X

Her şeyin durduğu yer “zihnim” bugün ne ister?

Hayatımızın her anı o derece hızlı akmakta ki; yetişmeye çalıştığımız toplantılar, bitirilmesi gereken raporlar, sunumlar, sonra öğrenci olanlarımız için sonu gelmeyen ödevler, anne baba olanlarımız için gündüz mesaisi kadar yavrularımızla geçirmemiz gereken gece mesaimiz… Hayat bizlerden sürekli bir mücadele bekler aslında hiç durmayan ve hatta sürekli daha da yoğunlaşarak giden bir mücadele…

“Her şey havada asılı kalsa, tüm insanlar, tüm araçlar, tüm makineler, tüm sesler ve dünya dursa…”

Gün başladığında telaş içinde uyanırız, telaş içinde evden çıkmaya, yetişmeye çalışırız. Bunu başardığımızda işte bizi yeni telaşlarımız bekler… Bütün gün kendimizi ortaya koymaya ve elimizden gelen emeği gayreti göstermeye odaklanırız. Bu da yetmez iş çıkışında belki arkadaşlarımız ile buluşuruz, belki az da olsa spor yapmaya vakit ayırıyoruzdur. Veya eve dönüp bitirmemiz gereken ev işlerimize gömülürüz bazı zamanlarda…

İşte bir gün sadece mücadele ve koşturmakla geçer. Biz istesek de istemesek de… Genellikle bunun farkında olmuyoruz. Ben bu yazımda sizlerle sorgulayalım istiyorum, sadece ve sadece bizlere ait bir alan olsa, hani filmlerde olduğu gibi “zamanı” durdursak. Her şey havada asılı kalsa, tüm insanlar, tüm araçlar, tüm makineler, tüm sesler ve dünya dursa… Bizim istediğimiz o noktada sadece 5 dakika için biz o muhteşem mücadeleci ruhumuzdan vazgeçsek. O kapıları kapatıp bembeyaz bir gökyüzüne, dümdüz olağanüstü güzel kokularıyla bizi büyüleyen bir su birikintisine bakacak kadar zamanı, dünyayı ve akışı durdursak…

Derin derin nefes alsak ardından, tüm dünya durmuşken ve zamanda asılı kalmışken. Aldığımız her nefesimizin akciğerlerimize giren havanın yaradılışının güzelliğinin varlığının nasıl da büyülü olduğunun farkına varsak. Gözlerimizi kapatsak sonra kendimizi çokça yüksek bir dağda kurulu bir ruhani mekânda bulsak… Derin derin rüzgâr esiyor olsa yanımızdan, içimizden, gerimizden. Ve biz sadece otursak o dağın başında, orada tüm dünyayı görsek…

En çok da kim olduğumuzu, adeta dışımıza çıkıp kendimize bakabilsek… Durmuş olan bu zamanda ne istediğimizi, nereye gitmekte olduğumuzu, bugün, şu anda ne hissettiğimizi, neye ihtiyacımız olduğunu, gerçekten ta içimize kadar saydam bir yüzeye bakar gibi kendimize safça yargılamadan saklamadan, gizlemeden ve en önemlisi korkmadan öylesine bakabilsek…

“Dünyanın bize dayattığı tüm dıştan içe olan varlığı reddetsek, adeta soyunduğumuz giysilerimiz gibi tek tek çıkartıp bir yana bıraksak bu askı halinde, dünyayı durdurmuşken…”

Yalnızlığımızdan korkmadan, kaybetmekten, zamanı durdurmaktan, asılı olmaktan, her giden şeye yetişmeye çalışmaktan sıyrılsak, sonra muhteşem ve mükemmel olmak için verdiğimiz emeği bir kenara bırakabilsek o dağın tepesinde… Sonra, bıraktığımız egomuza uzaktan şöyle bir el sallasak, kıskançlığı, kendini büyük görmeyi, “en iyi ben olacağım” koşuşturmasını, benim oğlum kızım diğer kişinin oğlundan kızından daha iyi okullara gidecek düşüncelerimizi, karşılaştırmalarımızı, dışarıdan dayatılan “yeni” almaya özenimizi…

Dünyanın bize dayattığı tüm dıştan içe olan varlığı reddetsek, adeta soyunduğumuz giysilerimiz gibi tek tek çıkartıp bir yana bıraksak bu askı halinde, dünyayı durdurmuşken… İşte bu hayata geldiğimiz gibi çocuk halimizle henüz o dışarıdan gelenleri “kendimizin özümüzmüş gibi” kabul etmeden öyle olduğuna “inandırılmadan” önceki halimize, o saydam oluşumuza geri dönebilsek…

“Ben burada ne arıyorum?” diye sorabilsek korkmadan.

Sadece beş dakika içerisinde, düzenli derin nefes almakla, kendi dünyamızın sınırlarını yeniden keşfedebilsek… Aslında o acele, o telaş, o “yapacağım” bilgeliği ile unutuverdiğimiz “an” bizi kucaklasa…

Sonra yine filmlerde olduğu gibi bir dokunuşumuzla dünya yine dönmeye, trafik yine akmaya ve bizler yine koşuşturmaya devam etsek… Bu sefer yepyeni gözlerle bakabilsek hayatımıza… O an ilk defa “Bu hayatın içinde olan ben miyim?” sorusuna yanıt vermek gerekiyormuş gibi. “Ben burada ne arıyorum?” diye sorabilsek korkmadan. Ve vereceğimiz cevapta “yetişmeye çalışmak”, “mükemmel için kendimizden vazgeçmek”, “yapamadığımız her şeye üzülmek” olmasa… Sadece olduğumuz halimizle dünyanın en tatlı annesi olabilsek, bir şirketin gerçekten elinden gelen emeği ardına koymayan genç çalışanı, bir çocuğun sabah kahvaltısına sevgi katarak hazırlayan annesi veya sadece sokakta yürüyebilmek işlevinin bile ne kadar büyük bir lütuf olduğunu her adımında şükürle tekrar eden bir kişi…

“Hayatımızın her anı adeta bir akarsu gibi akış gider, bizler suyun başında durur ya gidişine üzülürüz veya bu akışa büyülenmiş gözlerle bakabiliriz.”

İşte hayatımızda tüm bu koşuşturmaya, bizi bazen yoran bazen adeta ezip geçiveren tüm bu hızlı akışa rağmen kendimiz olmamız, hayatı yavaşlatabilmemiz ve en önemlisi sürekli yetişmeye çalışmaktan kurtulabilmemiz yine bizlerin elindedir.

Hayatımızın her anı adeta bir akarsu gibi akış gider, bizler suyun başında durur ya gidişine üzülürüz veya bu akışa büyülenmiş gözlerle bakabiliriz. Büyülenmek için “durup” ve yine “durup” ve gerçekten “durup” bakabilmemiz gerekir…Aynı akarsuya bakıp üzülmek de büyülenmek de bizim elimizde. Bugün bu yazımı okuyorsanız ve mücadelenizde bir “nefes” almak aranız bile olmuyorsa, hayatınızdaki sorumluluklarınız kendinize ayırabileceğiniz 5 dakikanın bile önüne geçtiyse, yine bir an her şey dursun diye içinizden geçiyorsa, işte o an ve bunu gerçekleştirebilmek; zamanı durdurabilmek bizim elimizde… Sadece “durmanız” ve derin bir nefes almanız yeterli…

 

İlginizi çekebilir: Yaşamınızı güzelleştiren anlayış gerçeği: “Hakikat” nedir?Yaşamınızı güzelleştiren anlayış gerçeği: “

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale