X

İlişkinizi uzun süreli kılmanın sihirli formülü: Hoşgörü

Yaz aylarının başlangıcı, düğün sezonunun da açılışı demektir. Her yıl binlerce çift ‘hastalıkta, sağlıkta, varlıkta ve yoklukta’ bir arada olmak için birbirlerine söz vererek uzun süreli bir beraberliğe doğru ilk adımlarını atarlar.

Ancak son yıllarda sosyal yapıda ve aile kavramında yaşanan değişimlerden dolayı, bu mutlu başlangıçların bir çoğu boşanmayla sonuçlanıyor.

‘The Science of Happily Ever After’ kitabının yazarı, psikolog Ty Tashiro, günümüzde evlenen her 10 çiftten yalnızca 3’ünün beraberliği sağlıklı bir şekilde yürütebildiğini belirtiyor.

Sosyologlar, 1970’li yıllarda aniden artan boşanma vakalarından sonra bu patlamanın ardındaki nedenleri araştırmaya karar verdiler. Boşanma oranındaki bu artışın çocuklar üzerinde olumsuz etki bırakabileceğini düşünen psikologlar da, çiftleri laboratuvar ortamına sokup iletişim şekillerini inceleyerek sağlıklı bir ilişkide olması gerekenleri analiz etme arayışına girdiler.

Evlilikte mutsuzluğun ortak sebepleri

Psikolog John Gottman da bu akımda yer alan ve çiftler arası ilişkiyi inceleyerek analizler yapmaya çalışan bir araştırmacı. Geçtiğimiz kırk yıl boyunca binlerce çiftle gerçekleştirdiği çalışmalarla, iyi ve sağlıklı bir ilişkinin temellerinde ne olduğunu çözümlemeye çalışıyor.

John Gottman ve Robert Levenson’ın 1986 yılında Washington Üniversitesi’nde gerçekleştirdikleri çalışma, sağlıklı ve uzun bir ilişkinin bileşenlerini açıklayan en önemli araştırmalardan biri.

Bu araştırmada, deneklerin vücutlarının çeşitli bölgelerine elektrotlar bağlanarak birbirleriyle ve araştırmacılarla ilişkileri hakkında konuşmaları istendi. Çiftlere ne zaman ve nasıl tanıştıkları, birlikte çözümledikleri bir problem, hatırladıkları olumlu bir an gibi ilişkilerine dair durumlar üzerine düşünebilecekleri sorular sorularak bağlanan elektrotlar yardımıyla kan basınçları, kalp atış hızları ve ürettikleri ter miktarları ölçümlendi. Bilgiler kaydedildikten 6 yıl sonra bu çiftlerin hala beraber olup olmadıklarını öğrenmek için bir devam çalışması yapıldı.

Toplanan verilerden sonra Gottman çiftleri iki grup altında topladı: Başaranlar ve başarısızlar. Başaranlar grubundaki çiftler, 6 yılın sonunda hala ilk günkü gibi mutluyken, başarısızlar grubundakilerin ilişkilerinde mutsuz oldukları ve büyük bir kısmının ayrıldıkları gözlemlendi.

Çiftlerden alınan veriler analiz edildikten sonra, başarılı olan grup ve başarısız olan grup arasında ilginç farklılıklar olduğu gözlemlendi. Başarısız olan çiftlerin, 6 yıl önceki deney sırasında konuşurlarken genelde sakin gibi göründükleri, ancak elektrotların ölçtüğü değerlerin bu sakin görünümü yansıtmadığı görüldü. Yani ilişkileriyle ilgili konuşurken kan basıncı yükselen, kalp atışları hızlanan ve daha hızlı terleyen çiftler, 6 yıl sonrasında daha mutsuz ve genelde ayrılmış oldular.

Başarılı olan grubunsa, tam tersine vücutlarındaki uyarılma miktarının çok daha düşük olduğu görüldü. İlişkilerinde başarılı olan kişiler birbirlerine daha bağlı hissettikleri, daha anlayışlı oldukları, orta noktada buluşabildikleri ve birbirlerinin yanında rahat oldukları için vücutlarında herhangi bir gerilim ya da stres belirtisi görülmedi.

Gottman, başarılı olan grubun birbirlerine karşı nasıl bu kadar anlayışlı ve hoşgörülü olabildiklerini, başarısız olan grubun neden bu özellikleri gösteremediğini de merak etti ve 1990 yılında tamamlayıcı bir araştırma daha yaptı.

Washington Üniversitesi’nin bir laboratuvarına güzel bir kahvaltı ve rahat bir yatak yerleştiren Gottman, 130 yeni evli çifti bir süre bu ortamda tutarak gözlemledi.

Tüm gün boyunca odada duran çiftlerin birbirleriyle olan iletişimleri gözlemlenerek bazı sonuçlar elde edildi. Örneğin, dışarıdan geçen bir kuş için karısına ‘Aa dışarıdaki kuşa bak ne kadar güzel değil mi?’ sorusunu soran bir kocanın, bu sorusunun altında karısından kendi fikrine katılıp katılmadığıyla ilgili bir bilgi, bir onay ya da destek beklediği; karşıdaki kişinin verdiği tepkilerin aralarındaki iletişimin kalitesini belirlediği ortaya çıktı.

Burada, tepki veren tarafın iki seçeneği vardı: Ya kocasına katılarak onu onaylayan doğrultuda, ya da tam tersi bir tepki verecekti. Karşı tarafın verdiği bu cevap, ilişkideki iletişimin ve çiftlerin birbirlerine gösterdikleri saygı, sevgi, bağlılık ve güven gibi kavramlar hakkında bilgi verici nitelikteydi.

Araştırmanın sonunda, çiftler arasındaki duygusal ihtiyaçları tatmin etme hedefine yönelik iletişim becerilerinin  evliliklerin problemsiz yürümesinde %94 gibi yüksek bir oranda etkili olduğu ortaya çıktı.

İyilik ve cömertliğe karşı kin ve eleştiri

Gottman, yaptığı araştırmalar sonucunda çiftlerin birlikte yer aldıkları ekosistemin içinde kendi kişisel ihtiyaçlarını besleyebilecekleri, sosyal bir yapı aradıklarını ve bu ihtiyaçları karşılanmadığında ilişkilerinde problem yaşadıklarını ortaya çıkardı. Gottman’a göre ilişkilerinde problem yaşayan çiftler, birbirlerine saygı duymak ve pozitif davranışlarını takdir etmek yerine sürekli eleştirmeye ve yargılamaya eğilimliler.

Diğer taraftan hoşgörülü ve cömert bir yaklaşım, çiftleri bir arada tutan en önemli özelliklerden birisi. Gottman’ın araştırmalarından bağımsız olarak yapılan başka bir araştırma, hoşgörünün evliliği ayakta tutan ve partnerlerin birbirine olan saygısını canlı tutan en önemli belirleyicilerden olduğunu gösteriyor. Hoşgörünün var olduğu bir ilişkide iki taraf da kendisini değerli, anlaşılmış ve sevilmiş hissediyor.

Hoşgörü, sanıldığının aksine sinirli olduğumuz zamanlarda bunu bastırmamız ya da hislerimizi gizlememiz değil; aksine bu duyguları karşımızdaki kişiye nasıl aktardığımızla ilgili bir durum.  Örneğin, ev işlerine yardımcı olmadığı için partnerinize sinirlenip kavga etmek ya da ev işlerinin paylaşılmasının neden önemli olduğunu ve sizin için ne anlam ifade ettiğini açıklamak tamamen hoşgörü yeteneğinizle ve kişisel tercihinizle alakalı bir durum.

Hoşgörü, zaman zaman cömertlikle de karıştırılan bir kavram. Partnerinize zaman zaman küçük hediyeler almak aranızdaki iletişimi güçlendirebilir; ancak hoşgörü somut hediyelerden çok, partnerinizle olan iletişiminizde sergilediğiniz tavırla alakalı bir durum.

İlişkide hoşgörülü olmanın en kolay ve etkili yollarından biri, partnerinizin size karşı sergilediği tavırlara pozitif bir algıyla yaklaşmak.

Hoşgörülü olmanın bir diğer yoluysa, ortak paydada buluşabilmek. Partneriniz mutlu olduğunda ya da onu heyecanlandıran bir konuyu sizinle paylaşmaya çalıştığında, empati kurarak onun hislerine ortak olmak, aranızdaki iletişimi güçlendirecek ve birbirinize karşı daha pozitif olmanızı sağlayacaktır. ”İyi dost kötü günde belli olur” sözü doğruluğunu korusa da, sevdiğiniz kişilerin iyi günlerinde de yanlarında olmanız ve onların sevincine ortak olabilmeniz, en az kötü günde verdiğiniz destek kadar ilişkinizin kalitesini etkileyebilecek bir durum.

2006 yılında, Shelly Gable önderliğinde yapılan bir araştırmada, laboratuvar ortamına alınan genç çiftlerden yaşadıkları pozitif olayları partnerleriyle paylaşmaları istendi. Araştırmacıların amacı partnerlerin birbirlerinin pozitif paylaşımlarına nasıl tepki vereceklerini ölçmekti. Araştırma sonucunda, çiftlerin verdikleri cevaplar türlerine göre dört ayrı başlık altında toplandı: pasif yıkıcı, aktif yıkıcı, pasif yapıcı, aktif yapıcı. Örnekle açıklayacak olursak;

Diyelim ki çiftlerden biri üniversite sınavında başarılı olarak istediği bölümü kazandı ve bunu büyük bir sevinçle partneriyle paylaştı.

Pasif yıkıcı bir cevap vermek, partnerinizin bu başarısını görmezden gelmeniz anlamına gelir. Böyle bir durumda sessiz kalmak ya da ilgilenmiyormuş gibi davranmak ve konuyu değiştirmek, pasif yıkıcı bir yaklaşımdır.

Pasif yapıcı tavırda, partnerinizin aldığı bu güzel habere sevindiğinizi kısa ve klişe yollarla belli edersiniz. ‘Bu muhteşem bir haber.’ gibi biraz yapmacık bir tavır sergileyebilirsiniz.

Aktif yıkıcı tepki, partnerinizin yaşadığı sevince negatif yönlerden yaklaşmanızı ve onu eleştirmenizi içerir. ‘Kazandın ama bu bölümü bitirebileceğine emin misin? Okulun parasını nasıl ödeyeceksin? Daha iyi bir yeri kazanabilirdin.’ gibi olumsuz ve eleştirel tavırlarla partnerinizin tün neşesini bir anda endişeye dönüştürebilirsiniz.

Aktif yapıcı tepkide ise, partnerinizle empati kurarak sizinle paylaştığı olumlu duruma en az onun kadar sevindiğinizi gösterecek bir tepki verirsiniz.

Tüm bu dört tepki durumundan, tahmin edebileceğiniz gibi en hoşgörülü ve yapıcı olanı, aktif yapıcı tepki. Aldığınız pozitif haberler karşısında mümkün olabildiğince empati kurmak ve partnerinizin sevincini paylaşmak, aranızdaki iletişimi olumlu yönde etkiler. Bu nedenle evliliğinizi ya da ilişkinizi uzun süreli kılabilmek için partnerinizle ortak noktalarda buluşmaya, problemler karşısında yapıcı bir tavır izlemeye ve birbirinize karşı hoşgörülü olmaya dikkat etmelisiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale