Kandırıyor musun? Seçiyor musun? Değişiyor musun?

Son yazımızda psikolojik sağlamlık kavramı üzerine konuşmuştuk. Duyguların iyi veya kötü olarak ayrılmadığını, ihtiyaca yönelik olduğunu ve duyguların içinde bulunabilme ve duyguların içinden geçerkenki kapasitemizden bahsetmiştik. Bu yazıda size duyguların öğrenim, değişim ve taşınma sürecinden bahsetmek istiyorum.

Artık hepimiz biliyoruz ki anne karnından itibaren başlayan bir öğrenme, gelişim ve değişim süreci içerisindeyiz. Doğduktan sonra iletişim kurmak için duygularımızı tanıyor ve onları ifade etmeyi öğreniyoruz. Bunu yaparken temel ihtiyaçlarımızdan başlıyor ve çevresel öğrenimlerle birlikte geliştirerek devam ediyoruz. Biz istesek de istemesek de bedenimiz bir makine gibi sürekli etrafımızda ve içimizde olan bitenleri sürekli olarak algılıyor. Gerekli gördüğü veya öğrendiği durumlara karşı çeşitli davranış modelleri geliştiriyor. Zihinsel ve bedensel anlamda adaptasyon sağlıyor. Bunu yaparken aslında tek bir amacı var: Psikolojik ve fizyolojik olarak bedeni korumak ve en uzun süre hayatta tutmaya çalışmak.

Bu sırada yaşanan duygu, olay, fiziksel veya psikolojik stres arasında ayrım yapmaksızın çeşitli öğrendiği çözüm yolları oluyor. Bunları da sürekli olarak yakın çevremizden ve genetiğimizden getirmiş olduğu altyapıdan destek alarak gerçekleştiriyor. Küçük ve basit şekilde yazılmaya başlayan kodlar (duygular), giderek düşünce ve davranış gibi kodlarla birleşerek kocaman bir bilgisayarı (bireyi) oluşturuyor ve sürekli olarak güncelliyor. Bu süreç içerisinde çok uzun süre taşınan eski kodlar, birçok duygu, düşünce ve davranışı kapsayabilir. Ancak alt metni bir dönemde yaşamış olduğumuz kuvvetli şekilde eksikliğini veya ihtiyacını öğrendiğimiz duygular üzerinden gelebilir. Bazen bu kodlar o kadar uzun süre bizimle gereğinden fazla taşınır ki; bir bilgisayar virüsü gibi her türlü taşınmaması, olmaması gereken yerin içine bulaşmış hatta bazen temelini bile oluşturmuş olabilir.

Dıştan ne kadar ilerlesek yaş alıyoruz, büyüyoruz ve bedenen ilerlesek de içerideki büyük bir bölümümüz hala eski kodlarla kalır ve hep onlarla devam etmeye çalışır. Çünkü sahip olduğumuz makine, her şeyi kolaylaştırmak ve otomatikleştirmek ister. Bu durum, biz bazı seçimler yapmadığımız sürece karşımıza niye istediğim işte değilim, niye sevgilim yok, niye mutsuzum, niye öfkeliyim, başkalarını suçlama, tatminsizlik, başarısızlık, kendini yetersiz hissetme, hayatı bir veya bir çok alanda yarış veya kıyas haline getirme, koşma ve duramama gibi daha pek çok aklınıza gelen hikaye ile çıkar. Hayat, her an fiziksel ve psikolojik olarak akar, acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle, kötüsüyle, dengesiyle ve dengesizliğiyle ilerlemeye çalışır. Bu akışın neresinde olacağımızı biraz kendimizi ve kodları dinlemeyi öğrendiğimizde başkalarının yaratmış olduğu kodları sahiplenmek yerine ya da kendi yazmış olduğumuz eski kodları her an yeniden yazabileceğimizi öğrendiğimizde hikayeler değişmeye başlayacaktır.

Her durum, duygu ve olayın içerisindeyken bir seçim mevcuttur. Hayatta önemli olan neyi, ne zaman, ne şekilde seçeceğimizdir. Matrix filmini izlemeyenleriniz varsa veya dikkatli şekilde izlemediyseniz, bu yazıdan sonra dikkatle tekrar izlemenizi tavsiye ederim. Oradaki kodlara, değişimlere ve seçimlere daha dikkatli bakmanızı istiyorum.

Pek çoğumuz her gün ve hayatımız boyunca mavi hapı seçmeye devam ederiz. Değişimi kabul edecek seçimlerde hepimizin bulunabilmesi dileğiyle…

Egzersiz:

Filmi izlediyseniz siz hikayelerinizde çoğunlukla kırmızı hapı mı, mavi hapı mı seçiyorsunuz?

Filmi izledikten sonra tekrar bu soruyu sorun; hangi hikayelerinizde mavi hap yerine kırmızı hapı seçerim diyebilirsiniz?

Basit bir örnek verecek olursam: Hiç hareket etmeyen veya az hareket eden biriyseniz, şu an oturduğunuz yerden kalkın, bir müzik açın ve dilediğiniz gibi ufak da olsa hareket edin. Bir bakın bakalım; bugüne kadar defalarca kere hareket etmemek için kaç kere mavi hapı aldınız 🙂

İlginizi çekebilir: Omurga duruşundan daha fazlası: Alışkanlıklar ve postür

Mert Bağ Egzersiz Uzmanı ve Nefes Koçu
Merhabalar, ben Mert Bağ. Erken yaşlarda ilk olarak voleybol branşını hayatıma kattıktan sonra basketbolla tanıştım ve uzun yıllar basketbol ve voleybol branşlarında çeşitli takımlarda ... Devam