X

Damak çatlatan İtalyan lezzetleri: Çorbadan tatlıya pratik tarifler

Dünya genelindeki tüm gurmelerin ve damak tadına önem verenlerin en düşkün olduğu lezzetler, şüphesiz ki İtalyan mutfağında! Lezzetli yemekleri, zengin tatları, yöresel dokunuşları ve yemek yemeyi keyifli bir aktiviteye dönüştüren kültürü ile İtalya’nın tatlısından tuzlusuna, kahvesinden kokteyline her şeyi tek kelime ile mükemmel. İtalyan mutfağının büyülü tatlar dünyasına doğru kısa bir yolculuğa çıkmaya hazırsanız, işte caprese, risotto, pandoro ve çok daha fazlası ile İtalyan tarifleri:

İtalyan salatası: Caprese

Bizim alıştığımız salatalara sunum açısından pek benzemese de aslında içerik bakımından çok da uzak tatlar sayılmaz. İşte İtalyan salatası olan caprese için gerekenler:

Malzemeler:

  • 2 adet domates
  • 200 gram ya da bir top mozzarella peyniri
  • 1 avuç taze fesleğen yaprağı
  • 1-2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 1 yemek kaşığı balzamik sirke
  • Tuz

Hazırlanışı:

  • Domatesleri ve mozzarellayı dilimleyin.
  • Yatay ve çok derin olmayan ince-uzun bir salata tabağına sırasıyla bir domates-bir mozzarella-bir fesleğen yaprağı olacak şekilde malzemeleri sıralayın.
  • Üzerine zeytinyağı, balzamik sirke ve tuz gezdirip servis edin.

Parmesanlı risotto

İtalyan mutfağının en sevilen lezzetlerinden biri olan risottoyu kremsi dokuyla birleştiriyor ve parmesanla sunuyoruz. İşte damaklarınızdan tadı silinmeyecek bir tarif:

Malzemeler:

  • 8 su bardağı tavuk suyu
  • 1 adet soğan
  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 3 su bardağı risotto pirinci
  • 2 diş sarımsak
  • ½ su bardağı rendelenmiş parmesan peyniri
  • ¼ çay kaşığı tuz
  • ¼ çay kaşığı karabiber

Hazırlanışı:

  • Geniş bir tencerede tavuk suyunu ısıtın.
  • Ayrı bir tavada soğanları zeytinyağında soteleyin, sarımsak ve pirinci ilave edip 2-3 dakika kadar karıştırarak pişirin.
  • Ocağın altını kısın ve sıvı emilene kadar tavayı karıştırmaya devam edin.
  • Isıtılmış tavuk suyunda her seferinde ½ su bardağı olacak şekilde tavanın içerisine ekleyin ve sürekli karıştırarak sıvının emilmesini sağlayın.
  • Risotto yumaşayıncaya ve kremsi bir doku alana kadar yaklaşık 20 dakika pişirin.
  • Tuz, karabiber ve parmesanı da ekleyip karıştırın ve sıcakken servis edin.
  • Dilerseniz üzerine ekstra parmesan rendesi de serpebilirsiniz.

Lazanya çorbası

Lazanyayı bu kez farklı bir formda hazırlamaya ve sofralarınızı İtalya’nın kalbinden bir lezzetle buluşturmaya ne dersiniz?

Malzemeler:

Makarnası için:

  • 8 adet lazanya makarnası
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 2 yemek kaşığı tereyağı
  • Bir tutam tuz

Çorba için:

  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 450 gram yağsız kıyma
  • 1 adet ince doğranmış soğan
  • 3 diş kıyılmış sarımsak
  • 2 yemek kaşığı domates salçası
  • Damak tadınıza göre tuz, karabiber, toz kırmızı biber
  • 3 su bardağı marinara sosu
  • 4 su bardağı tavuk suyu
  • 5 su bardağı su
  • 2 yemek kaşığı doğranmış maydanoz

Peynir karışımı için:

  • 300 gram ricotta peyniri
  • 1 top mozzaralle peyniri
  • ½ su bardağı rendelenmiş parmesan

Hazırlanışı:

  • Geniş bir tencereyi su ile doldurun tuz atın ve lazanya makarnalarını tencerenin kapağı açık şekilde 4-5 dakika ara ara karıştırarak haşlayın.
  • Daha sonra süzün ve soğuk suyun içerisine makarnaları alın.
  • Makarnalar soğuduktan sonra fırını önceden 200 dereceye ısıtın ve fırın tepsisini zeytinyağı ile yağlayıp ortadan ikiye dikine kestiğiniz makarnaları tepsiye yerleştirin.
  • Tereyağını eritin ve fırça yardımıyla tepsiye dizdiğiniz makarnaların üzerine sürüp fırında pişmeye bırakın.
  • Makarnalar kahverengi-altın rengi oluncaya dek pişirin ve sonra fırından çıkarıp iri parçalar halinde kesip soğumaya bırakın.
  • Geniş bir başka tencereye zeytinyağını ekleyin ve kıymayı kavurmaya başlayın.
  • Daha sonra soğan, sarımsak, salça ve baharatları ekleyip karıştırmaya devam edin.
  • Tavuk suyunu, suyu ve marina sosunu ekleyin ve altını kısıp çorbayı pişmeye bırakın.
  • Yaklaşık 45 dakika pişirin.
  • Ayrı bir kapta tüm peynirleri karıştırın ve kenara alın.
  • Kaynayan çorbanın içerisine makarnaları ekleyin ve yaklaşık 10 dakika daha pişirmeye devam edin.
  • Peynir karışımından eklediğiniz kaselere çorbadan koyarak servis edin.
  • Dilerseniz taze maydanoz ile servis edebilirsiniz.

Yeni yıl keki: Pandoro

İtalya’nın genellikle yılbaşı zamanı sofralarını süsleyen, görkemli ve lezzetli, yumuşacık bir tatlı tarifi: Pandoro!

Malzemeler:

Mayalı hamur için:

  • ½ çay kaşığı aktif kuru maya
  • 2 çay kaşığı toz şeker
  • 100 gram un
  • 75 ml ılık su

Kek hamuru için:

  • 150 ml süt
  • 5 çay kaşığı aktif kuru maya
  • 100 gram pudra şekeri
  • 475 gram un
  • 4 yumurta sarısı
  • 1 limon, kabuğu rendelenmiş
  • 1 yemek kaşığı vanilya özü
  • 2 yemek kaşığı bal
  • 175 gram tuzsuz tereyağı
  • Serpmek için pudra şekeri

Hazırlanışı:

  • Havuz benzeri bir hamur yapmak için (mayalı başlangıç hamuru) geniş bir kaseye 75 ml ılık su dökün, mayayı ve şekeri ekleyip, karıştırın ve eritin.
  • Unu ekleyin ve iyice karıştırın.
  • Elde ettiğiniz harcın üzerini örtün ve ılık bir yerde 1-1,5 saat bekletin.
  • Sütü ısıtın, karıştırma kabına süt, 1 yemek kaşığı şeker ve mayayı alıp iyice çırpın.
  • Kalan şekeri, unu ve yumurta sarılarını ekleyin.
  • İyice birleştirmek için çırpmaya devam edin.
  • Daha sonra en başta hazırladığınız mayalı karışımı, balı, vanilyayı, limon kabuğu rendesini ekleyip çırpmaya devam edin.
  • Yumuşamış tereyağını ufalayarak yavaşça ekleyin ve yine çırpmaya devam edin.
  • Temiz bir kaseyi hafifçe yağlayın ve hamuru ona aktarın. Üzerini örtüp hacmi iki katına çıkana kadar 1-2 saat mayalanmaya bırakın.
  • Varsa veya bulabilirseniz pandoro kalıbını, yoksa mümkün olduğunca yüksek bir kek kalıbını yağlayın.
  • Bir tutam unu kalının içerisinde gezdirin ve her yana yapıştığından emin olun.
  • Daha sonra kek hamurunu kalıba aktarın ve yine üzerini örtüp 1-2 saat bekletin.
  • Fırını 160 derecede ısıtın ve pişirmeden önce 130 dereceye düşürün.
  • Yaklaşık 30 dakika pişirin ve çıkardıktan sonra 10 dakika soğumaya bırakın.
  • Üzerine pudra şekeri serpip servis edin.

Bicerin

Kahvesi ile anılan İtalya’nın kahveli bir tarifine yer vermemek olmaz. İşte karşınızda: Bicerin!

Malzemeler:

  • 1 shot (30 ml) espresso
  • 1 shot sıcak çikolata
  • 1 shot fındık şurubu veya fındık likörü
  • Süslemek için krema ve toz kakao
  • 4-5 adet kahve çekirdeği

Hazırlanışı:

  • İlk olarak, espresso kahvenizi demleyin ve geniş bir fincana aktarın.
  • Sıcak çikolatanızı damak tadınıza göre hazırlayın ve espresso bardağı ölçüsü ile 1 shot espresso dolu fincana ekleyin.
  • Ardından aynı espresso bardağı ile ölçerek fındık şurubu veya likörü ekleyin.
  • En üste dilediğiniz kadar krema sıkın ve toz kakao serpiştirin.
  • Kahve çekirdekleri ile süsleyerek servis edebilirsiniz.

Buon appetito!

İlginizi çekebilir: Yemek tarifleri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale