X

Konuştuğumuz dilin işlevleri ve farklı konuşma stilleri

İnsanların birbirleriyle geliştirdikleri bağlar, bilişsel dil iletişiminde ustalaşmaları nedeniyle diğer tüm canlılarınkinden farklıdır. Kendimizi başkalarıyla paylaşmamıza aracı olabilen dil, aynı zamanda hem toplumları inşa etme hem de onları yıkma gücüne sahiptir.

İnsan olmak çoğu zaman başkalarıyla etkili bir şekilde iletişim kurmak için karmaşık bir dilbilgisi sistemine hakim olabilmek anlamına da gelir. Bizler daha konuşmadan nasıl iletişim kuracağımızı ve yaş aldıkça da söylemek istediklerimizi kelimeler ve karmaşık cümlelerle gerçekten iletmek için dili kullanmanın yollarını öğreniyoruz. Tabii ki tüm iletişim dil yoluyla olmaz, ancak bir dilde uzmanlaşmak kesinlikle sağlıklı iletişim sürecini hızlandırmaya yardımcı olur.

Dilin temel işlevi o dilin kullanılmasıdır. Bize düşünce, fikir ve duyguları başkalarına mümkün olduğunca çabuk iletme yeteneği verir. Dili, diğer temel işlevlerine bakarak daha iyi anlayabiliriz.

1. Bilgilendirme işlevi

Dilin bilgilendirici işlevi, herhangi bir bilgiyi iletmek için dili kullandığımız zaman ortaya çıkar. Bu işlevin özü, gerçekleri açıkça ifade ederek başkalarını bilgilendirmektir.

2. Etkileyici işlev

Dilin bir diğer temel işlevi de ifade etme işlevidir. Duygularımızı, tepkilerimizi ve tutumlarımızı başka bir kişiye (veya kendimize) iletmenin yollarını bizlere verir.

3. Yönerge işlevi

Dilin yönlendirici işlevi, yönlendirmemize veya komuta etmemize yardımcı olmaktır. Örneğin, kendimize veya bir başkasına herhangi bir durumda ne yapılabileceğini söyleme yeteneği sağlar.

  • Konuştuğumuz dili, dinleyenlerin fikirlerimizi tam olarak anlamasını sağlayacak şekilde kullanmak,
  • Kelimelerimizi seçerken ekonomik olmak, yani karşımızda bizi dinleyenlerin bilinç düzeyini es geçmeden konuşmak,
  • Nefret dolu sözlerden uzak, şefkat temelli bir anlatım seçmek,
  • Dinleyenleri manipüle etmek için üzerlerinde güç sağlama oyunlarına girmeden konuşmak dili etkili kullanmanın temel yapı taşlarıdır.

Konuşurken karşı tarafa iletmek istediğimiz şeyi aktarabileceğimiz birçok farklı stil vardır. Bu stillerden bazıları kişiliğimize özgü olsa da, normalde konuştuğumuzdan farklı olsa bile, duruma bağlı olarak belirli stilleri kendimize uyarlayabiliriz.

Doğrudan ve dolaylı stiller

Doğrudan aktarım, bir kişiye tam olarak ne söylemek istediğinizi belirtmek için dili kullanmanın bir yoludur. Dolaylı aktarım ise belirli bir şekilde hissettiğimizi göstermek içim dolaylı anlam taşıyan kelimeleri veya iletişim türlerini kullanmaktır. Daha önce biriyle tartıştıysanız, muhtemelen bu iki dil stilini de deneyimlemişsinizdir.

Kişisel ve bağlamsal stiller

Bu iki dil stili biraz daha karmaşıktır. Genel olarak, kişisel stil, bir bireyin kişisel yaşam tarzına atıfta bulunur, gayri resmidir ve o kişiye odaklanır. Bağlamsal stiller, bir durumun bağlamına bağlı olarak dili değiştirmek anlamına gelir. Örneğin, bir profesör, arkadaşları ve meslektaşları ile kişisel konuşma tarzını kullanırken öğrencilerine ders anlatırken bağlamsal bir tarz kullanabilir.

Konuştuğumuz dilin etkisiz kullanılması hepimiz için sorunlu olabilir. Bu nedenle, herhangi bir durumda dili nasıl kullandığımıza dikkat etmeniz önemlidir.

Uygun dili kullanın.

Uygun dili kullanmak sadece müstehcen dilden kaçınmak anlamına gelmez (bunun gerçekten duruma uygun olduğu zamanlar olabilir!). Dinleyenlere uygun dil kullanımı, anlayabilecekleri, ilişki kurabilecekleri ve etkileşime geçebilecekleri bir dil kullanmak anlamına gelir.

Canlı dil kullanın.

Canlı bir dil kullanmak, bir şeyi olabildiğince canlı bir şekilde tanımlamak için daha fazla hayal gücü ve sıfat kullanmak anlamına gelebilir.

Kapsayıcı dil kullanın.

Kapsayıcı dil, herhangi bir kişiyi dışlamayan bir dil kullanmak anlamına gelir. Örneğin, belirli bir grupla özdeşleşmeyen kişileri kapsayacak şekilde konuşulabilir. Aynı zamanda ırkçı, cinsiyetçi, nefret dolu, küstah, önyargılı vb. dillerden kaçınmak anlamına da gelir.

Dili stiller, bağlamlar ve kapsayıcılık içinde kullanmak bazı düşünürlerce eleştirilmektedir çünkü bu şekilde iletişim kurmanın politik doğruculuk denen alana hapsolmak anlamına geldiğini iddia etmektedirler. Politik doğruculuk farklı dil, din, kültür ve cinsiyetten kişileri incitmemek amacıyla, özenle kullanılan ifade, düşünce ve uygulamaları tanımlamak amacıyla kullanılan bir terim ve günümüzde hepimizin içine düştüğü bir çukur.

Genel anlamda doğruculuk, bir yandan insanları duyarlı olmamakla suçlamamıza, diğer yandan aşırı duyarlı oldukları için eleştiren ve küçümseyen bir yaklaşım sergilememize neden oluyor. Herkes kendi ahlaki doğrusunu bir başkasına dayatma hakkını kendinde görebiliyor. Kitlelere ulaşan insanlar eğer bu şekilde bir dil kullanmazlarsa genellikle linç kültürünün mağduru olabiliyorlar. Bir başka açıdan bakıldığında ise doğruculuk her ne kadar ifade özgürlüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle güçlü bir muhalefetle karşılaşmış olsa da, toplumların ayrımcılığı pekiştirici söylemlerinin revize edilmesinde hafife alınmayacak bir role de sahip.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da denge, şefkat, saygı kavramları çözüm yaratıcı olabilir. Bilinç düzeyleri sadece günü kurtarmak, düşünmeden yaşamak, sorgulamadan itaat etmek, ayrıştırmak, üstünleşmek, yenmek, ezmek vb. kalıplara sıkışmış bir hayat sürdüğümüzden elimize geçen tüm kavramlara da bu fiillerle içerik kazandırıyoruz. Oysa konuşmak için dili etkili bir şekilde kullanabilmek, de­rin ve görülmeyen bağlantıları öğrenmek için de mükemmel bir araç. Sadece konuşulanı dinlemeyi öğrenmiş kişilerle paylaşılabilen kendine özgü bir bilgelik var o alanda. Kavramlar çoğu zaman gerçek anlamlarını yitirip, kutuplaşmadan paylarını alıyorlar. Kelimeler kararsız, iki yüzlü ve çift anlamlı hale geliveriyor ve birçok boyutta geziniyor. İşte bu yüzden her kelimeyi, tüm boyutların hepsinde birden aynı anda algılama yeteneğini yeniden öğrenmek zorundayız…

Kaynaklar:

Jonathan Haidt-The Psychology of Self-Righteousness
University of People- Why language is important?
Zeynep Merve Şıvgın- Sosyal Medyada İdeolojik Bir Mücadele Aracı Olarak Politik Doğruculuk
Thorwald Dethlefsen/Ruediger Dalhke- Hastalık İyileşmeye Giden Yoldur

İlginizi çekebilir: Sessizlik sarmalı: Fikirlerimizi ifade etmekten neden korkarız?

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale