X

Kibir ve özgüven arasındaki farklılıklar ve kibirli olmadan özgüveni geliştirmenin yolları

Kibir pek çok kişinin itici bulduğu bir kişilik özelliğiyken; özgüven aranan ve geliştirilmeye çalışılan, son derece önemli ve gerekli bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Biraz benzer bir temeli (kişinin kendine ve yeterliliğine olan inancı) paylaşan bu iki özelliğin aralarındaki farkı anlayabilmek çoğumuz için pek de kolay değil. Ve hangi noktada kendine inanmaktan, kendini kandırmaya ve narsisizme geçiş yaptığınızı fark edebilmek de… Ancak kibir ve özgüven arasındaki farklılıklar konusunda farkındalık kazanmak, kibirli görünmeden özgüveni geliştirebilmenin en önemli ön koşullarından biri.

Mad Men ya da Suits dizilerini izlediyseniz, Don Draper ve Harvey Specter gibi kendinden son derece emin, özgüvenli, biraz da küstah gibi görünen karakterleri sevmekle itici bulmak arasında küçük bir kararsızlık yaşamış olabilirsiniz. Ne istediklerini ve nasıl davranmaları gerektiğini çok iyi bilen, yetenekleriyle ilgili sarsılmaz bir inanca sahip olan ve özgüvenleriyle önlerine çıkan hiçbir engeli tanımayan bu kişiler, rakiplerinden her zaman bir adım önde ve her koşulda ‘kazanan’ olmalarıyla pek çok insanın hayranlığını kazanmış durumda. 

Elbette bu tipteki kişilere karşı içten içe, nedenini bilmediğiniz bir soğukluk hissediyor, zaman zaman onları itici de buluyor olabilirsiniz. Ancak yine de onlara hayranlık duyan ve saygı duyan küçük de olsa bir parçamızın olduğunu düşünüyoruz. Yenilmez hissetmek, her soruya cevap verebilmek ve yaşamda emin adımlarla ilerlemek… Kim hayranlık duyulmak ve özgüvenli görünmek istemez ki? Peki dozunda özgüvenin özgüven patlamasına dönüşmemesi için nerede durmanız gerektiğini hiç düşünmüş müydünüz? Peki, kendinden emin görünmeye çalışırken fazla abartmadan, ölçüyü kaçırmadan, kibirli ve küstah görünmeden nasıl daha özgüvenli görüneceğinizi biliyor musunuz? Gelin, özgüven ve kibir arasındaki o incecik çizgiyi belirleyen faktörleri biraz daha yakından inceleyelim.

Kibir ve özgüven arasındaki farklılıklar

Özgüvenli olmak ve kibirli olmak arasındaki benzerlik ve farklılıkları anlayabilmek için öncelikle her iki kavramın da nasıl tanımlandığına biraz yakından bakalım:

Özgüven ya da kendine güven olarak adlandırdığımız şey yeteneklerimizin ya da niteliklerimizin hem kendimiz hem de çevremizdekiler tarafından takdir görmesinden kaynaklanan bir tatmin duygusu olarak bilinir.

Kibir ise özgüvenden farklı olarak, kişinin önemi, yetenekleri ve nitelikleriyle ilgili abartılı bir özgüvene sahip olması, sahip olduğu nitelikler nedeniyle kendisini diğer insanlardan daha üstün görmesi gibi tutumları içeren, altı doldurulmamış ve gerçeklikten uzak bir güven duygusunu ifade eder.

Kibirli olan kişiler genelde başkalarından öğrenecek hiçbir şey şeyleri olmadığına inanırlar, bu yüzden her şeyi sadece kendileri biliyormuş davranabilirler. Sadece haklı olmak ve diğerlerinin haksız olduğunu gösterebilmek için var güçleriyle savaşırlar. Başkalarının görüşlerini önemsemez, saygı duymaz, dinlemeye değer bulmazlar. Diğer yandan özgüvenli olan kişiler her şeyi bilemeyeceklerinin farkında oldukları için başkalarının fikirlerini dinlemek konusunda sorun yaşamadıkları gibi, bu fikirlerden beslenmekten ve başkalarından yeni bir şeyler öğrenmekten mutluluk duyarlar.

Kibirli insanların kurdukları iki cümleden biri çoğunlukla kendileriyle ilgilidir. Kendi hayatları, kendi başarıları, kendi becerileri ve kendi yetenekleri hakkında övünürler ve bunu yaparken genellikle çevrelerindekileri görmezden gelirler. Toplantılarda ya da arkadaş buluşmalarında ilgi odağı olmaya çalışır, bilinçli ya da bilinçsiz olarak söyledikleriyle, tavırlarıyla, davranışlarıyla diğer insanları daha az önemli hissettirirler. Çevrelerinde bulunan diğer kişilerin söylediklerine ilgi duymadıklarını gösteren beden dillerinin yanı sıra, küçümseyici cümleler kullanabilir ya da söz başkasına geçtiğinde konuyu değiştirebilirler. Özgüvenli insanlarsa bunun tam aksine, diğer insanların başarılarını ve paylaştıklarını ilgiyle dinler, takdir eder ve övgülerini dillendirmekten çekinmezler. Söylediklerinin eleştirilmesini ve diğerlerinin kendi fikirlerine katkı sağlamasını beklerler. Ekip çalışmasına oldukça yatkın olmakla birlikte, arkadaşlarını, aile üyelerini ve çevrelerindekileri de cömertçe överler.

Özgüven ve kibirlilik arasındaki en temel farksa, kibirin genelde güvensizliği maskelemesidir. Kibirli insanlar kendi eksikliklerinin, hatalarının, zayıflıklarının dışarıdan fark edilmemesi için sahip oldukları yetenekleri, becerileri ve nitelikleri abartmaya ihtiyaç duyarlar. Abartmadıkları ve pozitif özelliklerini ön planda tutmadıkları sürece güçsüz, zayıf ve aşağıda görüneceklerine inanırlar ve bunu zamanla aşağılık kompleksine dönüştürebilirler. Özgüvense kişinin öz değerine samimi ve içten bir şekilde güvenmesiyle ortaya çıkar. Yalnızca başarılarına ve yeteneklerine gerçekten inanan ve bununla gurur duyabilen insanlar, kendilerine huzur ve mutluluk veren bir özgüvene sahip olabilir. Elde ettikleri başarılar ve muhteşem özellikleri karşısında son derece soğuk kanlı ve ‘cool’ bir duruş sergiler, kendileriyle övünme ihtiyacı duymaz ve diğerlerinden daha üstünmüş gibi davranmazlar.

Sonuç olarak kibirli olmak bizi diğer insanlardan uzaklaştırırken, özgüveni yüksek biri olmak diğer insanlara da ilham verdiği ve beslediği için, hem sosyal ilişkilerimizi geliştiren, hem de olumlu belik algımızı güçlendiren bir kişilik özelliğidir.

İlginizi çekebilir: Kibirden arınmak mümkün mü: Kibir nedir, ondan nasıl özgürleşilir?

Kibirli görünmeden özgüveni geliştirmenin yolları

Kibir ve özgüven arasındaki tüm farklılıkları anladıktan ve içselleştirdikten sonra, kibirli görünmeden kendinden emin ve özgüvenli olabilmeniz mümkün. Nasıl mı? 

1. İçten ve samimi olun

Fake it till you make it (yapana kadar taklit et, – miş gibi yap) deyimini duymuşsunuzdur. Gerçekten, bazı durumlarda bu yöntem işe yarıyor olsa da, söz konusu özgüven olduğunda kendinizden emin olmadığınız halde eminmiş gibi davranmak sadece tuhaf görünmekle kalmaz, aynı zamanda gerçek özgüvenin nasıl hissettirdiğini deneyimlemenize de engel olur.

Kendinden emin olmadığı halde eminmiş gibi davranan insanlar, tam da güvenin onlar için gerçekten ne anlama geldiğini anlamadıkları için genellikle kibirli görünürler. Sadece kendiniz gibi hissettiğiniz zamanları, mutlu ve rahat olduğunuz zamanları hatırlamanız ve sadece bu duygulara tutunmanız kibirli değil özgüvenli görünmenize yardımcı olacaktır. Dürüst olmak, kendiniz gibi davranmak, başarılarınız ve öne çıkan yanlarınız kadar eksiklik ve hatalarınızı da kabul etmek ve bunları göstermekten çekinmemek özgüveninizi geliştirmenize yardımcı olacaktır.

İlginizi çekebilir: Sıradan olmanın hafifletici gücü: Kimse özel değil ama herkes eşsiz

2. Güçlü yanlarınızın farkında olun

Kibirli görünmeden özgüveninizi geliştirmek için yapmanız gereken bir diğer önemli şey, güçlü yönlerinizin ne olduğunun bilincinde olmak ve henüz farkında olmadığınız güçlü yönlerinizi keşfetmek için çaba sarf etmek olacaktır. Güçlü yönlerinin farkında olan, hangi konularda iyi olduğunu bilen kişiler, zamanlarının çoğunu bu becerilerini kullanabilecekleri ve parlatabilecekleri aktivitelere ayıracak, bu şekilde becerilerini geliştirecek ve yeteneklerine daha fazla güven duyacaktır.

Güçlü yönlerinizi belirlemenin en etkili yolu, yapmaktan en çok hoşlandığınız, sizi ‘güçlü’ hissettiren ve elbette size kişisel ve profesyonel olarak fayda sağlayan durumlar ve aktiviteler üzerinde düşünmek ve çalışmak için zaman yaratmak olacaktır.

İlginizi çekebilir: Kendinizi daha iyi tanımanın ve anlamanın 17 etkili yolu

3. Sınırlarınızın farkında olun

En az güçlü yönlerin farkında olmak kadar önemli olan bir başka konu da sınırlarınızın ve eksikliklerinizi de görebilmek olacaktır. Bazen yanılabileceğiniz, hata yapabileceğiniz ve her konuda bir fikriniz olamayacağı gerçeğini kabul etmek, yani sınırlarınızın bilincinde olmak kibirli görünmenizin önüne geçecektir. 

4. Alçak gönüllü davranın

Kibirli görünmeden özgüvenli olabilmenin en etkili yollarından bir diğeri de hiç şüphesiz alçak gönüllülük. Alçakgönüllülük, içgüdüsel bir tutum olduğu için öğrenilebilmesi ve geliştirilebilmesi son derece zor olan kişilik özelliklerinin başında geliyor. Bununla birlikte, size herhangi bir konuda destek olan ve yaşamınıza katkı sağlayan kişileri ya da kendinizi nasıl takdir edeceğinizi ve bu takdiri sözlü olarak nasıl ifade edeceğinizi öğrenerek içselleştirebilmeniz mümkün.

Başarılı olduğunuz zamanlarda yaptıklarınızı takdir ederken ve yaptıklarınızla gururlanırken bunu başkalarıyla paylaşmaktan çekinmeyin. Kendinizi çok fazla geri planda bırakmanız mütevazılıktan çok kendinize güvenmediğiniz izlenimi verirken; çok fazla kendinizi övmeniz, yaptıklarınızı abartarak anlatmanız ve başarılarınızı çok fazla kişiselleştirmeniz kibirli görünmenize neden olabilir. Kibir ve özgüven arasındaki bu dengeyi mümkün olabildiğince korumaya, duygularınızı doğru şekilde regüle etmeyi öğrenmeye çalışın.

5. Daha az konuşun, daha çok dinleyin

İyi bir konuşmacı olmak, özellikle iş yaşamında ve ilişkilerde son derece önemli bir beceri. Ancak çok fazla konuşmak bazen bir eksiklik ve güvensizlik işareti olabilir. Çok fazla konuşmanız karşınızdaki kişilere, söyleyecek anlamlı bir şeyiniz olmadığı ya da duygularınızı gizlemek için konuşmayı bir maske olarak kullandığınız izlenimini verebilir. 

Daha fazla konuşuyor olmak size içinde bulunduğunuz durumun kontrolünün sizde olduğu hissini yaşatabilir; ancak genelde gerçek, bunun tam tersidir. Yani, kontrolü kaybettiğinizi hissettiğiniz anlarda konuşarak kendinizi rahatlatıyor olabilirsiniz. Ne zaman ve ne kadar konuşmanız; ne zaman susup karşınızdaki kişiyi dikkatle dinlemeniz gerektiğini çok iyi analiz edin. Az ve öz konuşmanın yanı sıra, kullandığınız kelimelerde seçici olun ve konuşurken odağınızı koruyun.

İlginizi çekebilir: Etkili bir dinleyici olmak neden önemlidir?

6. Yanlış yapmaktan ve eksikliklerinizi göstermekten korkmayın

Bazı durumlarda hatalı davranmak ya da eksik olmak, bazen de haksız olduğunuzu kabul etmek sizi daha özgüvensiz biri yapmaz; aksine diğer insanların fikirlerinden beslenmenize, yanlış bildiklerinizin doğrularını öğrenmenize, bu yolla da kendinizi geliştirmenize ve eksiklerinizi telafi etmenize alan açar. Her insan gibi, sizin de hata yapmaya, yanılmaya ve bazı konularda eksik olmaya hakkınız var. Hata yapmayı normalleştirdiğinizde ve bu hatalar üstüne konuşmaktan, eksikliklerinizi diğer insanlarla paylaşmaktan çekinmediğinizde çok daha özgüvenli görünebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Pratfall etkisi: Kusurlu ve hatalı olmanın karşı konulmaz cazibesi

7. Kendinizle ilgili farkındalığınızı geliştirin

Kibirli olmak bazen ‘sıradan fanilerden’ farklı olduğunuz izlenmine kapılarak tanrıcılık oynamanıza ve gerçekte olduğunuzdan çok daha iyi olduğunuza inanmanıza neden olabilir. Kendinizle ilgili farkındalığınızı geliştirdiğinizde, yani kendinizi dışarıdan bir gözmüşçesine gözlemlemeyi öğrendiğinizde çok daha gerçeğe yakın bir benlik algısı geliştirmeniz mümkün olacaktır. Kişisel özgüvenin dışsal gerçekle sürekli bağlantıda olması, hem kendinizle hem de başkalarıyla ilgili algınızın daha gerçekçi olmasına alan açar.

Farkındalık pratikleri, kendinizin gerçekten kim olduğunu ve nasıl olduğunu görmenize yardımcı olacaktır. Bu yüzden zaman zaman zihninizi durdurarak kendinize ne yaptığınızı, nasıl yaptığınızı ve olduğunuz kişinin olmak istediğiniz kişiyle ne kadar tutarlı olduğunu gözden geçirin.

İlginizi çekebilir: Özgüven nasıl artırılır: Özgüven için ne gereklidir, kişiye neler kazandırır?

Sonuç olarak, özgüven gerçek, samimi ve var oluşun özünde olan temel bir kişilik özelliğiyken; kibir bunun tam tersine, kişinin kendine olan inancını gerçek ve samimi olmayan yollarla inşa etme çabasını odağına alan bir tutum. Bu yüzden, kendimizi daha iyi tanımak; duygularımızı ve davranışlarımızı dengelemeyi öğrenmek için kibir ve özgüven arasındaki ince çizgiyi her durumda fark edebilmeyi; kibirli olmanın üstünlükçü ve ben merkezci doğasından uzaklaşarak, başarılarımız ve yeteneklerimiz kadar eksikliklerimizle ve hatalarımızla özgüvenli görünmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Kaynaklar: Medium, Inc., Life Hacker, Mind Tools.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale