X

İçinizdeki ejderhayı evcilleştirin: Öfkenizi nasıl kontrol edebilirsiniz?

Kızgınlığı, öfkeyi gerçek ya da mitolojik bir hayvana benzetseniz bu ne olurdu? Sizce de öfke, yakıcı yapısıyla, ağzından alev çıkarma özelliğine sahip mitolojik bir hayvan olan ejderhaya benzemiyor mu? Evet bazen neredeyse ağzımızdan alev çıkacak kadar sinirleniyor, öfkeden ne yapacağımızı şaşırmış bir hale geliyoruz. Öfke aslında doğru ifade edildiği ve kontrol altına alındığı takdirde temel ve yararlı bir duygudur. Ama ya öfkeye bağımlıysak ve bu bağımlılığımız bize zarar veriyorsa? Peki ama neden öfkeye bağımlıyız?

Her birimizin içinde geçmişten gelen birtakım yaralar var. Bu yaraları iyileştirmediğimiz zaman yaralarımız bizi öfke bağımlılığına itiyor olabilir. Diyelim siz çocukluğunuzda haksızlığa uğradınız. Bu içinizde haklı olarak bir öfke oluşturmuş durumda. Şimdi siz bir yetişkin olarak ne zaman haksızlığa uğrasanız içinizdeki haksızlığa uğramış yaralı ve öfkeli çocuk iyice öfkeleniyor. Sizi istemediğiniz davranışlara iten şey işte bu öfke. Öfkenizi yapıcı bir şekilde ifade etmediğiniz, onun üzerinde çalışmadığınız için öfke, sisteminizden çıkış yolları arıyor.

Çıkış yolları olarak da ya sizi dedikodu yapmaya yöneltiyor, ya da insanları eleştirmeye. Bu durumların farkına varmadıkları için sağlıklarına dokunmasına rağmen kendilerini olur olmadık şeyler için sinirlendiren insanlar tanıyorum. İçindeki öfkeyi dışa vurmak için tüm dünyaya eleştirel gözlerle bakıp, önüne geleni kötüleyen insanlar biliyorum. Elbette ki herkes nasıl yaşayacağını kendi bilir. Ancak duygusal yaralarımızı iyileştirmediğimiz ve öfkemizin üzerinde çalışmadığımız takdirde kendimizi duygusal olarak zehirlemeye devam edeceğiz. Duygularımız bedenimizi etkilediği için de asla bütünsel bir sağlığa kavuşamayacağız.

Birçok araştırmanın da gösterdiği gibi sık sık öfkelenmek sağlığımıza kötü etki edebiliyor. Elbette hiç öfkelenmemek, sinirlenmemek mümkün değil. Ancak kendimizi koruma altına almak için öfke gibi yakıcı duygularımızı doğru bir şekilde ifade edebilmeyi öğrenmeliyiz. Öfkeli olma halimize bağımlı olmayı kesip bu tip huylarımızı canımızdan çok sevmekten vazgeçmeliyiz.

Bu yüzden de içimizdeki öfke ejderhasını evcilleştirmeyi öğrenmeliyiz. Öfke kontrolü, bireye öfkeyi doğru ifade etme becerisi kazandırmak için yapılan girişimdir. Öfke kontrolünde temel amaç kişinin saldırganlıktan uzak, şiddet içermeyen, kişinin çevresindekilere ve kendisine zarar vermeyecek şekilde duygusunu ifade etme becerisi kazanmasıdır. (Lockman JE, Wells KC. 2004)

Öfkenin kontrol edilmesinde bilişsel yöntemlerde ilk adım olarak öfkenin bedensel, ruhsal, davranışsal belirtilerinin fark edilmesi gerekmektedir. Diğer adımda ise öfkeye neden olan etmenleri ve bireyin öfke nedeniyle kendisine ve çevresine sergilediği davranışları fark etmesi gerekmektedir (Mırsal ve ark. 2004).

İlk iş öfke çizelgesi oluşturmak

İşe ilk önce bir öfke çizelgesi oluşturarak başlayabiliriz. Bir deftere şu soruların cevaplarını yazabilirsiniz.

1- Sizi öfkelendiren olaylar nelerdir? Öfkenizi tetikleyen durumları tanımlayın.
2- Öfkelendiğiniz zaman kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
3- Öfkenizi nasıl ifade ediyorsunuz?
4- Gün içinde sinirlenmenize yol açacak televizyon programları ya da filmler seyrediyor musunuz?
5- Hoşunuza gitmeyen olaylara sinirli bir şekilde yaklaşmazsanız haksızlığa uğrayacağınızı mı düşünüyorsunuz?

Öfke kontrolünde en önemli olay, bizi öfkelendiren durumlara biraz sakinleştikten sonra tepki vermeyi öğrenmektir. Öfkeye neden olan durumlarla yüzleşme, bunlardan kaçınma, olaya değişik açıklamalar getirme ve farklı bakış açıları düşünme, bireyi bu durumlarda daha doğru tepkiler vermeye yönlendirebilir. (Türk Psikoloji Bülteni 1999, Türk Psikologlar Derneği 2004 ).

Öfke yaşandığında tepki vermeden önce neler yapılabilir?

1- Öfkelendiğiniz zaman durum ne olursa olsun sinirle hareket etmemeye özen gösterin. Önce sakinleşmeniz lazım.

2- Diyelim iş yerinde sinirlendiniz ve öğle tatiline daha çok var. Eğer mümkünse -yani bir toplantının ortasında değilseniz- tuvalete gidip, derin derin nefes alın. (Bu egzersiz için en ideal yer tabii ki tuvalet değil ama iş yerinde başka bir alternatif pek yok.) Gözlerinizi kapayın. Kendinizi 1-2 dakikalığına bile olsa, en sevdiğiniz plajda hayal edin. Güneş sizi tatlı tatlı ısıtıyor. Deniz çok güzel bir şekilde ışıldıyor. Havada mis gibi iyot ve en sevdiğiniz güneş kreminin kokusu var. Gözlerinizi açın. Daha sakin misiniz şimdi? Harika. İş yerinden kimseye sinirlendiğinizi belli etmeden gününüze devam edebilirsiniz.

3- Eğer sinirlendiğinizde evdeyseniz; mümkünse bir beş dakikalığına bile olsa sırt üstü şekilde yatağınıza uzanın. İlk önce sinir, kızgınlık hissini vücudunuzun hangi bölgesinde hissettiğinizi bulmaya çalışın. Daha sonra bir elinizi karnınızın, diğer elinizi göğüs bölgenizin üstüne koyup, 1-2 dakika bu şekilde nefes alıp verin. Gözlerinizi kapayın. Sizi sinirlendiren olay neyse o olayı bir balonun içine koyduğunuzu hayal edin. Balonu gökyüzüne salın ve gözden kaybolduğunu düşünün. Gözlerinizi açın.

4- Kalp meditasyonu yapın. “Kalp meditasyonu da nedir?” dediğinizi duyar gibiyim. Hemen anlatıyorum. Gözlerinizi kapayın. Kalbinize odaklanın ve nefes alıp verin. Kalbinizin tam orta yerinde küçük, minicik bir gül tohumu olduğunu hayal edin. Bu gül tohumu siz nefes alıp verdikçe büyüyor. Şimdi kalbinizdeki gülün büyüdüğünü ve dünyadaki en güzel pembe tonuna büründüğünü hayal edin. Güzel kokusu burnunuza kadar geliyor. Kalbinizdeki gülün kokusunu, rengini, şeklini hayal ederek gevşeyin. Şu an sakinsiniz. Gülünüze bir kere daha bakıp gözlerinizi açın. Gününüze bu güzel ve sakin hislerle devam edin.

5- Yine sırt üstü uzanıp, gözlerinizi kapatın ve sizi sakinleştiren bir müzik dinleyin. Kendinizi müziğin kollarına bırakın. Bırakın notalar içinizdeki siniri, öfkeyi, kızgınlığı alsın götürsün. Kendinizi sakin hissedene kadar müziği dinlemeye devam edin.

Kendinize sakinliği öğretin

Eğer sık sık sinirlenmeye alışık bir insansanız vücudunuz sakinliğin nasıl bir his olduğunu unutmuş olabilir. Bu egzersizleri sık sık yaparak kendinize sakinliği öğretin. Sakinliği öğrenmenin yanı sıra öfkeyi kontrol etmek için yaşama geçirilmesi gereken bazı iletişim teknikleri vardır. Bunlar; (Kökdemir 2004, Türk Psikoloji Bülteni 1999)

• Atılganlık (kendini uygun ifade etme)
• Dinleme
• Tartışma (İki insan arasındaki çatışmayı fikir birliğine vararak çözme)
• Eleştirme (Yapıcı eleştiri yapabilme ve alabilme becerisi)
• Yansıtma (Kişinin, davranışının kabul edilemez olduğunu algılama sorumluluğunu alma becerisi)

Bu beş beceriyi hayatınıza katmayı öğrenin. Yani öfkelendiğiniz zaman ilk önce sakinleşin ve bu beş beceriden duruma uygun olanlarıyla öfkenizi sağlıklı bir şekilde ifade edin. Unutmamak gerekir ki sağlıklı öfke, belirli ve haklı bir sebep-sonuç ilişkisi içerisinde, uygun zamanda, uygun kişiye, uygun nedenlerle, kontrollü şekilde ifade edilen öfkedir. (Eroğlu, F. 2007)

Size öfkenizi sağlıklı şekilde ifade edeceğiniz günler diliyorum.

Bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. 2019 yılını “Kendini Sevme” yılı ilan ettim. Kendini sevmekle ilgili psikoloji egzersizlerini #kendinisevmeyılı hashtagi ile paylaştığım Instagram hesabım @ranakutvanrsolaker@gmail.com 

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:
Eroğlu, F. (2007). Davranış Bilimleri. İstanbul: Beta Yayın.
Kökdemir H (2004). Öfke ve öfke kontrolü. Pivalko, 3(12), 7-10.
Lockman JE, Wells KC. The Coping Power Program for preadolescent agressive boys and their parents: outcome effects at the 1- year follow-up. J Consult Clin Psychol 2004; 72:571-578.
Mırsal H, Kalyoncu A, Pektaş T. Alkol bağımlılığında nüks 
Türk Psikoloji Bülteni. Öfke: O sizi kontrol edeceğine siz onu kontrol edin 3 (7), 79-85.
Türk Psikologlar Derneği.

İlginizi çekebilir: Kendinize iyilik yaparak mutlu olmak için zihninizi eğitin

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale