X

Hesapları kapama vakti: Her şeyle yüzleşmeye var mısınız?

Hesapları kapatalım mı? Herkesle, her şeyle, yarım kalmışlarla, eskilerle, yüzleşmediklerimiz, hala kafamızda dönüp duranlarla…

Bakkala vermeyi unuttuğumuz iki lirayı, gidemediğimiz kahve davetini, ertelediğimiz son lokmayı… Hepsinin üzerini bitti diye çizelim mi? Sonra elimize bir çalı süpürgesi alıp köşe bucak tozunu attıra attıra temizleyelim kafamızın içini! Oh be!

Sevmediğinle artık pek de uğraşmayıp, anlaşamadığını kendi haline bırakıp, gitmek istemediğin yere gitmeyip, istediğin için davet beklemeyip… Becerdin, beceremedin diye kendini dövmekten vazgeçip, olana tamam şimdilik bu kadar diyelim mi?

Şarkı söylemek için açtığımız ağzımızdan anlamsız sesler çıkarıp hiçbir şeye benzemeyen danslar edelim mi?

Sağlıklıydı, organikti, gezeni gezmeyeni fark etmez. Hangi tavuğun yumurtasıydı dert etmeden gönlümüzce doyduğumuz kadar yiyeyim mi?

Arap, Kürt, züğürt demeden sevelim mi? Sevmiyorsak da sevmeyelim ama mık mık etmeyelim değil mi!

Bir rahat!

Bir sakin!

Hepsini kendime de söylüyorum, siz de başkasına değil de kendinize söyleyin olur mu?

Herkes kendi kapısının önünü süpürse efsanesi burada da geçerli. Kapımızın önünü süpürelim! Bilen tarafımın bilmeyen tarafıma öğütleri ve bilmeyen tarafımın bilen tarafımı dürtmeleri bunlar, hep olduğu gibi…

Çok bilmekten, bu kadar bilgiden, teknikten, korumaktan kollamaktan, saklamaktan sıkılmadınız mı? Eşya bekçiliğinden, bilgi bekçiliğinden, gelenek bekçiliğinden, karı-koca bekçiliğinden, arzu istek bekçiliğinden, ölüm bekçiliğinden… Sıkılmadınız mı?

Hızlı hızlı dönmek lazım, hızlı hızlı hiç durmadan.. Sağımıza solumuza yapışmış her ne varsa, ne yargı, ne çamur, ne arkaik inanç… Gitsin, bitsin, kopsun artık dediğimiz ne duygu varsa merkez kaçtan fırlasın gitsin, çıksın yörüngemizden…

Öyle hızlı hareket edelim ki, yapışamasın üzerimize, tutunamasın…

İlk sema dönüşü denememden sonra bir rüya gördüm.

O kadar hızlı dönüyordum ki, içimi boğan her şey benden bir kol boyu uzaklaştı. Tam ortada sakince izleyen, gözlemleyen kendimi gördüm orada, tam merkezde, incecik naif bir ışık…

Tek tek gözlemledim olduğum yerden neyi ben sanmışım, neyi kim sanmışım… Ne yargılar, ne inançlar!

Sonra daha da hızlı döndüm! Döndükçe merkezim hem aşağıya hem de yukarıya uzadı da uzadı… Hem yukarıdan gördüm hem aşağıdan, hem içeriden gördüm hem de dışarıdan…

Dönmek demişti ilk dersinde canım Ziya Azazi, sadece bedenen olmaz.

Zihnimizde de hızla dönelim mi?

Yapışıp kalan ne varsa çıksın ortaya, aksın gitsin. Bırakalım öğrenirken çok zaman harcadık diye tutunduklarımızı, daha farklısını görmediğimiz için yargılayıp dışladıklarımızı, alıştığımızdan farkına bile varamadıklarımızı…

Burnumuzun dibinde artık deri olmuş duygularımızı…

Öyle bir şaşırt ki kendini, ne varsa dökülsün üzerinden sana ait olmayan. Ha olana da bir göz atıver, beğenmezsen koyarsın yol kenarına.

Sema dönüşlerinde beden kendini şaşırıyor, ben mi dönüyorum dünya mı diye! Denge kristalleri şaşırıyor, görme şaşırıyor, içeride ne kadar sıvı varsa çayın dibi karışıyor! Ama çayın tortusu nasıl ortaya birikirse, mesele de oraya birikiyor işte. Dünya şaşırınca, sadede geliyor arkadaş!

Aynen öyle işte, zihni de şaşırtmak lazım, egoyu şaşırtmak lazım. Belki güzelim ahu gözlerinle hoşlandığın adama bakarken şaşı taklidi yapman lazım. Bilmediğin yerde yersiz konuşup, bildiğin yerde susman lazım. Kaşını bıyığını almadan fotoğraf çektirmen, onu da profiline koyman! Olmadı çirkin sesinle avazın çıktığı kadar şarkı söylemen… Fikrini değiştirmen, kararından sebepsiz dönmen lazım.

İyice saçmaladıktan sonra, her şeyi bir güzel alt üst ettikten sonra, tutunduğun, senden yukarı koyduğun her şeyi ve herkesi oradan bu şekilde indirdikten sonra sadede gelmen lazım arkadaşım…

Hesapları kitapları, borçları harçları, eski defterleri, yeni alacakları, hesabı sorulacakları, günü gelince bakılacakları…

Hepsiyle helalleşip, hakkıyla kapatıp sadede gelmemiz…

Aynanın karşısına geçip, “Bugün senin için ne yapabilirim?” diye sormamız…

Temiz ve çapaksız!

Ay gibi duru olsun bu hafta gönlünüz, bir de dönebiliyorsanız dönün, çok güzel…

 

İlginizi çekebilir: Şikayet ederken asıl gerçekliği kaybediyor olabilir misiniz?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale