X

Aşk bu kendimden vazgeçmek gerek: Kendim olmadığımda aşk olmak mümkün mü?

Gerçek aşk daima kişisel yarar duygusundan vazgeçme temeli üzerinde yükselir.” Lev Tolstoy

Şubat ayı boyunca sadece aşk hakkında yazacağımı (geçtiğimiz yıl olduğu üzere) sizlerle paylaşmıştım. Aşkı; iyisiyle kötüsüyle, doğrusuyla yanlışıyla, gözlemlediğimizle yaşadıklarımızla, açıkça sorgulayabildiklerimizle, görüp de söyleyemediklerimizle bazen sormaya bile korktuklarımız ile yazdık… Peki, “geriye son bir yazı kaldı, ne yazacaksın?” diye kendi kendime sorduğumda çokça soru aldığım bir başlık geldi aklıma. Aslında ilk düşündüğüm konu başlığıydı aklıma gelen; kendimizden geçmek…

O kadar çok seviyoruz ki fark etmeden birçok “fedakârlık” yapıyoruz hani deyim yerindeyse kendimizden vererek yapıyoruz bunları.

Genel olarak bana ulaşan yorumlarda hep şu serzeniş yer alıyor; “ben onun için neler yaptım, o beni bıraktı gitti.”, “Ben ona yıllarımı verdim, okuldan ayrıldım, evde çocuklara baktım ama o sonunda ne yaptı yine mutlu olmadı.”, “Ben onun için…” ile başlayan ve sadece “nelerden” vazgeçtiğini sıralayan, bunun ertesinde de tüm sorumluluğu diğer kişiye yükleyen cümleler…

Burada sadece tek kişi açısından incelemeyeceğiz durumu, suçlu ve güçlü taraflarımız olacak elbet. Fakat işte sorumuzun temeline geliyoruz, bizler aşık oluyoruz, seviyoruz. O kadar çok seviyoruz ki fark etmeden birçok “fedakarlık” yapıyoruz, hani deyim yerindeyse kendimizden vererek yapıyoruz bunları. Ve sonrasında bir ilişki ya da bir evlilik bittiğinde ise o diğer kişiyi suçlayarak karşılığını bir kerede almayı bekliyoruz, biten bir sevginin bitmemesini istiyoruz, sonlanmış bir evliliğin geri dönmesini istiyoruz.

Yani “karşılık” bekliyoruz. Aslında vermekteyiz fakat kendimizden vermek noktası o diğer kişi de kendinden verdiğinde, yani “biten” bir ilişkide bitmemiş gibi kalmaya devam ettiğinde artık yürümeyen bir evliliği “yürüyormuş” gibi yürütmeye çalıştığında içimiz rahatlıyor değil mi? Ancak o zaman o fedakarlıklarımızın karşılığı alınmış oluyor… Ancak o zaman kendi kendimize sorumluluğunu alamadığımız; o kendimizden vazgeçişlerimizin sorumluluğunu diğer kişinin sırtına yüklemekten geri durabiliyoruz… Ancak o zaman adalet işlemiş oluyor, saçımızı süpürge ettiğimiz yılları geri alabiliyoruz. Yemeyip yedirdiğimiz zamanların karşılığını görebilmiş oluyoruz…

Zamanla “kendimiz” olduğumuz tüm tutkularımızdan, seçimlerimizden ve anlarımızdan vazgeçiyoruz… 

Bu ne kadar doğru? Bu soru ile başlayacağız hikayemize, bu yaptığımız yani hikayemizi en başa alsak ‘’kendimizden vermek’’ anlayışı ne kadar doğru? Bir kere aşık olmayı, genel olarak “karşımızdakini daima mutlu etmek” olarak algılıyoruz. O kişi mutlu olsun, o kişi iyi olsun, o hoş olsun, onun her istediği olsun, “huzursuzluk” çıkmasın. Bu evliliklerimizde de böyle. Üzüldüğümüz, kırıldığımız rahatsız olduğumuz yani “ben” olduğumuz hiçbir noktayı “aman” diyerek dile getiremediğimiz gibi ne istediğimizi de açık açık ifade edemiyoruz. “Bu hafta sonu ben evde sakin bir zaman geçirmek istiyorum” diyemiyoruz. Çünkü bu “gerçek” karşımızdaki kişiyi mutlu etmeyecek. Kendi seçimlerimizden vazgeçmeye başlıyoruz…

Bir bakıyoruz ki yıllar geçmiş, “ne istiyorsun?” diye sorduklarında hatta çay veya kahve seçimi kadar basit bir seçime bile “kendi” başımıza karar veremiyoruz. Kırılmasın diye o diğer kişinin verdiği cevaba yine “uyum” sağlıyoruz. Ama mutluluğumuz bozulmuyor değil mi bizler böyle yaptığımızda? Kırılıp hatta parça parça olup da yine de söylemediğimizde… İçimize atıyoruz değil mi? Çünkü böyle olması gerekir, evlilik de aşk da “kendinden” vermek demektir. Diğer kişinin mutluluk katsayısı ile ölçülen şekilde başarılı olacağımızı düşünüyoruz, iyi bir eş olabilirsek bizim mutluluğumuzdan önce o sevgili eşimizin mutluluğu geliyor… İyi bir kız arkadaş, iyi bir erkek arkadaş olabilmemiz yine bu diğer kişinin mutluluğunu, iyiliğini, hoşnutluğunu kısacası kendimizden verdiğimiz her şeyi onun hissedebilmesi kriterini sağlayabilmemiz ile ölçülüyor…

Bu kadarı ile bitmiyor o can-ım aşk anlayışımız, hayattaki gerçek isteklerimize vurduğumuz sınırlar geliyor sonra. Örneğin, beş yıllık evliliğimizde bir kere bile birlikte kursa gitmemişsek bu kadar zamandan sonra dans kursuna mı gidilir, (hayatta her şey bir zamanda olması gerekir diye bir kural varmış gibi) oluyor değil mi? Sadece merak ettiğimiz bir aktiviteyi, hayatımızda sadece ama sadece altmış dakikaya sığacak bir tecrübeyi eşimiz, karımız, kocamız veya kız arkadaşımız, erkek arkadaşımız “gereksiz”, “uygunsuz”, “yersiz”, “denenmeye değmeyecek” buldukları için yine kendimizden vazgeçiyoruz… Görmeyi çok istediğimiz bir şehre gitmekten “ne gerek var?” cevabını alarak vazgeçiyoruz sonra… Çok istediğimiz ikinci çocuktan da aynı şekilde birimiz istemediğimiz için bir rafa kaldırdığımız ve hayat boyu yerine bir şey koyamayacağımız bir hayalimiz olarak vazgeçiyoruz. Bu kadarı ile kalmıyor, zamanla birlikte olmayı çok sevdiğimiz arkadaşlarımızdan, kendimizi özgür hissettiğimiz tek başına geçirdiğimiz hafta sonu tatillerimizden, belki katıldığımız kitap okuma kulüplerinden kısacası “kendimiz” olduğumuz tüm tutkularımızdan, seçimlerimizden ve anlarımızdan vazgeçiyoruz…

Aşk ancak biz “kendimiz” olduğumuzda güzel olandır.

Yıllar geçtiğinde ve soru senin için “ben nelerden vazgeçtim?” diye saymaya geldiğinde kocaman bir listemiz oluyor… Elimiz bomboş… Bu liste ne yazık ki o kadar uzun oluyor ki, karşımızdakine anlattığımızda başını sonunu unutuyor. Aldığımız cevap kimi zaman kısacık oluyor o upuzun listelerimize rağmen “ben mi sana bunlardan vazgeçmeni söyledim, bunu ben mi istedim?” Çok da yerinde bir soru oluyor (adeta bir yumruk gibi midemize inse de), bizler hem bunca kendimizden vazgeçiyoruz ve zamanı geldiğinde de seçimlerimizin sorumluluğunu almayıp o karşımızdakilere sorumluluk yüklüyoruz… Oysaki hayatta tüm tercihlerimizin yani tüm “vazgeçtiklerimizin” sorumlusu bizleriz. Bu işte bu yüzden, ilişkilerimiz için çok daha ciddi düşünmemiz gereken bir kavram.

Bugün bu yazımı okuyorsanız, aşk için, sevgili olmak için, eş olmak için, kız arkadaş olmak, erkek arkadaş olmak için, sırf bu isimlere sahip olmak için kendinizden vazgeçtiğiniz her şeye “hayır” diyebilmenizi dilerim… Hayatta “insan” olarak en önemli göreviniz kendimizi gerçekleştirebilmektir, bu hayata gelmemiz bir kişinin – karısı, kocası, kız arkadaşı, erkek arkadaşı, nişanlısı – olmak sıfatlarından çok daha öte bir sorumluluktur ve öncelikle kendimize olan saygımızı hiçbir durumda kaybetmemek bilincimizi gerektirir…

Evet, aşk ancak biz “kendimiz” olduğumuzda güzel olandır, kendimizden verdiğimiz aşk gerçek aşk değildir, bizi değiştirmeye çalışan aşk gerçek aşk değildir… Gerçek aşk, evimize, kendimize, kalbimize döndüğümüzü hissettiğimiz anlardan ibarettir…

 

İlginizi çekebilir: Gözümüze imkansız görünse de aşk, hayal kurmayı gerektirir.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale