X

Hayatımızın olmazsa olmazı “emek” ve emek vermeyi sevmek

Zor diyorsun. Zor olacak ki imtihan olsun…” Mevlana Celaleddin Rumi

Son dönemde etrafımda çokça karşılaştığım bir kavramı yorumlamak istiyorum sizlerle birlikte… Bir konuya, bir işe, bir hobiye, bir aşka veya bir sevgiye “emek vermek”. Emek vermek çok önemli bir kelimedir ve hayatımda çok ama çok önemli bir yeri vardır düşündüğümde. Fakat çokça karşılaştığım bir durum, birçoğumuzun son dönemde “emek vermeye” niyetli bile olmadan “sonuç” bekliyor olması…

Şunu düşünelim, bir ağaç çiçek açmadan direkt meyve vermeye geçebilir mi? Bu doğal yapısına aykırı değil midir? Çiçekleri ağacın emeği değil midir? Onlar olmadan, öncelikle onları doğaya sunmadan nasıl meyve verebilir? Bir çocuk düşünelim… Gelişmek için dokuz ay anne karnında beklemesi gerekir, tek tek her saniye aldığı besinleri en maksimum düzeyde gelişmesi için kullanması demektir bu.

Bir ağaç çiçek açmadan direkt meyve vermeye geçebilir mi?

Kendimizi düşünelim… Ehliyet sınavı için çalışmaya başlarız. Tüm kursu tamamlamadan ehliyetimizi alabiliriz evet. Fakat yeterince “emek vermek” olmuş mudur? Aracı sürmeye çalıştığımızda “başarısız” oluruz çünkü çalışmak ve denemek üzerine yeterince emek vermemişizdir… Yine de aynı sonucu almayı bekleriz, henüz “emek vermeden” (ki ben bunu bir ateşte yanmaya benzetiyorum) tabiri yerindeyse “yemeğe” ulaşmak isteriz…

Şuna bakalım istiyorum bu yazımda… Dünyada önemli izler bırakmış olanlar “emek” konusunda ne yapmışlardır? Hemen çok sevdiğim hayat ilhamım Muhammed Ali ile başlamak istiyorum. Muhammed Ali kendi hayatını anlattığı Kelebeğin Rüyası isimli kitabında, boks antrenmanlarında salona en erken girip herkesten sonra çıktığını ve herkesten fazla emek verdiğini anlatır. Daha iyi olabilmek için… Bunu yapmasaydı bugün kendisinin ismini hatırlıyor olabilir miydik?

Kıtaları keşfedenlere bakalım… Eğer herkesten fazla “hayal etmeselerdi” bugün Amerika’nın varlığını evet yine bilebilirdik belki ama bu kıtanın keşfi daha uzun bir zaman alabilirdi.  

Yaptığı yapıların gizleri hala çözülememiş sevgili Mimar Sinan’a bakalım. Neredeyse 60 yaşında başladığı mimarlık hayatı boyunca sizce kaç saat uyku uyuyabilmiştir? Yaptığı yapılara olan aşkı olmasaydı bugün Selimiye “sıradan” bir yapı oluverir, halen akıl sır ermeyen matematik hesaplarıyla bile açıklanamayan gizlere haiz olmazdı…

Mimar Sinan’a bakalım… Neredeyse 60 yaşında başladığı mimarlık hayatı boyunca sizce kaç saat uyku uyuyabilmiştir?

Tüm bu örneklerde neyi görmekteyiz? Bu çok önemli örneklerin sonucu değil, emek anını nasıl da yaşadıklarını, aslında yaptıkları şeyle hayatta arzu ettikleri amaçlarıyla nasıl da bütünleştiklerini, nasıl büyük çabalar sarf ettiklerini görmekteyiz…

Peki, bizler ne yapmaktayız bugün? Ben hemen gözlemlediğim örneklerin en başında gelenlerden bahsedeyim, öncelikle gönül ilişkilerimizden… Erkek ve kadınlar olarak bugün “emek vermeye” çekiniyoruz, hatta gönüllü bile değiliz… Eskiden çok kıymetli olan (ki benim için bugün de o şekilde ve çoğu zaman bu yüzden kendi kendimi, geçtiğimiz yüzyıllarda yaşamam gerektiğini sık sık düşünürken buluyorum) “seni seviyorum” cümlesi, günümüzde “merhaba” demek kadar kolay sarf ediliyor. Sevmek kavramına verilecek “emeğe” bakılmadan, burada belki vermemiz gereken paylaşmak emeğine, kendinden vazgeçmek emeğine, sevdiği için çaba sarf etmek emeğine, sevdiğine sevdiğini gerçekten hissettirebilmek emeğine, seviyorsak sevdiğimize dürüst olmak emeğine ve en önemlisi çoğumuzun bildiği “cesaretle” sevmek ve bunun arkasında durabilmek emeğine hiç aldırmadan öylece kuru kuru “seni seviyorum” diyoruz…

Emek vermekten kaçındığımızda, sonuçları bugün çokça karşılaştığımız sığ ilişkilerimiz oluyor… Gerçekten vefa içermeyen, “önce ben terk ettim” demek için sıraya girdiğimiz, “ben senden üstünüm” diyerek kendi kendimizi avuttuğumuz ve ne yazık ki “sevmek” kavramına hiç sığmayan davranışlar, sözler, bitişler, ardından konuşmalar ve yorumlar içeren “sözde” sevgilerimiz…

Okumayı öğrenmekten, sayı saymaya kadar her türlü olasılık emek vermeyi içerir…

Hayatta herhangi bir şeye, bu küçük veya büyük bir amaç anlamında fark etmez (okumayı öğrenmekten bir uçağı kullanmayı öğrenmeye kadar her türlü olasılık emek vermeyi içerir) emek verdiğimizde, ilahi tüm güçler bizimle birliktedir. Çünkü emek vermek “ilahi” bir sınavdır. Emek, ilhamı, enerjimizi koymayı, yoğunlaşmayı, niyet etmeyi, sevmeyi, düşsek de kalkmayı, ter dökmeyi, ter döktükçe güzelleşmeyi, yanmayı, kavrulmayı ve pişmeyi, daha da olgunlaşmayı içerir.

Bu yüzden er ya da geç “emeğimizin” karşılığı işte hayatımız boyunca bu ilahi güçler tarafından karşımıza çıkartılır… Biliyorum ki bugün bu yazıyı yazarken verdiğim emek bir gün sizlerden alacağım muhteşem bir mesaj olarak bana geri dönecek… Emeğimi koyduğum her kelime daha sonra bana ulaşan muhteşem teşekkürler ile birleşecek… Bugün bu yazıya verdiğim emek ile aldığım tatmin, daha sonra, daha da çok emek vermem için bana ilham olacak…

Bugün bakmanızı dilerim, hayatta neye emek vermektesiniz, emek verirken yanmaya hazır mısınız, büyümeye, olgunlaşmaya, çile çekmeye, belki kaybetmeye, acıtsa da düşmeye ve çok emek gerektirse de yeniden kalkmaya? Çünkü tüm emekleriniz en muhteşem şekilde ilahi güçlerle size hayata dair hediyeler olarak mutlaka “bir gün” dönecektir. Çünkü emek vermek, güzeldir…

 

İlginizi çekebilir: Hayatta “kim” olduğumuzun sorumluluğunu almak: İşte ödememiz gereken esas bedel

 
Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale