı. Bu gönderiler, pandeminin ilk birkaç ayında kurumsal şirketlerin, medya organlarının ve tüm sosyal medya kullanıcılarının yalnızlık hissiyle baş etme ve öz bakımı ihmal etmeme konularına olan hassasiyetlerini ve ilgilerini destekleyici olmaları açısından önemli girişimler oldu.

3. Çevrimiçi flört alışkanlıklarının pekiştirilmesi

Flört uygulamaları, çevrimiçi buluşmaları daha kolay hale getirebilmek adına normalde premium kullanıcılarına özel olarak sundukları pek çok özelliği herkesin kullanımına açık hale getirdi. Online flört, ‘yüz yüze buluşmak için uygulamayı bir araç olarak kullanma’nın ötesinde, insanların fiziksel mesafelerini koruyarak katılabileceği çevrimiçi etkinliklere ve bilgi alışverişinde bulunabilecekleri sohbet ortamlarına dönüştü.

Match, Bumble, Hinge, Jack’d ve Plenty of Fish kullanıcılarına ücretsiz olarak görüntülü konuşma hizmetleri sundu. HER, Coffee Meets Bagel ve OkCupid gibi diğer uygulamalar, kullanıcılarının Zoom ya da diğer video konferans uygulamaları, SMS mesajları ve hatta ‘eski moda’ telefon görüşmeleri aracılığıyla bağlantı kurmalarını sağlayabilecek geliştirmelere gitti. Tinder, kullanıcıların dünyanın herhangi bir yerinde kendilerini konumlandırabilmelerini sağlayan ‘pasaport’ özelliğini ücretsiz hale getirerek, bulundukları her yerden dünyanın farklı ülkelerindeki insanlarla bağlantı kurabilmelerine olanak sağladı. Sanal müze turlarından birbirleri için yemek siparişi vererek ilk buluşma yemeği atmosferi yaratmaya, FaceTime üzerinden baş başa yenen akşam yemeklerinden ilk buluşmada ne giyilmesi gerektiğine kadar, uygulamalarda kullanıcılarının ihtiyaç duyabilecekleri tüm konularda bilgilendirici içerikler paylaşıldı.

Flört uygulamalarının tüm bu çabasıysa, kullanıcılarına online platformlarda flört etmenin avantajlarını deneyimleme fırsatı sunarak flört uygulamalarını buluşma için ‘aracı’ bir platform olmanın ötesine taşımak ve tüm flört sürecini sanal bir deneyim olarak sunabilmekti. İstatistiklere bakıldığında, kullanıcı alışkanlıklarını bu yönde değiştirmekteki girişimlerinde epey başarılı da oldular.

İlginizi çekebilir: Tanışma uygulamaları ilişkileri ve cinselliği nasıl etkiliyor?

Online flört alışkanlıklarının geleceği

Pandemi sürecinde online flört uygulamalarında kullanıcı ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenen süreçler, beklenen ilgiyi gördü. OkCupid, kullanıcılarının %31’inin sanal etkinliklere katılmayı sevdiğini, %25’inin yüz yüze görüşmek yerine görüntülü sohbeti tercih ettiğini ve %15’inin çevrimiçi olarak birlikte film ya da TV izlemekten hoşlandığını rapor etti.

Pandemi döneminde çevrimiçi flört alışkanlıklarında yaşanan bu değişimler ve tüm sürecin dijital ortama daha fazla taşınması flört uygulamaları için son derece sevindirici olsa da, artan yüz yüze sosyalleşme ve dışarı çıkma ihtiyacı nedeniyle tüm uygulamalar eski ‘aracı’ işlevlerine geri dönmek için çalışmalarına çoktan başladı. Örneğin, Tinder kısa süre önce, bazı ülkelerde kullanıcılarının güvenli şekilde yüz yüze buluşmasını sağlayabilmek için, içinde hem kullanıcı hem de eşleştiği kişi için olmak üzere iki adet test bulunan yüzlerce COVID test kitini ücretsiz olarak dağıttı.

Tüm bu nedenlerle, ilerleyen günlerde vaka sayısının azaltılması, aşılamanın teşvik edilmesi, aşı olmayanların kamuya açık alanlarda bulunmasının kısıtlanması gibi konularda hükümetler tarafından net adımlar atılmasa da, flört uygulamaları kullanan kişiler ilk buluşmada nelere dikkat etmeleri, buluşma öncesinde ve sonrasında nasıl önlemler almaları, hijyen ve mesafe kurallarıyla ilgili hangi konuları önceliklendirmeleri gerektiği gibi pek çok konuda, flört uygulamalarının içerikleri ve kullanıcı odaklı geliştirmeleri sayesinde kendilerini çok daha güvende hissederek hareket edebilecek.

Online flört uygulamalarının ve online buluşma deneyiminin gelecekte hibrit bir sisteme evrilmesi bekleniyor. Bu öngörünün, uygulamada saniyeler içinde sağa ve sola ‘kaydırdığımız’ adayları gerçek hayatta da saniyeler içinde değerlendirmeye alacağımız anlamına gelip gelmediği; genelde offline buluşmalarda karşılaştığımız ‘Sence de biraz hızlı gitmiyor muyuz?’ şikayetlerinde artışa neden olup olmayacağı, bizi ajandamızda ardı ardına sıraladığımız randevulara yetişmek zorunda bırakıp bırakmayacağı ya da aynı anda birden fazla kişiyle flört ederek doyumsuzluk yaşatıp yaşatmayacağı şimdilik hepimiz için merak konusu 🙂 Uygulamada ‘swipe etmek’ oldukça kolay, peki her şey gerçek yaşamda da bu kadar kolay olacak mı; bunu zaman gösterecek.

İlginizi çekebilir: Tinder kullanmak özgüveninizi olumsuz etkileyebilir

Kaynaklar: Insider, Today, Reuters, The Conversation, Bussiness Insider, Technology Review

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale