X

İçinizdeki ufaklığa kulak verin: Anlattıklarını duyduğunuzda hafifleyeceksiniz

Kendime almış olduğum notlarımdan bir tanesine az evvel rastladım: “İçindeki küçük kızı unutma. Biraz seninle vakit geçirmeye, eğlenmeye ihtiyacı var.” Aynen böyle yazmışım 02 Nisan 09:50’de.

Ebeveyn değilim ama bu konu özelinde yaptığım meditasyonlar sonucunda hissettim ki içindeki çocuğu öncelikli olarak “görmen” sonra ona nasıl baktığın, nasıl davrandığın, nasıl sevdiğin, nasıl zaman geçirdiğin, yani içindeki minnoşa ettiğin annelik en büyük, en sağlıklı pusulan olabilirmiş kendi çocuklarını büyütme yolunda.

Sen her şeyden, herkesten önce içindeki minik versiyonuna nasıl davranıyorsun? Hiç bakabildin mi?

Ben ara ara bakıyorum. Halini, hatrını soruyorum. “Ben buradayım, merak etme, yalnız değilsin” diyorum. Öfkelendiğinde aslında ihtiyacının ne olduğunu anlamak için kulak kabartıyorum kalbime.

Yine öyle bir zamandı geçtiğimiz günler. Nefes nefese hiçbir şeye yetişemiyor, onu bunu okuyup okuyup öğrenemiyor, hiçbir bilgiyi aklımda tutamıyor ve panik halinde ne yapacağımı bilemez çırpınıyordum.

İspatlamaya çalışır bir halim vardı kendimi; kime, neye bilmeden.

Minik kız çocuğa Gamze’ye sorayım istedim neler olduğunu. Bakmayın minik, minnoş falan dediğime. Özgürlüğüm, yaratıcılığım, aşkım, varoluşum; her şeyim ondan geçiyor. O minik bilgem benim.

Tüm dikkatimi verdim kendisine, çünkü bazen gerçekten fısıltıyla konuşabiliyor.

Nasılsın? Neler oluyor? Biraz yavaşlamak ister misin?” diye girdim konuya.

Ağlamaya başladı/başladım. İçimde bir minnoş olduğu gibi bir anne de vardı. Bir baktım ki minnoş o anneye kendisini sevsin, değer versin diye çılgın gibi çalışıp soluklanmadan her şeyi öğrenmeye çalışıyormuş. Daha önce bu halini bu kadar net fark edemediğim içimdeki anne de bu davranış kalıbını almış direkt kendi annemden, bir güzel kopyalamış. Meğer ezbere annelik yapmaya başlamış.

Hoop! Orada dur bakalım anne!” dedim. Bu annelik ben değilim, bana ait değil. Çocukken görüp üzerine aldığın annelik bu. O zamanlar her çocuk çekti bu ızdırabı: “Çalışırsan, başarılı olursan severim seni.” Bu kalıplarla büyüyen her çocuk da aynen çocuklarına akıttı kendisinde varolanları; tüm bu kalıplar dahil. Tabii eğer farkında değilse. Eğer bir noktada farkediyorsa benim şu an farkettiğim gibi; işte orası sonsuz şefkat! Tam orası müthiş bir yaratıcılık! Kendi anneliğini yaratma zamanı demektir bu!
Çünkü kendisine nasıl annelik yapıyorsa insan, ancak o kadarını yapabilir çocuklarına, çevresine. Eğer hoyratsa içindeki miniğe, nasıl mümkün olsun hoyrat olmamak dışarıdaki miniklerine?

Hem artık o günler geride kaldı.
Sen o davranışlarını kopyaladığın anne olmadığın gibi; tüm bu davranışları öğrendiğin annen bile artık o anne değil.
Zaman herkesi evirdi bir güzel.

Güzel haber: Zamanında yaşamış olduğun o beklentileri olan, katı anne modeli artık olmak zorunda değil Gamze. O zaten artık yok. Sen ona tutunursan olmaya devam edebilir sadece.
Sen kendi anneliğini yarat, yaşat.

Sonra kalbimde biraz durup etrafıma bakınınca hemen gördüm kalıpsız, tamamen ben olan o yepyeni ışık anneyi: Sevgi dolu, şefkat ışığı yayıyordu, yumuşacıktı.

Geldiği gibi şefkatle baktım hemen minnoşa ve sordum: “Pişşt ben geldim. Gel kucağıma bakalım ilk başta. Ve söyle: İhtiyacın ne bakalım?

Minnoş ağlayarak cevapladı:
Ben hiç bir şey çalışmak, öğrenmek istemiyorum. Çok yoruldum. Ben sadece annemin dizlerinde yatmak ve başımı sonsuza kadar okşamasını istiyorum.

Ve ezber anneden bir farkındalık anıyla ışık anneye dönüşen içimdeki canım anne şöyle seslendi:
Hadi uzan kucağıma. Buradayım. Seni çok seviyorum. Hiç ama hiçbir şey yapmak zorunda değilsin seni sevmem için. Ben zaten sadece varolduğun halinle seni çok ama çok seviyorum. Dilediğin kadar, ihtiyacın olduğu kadar yatabilirsin kucağımda. İstersen hiçbir şey yapma; ben seni hayatının sonuna kadar yine hep ama hep seveceğim. Başını okşayacağım böyle hep sen istediğin sürece. Senden hiçbir beklentim yok. Hayatta ne yapıp yapmak istemediğin, senin kendi deneyimlemeyi isteyip istemediğin şeyleri gösterir, hepsi bu kadar. Bunların sana olan sevgimle, sana verdiğin ve vereceğim değerle hiçbir alakası yok. Ben seni var olduğun için çok seviyorum!
Senin varlığın benim için mucize asıl!
İyi ki varsın minnoş.
Kal burada, ben de seni doya doya seveyim!
Ben hep buradayım artık, seninle. Çok seviliyorsun, unutma minnoş.

Ve hayatımdaki en rahatlamış, sakinlemiş, yumuşacık olmuş hallerimden birine girerim… İçimizdeki çocukların günleri de çok kutlu olsun! Çok çok!

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Kendinizi ne kadar kabul ediyorsunuz: Eksikliklerinizi de sevebilir misiniz?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale