X

İstanbul Maratonu’na birkaç gün kala: Apple Watch ile son maraton hazırlıkları için öneriler

İlk kez 1973 yılında ortaya atılan “kıtalararası koşma” fikri ve 1979 yılında bir grup turistin girişimiyle gerçekleşen ilk koşu, günümüzün en büyük atletizm organizasyonlarından biri olan İstanbul Maratonu’nun doğuş hikayesi.

Asya-Avrupa Maratonu olarak başlayıp yıllar içerisinde önce Avrasya Maratonu, son olarak da İstanbul Maratonu adını alan organizasyon, bu yıl 12 Kasım 2017 Pazar günü gerçekleşecek. Her yıl farklı bir sosyal sorumluluk konusuna destek veren ve bu yıl #çocuklariçinkoş hashtagiyle farklındalık yaratmayı hedefleyen maraton hakkında detaylı bilgi almak için İstanbul Maratonu web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Eğer siz de bu yıl İstanbul Maratonu’nda koşacaksanız; Apple Watch ile motivasyonunuzu arttıracak ve sizi yarışa hazırlayacak önerilerimize mutlaka göz atın. Üstün spor saati Apple Watch Series 3, yerleşik GPS ve yeni altimetre sayesinde tüm dış mekan antrenmanlarınızı takip ediyor. Akıllı aktivite koçluğu, gelişmiş Kalp Atış Hızı uygulaması, doğrudan bileğinizden erişebileceğiniz favori çalma listeleriniz, yerleşik altimetre ve daha duyarlı bir Siri deneyimi sunan Apple Watch Series 3 ile her zamankinden daha aktif, motive ve bağlantıda kalmanızı sağlayacak özellikleri keşfedebilirsiniz.

Apple Watch Series 3 İstanbul Maratonu’nda yanınızda

Üstün spor saati Apple Watch Series 3, İstanbul Maratonu’nda motivasyon ve keyifli bir deneyim için yanınızda. Nasıl mı?

Kalp atış hızı uygulaması 

Koşarken kondisyonumuzu belirleyen önemli ölçümlerden biri ise kalp atış hızımız. Kalp Atış Hızı uygulamasını kullanarak kalp atış hızınızı istediğiniz zaman kontrol edebilirsiniz. Uygulamayı açın ve Apple Watch’un kalp atış hızınızı ölçmesini bekleyin. Ayrıca gün boyunca dinlenme, yürüme, nefes egzersizi, antrenman ve iyileşme sırasındaki kalp atış hızınızı da görüntüleyebilirsiniz. Antrenman uygulamasını kullandığınızda Apple Watch, kalp atış hızınızı antrenman sırasında sürekli ölçer; kalp atışınızın iyileşme hızını belirlemek için de antrenman bittikten sonraki 3 dakika boyunca ölçmeye devam eder. Ek olarak, Apple Watch, hareketsiz olduğunuzda gün boyunca, yürüdüğünüzde ise düzenli olarak kalp atış hızınızı ölçer. 

Bütün bu verilere anında Apple Watch ekranınızdan ulaşabilirsiniz. Ayrıca, iPhone’unuzdaki sağlık uygulamasında bulunan yeni Kalp Görünümü’ne de göz atarak  daha ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz.

10 dakika boyunca aktif görünmediğiniz halde kalp atış hızınız belirlenen vuruş/dakika (v/dk) oranının üzerinde seyrederse Apple Watch’unuz sizi uyarabilir.  

Daha detaylı bilgi için tıklayın

GPS ve Altimetre: İster yola çıkın ister yükseklere, her zaman takipte.

Yerleşik GPS, dış mekan antrenmanlarınızda mesafeyi, hızı ve rotayı kaydediyor. Altimetre ise tepelere yaptığınız sürüşlerde ve tırmanışlarda ne kadar yükseğe çıktığınızı ölçüyor. Dilerseniz, eve döndüğünüz zaman iPhone’unuzda daha da ayrıntılı istatistikler bulabiliyorsunuz.

Antrenman takibinizi özelleştirin.

Apple Watch’un yerleşik antrenman uygulamasıyla ya da Nike+ Run Club uygulamasıyla koşu esnasındaki performansını takip etmeniz kolunuzu kaldırmak kadar kolay. Ayrıca takip ettiğiniz ölçümlemelerinizi koşunuza göre özelleştirebilirsiniz. Apple Watch’un kendi antrenman uygulamasında 8 farklı ölçümleme arasından seçip ekranınızda aynı anda 5 ölçümlemeyi takip edebilirsiniz. Örneğin İstanbul Maratonu’nda ortalama temponuzu takip etmek istiyorsanız Apple Watch Nike+ Run club uygulamasından destek alabilirsiniz. Tepe koşularınızda ise yükselişinizi ve mevcut temponuzu takip etmeyi tercih edebilirsiniz.

Daha fazla bilgi için tıklayın

Akıllı koçluk ve ihtiyaç duyduğunuzda ufak bir destek.

Apple Watch Series 3, ihtiyaç duyduğunuz motivasyonu sağlamak için size kişisel antrenörlük de yapıyor. Sabahları gelişiminizle ilgili kişisel güncellemeler, akşamları ise halkaları kapatmanız için öneriler sunuyor. Ayrıca, aktivite ve antrenman geçmişinizi baz alarak size her ay yeni bir hedef öneriyor. Apple Watch’unuzu maratonu tamamlamak için de bir motivasyon kaynağı olarak kullanabilirsiniz.

 Bileğinizdeki şarkılarla havaya girin

Apple Watch Series 3 ile, gittiğiniz her yere daha fazla müzik götürebiliyorsunuz. En sevdiğiniz Apple Music çalma listeleriniz saatinizle otomatik olarak eşzamanlanıyor ve bu sayede her antrenmanınızda size güç verecek motivasyona sahip olabiliyorsunuz. Bu harika dinleme tecrübesini desteklemek için Müzik uygulaması yeniden tasarlandı, çok daha akıcı bir ara yüz ile bir çok çalma listenizi eşzamanlamanız artık çok kolaylaştı.

Artık Apple Music’e indirdiğiniz çalma listelerinizi Apple Watch’unuzdaki Müzik uygulamasından seçip anında Apple Watch’unuzla eşzamanlayabilirsiniz. Siz maratona hazırsanız favori müzikleriniz de hazır.

Apple Watch Series 3 ile spor performansınızı arttıracak diğer öneriler

Apple Watch Series 3, yalnızca İstanbul Maratonu’nda değil, tüm sportif faaliyetlerinizde yanınızda olmaya aday.

Az oturun. Çok hareket edin. Biraz egzersiz yapın.

Üç basit halka, gün boyunca ne kadar aktif olduğunuzu gösteriyor ve onları tamamlamanız için sizi daha fazla hareket etmeye teşvik ediyor. Çok fazla oturup oturmadığınızı görün. Kaç adım attığınızı ve kaç kalori yaktığınızı takip edin. Ve her gün 30 dakika egzersiz yapmayı hedefleyin. Tamamını aynı anda yapmasanız bile.

Aktivite halkalarınızı arkadaşlarınızla paylaşın.

Motivasyonunuzu korumak için arkadaşlarınız ve ailenizle Aktivite halkalarınızı karşılaştırın. Kaydettikleri ilerlemeler hakkında bildirimler alın. Ve teşvik etmek ya da biraz dalga geçmek için bildirim ekranından onlara kolayca cevap verin.

Antrenmanınızdaki bölümleri işaretleyin.

Antrenman esnasında koşunuzu belirli bölümlere göre işaretleyebilirsiniz ve bölüm başı performansınızı iPhone’unuzdaki aktivite uygulamasından inceleyebilirsiniz. Örneğin yarış pistindeki bir Koşu (Dış) antrenmanında her turu veya mesafeyi işaretleyebilirsiniz. 10K’lik uzun mesafeli bir koşu antrenmanında ilk ve son 5K daki temponuzu ayrı görmek isteyebilirsiniz ve asıl yarış gününde aynı tempoyu tutturmayı hedefleyebilirsiniz. Antrenmanınızdaki bir bölümü işaretlemek için ekrana çift dokunun ve ardından bölüm özetinin görünmesini bekleyin. Eğer koşunuzu bölümlere göre işaretlemediyseniz bile Apple Watch’unuz her kilometrede temponuzu otomatik olarak kayıt eder ve her kilometrede bileğinize dokunur ve ekranda bir güncelleme gösterir. 

Daha fazla bilgi için tıklayın

Mesafe tanımayan özellikler.

Apple Watch Nike+ yerleşik GPS ve altimetre sayesinde koşularınızı bir üst düzeye çıkarabilecek tüm özellikleri sunuyor. Saatinizi uyumlu spor ekipmanlarıyla da kablosuz olarak eşleştirebiliyor ve suya dayanıklı olduğu için koşudan sonra kolunuzdan çıkarmadan havuza atlayıp serinleyebiliyorsunuz.

Her koşunuzun izinde.

Hem içeride hem dışarıda daha fazla koşu istatistiğiyle daha akıllı antrenmanlar yapın. Bir koşuyu son beş koşunuzla mı karşılaştırmak istiyorsunuz? Ekranı sola kaydırmanız yeterli. Duraklat’ı seçerek bölümleri işaretleyin. Ayrıca, yükseklik verilerini de içeren eksiksiz bir koşu sonrası raporu alın. 

Nike+ Run Club uygulaması. Mükemmel bir koşu arkadaşı.

 

İster amatör ister profesyonel bir koşucu olun, Nike+ Run Club uygulaması koşu deneyiminizi hiç olmadığı kadar iyi hale getirmek için tam olarak ihtiyacınız olan şeyleri sunuyor. Sizi motive eden milyonlarca koşucu ve her adımınıza rehberlik eden uzmanlar sayesinde daha ileriye, daha hızlı gideceksiniz.

Daha detaylı bilgi için tıklayın

Koşup eğlenin.

Küçük bir destekle uzun mesafeler katedin. Arkadaşlarınızdan motive edici emoji’ler alın. Güncel hava durumuna, aktivite geçmişinize veya arkadaşlarınızın paylaştıkları aktivitelere ait anımsatıcılarla, koşmak için daima bir sebebiniz olacak.

Just Do It. Sunday.

Her Pazar koşun ve performansınızın sınırlarını keşfedin. Apple Music’te yer alan özel Nike+ Run Club çalma listeleriyle koşunuza enerji katın.

Sevdiğiniz uygulamalar ile hazırlanın.

Bildiğiniz ve sevdiğiniz antrenman uygulamalarını istasyon çalışması, ağırlık kaldırma veya yoga gibi aktiviteleri yaparken de kullanabiliyorsunuz. Üstelik, bu antrenmanlar da Aktivite halkalarınıza ekleniyor.

  • Nike+ Run Club. Ayrıntılı takip, Ses Kılavuzlu Koşu* ve kesintisiz motivasyon ile daha iyi ve daha sık koşun.
  • Seven‑7 minute workout. Kişiselleştirilmiş programlarla her antrenmanı daha verimli hale getirin. Hedefinizi belirleyip hemen başlayın. Hiçbir ekipmana gerek yok. Seven her egzersizin şeklini net bir şekilde gösteren animasyonlar ve doğrudan saatinizde oynatabileceğiniz motive edici antrenman koçları ile saatinizde tamamen bağımsız bir şekilde çalışır.
  • Runkeeper. iPhone’unuzu yanınızda taşımanıza gerek olmadan koşularınızı, yürüyüşlerinizi ve bisiklet sürüşlerinizi takip edebilirsiniz.
  • Runtastic.  Mesafe, Tempo veya Yükseklik Kazancı gibi tüm ilgili antrenman verilerini Apple Watch’unuzda görebilirsiniz. 
    Zones. Kalp atış hızınıza odaklanan bir antrenman izleyicisi ve gösterge panelidir. Uygulama, kalp atış hızınızı ve egzersiz yoğunluğunuzu gerçek zamanlı olarak Apple Watch’ta gösterir ve kalp atış hızınız değiştiğinde, arka planda çalışıyor olsa bile bileğinize dokunarak sizi uyarır.
    Zova. Tüm antrenman verilerinizi tek bir skorda birleştirerek ne kadar aktif olduğunuzu veya olmanız gerektiğini gösterir.

Kendinize en uygun Apple Watch modelini seçmek için interaktif galeriye bir göz atmayı unutmayın. Daha fazla bilgi için www.apple.com/tr/watchinteraktif galeriye  adresini ziyaret edebilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale