X

Hayatınız boyunca en çok peşinden gitmeniz gereken soru: “Ben bu hayatta ne istiyorum?”

Geçen gün bir arkadaşımla sohbet ediyoruz. Bir süredir görüşmemişiz. Bu sürede yaptıklarımızdan, gördüğümüz yerlerden, başımıza gelenlerden, ruh halimizden bahsediyoruz. Konu konuyu açıyor derken bir noktada yalnız insanların genelde aklında olup, istediklerini sandıkları hisleri söylüyorum: “E tabi sevgilim olsun” gibi. Arkadaşım duruyor. “Ne istiyorsun?” diyor. Bu defa ben duruyorum. Net bir şekilde istediğini söyle: “Sevgili istiyorum” de o zaman diyor. Yine duruyorum, hatta afallamış şekilde bakıyorum. Cümle içimden net bir şekilde çıkamıyor, geveliyorum. “Sesli söyle Gamze istediğini: sevgili istiyorum!” 

Ve enteresan bir şekilde sadece ona bakıyorum, duruyorum, nasıl diyeceğimi bilemediğimi hissediyorum. “Sevgili…” diyorum, cümleyi tamamlayamıyorum. Neden mi? İnanın bilmiyorum. Sadece ağzımdan bir şekilde kitlenmişim gibi çıkmıyor. Arkadaşım yüksek sesle: “Sevgili istiyorum” diyor gözlerimin içine bakarak. Tekrarla diyor. “Çünkü bunu istediğinden bahsediyordun cümlelerin arasında”. Sonunda onun arkasından tekrarlıyorum: “Sevgili istiyorum.” 

“Ne istediğini net bir şekilde yüksek sesle söyle ki kendin de duy. Evren seni duysun. Sen kendini duymazsan, net olmazsan; sana istediğini nasıl versin ki?”

“Heh işte böyle! Ne istediğini net bir şekilde yüksek sesle söyle ki kendin de duy. Evren seni duysun. Sen kendini duymazsan, net olmazsan, sana istediğini nasıl versin ki?”

Bu yaşadığımız andan çok etkilendim. Haklı. Bu bilgi bende zaten var ama fark etmemişim net olmadığımı. Bir süredir sevgili falan diyorum ama o an anlıyorum ki kalbimden gelmiyor aslında, ezbere konuşuyorum. Aklım, kalbim çok başka yerlerde aslında; hayatta yapmak istediklerimde, gözlemlediğim enteresan durumlarda, hayatın bana getirdiklerinde. Sevgili kısmı hissetmeyerek, öylesine, söylediğimi bile farkında olmadığım ezbere yerlerden geliyormuş meğer. 

“Ne istiyorum?” 

Bu soru hayatlarımızla en önemli, en peşinden gitmemiz gereken sorulardan bir tanesi. Her meditasyona oturduğumda da kendime sorduğum sorular arasında. Ve biz, hepimiz onu bunu istiyorum derken, aslında ne kadarını gerçekten kalbimizle istiyoruz, ne kadarını ezberden söylüyoruz, ne kadar gerçekten hayatta ne istediğimize hakimiz diye oturup bakmak gerek olduğunu düşünüyorum.

Çünkü aksi yönde ne istediğimizi net bilmezsek bizim için hayırlı olan dileklerimizi gerçekleştirmek için heyecanla ağzımızın içine bakan evrene karmakarışık mesajlar vermiş oluyoruz. Hatlar karışıyor, bulanıklaşıyor. Öyle olunca da o da kafasına göre davranıyor. Bizden net bir şey duymamış, elinde done de yok gideceği yöne doğru… O da kendince bir yol bulup ilerlemeye çalışıyor. Sonra da bizim yakınmalarımız başlıyor: “İstediklerim hiç olmuyor. Hayat neden böyle? Çok mu zor sanki benim de oyum buyum olsa?” gibi sonu asla gelmeyen içinde öfke, kırgınlık, isyan da barındıran söylemler.

Komik değil mi şimdi? Kendi kendimize yapmıyor muyuz her şeyi aslında? Hepimiz yaratmak için bu dünyada değil miyiz? Fakat ne yaratmak istediğimiz konusunda kalbimizi dinlemezsek, net olmazsak o gücü ne kadar sağlıklı kullanmış oluruz ki? 

Mesela ne yapalım biliyor musunuz? Enerjimizi doğru kullanmamız önemli ya hayatta. Alalım yaratma enerjimizi karşımıza, net bir şekilde konuşalım. Bu yazı yoluyla olur, resim yoluyla olur. Milyon yolla olabilir. Herkesin gitmek istediği, bildiği yol başka. Hiçbiri de birbirinden değerli, önemli değil. Seçtiklerimizin amacımıza hizmet edip etmediği önemli.

Ben yazmak konusunda verimli olduğumu biliyorum. Yazdığım kelimeleri gözlerimle gördüğümde, içimde neler olup bittiğini, aslında gerçekte ne yapmak istediğimi, hayattan neler istediğimi daha net anlıyorum. Siz henüz kendi yolunuzu keşfetmediyseniz gelin beraber bir pratik yapalım. Alın kağıt kalemleri elinize. Kimsenin olmadığı, sessiz, sakin, sizin için huzurlu olan bir yere oturun.

Gözünüzü kapatın. “Hayatımda neye ihtiyacım var, ne istiyorum?” diye sorun kendinize. İsteklerinizi de yargılamayın, küçümsemeyin sakın. Çok beğendiğiniz bir ayakkabı da olur, sevgili de olur, köpeğinizin sağlığı da olur, iş hayatınızda daha istediğiniz yerlere gelmek de olur, hiç yoktan bir şey yaratma ihtiyacı da olur. 

Dikkat etmeniz gereken nokta bu istekler başkaları tarafından size empoze edilmiş olan istekler olmasın. Bunu da yazdıktan sonra tekrar okuduğunuzda “o cümle sizi nasıl hissettiriyor”un cevabında yakalayabilirsiniz. Yazdıklarınızdan yüzünüz, kalbiniz gülüyorsa evet doğru yerlerdesiniz kendiniz için. Ama yazdıklarınız; isteklerinizin onlar olduğunu düşündüğünüz halde hiçbir anlam ifade etmiyorsa ve huzur vermiyorsa; siz de aslında farkında olmadan ezberden talep ediyormuşsunuz bir şeyleri.

Yazmayı bu yüzden seviyorum. Benim hayatımı istediğim yöne dönüştüren en büyük araçlardan bir tanesi.

E ezberden olunca, gerçekten istediğiniz şeyler olmayınca geldiğinde nasıl mutlu olabilesiniz ki?

Bir de yazmanın sihirlerinden bir tanesi benim için; yazdıkça çok başka yerlere gidiyor konular. Ben sevgili istiyorum diye cümle kurarken, yazdıkça yazdıkça şu cümle çıkmış oluyor mesela kalemimden: “Ben hayatta tatmin duygusunu yaşamak istiyorum”. E ne oldu şimdi? Tatmin hissiyle sevgili hissini birleştirip kalıplaştırmışım kafamda meğer. Bunu fark edince ne oluyor? İşte o an gerçek dönüşüm başlıyor! “Beni hayatta gerçekten ne tatmin eder?” sorusunun peşinden gidiyorum bu defa ve hayatıma bambaşka kapılar açılıyor.

Yazmayı bu yüzden seviyorum. Benim hayatımı istediğim yöne dönüştüren en büyük araçlardan bir tanesi. Gelin bugün bir durup bu mini egzersize zaman ayırıp kendimizi anlamaya çalışalım mı? Yaratmak istediklerimize, hayatımızda var olmasını istediklerimize bir adım daha yaklaşalım mı?

O zaman bugünün sorusu hepimize gelsin: “Ne istiyorum?”

Not: Basit gibi görünen ama aslında bence oldukça derin, hatta bazen zor bir soru. Cevabınız yoksa, bilmiyorsanız korkmayın. Eğer bu sorunun peşinden gitmeye devam ederseniz cevapların sizi bulacağından şüpheniz olmasın. 

İlginizi çekebilir: ‘Hayat seçimlerden ibaret’ diyoruz, peki gerçekten uyguluyor muyuz?

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale