X

İşyerinde mükemmeliyetçilik: Mükemmeliyetçilik eğilimi kariyer yolculuğunu nasıl etkiliyor?

Natalie Portman’ın başrolünde olduğu Black Swan (Siyah Kuğu) filmini izlediyseniz, balerin olan Nina’nın, yaşamının merkezine koyduğu kariyerindeki ‘mükemmeliyetçi’ beklentilerinin yaşamını nasıl dönüştürdüğünü biliyorsunuzdur. Mükemmel, kusursuz ve en iyisi olmak için çabalayan ve en sonunda sonu gelmeyen beklentilerinin adeta kölesi olan Nina, mükemmellik için çabalamanın ‘mükemmelliği’ ve ‘olabilenin en iyisini’ nasıl tükettiğini oldukça çarpıcı bir şekilde seyirciye aktarır. Sergileyeceği performansta kusursuz olmayı takıntı haline getiren Nina’nın, kusursuz olma beklentisi sonucunda karşı karşıya kaldığı zorluklarda, çoğumuzun kendi yaşamından örnekler bulabilmesi mümkün.

Mükemmel ve kusursuz olanı hedeflemek yaşam yolculuğunda ilerleyebilmek için gerekli ve önemli bir beceriyken, mükemmeliyetçi bir bakış açısı geliştirmek ve kusursuzluğu takıntı haline getirmek tükenmişlik hissinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Sağlıksız mükemmeliyetçilik ve sağlıklı mükemmeliyetçilik arasındaki temel fark, gerçekçi olan ve gerçekçi olmayan beklentileri çok iyi ayırt edebilmek ve çoğu zaman ‘yeterince iyi’ oldu diyerek yola devam edebilmektir.

İlginizi çekebilir: Her şeyi kusursuz yapma baskısı: Mükemmeliyetçilik

Mükemmeliyetçilik çalışma motivasyonunu nasıl etkiliyor?

Mükemmeliyetçilik, modern yaşamın başlangıcından bu yana, uzun zamandır hayatımızda olan bir kavram olsa da, özellikle iş yaşamında sıklıkla karşılaşılan bir tutum. Hemen hemen her iş görüşmesinde hem güçlü hem de geliştirilmesi gereken bir kişilik özelliği olarak lanse edilen mükemmeliyetçilik kavramını araştıran Thomas Curran’ın 2017 yılında yayınladığı ve 40 binden fazla üniversite öğrencisinin katılımcı olarak yer aldığı araştırmasının sonuçlarına göre, yeni nesil bireyler daha başarılı görülmek ve takdir edilmek için kendilerine mantıklı gelmeyen şeylere bile ‘evet’ demeye, diğer insanların beklentilerini kendilerininkinin önüne koymaya ve çevrelerindeki insanlara gerçekçi olmayan standartlar koymaya çok daha yatkınlar.

Araştırmalar, mükemmeliyetçi kişilik özellikleri taşıyan bireylerin genelde herhangi bir olumsuz yorumdan ya da eleştiriden korkarken, olumlu yorumlar duyma ve onaylanma ihtiyaçlarınınsa oldukça fazla olduğunu gösteriyor. Tam da bu nedenle mükemmeliyetçilik bireylerin hatalarını düzeltmek için daha fazla çalışmaya ve kendilerini geliştirmeye değil, sadece onay almaya ve kabul görmeye odaklanmalarına neden olabiliyor. 

Mükemmeliyetçi bir bireyin bilinçaltında çoğu zaman ‘Bu şeyi dener ve doğru yapamazsam, başarısız olurum. En iyisi hiç denememek ve çabalamamak.’ düşüncesi yer aldığı için, mükemmeliyetçiler aslında en nihayetinde ‘yaptıkları işlerde kusursuz sonuca ulaşmayı’ değil, kendi ‘değerlerini’, ‘kusursuzluklarını’ ve ‘elde ettikleri statüleri’ korumayı önceliklendirirler. Herhangi bir konuda çok fazla çaba harcamama ya da hala geliştirmeleri gereken özellikleri olduğunu ve başarılı olmak için büyümeleri gerektiğini kabul etmeme eğilimleri, küçücük bir hatanın bile kendi değerlerini eksilteceğine olan inançlarından kaynaklanır.

Sosyal medyanın başarısız olma korkusunu tetiklediği ve kariyer yolculuğunun henüz başında olan genç yetişkinleri, özellikle kariyerleriyle ilgili başarıları konusunda kendilerini diğer yaşıtlarıyla karşılaştırmaya zorladığını gösteren çok sayıda araştırma bulunuyor. ‘Ortalamam 2 olsa mezun olabiliyorum.’ bakış açısından ‘Daha iyi bir işe girmek için olabildiğince yüksek bir not ortalamasına ve kusursuz iletişim becerilerine sahip olmalıyım.’a evrilen motivasyonları sebebiyle pek çoğunun kariyerle ilgili nihai beklentileri mutlu olmaktansa sadece ‘kimsenin ulaşamadığı şey her neyse ona ulaşmak.’

İlginizi çekebilir: Tek kusurum mükemmeliyetçi olmak: Mükemmellik maskesi altında ne yatar?

İşyerinde mükemmeliyetçilik eğilimiyle baş etmenin yolları

Klinik psikolog ve The Anxiety Toolkit isimli kitabın yazarı Dr. Alice Boyes, işyerinde birlikte çalıştığınız kişilerin ya da kendinizin mükemmeliyetçi olup olmadığını anlamanın farklı yolları olduğunu; mükemmeliyetçi olan kişilerin çok fazla soru sorduklarını ve çoğu zaman rehberliğe ihtiyaç duyduklarını, risk almaktan kaçındıklarını, karar vermekte zorlandıklarını ve genel ruh hallerinin kaygılı olduğunu söylüyor.

Ayrıca Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmanın sonuçları da, mükemmeliyetçi kişilerin eleştirildiklerinde aşırı savunmacı olma eğiliminde olduklarını, bunun aksine gerçekçi beklentilerle ‘olabilenin en iyisini yapma’ çabası içinde olanlarınsa kendilerine gelen eleştirileri dikkate alarak kendilerine yöneltilen eleştirileri hedefleri doğrultusunda ilerlemek için kullandıklarını gösteriyor. En önemlisi de, ‘yeterince iyi olmak’ için çabalayan kişiler başarısız girişimlerini geride bırakarak kendilerini geliştirmekle meşgul olurken, mükemmeliyetçi kişiler genelde kendinin ya da başkalarının hatalarını bulmaya fazla odaklanarak yaptıkları işlerde ilerleyemiyor.

İşyerinde bir mükemmeliyetçi ile birlikte çalışıyorsanız ya da mükemmeliyetçi olduğunuzu düşünüyor ve ilerleyememekten, ertelemekten, kaygılı olmaktan şikayet ediyorsanız, aşağıdaki öneriler kariyer yolculuğunuzda çok daha sağlıklı, tutarlı, başarılı ve dengede ilerlemenize, ’mükemmel olmaya’ takılı kalmanıza değil ‘yeterince iyi’ olmayı kabul etmenize ve ilerlemenize yardımcı olabilir.

 ‘Yeterince iyi’ nin ne anlama geldiğini net şekilde ifade edin

Hepimizin iş yapış şekli, sonuçla ilgili beklentileri ya da ‘iyi iş’ tanımı farklı. Bu, işyeri ve kariyer konusundaki beklentilerimizle de doğru orantılı. Birlikte çalıştığınız kişilerin sizin zihninizden geçenleri okuması mümkün olmayacağı gibi, sizin de sorumluluklarınızı yerine getirirken neleri, nasıl önceliklendirmeniz gerektiğiyle ilgili standartları bilmeden ‘başarılı’ ya da ‘yeterince iyi’ olabilmeniz mümkün değil. Bu nedenle süreç boyunca yapılan ara değerlendirmeler, doğru yapılan şeylerle ilgili olumlu geri bildirimler, beklentileri karşılamayan işlerle ilgiliyse yapıcı yorumlarda bulunulması, gerçekçi olmayan beklentilerin ve mükemmeliyetçiliğin ortadan kalkmasına yardımcı olabilir. Yapılan işlerle ilgili ‘standartların’ önceden belirlenmesi, sınırların çizilmesini sağlayarak o sınırların dışında kalan konularda boşa çaba sarf edilmesini engelleyecektir.

Mükemmeliyetçi kişiler sınırlar net şekilde belli olmadığında aşırı düşünme, detaylarda boğulma ve önemi olmayan konular üzerinde zaman kaybetme eğilimi gösterebilirler. Sonuç odaklı bir yaklaşım benimsemek, bu kişilerin erteleme davranışı göstermelerine, süreçte yollarını kaybetmelerine ve yoğun kaygı yaşamalarına neden olabilir. Bu nedenle sürece yayılan değerlendirmelerin yapılması, yapılan işle ilgili standartların ve beklentilerin net şekilde aktarılması, sürekli olarak soru sorarak geri bildirim alınması, ‘yeterince iyi’nin ne anlama geldiğinin net şekilde açıklanması ancak bir yandan da mikro yönetimden (micro management) kaçınılarak kendilerini yetersiz hissetmemelerinin sağlanması son derece önemli olacaktır.

Başarıları ve kazanımları olduğu kadar, hataları ve eksiklikleri de konuşun

Sosyal medyada olduğu gibi iş yaşamında da genelde iyi olanı parlatmayı, başarıları konuşmayı, hatalardan ve yanlış atılan adımlardan ise pek bahsetmemeyi tercih ediyoruz. Yaratılan bu illüzyonun içinde herkesin hata yapabileceğini, kimsenin mükemmel olmadığını fark etmek zor olabiliyor ve kendimizi daha iyisi olmak, daha doğrusunu yapmak, hata yapmamak ve kusursuz olmak için baskı altında hissedebiliyoruz. Ancak hepimiz herhangi bir proje üstüne çalışırken ya da tamamlamamız gereken bir sorumluluk varken endişe ve kaygı gibi duyguları da deneyimliyor, bazen yanlış adımlar atıyor, hatta bütün işi batırabilecek kadar büyük hatalar yapabiliyoruz.

İşyeri kültürünün hataların ve eksikliklerin açıkça ve rahatça konuşulabiliyor olmasına izin vermesi, mükemmeliyetçi kişilik özelliklerine sahip insanların da daha rahat ve özgüvenli çalışabilmelerine alan açıyor. Özellikle yöneticilerin çalışanlarıyla, kendi yaptıkları hataları ve yanlışları açık şekilde paylaşmaları mükemmeliyetçi eğilimler gösteren çalışanların çok daha rahat ve stressiz çalışmalarına yardımcı oluyor.

Hata ve eksikliklerinizi, öğrenme ve gelişim fırsatı olarak görün

Bugüne kadar yaptığınız eksik, hatalı ya da başarısız işleri düşünün: Hangisinde kasıtlı olarak başarısız olmak istediniz? Hangisinde hatalı iş yapmayı hedeflediniz? Peki yaşananların hepsi gerçekten sizin beceriksizliğinizin ya da iş bilmezliğinizin sonucu muydu? Kurum kültüründe yapılan hatalar için ‘günah keçisi’ aranması, çalışanlarda mükemmeliyetçi eğilimlerin oluşmasının en önemli sebepleri arasında. Hatalı yapılan işlerin büyük çoğunluğu bireysel değil stratejik hatalardan kaynaklanıyor ve hem çalışanların hem de işle ilgili stratejilerin gelişim alanlarıyla ilgili önemli ipuçları taşıyor. Karşılaşılan sorunların nasıl çözülebileceğiyle ilgili beyin fırtınası yapılabilmesi, eksikliklerin tartışılabilmesi ve en uygun olabilecek çözüm yollarının geliştirilmesi ancak yapılan hatalardan ders çıkarılabilmesi ve ilerlemeye engel olan pürüzlerin giderilebilmesiyle mümkün. Bu nedenle işe yarayan ya da yaramayan tüm yöntemlerin tartışılabilmesi ve yapılan hataların gelişim fırsatı olarak görülebilmesi mükemmeliyetçi eğilimlerin azaltılmasının en önemli ön koşulları arasında yer alıyor.

Süreç boyunca her adımda geri bildirim almaya ve vermeye özen gösterin

Kaydedilen ilerlemenin devamlı olarak takip edilmesi ve nelerin doğru nelerin yanlış yapıldığıyla ilgili geri bildirimlerin verilmesi ve alınması erteleme davranışının ve mükemmeliyetçiliğin önüne geçilmesini sağlayan en önemli stratejilerden biri. Her gün ya da haftalık olarak nelerin yolunda gittiğinin, nelerin yolunda gitmediğinin ve yolunda gitmeyen durumların nasıl düzeltilebileceğinin konuşulması, her adımın takip edilmesi ve işlevsel olmayan stratejilerin değiştirilmesi endişenin azalmasına ve ilerleme kaydedilmesine aracı olacaktır.

Hiçbirimiz mükemmel değiliz ve mükemmel olanın neye benzediğiyle ilgili fikirlerimiz farklı. Karşımıza çıkan engellerle baş etme yöntemlerimiz, başarıyla ilgili algımız ve yaşamdan beklentilerimiz biricik ve bize özgü. Dolayısıyla odaklanmamız gereken şey ‘mükemmele’ ulaşmak değil, elimizden gelenin en iyisini yaptığımıza dair inancımızın, risk alma cesaretimizin ve hatalarımızdan ders çıkarma becerimizin gelişime açık olması. 

İlginizi çekebilir: Mükemmeliyetçiliğin çıkmazlarına girmeyin: “Yeterince iyi”yi kabul ederek hayatı kendiniz için kolaylaştırın

Kaynaklar: Thrive Global; ANXIETY AT WORK: 8 Strategies to Help Teams Build Resilience, Handle Uncertainty, and Get Stuff Done

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale