X

Güçlü yanım zayıf yanıma karşı: Ben gerçekte kimim?

Her zaman güçlü olmasak da inatla güçlü “durmamız” gerekir hayatta… Çocuklarımız vardır anne veya baba olduğumuz için güçlü durmamız gerekir, oldukça stresli bir işimiz vardır, işimizi kaybetmemek için güçlü durmamız gerekir, belki de sadece öyle olduğumuz için duruşumuz da güçlü olur…

Peki ya içimizde kopan fırtınalar? Yani o bizim sürekli üstünü kapatmaya çalıştığımız zayıf yönlerimiz? Onlar farklı bir bedene farklı bir yaradılışa mı aittir? Bizim parçamız değillermiş gibi yaptığımızda gerçekte bizden uzaklaşmış olacaklar mıdır? İçimizden söküp atabilir miyiz? Bizden apayrı bir öğeymiş gibi davranabilir miyiz? Cevabımız bu yazımızın da konusu; “hayır”…

Bu hafta karşıma çıkan ve beni gerçekten etkileyen bir sözü paylaşmak istiyorum bu yazımda sizlerle, biraz derin düşünelim, aslında hayatımızın kapatmaya belki de geride bırakmaya çalıştığımız bazı yönlerinin bizim için ne derece önemli olduklarını anlayalım istiyorum;

“Güçlü olabilmek için, birçok zayıflıktan geçmek gerekir.” -Lady Gaga

Hemen bir örnek ile başlayalım, bir atlet düşünün, çok daha iyi dereceler ile yarışmalarını geçirmek istiyor fakat sol bacağında önemli bir sakatlığı var. Bu sakatlık nedeniyle kendini zayıf hissetmesi kadar doğal bir durum yoktur. Fakat, işte aslında hayat tam burada devreye giriyor. Çalışmalarına devam etmek konusunda engel yaratmayan bu durumda “zayıflığına” odaklanarak çalışmaktan vazgeçmeyi mi seçmeli yoksa diğer atletlere göre çok daha fazla çalışması gerektiği için bunun gerektirdiklerini mi yerine getirmeli? Eğer seçtiği yön burada ikinci olasılık olacaksa (yani kendisi ile eşit atletlerden çok daha fazla çalıştığı durumda) hepsinden daha güçlü hale gelebilecektir.

Burada aslında hepimizin tanıdığı ve hayatındaki zayıflıklarını muhteşem güçlere dönüştürmüş olan başka bir sporcudan örnek vermek istiyorum. Ünlü futbolcu Lionel Messi, aslında dünyaca ünlü bir futbolcu, fakat hiç bilmediğimiz öyle bir hikayesi var ki, bir zayıflığın nasıl güç olarak ve ne derece “güçlü” olarak bizleri etkileyebileceğinin en güzel örneklerinden biri…

Messi, büyüme hormonu eksikliği yüzünden futbolu bırakma noktasına geliyor. Bu durum nedeniyle, diğerlerinden daha fazla çalışması, daha farklı özelliklerini geliştirmesi ve adeta kendisini kanıtlaması da gerekiyor. Bir zamanlar daha fazla futbol oynayamayacağını söyleyenlere inat, bugünkü Messi oluyor…

Hemen beni çok etkileyen bir diğer örnek ile devam etmek istiyorum. Bu güzel adam, bedeninin ona verdiği tüm zayıflık olarak görebileceğimiz durumlara inat, bir evlilik gerçekleştirmeye, dünya üzerinde binlerce insan ile biraraya gelerek onlara ilham olmaya ve içindeki güzellikleri paylaşmaya devam ediyor. Örneğimiz Nick Vujicic; doğumundan itibaren kolları ve bacakları olmadan dünyaya geliyor (tetra-amelia sendromu) ve hatta anlatılanlara göre annesi uzun süre kendisini kucağına almayı bile reddediyor. Daha sonra Nick, kendi gibi olan insanlar için kar amacı gütmeyen uluslararası bir oluşum kuruyor ve dünya çapında motivasyonel konuşmacı olarak kendi hayat deneyimlerini anlatmaya devam ediyor.

Bizler genelde zayıf yönlerimizi bize verilmiş cezalar veya saklamamız gereken parçalarımız olarak gördüğümüzde, kendimizden ayırdığımızda ve yabancılaştırdığımızda, hayatta güçlenmemiz bu yönlerin güzelliklerini görüp, olmamız gereken en güçlü halimize gidişimizde yol olduklarını idrak edebilmemiz de mümkün olmamaktadır. Aslında zayıflıklarımız, hayatın bize getirdiği durumlara karşı yeniden bakmamızı, farklı ne yapabileceğimizi ve kendimizi nasıl ortaya koyabileceğimizi de gösteren durumlardır.

Aslında bizler, olmayanlarımızla (zayıflıklarımızla) daha çok çalışmaya, daha çok anlamaya, daha farklı çözüm yöntemleri geliştirmeye ve böylece kapasitemizin en üstünde olanı bulmaya itilmekteyizdir. Bizlerin yokluk veya zayıflık olarak gördüğümüz her şey aslında en güçlü olan halimize erişmemizde bir basamaktır. Kendi örneğimi paylaşmak belki de bu paragrafın en önemli gerçeği olacak; hayatımda her zaman boyumu, olarak ortalamanın altında olduğum için zayıf yanım olarak görmekteyim. Fakat halen çok yakından ilgilendiğim uzun mesafe koşabilmek için boynumun ve dolayısı ile fiziksel yapımın ne kadar büyük avantajlar sunduğunu gerek denge, gerekse hız için ihtiyacım olan güçlü yapının, son dönemde bu zayıflık algıma tamamıyla farklı bir bakış açısı getirdiğini paylaşabilirim.

Eğer bu yazımı okuyorsanız, öncelikle kendinizde (gerek fiziksel gerekse duygusal olarak) zayıflık olarak nitelendirdiğiniz yönlerinize çok dikkatle bakmanızı öneriyorum. Bu yönler öyle gizli hazineler barındırmaktadır ki, sonunda ulaşabileceğiniz güzellikleri ve güçlülüğü bugünden hayal edemiyor olabilirsiniz. Fakat, bizlerin zayıflık olarak nitelendirdiğimiz hastalıklar, olmayan uzuvlar, fiziksel başka etkenler veya duygusal yönlerden kırılmış olmak, hayatı tek başına göğüslemiş olmak, terk edilmiş olmak, aldatılmış olmak, beğenilmemiş olmak gibi tüm bu zayıf yönler içlerinde bizim “daha güçlü” olmamız için dersler ve dönüşümler barındırmaktadır…

Yeter ki bizler bu “zayıflık” olarak nitelendirdiklerimizi, o muhteşem “güçlü” versiyonumuza ulaşmakta birer basamak olarak görebilelim…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale