X

Hayat dönemeçleri: Yol ayrımlarına ne kadar hazırsınız?

Yol ayrımları… Eğer bir tarafı seçersek diğer tarafa gidemeyiz… Eğer diğerini seçersek, seçmediğimiz tarafta olamayız… Ve bizler hayatımız boyunca her gün bu seçimleri yaparız, her anımız birer yor ayrımıdır. Bazen öyle olur ki geri dönmek isteriz değil mi? Sizler de mutlaka “ah” demişsinizdir, “keşke bugün burada olmasaydım da şurada olabilseydim”… Veya arada benim şu an olduğum gibi sağlık durumumuz el vermeyebilir, içinizden coşmak gelir ama “seçiminiz” yani o anda elinizden gelen sadece yatıp iyi olmayı beklemektir. İçiniz ve dışınız farklı şeyler ister fakat işte yine bir yol ayrımı olmuştur, seçim yapmışsınızdır…

Peki bizler bu yol ayrımlarının ne kadar farkındayız? Hayatımızda o kadar çok küçük an vardır ki bir karar veririz ve o bilemediğimiz binlerce potansiyel yaşantı akışı ile bağlanır. Bizler dışarıdan sadece “bir kişi ile çay içmeyi” seçmişizdir de aslında aynı gün farklı bir noktada olmayacak olmamız, belki tanışacağımız yeni bir insan ile karşılaşmamızı 2 ay sonraya erteleyiverir. Veya almaktan çekindiğimiz kararlar “kim gönüllü olmak ister?” gibi sorular çokça karşımıza çıkar değil mi? Hani o “ben” diye parmak kaldırmak geçer içimizden, fakat o parmak işte her zaman kalkmaz ve bizler o anı yeniden geriye döndüremediğimiz için “o gönüllü şanslı kişi” olamayız…

Bir de yol ayrımlarımızda karşımıza çıkan pişmanlıklar vardır, geriye bakmak isteriz nedense. Hep o “gidemediğimiz” yolda kalır aklımız, içimiz, bedenimiz… Fakat gittiğimiz yolda, yaptığımız seçimde pişmanlık duyarsak, sizce ne kadar “gerçekten” kendimiz olabiliriz? Ben de birçoğumuz gibi bugüne kadar verdiğim kararlarda genel olarak “kararsız” kalanlar grubuna dahilim. Bir şeyi çokça düşünür çokça açıklaya çalışırım. Bazen de tam tersi olur sadece yaparım ve hiç düşünmem. Hangi daha iyi derseniz genel olarak hiç düşünmemek ve yapmak diyebilirim.

İşte yol ayrımlarımız da böyledir. Bir ayrıma geldiğimizde çok dikkatli bakmamız gerekir, “gerçekten nereye gitmek istiyoruz?” bu önemli bir sorudur ve cevabı çok daha önemlidir? Ne istediğimizi yani hangi yöne gideceğimizi diğer kişiler mi belirliyor? Başkasının hoşuna gitmek, başkaları tarafından takdir görmek, başkaları tarafından çekici bulunmak veya sadece kendimiz olmak mı? İçimizden gelen bir merakın peşinden mi koşmaktayız? Örneğin kontrol edemediğimiz şekilde bir kişi hayatında bize muhtaç durumda olabilir, onunla ilgilenmemiz ve seçimlerimizi de buna uydurarak şekillendirmemiz gerekebilir. Bu noktalar aslında yol ayrımını kabul etmemiz için, yani o ayrımı geçtikten sonra dönüp geriye bakmamak ve sadece yolda olabilmek için de gereklidir.

Kendimize “neden?” diye sorduğumuzda içimizden gelerek ve her şeye rağmen yani seçmediğimiz tarafta yaşayabileceklerimize, görebileceklerimize, umut ettiklerimize ve vazgeçtiklerimize rağmen evet ise işte yolunuz önünüzde belirir. Bunu görebilmek önemlidir çünkü bu yol ayrımı potansiyel birçok ayrımı daha önümüze çıkartacaktır. Ve yıllar geçtikçe biz ayrımlarımıza daha uzaktan baktığımızda o gün anlayamadığımız önemi, düşünce yapımızı ve akışı daha net görebilir hale geliriz.

Ben de son dönemde özellikle birçok yol ayrımı yaşıyorum. Bunlar öyle noktalar oluyor ki, planlarım en az üç belki dört ay öncesinden netleşmiş, seçimlerim yapılmış fakat gerçekleştirdiklerim veya gerçekleştirebildiklerim çok daha farklı. Ve her an değişimi de kabul etmek gerekliliği ortaya çıkıyor. Bu ayrımları o gün içime sinerek yaptığımı biliyorum fakat yaşayamadığımda ya da değiştirmek gerektiğinde bir de bu ayrımlarda “bırakabilmek” konusuna geliyoruz. Çoğumuz için çok zor olan diğer bir şey. Yani bırakabilmek de bir yol ayrımı, yolunuz orada yürüdüğünüz yol ile ayırılmış oluyor…

İşte hayatımızın her anı önümüze ayrımları getirir. Bizler ısrarla tercih yapmamak hakkında dirensek de, seçip geriye dönmek istesek de, ya da aynı anda her iki durumu da aynı oranda yaşamak istesek de bu mümkün olmamaktadır. Çoğu zaman bazı tekliflere evet deriz, benim bu hafta karşılaştığım çok değişik bir kaynaktan bana ulaşan çok güzel sözler gibi fakat herşeye rağmen kendime karşı gelemeyeceğimden hayır dediğim gibi (bu noktada yol ayırımı çok daha ciddi oluyor, birçoğumuzun mutlaka başında geçtiği gibi dönülmez çizgileri geçmiş oluyoruz) yol ayırımlarımız dünümüzden bugünlere bizleri taşıyan en önemli akışlardır.

Hayatımız boyunca her ne yaşta olursak olalım, her neye sahip olursak olalım ve her nasıl olursak olalım, ayrımlarımız bizim hikayemizi belirleyecek olanlardır. Bu yüzden bir karar alırken, bir yola çıkarken ve ayrımlarımızı yaşarken, her daim kendimizle yüzleşmemiz ve içimize sinecek diye tabir ettiğimiz şekilde tercihler yapmamız gerekmektedir. Başkasını mutlu edecek yollar, diğer kişinin hoşuna gitmek için yapılan ayrımlar veya kendimizi gözetmeksizin farklı öncelikleri referans alarak verdiğimiz olurlar, daha sonra dönülmez ayrımlar ve telafi edemeyeceğimiz sonuçlar ile hayat yolculuğumuzu belirleyecek olanlar oluverir. Bununla yüzleşmeye hazır isek, sonuçlar bizi mutlu etmese de “ben tercih ettim ben yaşadım” diyebiliriz, bu durumla yüzleşemiyorsak “kurban” oluruz ve çok pişmanım deriz, bu noktalarda geri dönüş her ne kadar mümkün olmasa da dersimizi alır sonraki yol ayrımlarımıza doğru yolumuza koyuluruz.

Bugün bu yazımda hala bu kelimeler yazılırken gerçekleşmekte olan birçok yol ayrımını ben seçmiş durumdayım (dışarıda olmak, farklı bir yerde olmak, koşuyor olmak, bir arkadaşımla buluşmuş zaman geçiriyor olmak gibi) ve sizler bu yazıyı okumayı seçerek birçok ayrımda bulundunuz bile. Bu yüzden her nefes anımız aslında bir ayrıma eşittir. Hayatınızdaki yol ayrımlarınızı en doğru şekilde değerlendirmenizi, sevmenizi ve yürüdüğünüz yolları çok daha dikkatli görebilmeniz dileklerimle…

Çünkü her ayrım sizin hikayenizdir…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale