X

Hamilelikte aşırı terleme neden olur?

Bazen hamile insanların ayrı bir parlaklığa sahip oldukları söylenir ancak bunun bir kısmı da muhtemelen terlemekten geliyor olabilir. Fakat yine de bunun bir övgü olduğunu da unutmamak gerekir. Zira aşırı terleme gebelikte hormonal dalgalanmalar, kan hacminde artış ve diğer pek çok faktörden kaynaklanır. Bu nedenle herkes rahat rahat otururken sıcaklıyor ve terliyorsanız, bunun gebeliğin normal bir parçası olduğunu unutmayın.

Hamilelikte aşırı terleme

Terlemek doğanın sıcaklığı yönetme biçimidir. Hamilelikte beden sıcaklığınız hafifçe artar. Bu büyüyen bebeğin doğal bir etkisidir. Hormonal değişimler, artan kan hacmi ve kilo alımı da bu küçük artışa katkı sağlar. Sıcak hissetmeye başladığınızda, terlemek sizi serinletir ve aşırı ısınmanıza engel olur. Çünkü fazla sıcaklık hem siz hem de bebeğiniz için zararlıdır. Bunun yanında hormonal değişimler beynin hipotalamus bölgesini etkilerler ve bu yüzden bedeniniz gerçekte olduğundan daha sıcak olduğunu düşünür. Bu da terlemeye yol açar. Bu nedenle hava 25 dereceyken sanki 30 derece gibi hissedebilirsiniz.

Hamilelikte terleme genel olarak endişe sebebi değildir ancak gerçekten aşırı miktarda terleme gebelikle alakasız bir problemin işareti olabilir. Eğer terlemeden endişe ediyorsanız doktorunuza danışın.

Hamilelikte terlemenin sebepleri

Karın bölgeniz biraz daha sıcak hissettirebilir ve aslında gerçekten öyledir. Fakat tüm bu terleme aslında tüm bedeninizdeki değişimlerden kaynaklanır. Aşağıda hamile kadınların bedeninde terlemeye yol açan bazı en yaygın faktörler mevcut:

  • Hormonal değişimler: Hamilelikte hormonlardaki değişimler ondaki pek çok belirti ve rahatsızlığın temel sebebi olurlar. Buna beden sıcaklığındaki hafif artış ve bunun sonucunda artan terleme de dahildir.
  • Kan dolaşımında artış: Hamilelikte bedeninizde daha fazla kan dolaşır ve bu da size daha sıcak hissettirebilir. Hatta üçüncü trimesterin başında kan hacminiz neredeyse %50 artar.
  • Daha yüksek metabolizma: Bedeniniz daha sıkı çalışırken normalden daha fazla kalori yakabilir ve daha fazla ısı üretebilirsiniz. Temel olarak iki bedenlik çalışıyorsunuz denilebilir.
  • Kilo alımı: Fazla kiloları taşırken etrafta dolaşmak özellikle de üçüncü trimesterde daha zorlayıcı olur ve bu efor da ısı yaratır. Ayrıca bebek sizin ağırlık merkezinizin değişmesine sebep olur ve bu da bedeninizin dengede durmak için daha fazla efor sarf etmesine sebep olarak daha sıcak hissettirir.
  • Havalar: Sıcak ve nemli havalarda dışarıda vakit geçirdiğinizde daha fazla terlemeniz mümkündür çünkü hamile bedeninizin soğuması da daha zor olacaktır.
  • Fiziksel aktivite: Hamile olduğunuzda biraz da spor yapınca, evi temizleyince, yürüyünce veya bedeni zorlayacak başka bir aktivite yaptığınızda normalden daha fazla terlemeniz çok normaldir.
  • Anksiyete: Terleme kaygı ve strese karşı verilen doğal bir tepkidir. Bunun sonucunda gebelik nedeniyle kaygılarınız ve ruh hali dalgalanmalarınız varsa aşırı terleme yaşayabilirsiniz.
  • Hastalıklar: Soğuk algınlığı, grip ve diğer hastalıklardan kaynaklanan ateş, beden sıcaklığında artışa sebep olur ve bu da daha fazla terlemenize yol açabilir.
  • Hipertiroid: Gebelikte hormonal değişimlerden kaynaklı olarak tiroid aktivitesinde artış görülür ve bu da hem beden sıcaklığının hem de terlemenin artmasına sebep olur. Ancak hipertiroid, normalin çok üzerinde bir aktiviteyi ifade eder. Aşırı aktif tiroid kalp ritminizi ve beden sistemlerinizi hızlandırır, aşırı terlemeye sebep olur ve pek çok başka belirtiye sahiptir.
  • İlaçlar: Terleme bazı ilaçların yan etkileri arasında yer alır. Buna bazı bulantı ilaçları da dahildir.
  • Yiyecek ve içecekler: Baharatlı gıdalar, alkol ve kafein terlemeyi tetikleyebilir ve bu nedenle terlemeyi kontrol altına almak için bunlara sınır koyabilirsiniz. Hamilelikte alkolden zaten tamamen kaçınmak ve kafeini de sınırlamak gerekir. Ayrıca acı ve baharatlı gıdalar terlemenin yanında mide yanmasına sebep olabilirler.

İlginizi çekebilir: Hamilelikte stres, bebeği nasıl etkiler?

Hamilelikte terlemenin zamanı

Hamilelikte ve doğum sonrası dönemde fazladan terleme normaldir. Ancak birinci ve üçüncü trimester terlemenin en yoğun olduğu dönemdir. Pek çok kadın hamileliğinin çok erken döneminde terlemeye başlar. Hormonlardaki değişimler ve kan akışındaki artış beden sıcaklığını gebe kaldıktan hemen sonra biraz arttırır ve bu hafif artış bile sıcak hissetmeniz için yeterlidir. Dolayısıyla alıştığınızdan biraz daha fazla terlersiniz. Bazen bu durum kadınların fark ettikleri ilk gebelik işaretleri arasında yer alır.

Bazı kadınlarda ikinci trimesterde terlemede bir hafifleme görülür. Ancak doğum yaklaştıkça terlemenin tekrar geri gelmesi sizi şaşırtmasın. Özellikle üçüncü trimesteri yazın ortasına denk gelenlerde bu durum daha belirgin olur. Buna ek olarak araştırmalara göre kadınların %35’i hamilelikte ve doğum sonrasında sıcak basmaları yaşıyor.

Doğumdan sonra terleme de çok normaldir. Bu, bedeninizin hamileyken taşıdığı fazla sıvılardan kurtulmasının bir yoludur. Buna ek olarak gece terlemeleri de bedenin doğum sonrası dengeye gelme sürecinde etkilidir.

Rahatlamanın yolları

Gebelikte terlemeniz için illa sıcak ve nemli bir gün olması gerekmez. Hamile kadınlar kış aylarında da terlerler. Hormon düzeyleriniz ve bedeninizin tepkilerine yapabileceğiniz bir şey yok ancak rahatlamak için kullanabileceğiniz bazı yöntemler var:

  • Bol bol su ve sağlıklı sıvılar için, böylece terlerken kaybettiğiniz nemi geri alabilir ve susuz kalmanın önüne geçebilirsiniz.
  • Pamuk gibi doğal kumaşlardan yapılmış nefes alan hafif kıyafetler giyin. Yünden kaçının.
  • Sıcakladığınızda çıkarabileceğiniz şekilde katmanlı giyinin.
  • Güne ılık bir duşla başlayın ve öyle bitirin.
  • Terleme önleyici kıyafetler giyin.
  • Vantilatör ve klima kullanın.
  • Beden sıcaklığını ve terlemeyi arttıran gıda ve içeceklerden kaçının.
  • Taşınabilir fan kullanın.
  • Terlediğinizde kullanmak üzere yanınızda ıslak mendil olsun.
  • Alnınıza ıslak bez koyun veya yüzünüzü yıkayın.
  • Kilo alımı konusunda doktorunuzun önerilerini çok fazla aşmayın.

Ne zaman doktora ulaşmalı?

Terleme gebelikte çok normal olsa da belirtilerden doktorunuza bahsetmeniz önemlidir. Doktorunuz bunların gebelikle bağlantılı mı olduğunu söyleyecektir.

Ayrıca aşağıdaki şartlara sahipseniz hemen doktorunuza ulaşın:

  • Her yeriniz kaşınıyorsa ve tahriş de yoksa.
  • Beden ısınız 37.8’i geçerse.
  • Susuzluk ve hastalık belirtileri varsa.
  • Baş dönmesi ve bayılacak gibi olma varsa.
  • Çok rahatsız hissediyorsanız.
  • Bebek doğduktan altı hafta sonra hala terlemeler varsa.
  • Ciddi soru ve endişeleriniz varsa.

İlginizi çekebilir: Anne karnındaki bebek, sesleri ne zaman duyar?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale