X

Kandırıyor musun? Seçiyor musun? Değişiyor musun?

Son yazımızda psikolojik sağlamlık kavramı üzerine konuşmuştuk. Duyguların iyi veya kötü olarak ayrılmadığını, ihtiyaca yönelik olduğunu ve duyguların içinde bulunabilme ve duyguların içinden geçerkenki kapasitemizden bahsetmiştik. Bu yazıda size duyguların öğrenim, değişim ve taşınma sürecinden bahsetmek istiyorum.

Artık hepimiz biliyoruz ki anne karnından itibaren başlayan bir öğrenme, gelişim ve değişim süreci içerisindeyiz. Doğduktan sonra iletişim kurmak için duygularımızı tanıyor ve onları ifade etmeyi öğreniyoruz. Bunu yaparken temel ihtiyaçlarımızdan başlıyor ve çevresel öğrenimlerle birlikte geliştirerek devam ediyoruz. Biz istesek de istemesek de bedenimiz bir makine gibi sürekli etrafımızda ve içimizde olan bitenleri sürekli olarak algılıyor. Gerekli gördüğü veya öğrendiği durumlara karşı çeşitli davranış modelleri geliştiriyor. Zihinsel ve bedensel anlamda adaptasyon sağlıyor. Bunu yaparken aslında tek bir amacı var: Psikolojik ve fizyolojik olarak bedeni korumak ve en uzun süre hayatta tutmaya çalışmak.

Bu sırada yaşanan duygu, olay, fiziksel veya psikolojik stres arasında ayrım yapmaksızın çeşitli öğrendiği çözüm yolları oluyor. Bunları da sürekli olarak yakın çevremizden ve genetiğimizden getirmiş olduğu altyapıdan destek alarak gerçekleştiriyor. Küçük ve basit şekilde yazılmaya başlayan kodlar (duygular), giderek düşünce ve davranış gibi kodlarla birleşerek kocaman bir bilgisayarı (bireyi) oluşturuyor ve sürekli olarak güncelliyor. Bu süreç içerisinde çok uzun süre taşınan eski kodlar, birçok duygu, düşünce ve davranışı kapsayabilir. Ancak alt metni bir dönemde yaşamış olduğumuz kuvvetli şekilde eksikliğini veya ihtiyacını öğrendiğimiz duygular üzerinden gelebilir. Bazen bu kodlar o kadar uzun süre bizimle gereğinden fazla taşınır ki; bir bilgisayar virüsü gibi her türlü taşınmaması, olmaması gereken yerin içine bulaşmış hatta bazen temelini bile oluşturmuş olabilir.

Dıştan ne kadar ilerlesek yaş alıyoruz, büyüyoruz ve bedenen ilerlesek de içerideki büyük bir bölümümüz hala eski kodlarla kalır ve hep onlarla devam etmeye çalışır. Çünkü sahip olduğumuz makine, her şeyi kolaylaştırmak ve otomatikleştirmek ister. Bu durum, biz bazı seçimler yapmadığımız sürece karşımıza niye istediğim işte değilim, niye sevgilim yok, niye mutsuzum, niye öfkeliyim, başkalarını suçlama, tatminsizlik, başarısızlık, kendini yetersiz hissetme, hayatı bir veya bir çok alanda yarış veya kıyas haline getirme, koşma ve duramama gibi daha pek çok aklınıza gelen hikaye ile çıkar. Hayat, her an fiziksel ve psikolojik olarak akar, acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle, kötüsüyle, dengesiyle ve dengesizliğiyle ilerlemeye çalışır. Bu akışın neresinde olacağımızı biraz kendimizi ve kodları dinlemeyi öğrendiğimizde başkalarının yaratmış olduğu kodları sahiplenmek yerine ya da kendi yazmış olduğumuz eski kodları her an yeniden yazabileceğimizi öğrendiğimizde hikayeler değişmeye başlayacaktır.

Her durum, duygu ve olayın içerisindeyken bir seçim mevcuttur. Hayatta önemli olan neyi, ne zaman, ne şekilde seçeceğimizdir. Matrix filmini izlemeyenleriniz varsa veya dikkatli şekilde izlemediyseniz, bu yazıdan sonra dikkatle tekrar izlemenizi tavsiye ederim. Oradaki kodlara, değişimlere ve seçimlere daha dikkatli bakmanızı istiyorum.

Pek çoğumuz her gün ve hayatımız boyunca mavi hapı seçmeye devam ederiz. Değişimi kabul edecek seçimlerde hepimizin bulunabilmesi dileğiyle…

Egzersiz:

Filmi izlediyseniz siz hikayelerinizde çoğunlukla kırmızı hapı mı, mavi hapı mı seçiyorsunuz?

Filmi izledikten sonra tekrar bu soruyu sorun; hangi hikayelerinizde mavi hap yerine kırmızı hapı seçerim diyebilirsiniz?

Basit bir örnek verecek olursam: Hiç hareket etmeyen veya az hareket eden biriyseniz, şu an oturduğunuz yerden kalkın, bir müzik açın ve dilediğiniz gibi ufak da olsa hareket edin. Bir bakın bakalım; bugüne kadar defalarca kere hareket etmemek için kaç kere mavi hapı aldınız 🙂

İlginizi çekebilir: Omurga duruşundan daha fazlası: Alışkanlıklar ve postür

Mert Bağ: Merhabalar, ben Mert Bağ. Erken yaşlarda ilk olarak voleybol branşını hayatıma kattıktan sonra basketbolla tanıştım ve uzun yıllar basketbol ve voleybol branşlarında çeşitli takımlarda oynadım. 2012 yılında aktif sporculuk hayatımı bırakarak, Marmara Üniversitesi Spor Yöneticiliği bölümünü bitirdim. Üniversitedeyken pazarlama, iletişim ve psikoloji alanlarında daha çok uzmanlaşmaya çalıştım ve birçok farklı spor branşını da tecrübe etme şansı buldum. Kısa bir süre spor pazarlaması alanında çalıştıktan sonra, 2017 yılından itibaren insan bedeni üzerine egzersiz, nefes, fiziksel ve zihinsel beden travmaları gibi alanlarda yurt içinden ve yurt dışından eğitimler alarak bu alanlarda çalışmaya ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Kendi bedensel travmalarımı çözmek adına çıktığım bu yolculukta çok fazla farklı keşiflerin içerisinden geçtim ve insanı anlamaya dair her bilimsel alanın içerisinde dolanmaya çalışıyorum. O yüzden burada yazmaya, sizlerle paylaşmaya çalışacağım şeylerde kendi geçtiğim yollardan, bu yolda karşılaştığım farklı öğrencilerim ve danışanlarımla tecrübe ettiğimiz deneyimlerden, araştırmış olduğum farklı konulardan bahsetmek olacak. Bir gün psikoloji ile ilgili bir yazıya denk gelmişken, bir sonraki yazıda egzersiz, bir sonrakinde biyolojiden, bir başka yazıda nefesten bahsetmiş olabilirim sizlere, insanın işleyişi ve bağlantılı olduğu veya yoldayken karşılaşmış olduğum ne varsa bütün bu deneyimleri sizlerle paylaşacağım. Bu uzun ince karışık bir adamın insanı, işleyişi ve evreni keşfetmek adına çıkmış olduğu bir serüven, bu serüvenin içerisinde durağımız şu anda burası. Burada olmaktan umarım siz de keyif alırsınız.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale