X

Hayat tarzınızda yapacağınız ufak değişikliklerle mutlu olmanın 23 yolu

Mutluluğun yediklerinizle, içtiklerinizle bir ilgisi olabilir mi? Yaptıklarınızla? Yapmadıklarınızla? Biz kendi ellerimizle kendimizi mutlu ya da tam tersi mutsuz edebiliyoruz. Bilimsel olarak kanıtlanmış verilerle, mutluluğa giden yoldaki 23 adım:

1. Sağlıklı beslenin
Mutlu olmak ve yüksek enerji seviyelerine sahip olmak için ne yediğimize dikkat etmemiz gerekiyor.

Sağlıklı beslenmek sadece mutluluğumuzun değil, sağlığımız ve enerji düzeylerimizin de en büyük belirleyicisi, mihenk taşı. Sağlıklı beslenmenin birinci şartı hayatınızdan şeker ve rafine karbonhidratı çıkarmak. Tüm basit karbonhidratlar yedikten sonra ilk yarım saat içinde sizi mutlu etse de uzun vadede serotonin ve dopamin metabolizmalarınızı etkileyerek, size kilo aldırarak, kolay acıkmanıza yol açarak sizi mutsuz ediyor. İşlenmiş ürünlerin içerisindeki katkı maddeleri de işin içine girince mutsuz olma olasılığınız artıyor.

İkinci şart, enflamasyonu artıracak doymuş yağlar (hayvansal yağlar) ve omega 6 oranı yüksek yağları (kanatlı eti ve rafine tohum yağları) mümkün olduğunca az tüketmek. Beyninize ve vücudunuza iyi gelen omega 3 doymamış yağları ise bol bol tüketmek; zeytinyağı kullanmak, balık yemek, otla beslenmiş hayvanların yağsız etini yemek, kuruyemiş yemek…

Sağlıklı beslenmenin 3. şartı ise evde yemek pişirmek. Hem kendiniz (ve sevdikleriniz) için bir şey yapacak, hem kendinize zaman ayıracak, hem de dışarıda karşınıza çıkabilecek sağlıksız seçimlere maruz kalmamış olacaksınız.

4. şart ise aslında ilk şartın devamı. Sağlıklı karbonhidrat seçiminizi mümkün olduğunca glutensiz tam tahıllardan (karabuğday, kinoa, kabuklu pirinç) seçmek. Gluten hem bağırsak geçirgenliğini artırarak, hem de sindirimi sırasında açığa çıkan ekzorfinler yoluyla sizi mutsuz eder.

Sağlıklı beslenirken serotonin ve dopamin düzeylerinizi artıracak şekilde kaliteli protein, yumurta, doymamış yağlar ve kuruyemiş de yerseniz, mutlu olma ve kalma olasılığınız artar. İşlenmiş gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmak lazım; şeker, rafine karbonhidrat, doymuş yağ, omega 6 yağlar dışında katkı maddeleri nedeniyle. Dikkat edilmeyen veya gözden kaçan maddelerden birisi de yapay tatlandırıcılar; özellikle Aspartam. Aspartam beynin uyarılabilirlik düzeyini artırıp, serotonin ve dopamin düzeylerinizi düşürerek sizi hem sinirli hem de mutsuz yapıyor.

2. Kahvaltı edin

Kahvaltı etmek, kahvaltıyı atlamamak ve kahvaltı sırasında sağlıklı seçimler yapmak; hem kendinize hem de sağlığınıza değer verdiğinizi gösteren bir davranış şekli. Kahvaltı eden kimseler hem daha az acıkıyor (özellikle karbonhidrattan fakir bir kahvaltı yaparlarsa), kafaları daha iyi çalışıyor, ve daha verimli oluyor. Tüm bunlar da sizi ayrı ayrı ve birlikte mutlu ediyor.

3. Hareket edin

İnsanoğlunun hareket etmek için yaratıldığını ve ancak hareket ederek var olabildiğini biliyoruz. Hareket etmek hem serotonin, hem dopamin düzeylerini yükselterek sizi neredeyse anti depresan almış kadar mutlu ediyor. Stres hormonu düzeylerinizi düşürerek stres düzeyinizi ve dokulardaki enflamasyonu azaltıyor. Endorfin düzeylerinizi artırarak mutluluktan dört köşe olmanızı sağlıyor. Ayrıca iştahınızı düzleniyor, fazla kilonuz varsa vermenize yardımcı oluyor, hayattaki problemler karşısında daha esnek olmanızı sağlıyor. Yani, yaptığınız hareket kadar mutlusunuz diyebiliriz. Dışarıda, açık havada yapılan egzersizler hem D vitamini düzeylerinizi artırarak, hem de sizi dost bakteriler ile temas ettirerek egzersizden aldığınız yararı katlar.

4. Uyuyun

Uykusuz kaldığımızda nasıl huysuzlaştığımızı, nasıl çekilmez birer insana döndüğümüzü herkes biliyor. Her gece en az 7, mümkünse 8 saat uyumamız lazım. Ergen ve çocuklar ise biraz daha da fazla. Uykusuzluk vücutta ve beyinde enflamasyon artışına, beynin kendini tamir edememesine, beynin büyüme faktörü BDNF düzeylerinin düşmesine, melatonin düzeylerinde düşme nedeniyle serotonin metabolizmasını bozuyor. Sonuç: mutsuz, huysuz, verimsiz, dikkatsiz, yorgun insanlar oluyor.

5. Kilo verin

Kilolu olmak, daha doğrusu vücuttaki yağ dokusu, tüm vücudu etkileyebilen hormonlar ve maddeler salgılıyor. Bunlar ise hem yaygın enflamasyona hem de serotonin metabolizmasında problemlere neden oluyor. Fazla şeker ve karbonhidrat yemek ve az hareket etmek de denkleme katılınca, sonuç doğal olarak mutsuzluk oluyor.
Buna bir de kiloların yarattığı psikolojik etkiler eklenince mutsuzluk başka bir boyut kazanıyor.

6. Yavaşlayın
Kendinize zaman ayırmak, kendinize değer verdiğinizi gösteren bir şey; bunu en iyi anlayan da beyniniz.

Yetişmek, günde 2-3-5-8 iş yapmak, hem eve, hem işe, hem sosyal hayata yetişmek… Daha, daha, daha… Nereye kadar? Bu tarz bir yaşam sizi eninde sonunda tükenmeye götürüyor. Ama tükenmeden önce de uzun yıllarınızı stresli ve mutsuz geçirmenize neden oluyor. Bu kadar telaşe arasında stres hormonu düzeyleriniz de boş durmuyor elbette, her minik stres kortizol düzeylerinizi artırarak uzun vadede sizi hem hasta, hem de mutsuz ediyor.

7. Sosyal medyadan uzaklaşın

Uzun saatler boyu telefon ve ekranlardan sosyal medya ve diğer popüler internet içerikleri ile ilgilenmek dopamin düzeylerinizi düşürüyor. Ayrıca hareketsiz kalmanıza yol açarak ayrıca mutsuzluğunuza katkıda bulunuyor. Gece geç saatlerde ekranlara bakmak (özellikle gece modu aktif değilse) uyku kalitenizi bozarak da bu süreci biraz daha kötüleştiriyor.

8. Kendinize zaman ayırın

Bu biraz 6 numara ile bağlantılı ama mutlulukla başka bir ilişkisi daha var. Kendinize zaman ayırmak, kendinize değer verdiğinizi gösteren bir şey; bunu en iyi anlayan da beyniniz. İster egzersiz yaparak, ister kitap okuyarak, isterse hiçbir şey yapmayarak sadece isteğiniz ve kendinize iyi geleceğini bildiğiniz için bir şeyler yapmak; stres hormonu düzeylerinizi azaltarak, serotonin ve dopamin düzeylerinizi yükselterek sizi mutlu ediyor.

9. Sevdiklerinize zaman ayırın

Sevdiklerinizle zaman geçirmek, hem sizi iyi hissettiren oksitosin, serotonin, dopamin düzeylerinizi artırırken, vücudun stres yanıtını da azaltıyor, stres hormonu kortizol düzeyleri düşerken, parasempatik aktiviteniz artıyor. Kendinizi iyi hissettikçe de mutlu olma ve mutlu kalma olasılığınız artıyor.

10. Yoga yapın

Yoga yapmak, eş zamanlı yapılan pek çok aerobik aktiviteye benzer etkinlik sağlarken; beyin büyüme faktörü BDNF düzeylerini, serotonin ve dopamin düzeylerini artırarak, stres düzeylerini azaltarak, parasempatik etkinliği artırarak pek çok koldan, mutluluğunuza katkıda bulunuyor. Bir çalışmada, başka hiçbir etkeni değiştirmeden hastalardan sadece dik durmaları ve bunun için çaba harcamaları istenmiş; çalışmanın sonunda hastaların depresif, kendilerini kötü hissetme ve kaygı düzeylerinde belirgin azalma saptanırken, hastalar daha mutlu olduklarını ifade etmiş. Yoga, bildiğiniz üzere, size dik durmayı en iyi öğreten aktivite.

11. Meditasyon yapın

Meditasyon yapmak beynin kaygı ve panik merkezleri amigdalaları sakinleştirip, sükunet ve soğukkanlılık merkezi frontal lobların aktivitesini artırarak, beyin büyüme faktörü BDNF düzeylerini artırarak, serotonin ve dopamin düzeylerinizi yükselterek sizi mutsuzluktan uzaklaştırır, mutluluğa yaklaştırır. Anda kaldığınız zaman dilimlerinde, geçmişle kavga etmekten ve gelecek için kaygılanmaktan kurtulur, adım adım mutluluğa ulaşırsınız.

12. Güneşe çıkın
D vitamini eksikliğinde; serotonin, dopamin, melatonin, magnezyum ve kalsiyum düzeylerini etkileyerek bizi mutsuz eder.

Dünyanın ve insanoğlunun yaşam enerjisi sıcacık güneşimizden geliyor. Adana sıcakları kadar olmasa da sıcakta durmak insanoğlunu sakinleştiren bir etken. D vitamini vücudumuzdaki pek çok biyokimyasal ve hormonal reaksiyonda kullanılan, olmazsa olmazımız. Güneş ışınları ve D vitamini eksikliği nedeniyle kış aylarında ve kuzey ülkelerinde depresyona kolaylıkla girdiğimizi biliyorsunuz zaten. D vitamini eksikliğinde; serotonin, dopamin, melatonin, magnezyum ve kalsiyum düzeylerini etkileyerek bizi mutsuz eder.

13. Kahveyi azaltın

Kahvenin içerdiği kafein, özellikle yüksek miktarlarda alınırsa vücutta stres yanıtını tetikleyerek hem stres hormonu kortizol hem de adrenalin düzeylerini yükseltiyor. Ayrıca böbrekten magnezyum atılımını artırarak da kandaki magnezyum düzeylerini düşürüyor. Gün sonunda, kandaki kafein düzeyleri düşünce ise yorgun ve bitkin kalıyorsunuz. Gün içerisinde mümkün olduğunca 2 fincan (200 mg) kafeini aşmamak, mutluluğa giden yolda önünüzü açabilir.

14. Sigarayı söndürün

Sigara içmek vücutta enflamasyonu artırarak, ayrıca dopamin metabolizmasını etkileyerek sizi uzun vadede mutsuz yapar.

15. Alkolü azaltın

Alkolün kendisi bir şeker, ayrıca tüm alkollü içeceklere dışarıdan ekstra şeker ekleniyor. Alkollü içecekler, bağırsak geçirgenliğini artırarak yaygın enflamasyona neden olurlar, özellikle gluten içerirlerse (bira) veya gluten içeren yiyecekler ile birlikte tüketilirlerse. Bağımlılık ve ödül merkezleri üzerine olan etkileri ile de bonus olarak mutsuzluğunuza mutsuzluk katabilirler. Arada sırada (haftada–ayda bir) güzel bir yemekle birlikte 1 kadeh tüketebilirsiniz tabii ki.

16. İşi işte bırakın

İşi eve getirmek; görüşmeleri yapmak, e-mailleri cevaplamak, projeleri tamamlamak… Hem sizin dinlenme ve kendinize ayırdığınız zamandan çalar, hem de stres hormonunuzun bir türlü normal düzeylere inmemesine neden olur. Bu yol ya depresyona girerek ya da tükenerek biter, mutsuzluk kaçınılmaz olur.

17. Sosyalleşin

Sosyalleşmek, arkadaşlarla zaman geçirmek, beraber yürümek, çay-kahve içmek (az miktarda tabii ki), dopamin ve serotonin düzeylerinizi en iyi gelen faaliyetlerden bazıları. Özellikle fiziksek aktivite eşlik ettiğinde, sosyalleşmek direkt olarak sizi mutlu eder.

18. Şükredin
Kendinize şefkat ve sevgi gösterin. Zamanla ustalaşacak ve kendi mutluluğunuz inşa edebileceksiniz.

Sahip olamadıklarınıza odaklanmak, mutsuzluğunuzu garantilemenin en kolay yolu. Elinizdeki değerlerin farkına varmak, hayatımızda artık farkına bile varmadığımız, sıcak su, rahat yatak, dolu buzdolabı, akmayan çatı gibi yokluğunda bizi üzen gündelik olağanlıklara dikkat vermek; hayatımızdaki doktorlara, avukatlara, öğretmenlere, yol gösterenlere, çiftçilere, market görevlilerine şükretmek ve farkına varmak bizi her gün adım adım mutluluğa taşır.

19. Sorumluluk alın

Hayatımızın, zamanımızın, günlük programlarımızın, mutsuzluk nedenlerimizin, stres kaynaklarının sorumluluğunu almak, başkalarını suçlamadan problemlere çözüm getirmek bizi uzun vadede daha mutlu, sakin ve esnek yapar.

20. Yardım edin

Karşılık beklemeden, bir amaç için değil, sadece yardım etmek için yardım etmek; serotonin ve dopamin düzeylerini yükseltirken, bize şükretmeyi ve elimizdekilerin değerini anlamayı öğretir. Ektiğimiz minik tohumlar bizi uzun vadede mutluluğa taşır.

21. Kendinize iyi davranın

Kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük ve mutsuzluğun en önemli nedenlerinden birisi kendimizi yargılamak, beğenmemek, kızmak, başkaları ile kıyaslamak, kendimize cezalar vermek. Serotonin, dopamin ve oksitosin düzeylerinizi düşüren, stres seviyelerinizi yükselten bu davranışları önce görmeye çalışın; kendinize kızarken kendinizi yakalayın. Sonra anda kalarak, farkındalığınızı artırarak, kendinize şefkat ve sevgi gösterin. Zamanla ustalaşacak ve kendi mutluluğunuz inşa edebileceksiniz.

22. Fazla düşünmeyin

Beynimizde pozitif, negatif, nötr pek çok düşünce var. Ama devamlı vır vır beynimizin içinde dönenler, sonu gelmeyecek şekilde sarmala girenler, olur olmaz her yerde karşımıza çıkanlar genellikle olumsuz düşünceler. Olumsuz düşünceler beyninizin içinde cirit atmaya başlayınca dikkatinizi başka şeylere yönlendirin, yürüyün, bir bardak su için, camı açıp dışarı bakın. Bir süre sonra olumsuz düşüncelerle çok daha başarılı bir şekilde baş edebildiğinizi göreceksiniz.

23. Affedin

Geçmişinizi, geçmişinizde size kötülük yapanları, zararı dokunanları, kendinizi, yanlış kararlar veren kendinizi, verdiği sözleri tutmayan içindeki sizi affedin. Affetmek, bağışlamak değil. Size zarar verenleri bağışlamasanız da (kesinlikle bağışlamak zorunda değilsiniz), onları geçmişte bırakarak yüzünüzü geleceğe dönün. Bırakın onlar ve kötülükleri geçmişin tozlu raflarında kalsın.

Bonus:

Mutluluk içinizden gelirse, onu kimse sizin elinizden alamaz.” Thich Nhat Hanh

 

 İlginizi çekebilir: Serotonin düzeylerinizi (sevgiliniz olmadan da) doğal yollarla arttırmanın 14 yolu

Dr. Banu Taşçı Fresko: Dr. Banu Taşcı Fresko, 1969 senesinde İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1992 senesinde bitirmiş, ihtisasını İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda 1997 senesinde tamamlayıp Nöroloji Uzmanı olmuştur. Birçok özel hastanede çalıştıktan sonra şimdi çalışmalarını muayenehanesinde sürdürmektedir. Uzun yıllar kronik ağrılardan mustarip olduğu için, hastalara yol gösterecek, hayatlarını kolaylaştıracak bir kılavuz yazmak istemiştir. Ekim 2017de ‘Beynini Doğru Besle’ isimli kitabı çıkmış, kitapta migren ve fibromiyalji ağrılarıyla nasıl başa çıkılacağını, beslenmenin önemini ve tüm kronik hastalıklarda yoganın iyileştirici etkisinden bahsetmiştir. 2017 senesinde Arzu Rezzan Sunam ve Yelina Tayfur’dan Temel Yoga Hocalık Eğitimi ve Banu Çadırcı’dan 100 saat yoga terapi ve yoga anatomi eğitimi almıştır. Aynı zamanda Ahmet Güllü ve Vedat Örs atölyelerinde eğitim almış, profesyonel bir ressamdır, bu güne kadar 7 kişisel sergi açmıştır. Bugünlerde bir yandan Mayıs 2018’deki sergisine hazırlanmaktadır.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale