X

Kaizen felsefesiyle her zaman daha iyiye ulaşın!

Japonya, farklı felsefeleriyle ün salmış bir ülke olarak biliniyor. Ikigai, danshari, hara hachi bu ve kintsugi gibi Japon felsefeleri hayatın nasıl yaşanması gerektiğine dair çok fazla ipucu veriyor bizlere. İşte, kaizen de bu felsefeler gibi büyük bir mesaj ile insanlara ulaşan ve yaşam standartlarını yükseltmeye odaklanan önemli bir Japon felsefesi. Şimdi, kaizen felsefesinin detaylarını sizlerle paylaşarak bu felsefeyi benimsemenizi kolaylaştıracağız!

Kaizen felsefesi nedir?

Bu felsefe, ‘değişim’ anlamına gelen ‘kai’ ve ‘iyi’ anlamına gelen ‘zen’ sözcüklerinin birleşmesiyle adını alıyor. Bu iki kelimenin anlamlarından da yola çıkabileceğimiz gibi, Kaizen felsefesi temelde ‘sürekli iyileştirme’ manasına geliyor. Japonlar, bu felsefeyi iyiye doğru gelişim şeklinde açıklıyorlar ve iş hayatından insan ilişkilerine kadar her alanda bu felsefeyi benimseyerek hareket etmeye çalışıyorlar.

Sürekli daha iyiye ulaşma amacıyla izlenen Kaizen felsefesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan bir süre sonra ünlü bir danışman olan Masaaki İmai tarfından ortaya atıldı. Bu savaştan sonra, çeşitli Japon firmaları işleri her zaman yürütüldüğü gibi yapmanın mantıksız olduğunu keşfettiler. Bu firmalar, rekabetçi bir ortamın doğması için kapı aralayabilecek daha iyi yollar olduğunu fark ettiler ve bu yollar sayesinde daha iyiye ulaşmanın mümkün olduğunu gördüler. İmai de bu firmaların keşfiyle yola çıkarak Kaizen felsefesini tüm dünyaya anlattı.

Bu felsefe, temelde iş süreçlerine ve iş hayatına odaklanıyor. Kaizen’e göre, istenilen sonuçların alınması ve başarıyla buluşulması için çalışanların verimliliğinin, ürünlerin/servislerin kalitesinin ve iş süreçlerinin sürekli daha iyiye ulaşması gerekiyor. Tabii, daha iyiye ulaşma amacı bir iş yerinde bulunan tüm üyeleri kapsıyor. Bir başka deyişle, herhangi bir şirketin tüm çalışanlarının bu felsefeyi benimsemesi ve herkesin kendi daha iyisini keşfetmesi büyük bir önem taşıyor.

‘’En iyi, iyinin baş düşmanıdır.’’ sloganıyla yola çıkan Kaizen felsefesi, herhangi bir alandaki problemlerin anlaşılmasının çok önemli olduğunu vurguluyor. Bu felsefeye göre, bir problemin bulunmadığı bir yerde gelişim gözlemlemek de imkansız. Kısacası, var olan durumun korunma ve geliştirilme süreci ilk önce problemlerin tanımlanmasıyla başlıyor. Bu problemlerin tanımlanmasından sonra da daha iyiye ulaşma amacıyla gerekli adımlar atılıyor.

Bir ürünün üretilme sürecini örneklendirerek Kaizen felsefesini somut bir şekilde sizlere aktarmak istiyoruz şimdi. Örneğin, bir kulaklık üretecek olalım ve bu üretime atılmadan önce çeşitli sorularla bu süreci detaylandıralım. Soracağımız ilk soru, büyük ihtimalle bu kulaklığın ses kalitesinin nasıl olması gerektiğiyle ilgili olacak. Bu sorudan sonra türeteceğimiz diğer sorular kulaklığın rengine, şekline, farklı cihazlarla uyumluluğuna ve başka etkenlere dayalı olacak. Aklımızdaki ürün ile ilgili sorduğumuz sorular sizlere Kaizen felsefesinin soru cevaplamaya yönelik olduğunu düşündürtebilir ama aslında gerçeklik bu şekilde değil. Bu felsefe, çeşitli soruların sorularak zihinde yatan düşüncelerin geliştirilmesine dayanıyor. Anlayacağınız, buradaki amacımız sorduğumuz sorulara kesin cevaplar vermek yerine bu sorulardan ilham alarak üretim sürecini geliştirmek. Bu amaç doğrultusunda daha iyiye ulaşma şansını elde edebiliyoruz ve attığımız her adımda üretim sürecine katkı sağlıyoruz.

Kaizen felsefesinin 5 temel aşaması

Kaizen felsefesinin temel aşamaları PDCA döngüsü olarak biliniyor. Bu döngüde ‘P’ harfi planlamayı, ‘D’ harfi uygulamayı, ‘C’ harfi incelemeyi ve ‘A’ harfi de harekete geçmeyi temsil ediyor.

İlk aşama olan planlamada herhangi bir fikrin nasıl iyileştirilebileceğine dair planlar çiziliyor. Bu aşamada yukarıda verdiğimiz örnekteki gibi fikre yönelik farklı sorular sorulabiliyor. Ne kadar çok soru türetilirse o kadar çok dallanıp budaklanma gerçekleşiyor. Tabii, buradaki dallanıp budaklanma durumunu karmaşıklığın büyümesi olarak düşünmemelisiniz. Aslında, bu söylemle gelişimin genişlemesinden bahsediyoruz.

İkinci aşama olan uygulamada ise ortaya çıkartılan planın küçük ölçekte uygulanması gerekiyor. Bu aşamanın hemen arkasından inceleme geliyor; üçüncü aşamada küçük ölçekli uygulamanın ne tarz bir sonuç doğurduğu inceleniyor ve bu uygulamanın tüm ayrıntıları göz önünde bulunduruluyor. Son aşamada da küçük ölçekli uygulamanın başarılı olması durumunda ilk başta çizilen plan tüm sürece adapte ediliyor. Bir başka deyişle, fragmanı izlenen başarılı uygulama tüm iş sürecine entegre edilerek daha iyiye ulaşma hedefine gerçeklik kazandırılıyor.

Kilo vermekten yeni bir dil öğrenmeye kadar her eylem için bu felsefe benimsenebiliyor. Eğer bir düşüncenizi daha iyiye ulaştırmak istiyorsanız bu felsefenin bilimsel yöntem basamaklarına benzeyen sıralamasının üzerinde durabilirsiniz. Kaizen felsefeni uygulamak için ilk önce sahip olduğunuz problemi kabul etmelisiniz. Daha sonra, bütçenizi çok fazla zorlamayacak alternatifleri düşünmelisiniz ve başkalarının problemlerini kendi felsefik sürecinize dahil etmemelisiniz. Bunların arından, planlamadan harekete geçmeye kadar uzanan beş temel aşamayı uygun bir şekilde yerine getirmelisiniz. Son olarak, probleminiz için doğru sayılabilecek çözüm araçlarıyla buluşmaya özen göstermelisiniz.

İlginizi çekebilir: Sabah insanı olmak için 3 adımda Japonların güne iyi başlama sanatını keşfedin

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale