X

‘İngilizceme güvenirim’ diyenler buraya: Son zamanların en iyi bilim kurgu podcastleri

Vaktinin boş geçmesini istemeyen, her anını dolduracak bir şeyle arayan insanlar için podcastler harika bir tercih! Onları gittiğiniz her yerde yanınızda taşıyabileceğiniz bilgi ve eğlence kitleri gibi düşünebilirsiniz. Trafikte, evde, okulda, toplu taşımada canınızın istediği her yerde anında dinlemeye başlayabilirsiniz. Asıl güzel tarafı ise, büyük büyük kitaplara yüzlerce kaynağa bakmadan, kısa yoldan öğrenmek istediğiniz hemen hemen her konu hakkında bir podcast bulabilirsiniz! Özellikle bilim kurgu severler için yaptığım bu listede her bir podcast fazlasıyla doyurucu içeriklere sahip.

Listede göreceğiniz podcastlerin çoğu epey popüler, yani “kimsenin bilmediği şahane podcastler” listesi değil bu. O sebeple eğer bir podcast gurusuysanız alternatif içeriklere de mutlaka bakmanızı tavsiye ederim. Sadece bilim kurgunun büyüsüne kapılıp keyifle dinleyeceğinize emin olduklarımı seçmeye gayret ettim.

Limetown

LimetownBen bilim kurguya bayılırım.” diyenlerin izleyebileceği en başarılı podcastlerden biri… Bir bilimsel araştırma tesisinin çevresinde kurulmuş Limetown adlı kasabada yaşayan yerliler gizemli bir şekilde art arda kaybolmaktadır. Bunu duyan ve kasabaya gelmeye karar veren bir muhabirin gözünden olayları dinliyoruz. Muhabir, kaybolan insanlar hakkında bilgi edindikçe işlerin rengi değişiyor ve kulaklığınızı bir dakika çıkartmak istemeyeceğiniz kadar keyifli bir hal alıyor. Bu postcast’in bir çok bölümü olduğu için, olay örgüsü yavaş ilerliyor. Bu da dinleyicisine kan donduran bu hikayeyi sindire sindire yaşama imkanı tanıyor. Final bölümüne gelene kadar kendinizi türlü türlü teorilerin içinde bulacak fakat alışılagelmiş bir sonun dışında bambaşka bir süpriz ile karşılaşacaksınız… Tüm bölümleri heyecandan tırnaklarınızı yedirtecek bu podcasti mutlaka dinleyin.

(Stranger Things, Eureka, Wayward Pines, Fringe severler için Limetown harika bir tercih olacaktır.)

Flash Forward

Bu seri bahsedeceğim diğer serilerden biraz farklı. çünkü bu seriye dinleyenlerin bir kısmı bir gerilim podcasti derken diğer bir kısmı da bilim kurgu podcasti olduğuna inanıyor. Bana soracak olursanız gerek kurgusu gerekse olay örgüsüyle tam bir bilim kurgu podcasti olarak nitelendiririm. Fakat gerilimini de iyiden iyiye hissettirdiği ayrı bir gerçek…

Konusu ise şöyle; serinin başrolü, Rose Eveleth her hafta kurgusal bir gelecek senaryosu seçen bu senaryoların tüm olasılıklarını ve sonuçlarını bir bilim takımıyla değerlendiren bir uzman. Her bir bölümde farklı bir senaryoyu işleyerek dinleyicisi tarafından Black Mirror’a benzetilse de oldukça özgün bir seri. Özellikle bilim anlamında doyurucu bir içeriğe sahip olması ise dinleyicilerden tam not almasına sebep oluyor. Güncel, olası ve gerçekçi senaryolar işleniyor. Antibiyotiklerin işe yaramadığı, tüm ilaçların yasal olduğu ya da internetin bir anda tamamen yok olduğu gibi ilginç durumların olası sonuçlarını dinlemek ve çoğunlukla senaryoların ne kadar gerçekçi olduğunu görmek, serinin hayran bırakan özelliklerinden sadece biri…

(Black Mirror severler için ideal bir içerik.)

Archive 81

Archive 81 aslına bakarsanız bir korku podcasti. Fakat fantastik içeriklere yer verilmesi ve alternatif zaman boyutlarına yer verilmesi gibi bilim kurgu ögelerinde içinde barındırdığından listeye dahil edebiliriz. Konusuyla ilgili detaylara girmenin spoiler vermek sayılabileceği bu seriyi araştırmayı size bırakmak durumundayım… Fakat eğer Interstellar gibi yapımlardan keyif aldıysanız, Zamanın Kısa Tarihi kitabı sizi büyülediyse bu podcaste de bayılacaksınız. Eğer ilk iki sezonu bitirdiyseniz eski usul radyo tiyatroları tarzında harika bir bonus bölümü de bulunmakta…

(Stephen Hawking hayranları, zaman yolculuğuna ilgi duyanlar, Dark gibi yapımları sevenler için ideal bir seçenek.)

The Big Loop

Bu yapımda bir solukta bitecek podcastlerden biri. Paul Bee’nin son çıkan “sonsuz evrenlerdeki kısıtlı varlıklarla” yapımından esinlenerek hazırlanan, konusunu içeriğini tam olarak tanımlamakta zorlanacağım bir yapım… Antoloji severler için ilk sezonunun tam bir antoloji örneği olduğunu garanti edebilirim. İçerisinde hayalet öykülerinden tutun çeşit çeşit bilim kurgulara hikayelerine kadar bir çok içeriğe yer verilmiş bu yapımda adeta çeşitliliğe doyuyoruz. Bu podcastte Lovecraft tadında bir izlenim de yakalamanız mümkün.

(Black Mirrow, The Twilight Zone ve The Black Tapes seviyorsanız tam size göre.)

Steal the Stars

Benim en beğenerek dinlediğim serilerden biri hiç kuşkusuz bu seridir. The Message ve LifeAfter yazarı Mac Rogers Steal, yine muhteşem bir yapıta imza atmış… Gizli bir aşk yaşamaya başlayan iki hükümet çalışanı birlikte gizli bir göreve gönderilirler. Esrarengiz olaylar göreve gittikleri ilk günden yaşanmaya başlanır. Bir UFO kazasının enkazını temizlemek üzere yola çıkan çalışanları içinde kaybolacakları bir macera beklemektedir. Serinin tüm bölümlerini tek solukta izleyecek ve bu aşk hikayesiyle harmanlanmış bilim kurgu macerasına bayılacaksınız.

(The Message, LifeAfter ve X-Flies’ı beğendiyseniz sizin için ideal.)

Ars-Paradoxica

Bu podcast bilim kurgu maceralarının ne kadar keyifli ve komik olabileceklerini dinleyicisine kanıtladığından, bilim kurgu sevmeyenlerin bile hoşuna gidecek bir yapım olmuş. Paradoxica yanlışlıkla zaman yolculuğu yapan Dr. Sally Grissom’ın maceralarını anlatıyor. Her başına gelen yeni olay ise biz dinleyicileri serinin içine dahil ediyor. Konusu, Grissom’ın sesli günlükleri ile anlatılıyor. Bu anlatım şekli sayesinde podcast bir podcast olmaktan çıkıp adeta bir film gibi ilerliyor. Özellikle akıl sağlığı, cinsellik ve kuantum mekaniği gibi konulara yer vermesi bu podcasti diğerlerinden ayırarak ona puan kazandırıyor.

İlginizi çekebilir: Büyülü zehir sosyal medya sizi ne kadar içine çekiyor?

Eylül Aktan: Profesyonel Koç Eylül Aktan, yaşamınızı iyileştirmek için çıktığınız “gelişim ve dönüşüm” yolculuğunda sizi desteklemek için çalışan bir uzman. En iyi hissettiğiniz versiyonunuzu hayata geçirmek için kendi içinize ışık tutmanızı sağlayan bir koç. Aslında bir beyaz yaka olarak çalışırken hedeflediği yaşam standartlarına sahip olmadığını farkeden ve bu durumu değiştirmek için harekete geçen bir farkındalık yolcusu. Önce 2015 yılında tanıştığı Mindfulness ile zihnini, duygularını ve düşüncelerini farketmek üzerine çalıştı. Şimdilerde Türkiye’de ve çeşitli Avrupa ülkelerinde aldığı Profesyonel Koçluk, NLP, Yoga, Somatik Deneyimleme ve Nörobilim eğitimleri ile dönüşüm yolculuğunu sürdürüyor.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale