X

“Kesiyorum, kesiyorum, kestik!”

Hayat diye adlandırdığımız bir sahnenin içerisinde doğuyoruz, büyüyoruz ve sonunda bu sahneden er ya da geç bir zaman içerisinde bize ayrılan sürenin sonuna geliyoruz. Bu oyunun kaçınılmaz bir sonu var. Bu oyun içerisinde bazen kendi isteğimizle bazen de çevresel faktörler ile yer alıyoruz. Bazılarımız bu rollerle oluşturulması gereken bağları keyifli ve güzel bir şekilde yaşarken; bazılarımız bu rol veya rollere bağımlı hale gelip, ilerleyen zamanlarda aslında ona uygun olmadığını, onu tükettiğini anlayabiliyor.

Hayat dediğimiz sahnenin içerisinde elbette ki bağ kurmak çok önemli bir olgu; daha anne karnında bile ilk andan itibaren bağ kurma üzerine kurulmuş bir sistemle hayata başlıyoruz. Bu bağ, hem fizyolojik hem psikolojik bir bağ. Annenin hissettiği, etkileşim kurduğu her türlü olguyu bizde bu bağ sayesinde öğreniyoruz. Ekstrem durumlar olmadığı takdirde 9 aylık ihtiyacımız olan gelişim süresinden sonra artık bu fiziksel bağa ihtiyacımız ortadan kalkıyor, doğuyoruz ve hayattaki ilk bağımızı kesiyoruz.

Tabii ki bu kestiğimiz bağ, bir başlangıç her ne kadar bilinçli olarak çok hatırlayamasak da hayatta belki öğrendiğimiz en önemli ilk öğretilerden biri. Bağ kesmek konusunun bağ kurmak ve bağımlılık konularından biraz daha önemli ve zor olduğunu düşünüyorum. Özellikle de gördüğümüz gibi canlılar içerisinde ilk andan itibaren ve sürekli olarak uzun bir süre bakıma ve başkalarına muhtaç olan bir canlı insan. Dolayısıyla özellikle ilk gelişim süreçleri içerisinde sürekli bağ kurmayı, ihtiyaçlarının karşılanmasını çevresel olarak başkalarından öğrenen bizler, dolaylı ve zorunlu bağ kesmeler dışında bilinçli olarak çoğu zaman kendimiz yapmakta zorlanmaktayız.

Pek çoğumuz bağ kesememe durumunun negatif etkilerini her gün bir çok farklı olay içerisinde görmekteyiz. Anne-babasını bırakmayan çocuklar veya çocuklarından bir dakika ayrılamayan ebeveynler, işlerinden mutsuz ama ayrılamayan insanlar, ilişkilerinden uzaklaşamayan çiftler, ev, araba, giysiler gibi maddesel ürünlerden vazgeçemeyenler, sürekli geçmişte yaşayanlar, işkolikler, hep öfkeli, hep üzgün, hep mutlu gibi tek bir duyguyu bütün varlığıymış gibi benimseyenler, kaybettiği yakınlarını çok uzun süre bırakamayanlar, rollere bağımlı hale gelen ve zamanı gelince bırakamayanlar vb. pek çok farklı konuda örnekler verebiliriz…

Bu bahsettiğimiz konularda tabii ki her şeyle bağımızı keselim, hiçbir şey ile bağ tutmayalım gibi bir anlayış değil, zaten insan doğası içerisinde şu anki yapımızla bu mümkün değil, sağlıklı ve gerekli de değildir. Hayat, uzun bir yol hepimiz için özel ve farklı ilerleyen bunun içerisinde öğretilerimiz ve zamanlarımız farklı. Ancak zamanı geldiğinde de bağları kesebilmeye hazır olmak ve kesebilme kapasitesine sahip olmakta bizim elimizde. Sona doğru yaklaşırken de bağ kesmek kavramını tamamen bütün bağlarımız kopmalı, sıfır bağ gibi düşünmeyelim.

Sadece ilk olarak ailemizden başlayarak zamanı geldiğinde gerektiği kadarıyla hayatımızdaki duygu, durum, kişi ve olaylardan yeterince uzaklaşmak ve sınırlar oluşturmak olarak düşünebiliriz. Eğer hayat dediğimiz sahneyi başkalarının sahnesinde figüran veya yan rollerde geçirmek istemiyorsak… Hayatınızın baş rolü olmanız için kesiyorum, kesiyorum, kestim.

İlginizi çekebilir: ‘Kaç, kaç, kaçınmak’: Rollerimiz, duygularımız ve hayatta kalma iç güdümüzKaç, kaç, kaçınmak’

Mert Bağ: Merhabalar, ben Mert Bağ. Erken yaşlarda ilk olarak voleybol branşını hayatıma kattıktan sonra basketbolla tanıştım ve uzun yıllar basketbol ve voleybol branşlarında çeşitli takımlarda oynadım. 2012 yılında aktif sporculuk hayatımı bırakarak, Marmara Üniversitesi Spor Yöneticiliği bölümünü bitirdim. Üniversitedeyken pazarlama, iletişim ve psikoloji alanlarında daha çok uzmanlaşmaya çalıştım ve birçok farklı spor branşını da tecrübe etme şansı buldum. Kısa bir süre spor pazarlaması alanında çalıştıktan sonra, 2017 yılından itibaren insan bedeni üzerine egzersiz, nefes, fiziksel ve zihinsel beden travmaları gibi alanlarda yurt içinden ve yurt dışından eğitimler alarak bu alanlarda çalışmaya ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Kendi bedensel travmalarımı çözmek adına çıktığım bu yolculukta çok fazla farklı keşiflerin içerisinden geçtim ve insanı anlamaya dair her bilimsel alanın içerisinde dolanmaya çalışıyorum. O yüzden burada yazmaya, sizlerle paylaşmaya çalışacağım şeylerde kendi geçtiğim yollardan, bu yolda karşılaştığım farklı öğrencilerim ve danışanlarımla tecrübe ettiğimiz deneyimlerden, araştırmış olduğum farklı konulardan bahsetmek olacak. Bir gün psikoloji ile ilgili bir yazıya denk gelmişken, bir sonraki yazıda egzersiz, bir sonrakinde biyolojiden, bir başka yazıda nefesten bahsetmiş olabilirim sizlere, insanın işleyişi ve bağlantılı olduğu veya yoldayken karşılaşmış olduğum ne varsa bütün bu deneyimleri sizlerle paylaşacağım. Bu uzun ince karışık bir adamın insanı, işleyişi ve evreni keşfetmek adına çıkmış olduğu bir serüven, bu serüvenin içerisinde durağımız şu anda burası. Burada olmaktan umarım siz de keyif alırsınız.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale