X

Hayat sizi her daim çok ama çok seviyor

Gerçek aşkı bilen kalp, bir damla suya bile hürmetle bakar.” Mevlana Celaleddin Rumi

Hepimiz böyle hissetmişizdir. Hayat bize haksızlık etmektedir. Sevgilimiz bizi terk etmiştir… Belki çok istediğimiz pozisyon başkasına teklif edilmiştir, oysaki o kadar zamandır emek vermekteyizdir ama biz tercih edilmemişizdir… Çocuğumuz olsun isteriz, yıllarca deneriz de herkesin kolayca “oluveren” çocukları bir bize kısmet olmaz…

Kötü şeyler yaşadığınızda hayatın size haksızlık ettiğini hiç düşünür müsünüz?

Bir evlilik yapmak isteriz, evet yaparız da… Fakat istediğimiz gibi gitmez ve ayrılmak durumunda kalırız, hayat bize haksızlık etmektedir. Sonra ölüm vardır, çok sevdiğimiz eşimizi kaybederiz, belki çocuklarımızı yalnız büyütmek durumunda kalırız… Sonra bir de yitirmek vardır, anne ve babamız bizden önce ölmüş olabilirler, onları kaybetmenin acısını her daim taşırız, onları özleriz… Yanımızda olmalarını isteriz. Evet, hayat bize haksızlık yapmaktadır…

Sevdiğimiz kişi bizi onu sevdiğimiz kadar çok sevmez, karşılık göremeyiz, günlerce üzüntüden yataktan çıkamayız. Depresyona gireriz, kavuşamamanın verdiği acıyla ne yapacağımızı şaşırırız… Ve işte hayat yine bize haksızlık etmektedir, sevilmediğimizi, kollanmadığımızı, haksızlığa uğradığımızı hissederiz…

Acıların en büyüğü vardır sonra, evlat acısı. Çok ama çok sevdiğimiz evlatlarımızı kaybederiz, çok yanar canımız, bize nasıl da muhteşem bir şekilde bahşedilen, dünyaya bizim vücudumuzdan geçerek gelmiş olan alınmıştır. Ortada bir haksızlık vardır, neden başkaları değil de biz feda etmek bu kadar zor bir ders almak zorunda kalmışızdır değil mi? Haksızlık vardır bu işte…

Yaşadığımız haksızlıklarımız “gerçekten” haksızlık mıdır?

Çok isteriz ama istediğimiz parayı kazanamayız, biz kazanamadıkça daha çok borçlanırız. Düşünmeden harcarız ve böyle bir noktaya hiç gelmek istemiyorken şartlar işte bizi o borç batağının artık nefes alamayacağımız noktasına getiriverir… Debeleniriz ama çıkamayız. Eşimizi kaybederiz belki, dostlarımız biz kaybettikçe bizden uzaklaşır. Sonu içki ve kumar olur belki bu stresimizin, dayanacak derdimizi anlatacak bir omur ararız sadece… Yardıma ihtiyacımız vardır. Fakat burada bir de haksızlık vardır, hayat haksızlık etmektedir… Çünkü biz hep kaybeden tarafta kalmışızdır…

Şanssız olduğumuzu düşünürüz sonra. Evliyizdir fakat her gün ayrı bir huzursuzlukla uğraşırız. Sürekli bir kavga halinde nereden nereye geldiğimize şaşıracak noktada buluveririz kendimizi. Ne yapacağımızı nereden yeniden başlayacağımızı bilemeyiz. Ortada çocuklar da vardır, çaresizliğimiz daha da artar… İşte hayat yine haksızlık etmektedir…

Diğerleri kıyaslaması girer sonra. Bizim bindiğimiz araba daha yüksek modelde olmalıdır, konuştuğumuz telefon daha iyi olmalıdır, saçımız başımız daha bakımlı olmalıdır. Dışımızı donatırız da içimizi nasıl donatacağız onu işte biz bilemeyiz… Bizim için sadece hayat haksızlık etmektedir, neden diğerleri kadar zengin değilizdir öncelikle, onlar kadar güzel bir evimiz yoktur ve olamamıştır örneğin? Neden bu hayata bu yolla bu ailede gelmişizdir o “beğenmediğimiz” anne ve babamız neden bizim anne ve babamız olmuştur? İşte bu işte açık bir haksızlık vardır…

Kötü tecrübelerinize yeniden ve yeni bir bakış açısıyla bakmak ister misiniz?

Ben sizinle bugün tüm bu bizim o muhteşem haksızlıklarımıza bambaşka bir bakış açısıyla bakalım istiyorum. Kaderin diğer tarafından hayatın içinden bakalım. Haksızlıklarımız “gerçekten” haksızlık mıdır? Hayat bizi bu derece “sevmiyor mudur?” Bu derece acımasız mıdır? Kimse acı çekmezken sadece bize mi çalışmaktadır tüm acılar? Neden hayatın işleyişi bu şekildedir?

Bakın sevgili Louise Hay, Hayat Sizi Seviyor isimli güzel eserinde bunu nasıl yorumluyor;

Hayat bir aynadır. Büyürken, küçüklüğümüzdeki aile yaşantımızın duygusal ortamını tekrar yaratma eğilimi içinde oluruz. Ayrıca anne ve babamızla olan ilişkilerimizi sonraki ilişkilerimize yansıtırız.

Hayat, kim olduğumuzu sandığımızın bir ifadesidir. Değerlerinize, etik anlayışınıza ve seçimlerinize ayna tutar ve onları yansıtır. Size düşüncelerinizi gösterir. Neyi hak edip etmediğinize olan inancınızı, kimi suçladığınızı ve ne için sorumluluk aldığınızı yansıtır.

Ayna Prensibi size hayattaki “küçük mucizeleri” tecrübe etme fırsatı sunar. “Algı bir aynadır, gerçek değil. Ve zihnime aldıklarım dışarı yansır.”

Projeksiyon algıyı yaratır. Gördüğünüz dünya, verdiğiniz şeylerdir. Bundan fazlası değil. Bundan fazlası değil evet, ama azı da değil. O yüzden bu sizin için önemlidir. Bu zihin durumunuza, içsel şartların dışarıdaki resme yansımasına şahitlik eder. Nasıl düşünüyorsa, o şekilde algılar.

O yüzden dünyayı değiştirme peşinde olmayın. Dünya hakkında kendi zihninizi değiştirin.

“Algı bir aynadır, gerçek değil. Ve zihnime aldıklarım dışarı yansır.”

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, hayatınızda sevilmediğinizi veya yeterince şanslı olmadığınızı düşündüğünüz alanları veya inançlarınızı belirlemenizi dilerim. Neden bu şekilde “azımsanmakta” olduğunuza inanmaktasınız? Hayat sizi her daim sevmeye ve size vermeye devam eder. Tek yapmanız gereken bu düşünceleri sevildiğiniz inancıyla değiştirmektedir…

Hayat, bizi seviyor, hayat etrafımızı muhteşem mucizelerle çeviriyor. Fakat almaya gönüllü olmak ayrı bir güç ve inanç gerektiriyor… Bugün inancınız nerede? İnançlarınızın, hayattan size yansıyan projeksiyonunuzu kendi aynanızda görmenizi diliyorum… Bugün “şanssızlık” olarak nitelendirdiklerinize yeniden bakın… Bereketsizlik olarak ağzınızdan çıkan şikâyetlerin yeniden farkına varın… İlişkilere olan güven ve inancınızı yeniden sorgulayın. Hayata dair “adalet” inancınızı bir kez daha gözden geçirin…

Bilin ki her an çok ama çok sevilmektesiniz… Siz sevilmek için bu dünyaya geldiniz ve hayat evet tüm gerçekliği, tüm kalbi ve tüm güzelliği ile sizi çok ama çok seviyor…

 

İlginizi çekebilir: Hayatı güzelleştirme sanatı: Sevmek ve hep daha çok sevmek

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale