X

Tillandsia Çiçeği Bakımı Nasıl Yapılır?

Hava bitkilerinden bir tanesi olan Tillandsia çiçeği, büyümek için toprağa ihtiyaç duymayan, az bakım gerektiren ve evde her yerde bakılabilen bir bitkidir. Hava bitkileri, hayatta kalmak için toprağa ihtiyaç duymayıp ağaç gibi bitkilerin üzerinde büyüyebilmekte ve besinleri topraktan almak yerine havadan ve sudan almaktadır.

Bitki bakımında tecrübeli olmayan kişilerin sıklıkla tercih ettiği tillandsia çiçeği, doğası gereği tropikal bir bitki olsa da dayanıklı yapısı sayesinde ideal olmayan şartlarda da büyüyebilir. Diğer tropikal bitkilere göre daha az güneş ışığına ihtiyaç duyacak şekilde gelişmiş olan tillandsia çiçeğinin bakımı oldukça kolaydır.

Tillandsia çiçeği hakkında merak ettiklerinizi ve tillandsia çiçeği bakımında dikkat etmeniz gereken püf noktalarını bu yazıda okuyabilirsiniz.

Tillandsia Çiçeği Nasıl Bakılır?

Tillandsia çiçeği, doğal ortamları dışında iç mekanlara kolayca uyum sağlayabilen bir bitkidir. Tillandsia bakımında önemli birkaç noktaya dikkat ederek bitkinizin tıpkı doğal ortamındaki gibi canlı ve sağlıklı olmasını sağlayabilirsiniz.

İç mekanda ve dış mekanda tillandsia çiçeği bakımında dikkat etmeniz gereken noktalar genel olarak şu şekildedir:

Işık ihtiyacı

Dolaylı güneş ışığı, tillandsia çiçeği için idealdir. Bitkinin normalde yağmur ormanlarında yetiştiği düşünüldüğünde bitkinizi aydınlık ancak doğrudan güneş ışığı almayan bir yere yerleştirmeniz gerekir. Güneş ışığının çok fazla ve doğrudan olması, bitkinin yanmasına neden olarak gelişimini engelleyebilir.

İç mekanda tillandsia çiçeği bakımı için doğuya bakan pencere kenarlarını tercih edebilirsiniz. Bitkinin daha gölgeli yerlerde yetişmesi de mümkün olsa da doğuya bakan bir pencere kenarı tercih ederek bitkinizi güneş ışığının en sıcak olduğu saatlerden koruyabilirsiniz.

Tillandsia çiçeğini yapay ışıklandırma altında yetiştirmek de mümkündür. Bunun için bitki floresanları tercih edebilir ve ışık kaynağını bitkinizden 15 ila 90 cm uzağa yerleştirebilirsiniz. Yapay ışık altında bitkiniz günde ortalama 12 saat ışığa ihtiyaç duyacaktır.

Su ihtiyacı

Ev bitkileri söz konusu olduğunda su ihtiyacını belirlemek oldukça önemli bir konudur. Tillandsia çiçeğinin su tüketimi diğer bitkilerden farklı olsa da bitkinin sulanmaması, gelişimini engelleyebileceği gibi ölmesine de neden olabilir.

Tillandsia çiçeğinin kökleri yoktur ve taban kısmından uzanan narin dallar, üzerinde büyüdükleri yüzeye tutunmak için vardır. Bu nedenle bitki, suyu kök sistemi ile emmek yerine içtiği için ortamın nemli olması ve bitkinin düzenli olarak sulanması gerekir.

Tillandsia çiçeğinizi çeşidine bağlı olarak haftada bir ila iki haftada bir olacak şekilde sulayabilirsiniz. Bitkinizin susadığını, yapraklarının buruşuk ve kıvrılmış olmasından anlayabilirsiniz. Bitkinizi sulamak için tutunduğu yerden nazikçe çıkarabilir ve bir kase suya yerleştirebilirsiniz. Yarım saat suda beklettiğiniz bitkiyi süzülmesi için bir havlunun üzerine koyabilir ve sonrasında normalde durduğu yere götürebilirsiniz.

Toprak ihtiyacı

Tillandsia çiçeğinin toprağa ihtiyacı yoktur. Toprağa dikilen bitkiler kötü bir gelişim gösterir ve ihtiyaç duydukları alana sahip olamaz. Bitkinizi, ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak farklı yerlerde yetiştirebilirsiniz.

Tillandsia çiçeğinin en çok cam fanus veya cam vazo içinde yetiştirildiği söylenebilir. Cam fanus içine koyduğunuz bitkinizi duvara veya tavana asarak evinizin dekorasyonunda farklılık yaratabilirsiniz. Ancak cam fanusta hava sirkülasyonu kısıtlanacağı için fanusun boyutunu doğru bir şekilde seçmeniz gerekir. Fanusun, hava sirkülasyonu sağlayacak kadar büyük olduğundan ve bitkinizi suladıktan sonra tekrar fanusa koymadan önce iyice kuruduğundan emin olun.

Tillandsia çiçeğini cam fanus kullanmadan evde farklı yerlere yerleştirmek de mümkündür. Bitkinizi ahşap mobilyalar veya kütük üzerine yerleştirebilirsiniz. Ancak bitkiyi tuttururken yapıştırıcı gibi bitkinin çıkartılmasını imkansız hale getiren malzemeler tercih etmemelisiniz.

Sıcaklık ve nem ihtiyacı

İç mekanda bakılan çoğu bitkide olduğu gibi tillandsia çiçeğinin de sıcaklık ve nem ihtiyacına dikkat etmek gerekir. Tillandsia çiçeğinin kurumaması için ortamın sıcak ve nemli olması önemlidir. Normal ev sıcaklığı tillandsia çiçeği için ideal olmakla birlikte bitkinin soğuk hava akımına veya çok yüksek sıcaklıklara maruz kalmamasına dikkat etmelisiniz.

Nemi seven tillandsia çiçeğini ısıtıcının veya klimanın yakınına yerleştirmekten kaçınmalısınız. Hatta bitkinin nem ihtiyacını karşılamasına yardımcı olmak için bitkinize banyo ve mutfak gibi nemli yerlerde bakmayı deneyebilir veya hava nemlendirici cihaz kullanabilirsiniz.

Tillandsia Nasıl Çiçek Açar?

Çiçeklenme dönemi, tillandsia çiçeğinin üreme döngüsünün başlangıcıdır. Vahşi doğada bu bitki güveler, yarasalar ve sinek kuşları tarafından tozlanır. Tozlaşma sonrası oluşan çiçeklerden tohumlar düşerek yeni bitkilerin yetişmesine yardımcı olmaktadır. Ancak ev ortamında bu şekilde bir tozlaşma gerçekleşmemekte ve süreç farklı şekilde ilerlemektedir.

Evde bakılan tillandsialar çiçeklenme dönemi geldiğinde iki ila sekiz adet yavru üretir. Çiçeklenme, bitkinin çeşidine bağlı olarak aylarca sürebileceği gibi birkaç gün de sürebilir. Çiçeklenme dönemi bittikten sonra ana bitki kuruyacak ve ölecektir.

Her tillandsia çiçeği hayatında yalnızca bir çiçeklenme dönemine sahiptir. Ancak bu dönemde oluşan yavrular yeni çiçekler açmaktadır. Bu nedenle ana bitkiniz yavru ürettiğinde bunları kullanarak bitkinizi çoğaltabilirsiniz.

Tillandsia Çiçeği Nasıl Çoğaltılır?

Tillandsia çiçeğini, yavrular yetişkin hale geldiğinde (ana bitkinin üçte biri ila yarısı kadar olduğunda) ve ana bitki solmakta olduğunda çoğaltabilirsiniz. Bunun için yavruları ana bitkinin tabanından döndürerek ayırabilirsiniz. Bu yöntem işe yaramazsa keskin bir bıçak yardımıyla yavruyu tabandan ayırabilirsiniz.

Yavruları ana bitkiden ayırmak yerine daha büyük bir bitki oluşturacakları şekilde kümelenmelerine de izin verebilirsiniz. Bu durumda ana bitkiyi solduğunda çıkarmalı ve bunu bitkiyi nazik bir şekilde çekerek yapmalısınız.

İster yavruları ayırmayı isterseniz de kümelenmelerine izin vermeyi seçin, ana bitkinin öldüğünden emin olana kadar bitkiyi çıkarmadığınızdan emin olun. Aksi halde henüz tam olarak büyümemiş yavrular zarar görebileceği gibi ana bitkinin üreteceği yavru sayısında azalma meydana gelebilir.

İlginizi çekebilir: 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale