X

Kişisel bir yolculuk: Yoga ve ayurveda programında sizleri neler bekliyor?

Yoga, günümüzde çok popüler! Size bir itirafta bulunayım mı? Kimse genelde (istisnalar tabii ki vardır) yogaya güzel hisler yüzünden başlamaz. Ben de mutluluktan değil, kafa karışıklığı, kişisel arayışım yüzünden başlamıştım.

İlk yogaya başladığım zaman durumun fiziksel görüntüsü beni etkilemişti. Bedenim zaten esnekti ve birçoklarına göre daha hızlı yol alıyordum. Ve bu yüzden seneler içinde yoga da iş çıkışı arka arkaya 3 derse koşarak girdiğim bağımlılıklarımdan biri olmuştu. Bedenimin neler yapabildiğini göstermek çok hoşuma gidiyordu. Yoganın o fiziksel hareketlerine aşık olmuş, hayatımdaki bağımlılıklarıma yeni bir şey eklenmişti.

“Bana iyi geliyor” diyordum. Kesinlikle geliyordu. Zaten fiziksel çalışmanın bedene ve ruha katkısı saymakla bitmez ama pratiğim ruhuma ulaşmıyordu. Hala içimde anlamadığım karmaşanın ve yorgunluğun izleri vardı. Bir yandan egom, fiziksel pratikle hiç olmadığı kadar mutluydu.

Yoga, drama kraliçesi eğilimin ve mutsuzluğun üzerine taktığım çok güzel bir yara bandı oldu. O zamanlar bunun bile farkında değildim. Yara bandını bile fark edemeyecek kadar kendi içimde karmaşıktım ve aslında yoganın şifası o yara bandını fark edip çıkarttığında başlıyormuş.

Yara bandıma aşık olmuştum bir kere, içimde her dersten sonra hissettiğim coşkunun bir nedeni olmalıydı… Bu vesile ile 2012 yılında ilk yoga uzmanlık programını bitirdim. O zamanlar her cümlesi ile kalbime inen bir hocam vardı. Onunla fiziksel pratik, kalbime doğru inebiliyordu. Bu yüzden 2014 yılında ikinci yoga uzmanlık programını aldıktan sonra bazı taşlar içimde yerine oturdu.

İlk o zamanlar yara bandımın farkında varmıştım. İşte o zamanlar bilginin hücrelerime indiğini söyleyebilirim. Ardından eğitimler aldım, yeniden eğitimler aldım, bulabildiğim her yerde dersler vermeye devam ettim. Ben anlattıkça her şey daha bir anlaşılır oluyordu. Yara bandı çıkmıştı ama hala ortadakilerle ne yapacağımı bilmiyordum.

2018’de çok ciddi bir ameliyat geçirdim. Ruhum her anlamda delik deşik oldu. Bir anlamda öldüm. İşte burası seneler boyunca anlattığım her şeyin pratik alanı olmaya başladığında, yoga benim paraşütüm oldu. Sürecin kendisi de, sonrası da beni her sıkıştırdığında yoga, gerçekte olanı görmeme yardımcı oldu.

Yoga, yeterli zaman ve merakla karanlıkta kalmış, halının altına attığınız ne varsa ışığa kavuşturan en köklü sistemlerden biri.
En güzel kısmı da, hangi niyetle başlarsanız başlayın sizi içine çekmesi… Bunu öğrencilerimden çok gördüm ve görüyorum.
O yüzden bu yolda yürümek isteyenlerle el ele yürünen yol birliğini çok değerli buluyorum. Yoga uzmanlık programlarının sadece yoga uzmanı olmak için değil, kişisel hayat yolculuğumuz için de çok önemli olduğuna inanıyorum.

Bir süredir açmaya başladığımız yoga uzmanlık programlarıyla kendi öğrencilerimizin içlerindeki bu ışığı yakmalarına vesile oluyoruz ve onların kendi yollarını belirmesine rehberlik ediyoruz.

Pandemin en şiddetli zamanında ortağım Githa ile Moda’da kurduğumuz stüdyomuzda, birlikte 3. kez yoga uzmanlık programı açıyoruz. Bu programa ilgi büyük! Buna şaşırmıyoruz çünkü Githa ile dostluğumuzu profesyonel dünyaya taşıyıp birlikte verdiğimiz uzmanlık programlarını titizlikle revize etmekten çekinmiyoruz.

Temel yoga ve ayurveda uzmanlık programı (200 saat)

Bu uzmanlaşma programı kadim zamanlardan beri kardeş bilim olarak ilerleyen yoga ve ayurvedanın birlikte öğrenilmesine ve uygulanmasına dayanır. Yoganın yolu ruhsallıktan, yani kendimizi bedenen, zihnen ve ruhsal olarak eğitmekten geçer. Hint tıp bilimi ve felsefesi olan ayurveda beden tiplerini merkez alarak, bedenin, zihin ve ruh ile ilişkisini dengeli ve uyumlu hale getirir.

Yoga asanalar, nefes, meditasyon gibi farklı uygulamalarla beden katmanlarına ulaşmaya, güçlendirmeye ve zihnin üç niteliği Sattva, Rajas ve Tamas’ı (Farkındalık, Hareket ve Durağanlık) anlamaya odaklanır.

Ayurveda ise beden tipinize uygun beslenme, günlük ve mevsimsel uygulamalar ile bedensel ve ruhsal arınma sağlar. Ayrıca bitkilerin, yağların ve baharatların gücünü kullanarak yoga yapan kişinin bedenini ve Sattvik zihin yapısını güçlendirir, böylece sindirim ve sinir sistemini iyileştirir, enerji bedenini temizler.

Yoga ve ayurvedanın niyetleri aynıdır. İkisi de kişinin kendini daha iyi tanımasını ve aydınlanmaya giden yolda ilerlemesini ister, sağlığımızı korur ve yoga uygulamamızda daha derinleşmemizi sağlar. Yoganın gündelik yaşamla bütünleşmesi ayurveda ile olur. Yogada hastalıkların nedeni Chitta (zihin) dalgalanmasıdır, ayurvedada ise dosha’ların (beden tipleri) dengesizliği ve bedende biriken toksinlerdir.

“Biz bu programda günümüz insanının bu iki temel meselesini baz alarak, kendini iyileştirme gücünü eline almaya istekli yoga eğitmenleri yetiştirmeyi amaçlamaktayız.”

Uzmanlık programının içinde neler var?

  • Temel yoga pozlarının farklı bedenlere göre yapılışı,
  • Yoga felsefesi, yaşam biçimi olarak günlük hayata entegre edilmesi
  • Yoga tarihi
  • Yoga ve ayurvedanın temellerine giriş
  • Ayurvedik beden tipleri ve beslenme
  • Yogik ve ayurvedik meditasyon teknikleri
  • Anatomi 101, fonksiyonel anatomi
  • Mudra
  • Tekrarlanan kutsal sesler (Mantra)
  • Yoga nidra
  • Bandha ve çakralar
  • Prayanama / nefes teknikleri
  • Dokunma: Ellerle Yönlendirme / Düzeltme/ Meditatif ve derin dokunuş
  • Shavasana Masajı
  • Ayurvedik yüz, boyun ve baş masajı / Ayak masajı
  • Yoga ve ayurvedada sağlıklı ders verme teknikleri
  • Farklı seviyelere göre farklı tarzda yoga dersi hazırlama

İnziva programında Özde Çolakoğlu ile atölye çalışması: “Yoga Eğitmeni Olarak Dijital Alanı Nasıl Sağlıklı Kullanabilirim?” (Atölye görsel içerik ve uygulama çalışmalarıyla desteklenecektir.)

Tanıtım buluşması: 15 Ocak Cumartesi 2022 Saat 18:30

Buluşma tarihleri:
05-06 Şubat 2022 09:30- 18:30
19-20 Şubat 2022 09:30- 18:30
05-06 Mart 2022 09:30- 18:30
19-20 Mart 2022 09:30- 18:30
16-17 Nisan 2022 09:30- 18:30
14-15 Mayıs 2022 09:30- 18:30
28-29 Mayıs 2022 09:30- 18:30
04-05 Haziran 2022 09:30- 18:30​

Nasıl ve kimler katılabilir?

Githa ve Özde Çolakoğlu ile yapacağınız ön görüşme sonrasında kaydınız alınacaktır. Yoğun ve uzun bir eğitim süreci olacağından katılmak isteyenlerin bu programa hazır olup olmadığını anlamak bizim için çok değerli ve önemlidir.

İnziva:

  • Eğitimin sonunda 5 gece 6 günlük inzivaya katılmak zorunludur.
  • İnziva mekanı, tarihi ve detayları program başladıktan sonra kararlaştırılacaktır.​

Sertifika:

Uluslararası geçerliliği olan Yoga Alliance sertifikası programı başarı ile tamamlayan katılımcılara verilir.

Staj:

Bu programı başarıyla tamamlayanlara ve belirli kriterleri yerine getirenlere, Moda’daki stüdyomuzda staj yapma ve ilerleme şansı tanınmaktadır.

Asistanlar:

Bu uzmanlık programı boyunca 3 asistanımız olacak. Mert Toksoy ve Çiğdem Erinç, Özde Hoca’ya yoga bölümde yardımcı olup, ayrıca yoga grup çalışmalarını yönetecek. Tuğçe Ertan ise ise ayurveda bölümünde Githa Hoca’ya yardımcı olacak.

Bilgi ve kayıt için: www.goayoga.com.tr info@goayoga.com.tr ve 0533 685 13 73

İlginizi çekebilir: Herkesin yoga deneyimi kendine: Yoganın derinliklerine doğru

Özde Çolakoğlu: Çalışma Ekonomisinden mezun oldu. Mezun olduktan sonra metin yazarlığı, editörlük, sosyal medya uzmanlığı gibi farklı alanlarda uzun yıllar çalıştı. 2009 yılında yoga ile tanışmasının ardından farklı uzmanlar ve stillerle çalışma şansı yakaladı. Bedende başlayan bu öğretiyi daha da derinleştirmek isteyen Çolakoğlu bu amaçla ilk temel yoga uzmanlık eğitimini 2012 yılında aldı. O zamandan itibaren farklı birçok eğitime katıldı ve katılmaya devam ediyor. Ocak 2018’de Yoga Alliance’ın E- RYT 500 Sertifikasını almaya hak kazandı. 2013 senesinden itibaren çeşitli yoga merkezlerinde ders vermeye başlayan Çolakoğlu, 2017 yılında Githa Yoga ekibine katıldı ve stüdyonun ana hocalarından biri oldu. Bu dönemde stüdyonun büyümesi için kurucu ekip ile birlikte çalıştı, atölyeler ve eğitimler verdi. Çolakoğlu, yoga uzmanlık programları düzenleyerek uzmanlar yetişiyor. 200 ve 300 saatlik temel ve ileri yoga uzmanlık programları ve kamplar düzenliyor. 2021’de bu mesleğini stüdyo sahipliğine dönüştürmüştür. Kadıköy, Moda’da kurulan, Yoga ve Ayurveda merkezi Goa Yoga’nın kurucu ortağıdır.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler

Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale