X

İstifa etmek ne zaman doğru bir karar olur?

Seneler önce İnsan Kaynakları yöneticisi olarak çalıştığım bir firmada boş olan bir finans pozisyonu için genç bir adayla mülakat yapıyordum. Beylik işe alım sorularımı tamamladıktan sonra artık yavaş yavaş görüşmeyi sonlandırmak üzereyken adaya hayatta gerçekten ne yapmak istediğini, hayallerini sordum. Bir anda durdu. Sonra çantasını karıştırmaya başladı ve içinden bir takım kağıtlar çıkardı. “İşte” dedi. “Asıl benim yapmak istediğim bu”. “Nedir?” dedim. “Ben şarkıcı olmak istiyorum.” dedi. “İşte bunlar da yazdığım şarkı sözleri. Bestelerim de var.” dedi. “Geçenlerde Yıldız ablaya gösterdim.” dedi. (Yıldız abla= Yıldız Tilbe) Gülsem mi ağlasam mı gibi bir durumdu. Sanırım elimde olmadan tebessüm etmiş olabilirim. Şimdi çocuğun finans pozisyonu için görüşmeye gelip aslında şarkıcı olmak istediğini benimle safça paylaşmasına mı yanayım, zavallının hayalleri ve başvurduğu işin gece ve gündüz kadar birbirine uzak olduğuna mı yanayım. Acaba şimdi nerde, ne iş yapıyor? Keşke bu yazıyı tesadüfen okusa da bana ulaşsa.

İstifa etmek bazı zamanlarda doğru bir karar olabilir

Kaçımız gerçekten de hayalimizdeki işi yapıyoruz? Bu konuya son zamanlarda o kadar çok kafa yordum ve o kadar çok kişiyle sohbet ettim ki. Bildiğim şeylerden en önemlisi şu: Yaşarken yaptıklarımızın sonuçları olduğunu biliyoruz da bazı şeyleri yapmamanın ya da bazı kararları alamamanın sanki sonuçları yokmuş gibi yaşıyoruz. Buna en önemli örnek bence çocuk için boşanma kararı alamayan çiftler. Çocuklar pek tabii ki anne ve babalarını bir arada isterler. Doğaları böyle. Pek az insan boşanmamanın ve o çocukları gergin, sevgisiz ve huzursuz ortamda yaşatma konusunda ısrarcı olmanın da çocuk için bir bedeli olduğunu görebiliyor. Aynısı işimiz için geçerli. Sadece prestijli bir firmada ya da prestijli bir unvanla çalışmış olmak adına işinden nefret eden o kadar çok insan tanıyorum ki. Aynı çocuğu için boşanamayan çiftler gibi onlar da “X firmasında çalışıyorum ya da X direktörüyüm” demenin yüzü suyu hürmetine aslında hiç de sevmedikleri bir işi, hiç de sevmedikleri bir ortamda yapmaya devam ediyorlar ve maalesef ruhlarını zedeliyorlar.

Hayatta bazı vazgeçişler, size yeni kapılar açabilir

Hayatta kimse havlu atmayı sevmez. Evet, belki başta egolar biraz incinebilir ama her vazgeçiş olumsuz algılanmamalıdır. Hatta çoğu zaman vazgeçişler bize bambaşka kapıları açabilir. Bambaşka bir kulvarda altın gibi parlama şansı verebilir. Vazgeçişler, daha iyiye ulaşmak için bize gereken zamanı ve enerjiyi sağlayabilir. Dolayısıyla asla hayal kırıklığı, suçluluk ve pişmanlık duyulmamalıdır. Tam tersi bunu bir sonraki aşamaya hazırlanmak için bir fırsat olarak görmek çok önemlidir.

Peki, acaba hangi durumlarda istifa etmek caizdir?

1. İşe karşı heyecan duymuyorsanız: Kastettiğim şey şu. Elbette ki kimse her gün işine hoplaya zıplaya gitmiyor. Projeler değişebilir, ajandalar değişebilir, öncelikler değişebilir. Tüm bu değişimler size hala hiç bir şey ifade etmiyorsa, ayaklarınız geri geri gidiyorsa, yataktan çıkmak zor geliyorsa zamanı gelmiş olabilir. Bakınız bu durumu sıkılmayla karıştırmayalım. Sıkıntı proje değişikliğiyle giderilebilir. Ya da departman değişikliğiyle. Ya da bir fincan kahveyle. Benim kastettiğim şey daha büyük. Kayıtsız olmak. Olan biten her şeye karşı kayıtsız olmaktan bahsediyorum. Sizi hiçbir şeyin heyecanlandırmaması durumu.

2. Seçim yapmak: İşi bırakmak her zaman havlu atmak ya da vazgeçmek anlamına gelmez. Bazen daha önemli bir şeye odaklanmayı seçmek anlamına da gelir. Benim son işimden ayrılmamın arkasında ailemle yeterince zaman geçirememem yatıyordu. Bazı aylar vardı ki evimde yattığım gece sayısı iki elin parmağını geçmiyordu. Eskiden çocuğuna bakmak için işini bırakan kadınları ciddi olarak kınardım. “Mahvedecek kariyerini, tekrar iş hayatına dönmek zor olacak” diye onlar adına dövünür dururdum. Böyle bir hayat yok. Belki de dönmemesi lazım o işe. Belki farklı bir şey yapması lazım. Kim bilir?

3. Ne işim var burada benim anları: Kübiğinizin içinde çalışırken, ya da bir toplantıda ya da yöneticinizin ofisinde vaaz dinlerken bir anda “ne işim var benim burada ” hissine kapıldığınızda. Bir yola girmiş olmanız orada sonsuza dek ilerleyeceğiniz anlamına gelmez. Bu his geldiğinde toparlanıp aksiyona geçmek gayet mümkündür. (Ve hatta takdire şayandır!) Bunu huzursuzlukla karıştırmamak lazım. Bu sudan çıkmış balık sendromu. Ayma anı. “Hayır. Benim yapmak istediğim iş bu değil, olmak istediğim yer burası değil” anı. Huzursuzluk çözülebilir bir şey. Önünüzdeki engelleri, ya da sorunları çözdüğünüz taktirde o işi severek yapmaya devam edecek misiniz. Cevap evetse o huzursuzluk. Ama buna rağmen orada çalışmak istemiyorsanız, hatta yöneticinizin işini bile istemiyorsanız belki de toparlanıp gitme vakti gelmiştir.

İş yerinde mutsuz zamanlar yaşayabilirsiniz

4. Kendi isteğimiz ya da irademiz dışında bir iş yapıyorsak: Bazılarımız ailemiz öyle istediği için doktor olmuşuzdur ya da ortağımız istediği için başka bir şehre taşınmışızdır ya da paraya ihtiyacımız olduğu için sevmediğimiz bir işi yapıyoruzdur. Hal böyleyse beyaz bayrak sallamak oldukça caizdir.

5. İstifa ederseniz neleri kaybedeceğinize odaklanmaktansa asıl istifa ettiğinizde size yeni kapılar açacak fikirleriniz ve aksiyonlarınıza odaklanacak zaman ve enerjiye kavuşacağınız zamana şükredin. İşyerinde yaptığınız ve size hiç bir katmadığını düşündüğünüz görevlere hayır diyerek çok daha büyük çok daha iyi şeylere evet diyeceksiniz. Eğer istifa etmek hedeflerinize ulaşmak için size gerekli ekstra zamanı ve beyin gücünü sağlayacaksa hiç durmayın… Kendinizin daha iyi bir versiyonu olmanıza yardımcı olacak bir istifa bence her şeye değer.

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

Karar verme sürecinde beyinde neler oluyor?

Karar veremiyorum diyenlere karar verme kaygısıyla başa çıkma yöntemleri

Beynin karar mekanizması: İki ekonomi profesörü, beyinle ilgili bilmediklerimize ulaştı

Özlem Sökmen: Koşucu, anne, sokak hayvanı aşığı, eğitmene dönüşmüş ex İnsan Kaynakları insanı. TED Ankara Koleji ve Hacettepe Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu. Unilever, Turkcell, Lafarge, BC ve Arçelik gibi birçok çok uluslu şirketin İnsan Kaynakları departmanında 20 yıl boyunca yerel, bölgesel ve global düzeyde yönetsel kadrolarda görev aldı. Kurumsal hayata en büyük hayali olan “iş hayatına yeni atılanlara profesyonel hayatı ‘hack’lemeyi öğretme aşkıyla” veda etti. Personal Best isimli şirketin kurucusu ve aynı isimli eğitimin yaratıcısı. 2016’da 3 adet uluslararası maraton koşmuş olan Özlem, 15 yaşında bir kız ve sokaktan sahiplenilmiş iki kedi ve iki köpek annesi. İşi, kızı ve sevdikleriyle geçirdiği zamandan arta kalan her anını ormanda, koşu pistlerinde geçiriyor ve genel olarak güzel yemekler, güzel şaraplar ve güzel tatiller için yaşıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale