X

Her birimiz bütünün “aynı” değerdeki parçalarıyız

Artık birçoğumuz her gün dünya çapında yaşanan olaylardan dolayı aynı yorumu yapıyoruz: Dünya çıldırmış! Maalesef tanık olduğumuz ölümler, cinayetler ve katliamların hepsi bu yorumumuzu daha da destekler nitelikte.

Şu an Myanmar’ın kuzeyinde yer alan Arakan’da Müslümanlara yapılan katliamları izliyoruz. Son üç günde kadın-çocuk dinlemeden 3000 insanın katliamından bahsediyoruz. Sosyal medyada gözüken görseller kan dondurucu nitelikte. Ve bunlar sadece bizim gördüklerimiz… Bir bu kadar da görmediğimiz görüntüler yaşanmaktadır eminim. Maalesef!

İçim fenalaşarak takip ediyorum. İnsanlar ne durumlarda, neler yaşıyorlar. Ne gibi olaylarla karşı karşıya kalmak zorunda kalıyorlar. Biz evlerimizde küçücük telefonlarımızdan film gibi izlerken oradaki insanlar yaşam mücadelesi veriyorlar.

Sırf iyilik hakimi bir dünya olsa iyilik ne demek anlamazdık, ya da sırf mutlu insanlarla dolu bir dünyada yaşasak mutluluk ne demek asla bilemeyecektik.

Ne için? Neden yaşanıyor tüm bunlar? Benim beynim pek algılayamıyor.

“Ama diyorum, herhalde var bir sebebi. Boşa olmuyor tüm bu yaşananlar. Her şey, hepimizden çok büyük olan yaratıcı bir gücün himayesinde. Tüm bunlara izin veriyorsa var tabi bir bildiği. Var her şeyin bir sebebi.”

Sonra sahip olduğum ve bu durumla bağ kurduğum bir bilgi geliyor aklıma… Zıtlıklar dünyasında yaşadığımız ve insan olarak yaşadıklarımızı ancak bu zıtlıklar sayesinde algılayabildiğimiz. Aydınlık varsa karanlık da var, iyilik varsa kötülük de. Hayat ise iki uç arasında bir yerlerde; dengede. Sırf iyilik hakimi bir dünya olsa iyilik ne demek anlamazdık, ya da sırf mutlu insanlarla dolu bir dünyada yaşasak mutluluk ne demek asla bilemeyecektik. Her şey zıttıyla var oluyor aslında bizim dünyamızda, anlamamız ve anlamlandırabilmemiz için.

O zaman bu yaşanan katliamlar, afetler, kötülükler, cinayetler de iyinin, ışığın ne olduğunu anlamamız için bir araç. Gerçeğin ne olduğunu, kim olduğumuzu hatırlamamız için en büyük araçlar. Hayatın dengesi için var olması gereken bir diğer uç. O zaman aslında yaşananların sebebi birçoğumuza göre korkunç diye görünen ama belki de daha yüksek bilinç boyutlarında korkunç diye bile sınıflandırılmayan olayların, doğanın dengesini var etmek olması da olabilir belki.

Her şey zıttıyla var oluyor aslında bizim dünyamızda anlamamız, anlamlandırabilmemiz için.

Hem başka bir bilgi daha geliyor aklıma şimdi üzerine düşündükçe: Ruhlarımız da bu dünyaya her yaşayacağını bilerek geliyor. Aslında baya baya yaşayacağımız hayatı yukarıda sözleşme yapar gibi bile isteye, özellikle seçerek geliyoruz. Tabi insan olarak doğumumuz gerçekleştiği anda tüm bu bildiğimiz her şeyi, gelmeden evvel yaptığımız tüm seçimleri unutuyoruz. Yani aslında insani seçimlerimizin dışında müdahale edemediğimiz ve yaşamak durumunda olduğumuz seçimlerimiz var ki, işte onlar da bu dünyaya gelmeden evvel ruhumuzun yaptığı seçimler. Muhtemelen de ışığımızı, bilinç düzeyimizi yükseltmemiz için ihtiyacımız olacak olan olaylar, durumlar. Aslında “bunu yaşamama ne gerek vardı sanki?” dediğimiz en küçük şeyler bile belki çok büyük şeylere hizmet ediyor olabilir. Sadece biz göremiyoruz ya da henüz algılayabileceğimiz bir seviyede değiliz sahip olduğumuz algılarla.

“Eee diyorum, o zaman bu katliamı yaşayan insanların ruhları da aslında hakimdi dünyaya gelmeden önce yaşayacaklarına. Belki de bu defa katledilmeyi göze aldılar bütünün yükselmesine hizmet etmek adına?”

Ne yüce bir görev! Ne büyük bir cesaret! İnsanoğlunu uyandırmak için, görmesi-anlaması için ne büyük bir göreve gönüllü olmuşlar düşünsenize! Rahatça yaşamadan, şu anki bilinç düzeyimle korkunç diye adlandırdığım bir durumu yaşamaya tamam olarak bu defaki hayatlarını vermeyi kabul ederek dünyaya gelmek. Bu ruhlara saygım o kadar büyük ki. Gösterdikleri, öğrettikleri o kadar büyük ki hepimize hatta tüm insanlık tarihine. Kendi adıma teşekkür ederim hepinize! Gördüm, anladım!

İlk etapta o ruhların gösterdiğini görebilmek en büyük görevimiz. Ben ne gördüğümü söyleyeyim mi? İnsan çok ciddi bir güce sahip! Bu gücü yok etmek için de kullanabilir, ki maalesef şu an durum bu, tam tersi üretmeye kullansa; sahip olduğumuz bu sonsuz gücü üretmeye odaklasak, düşünsenize dünya nasıl bir yer olurdu. Zıtlıkların dünyası derken demek istediğimiz buydu: yok edişi görünce üretmenin de var olduğunu anlayabilmek. Algılarımız zıtlıklar üzerine çalışıyor ve biz de tam ortasında dengede var olabilmeye çalışıyoruz aslında.

Aslında hayatın ruhlar için bir oyun parkı olduğunu, buraya gelmeden evvel insan olmayı deneyimlemek adına yaşayacaklarımızı genel anlamda bildiğimiz bilgisini kendimize hatırlatalım.

Peki, madem her şeyi kendileri seçti, biz bir şey yapmayalım mı?

Tabi ki asla öyle değil. Onlar bütünün gelişimi için ölümü seçtiler ise, kalanlar da yine kendi gelişimleri dolayısıyla insanlığın, bütünün gelişimi için onların bu deneyimlerini araç olarak kullanabilmeliler. Mesela Arakan’da yaşanan bu katliam sonrasında ben, “ayrımcılık kötü ve insanoğlunu yok eden bir durum” sonucuyla insanın birliğini hatırlatmayı, bütünün aynı değerdeki parçaları olduğumuzu hatırlatmayı seçiyorum. Şu an elimden gelen oraya gidip o insanlara birebir yardım edebilmek maalesef değil. Ama bu o zaman yapacak hiçbir şeyim yok ne yapayım demek de değil. Elimden geleni yapmalıyım insanlığın ilerlemesi adına. Benim elimden verdiğim eğitimlerle, yoga dersleriyle insanlara kendini yaklaştırmak ve özündeki iyiyi, dingini, neşeliyi, üretkeni bulmasına yardım etmek geliyor. Yazılarımla daha çok insana ulaşmak, iyi gelen bilgileri, şifalandıran bilgileri daha çok yaymak geliyor. Ben kendime hayatımın bu döneminde insanlığa nasıl katkı sağlarım, nasıl oradaki insanlara faydam dokunabilir diye sorduğumda cevabım yaptıklarımı, yaydıklarımı daha çok yapmak, daha geniş kitlelere ulaşmak oluyor. Çünkü insanları kendi içlerinde iyilikle tanıştırdıkça ve bu dalga dalga yayıldıkça, iyilikler de daha fazla seçilecek ve kötülükler giderek daha da azalacak. İnanıyorum.

O yüzden her zaman, her yaşananla yüce güce güvenmeyi ve teslim olmayı bilelim. Aslında hayatın ruhlar için bir oyun parkı olduğunu, buraya gelmeden evvel insan olmayı deneyimlemek adına yaşayacaklarımızı genel anlamda bildiğimiz bilgisini kendimize hatırlatalım. Hayatı algılamamız için zıtlıkların olması gerektiğini, fakat hayatın huzurlu olması adına tam dengede var olmaya ihtiyacı olduğunu ve yaşananlara ah vah demek yerine “benim bu durumda insanlığa nasıl bir katkım olabilir?” diye kendimize sormayı unutmayalım.

Benim bu yaşanan korkunç katliamdan kendime çıkardıklarım bunlar. Peki ya sen baktığın yerde neler görüyorsun?

İlginizi çekebilir: Hayatta mutluluktan daha önemli bir şey var: Anlamlı bir hayatın peşinden gitmek 

Yazarın diğer yazıları için tıklayın. Yazarın diğer yazıları için tıklayın. 

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale