X

Gerekliliklerden uzak, hayata yakın bir duruş: Kendini tanıma yolunda açık ve kararlı olmak

Arkadaş ortamlarında ya da bir olay karşısındaki tepkimizde şu tarz cümleler dökülebiliyor ağzımızdan kimi zaman: ‘Ben böyleyim, ben asla öyle yapmam böyle yaparım. Ben buyum. Benim tarzım şu.’ Bu cümleler ağzımızdan sadece dökülmekle kalmıyor aynı zamanda hayatımıza şekil de veriyor… Bir sonraki benzer duruma bu tepkiler sepetinden uygun bir tepki seçiyor ve sonucunu daha önceden zaten bildiğimiz/yaşadığımız bir şekilde kendi ellerimizle örmüş oluyoruz… Ne büyük sürpriz ama! Yani zihnin yaşamak istediği sonucun farkında ve en kısa/bilindik yoldan bunu seçmen için seni ikna ediyor! -işte burası kulaklarınızın aşina olduğu yere çok benzer: ‘Konfor Alanı’- Ve bu böyle geçip giderken yıllar geçiyor… Güneşin dünyaya olan konumu, gezegenler, saatler, mevsimler, yıllar derken bir sürü şey de değişiyor… Bu değişiklerin bir kısmını görebiliyoruz bedenimizde. Ya biraz kilo alıyor veya veriyoruz, ya kırışıklıklarımız artıyor, ya da ağrılarımızı duyumsar oluyoruz günler geçtikçe… Yani geçen zamana direnmeyip ayak uyduran fiziksel dünyamız var bizim. Tıpkı doğada olduğu gibi. Kış mevsiminin o sert, acıtan fırtınasında rüzgara kendini bırakmış, rüzgarla dans eden ağaç gibi… Yani direnmek yerine ‘o hal ne ise orada var olmanın bir yolunu bulan’ fiziksel dünyanın içerisindeyken, zihnimiz bunun neresinde?

Burada dikkat çekmek istediğim yer, bizim biz oluşumuzu ağzımızdan çıkan cümleler gerçekleştiriyor.. O cümleler doğrultusunda eyleme geçiyoruz ve sonuçları yaratıyoruz. Burada spiritüel bir şeyden bahsetmiyorum. Bir eylem varsa onun ortaya çıkaracağı bir sonuç vardır. Evet pozitif cümleler kuran biri ile tam tersini uygulayan arasında da benzer bir bağ var ancak en temelde dikkat etmek istediğim şey: ‘Kendimizi hangi cümlelerle tanımlıyoruz?’ veya bir başka açıdan soracak olursak: ‘Kendimizi hangi cümlelerle sınırlıyoruz?’, ‘Kendimiz hakkındaki düşüncelerimizle gerçekliğimiz arasında bir fark var mı?’ ‘Hangi kendimizi diğer insanlara gösteriyoruz: Onların görmek istediğini mi? Gerçekte olduğumuz hali mi?’

Hepimiz artık bir şekilde görüyoruz, duyuyoruz, okuyoruz yani her halükarda maruz kalıyoruz ki: Değişim diye bir şey var. Her ne kadar fiziki değişim kendi kendine olsa da gözle görülür bir yanı var. Peki ya zihin açısından değişim? Kendi kendine değişen, gelişen, uyum sağlayan bir fiziki özelliğin yanında zihinsel gelişim dediğimiz şey, üzerinde kafa çalıştırmayı hak etmiyor mu sizce de?

Zihni geliştirmenin bin bir türlü yöntemi var ancak en önemlisi burada bilerek ve isteyerek, kendimizi yönetme şeklimiz. Düşünsenize, gün içinde neleri yönetiyorsunuz? Say say bitmez. Peki kendinizi hiç yönettiğinizi düşünüyor musunuz? Mesela birine bir öfke duyduğunuz zaman bunun nedenini soruyor musunuz yoksa aklınıza, içinize ilk gelen cümleleri mi sarf ediyorsunuz? Bir başka örnek daha: Bir kriz anında heyecana kapılıp sizi/olayı/içinde bulunulan hali heyecan veya kaygılarınızın mı yönetmesine izin veriyorsunuz veya olması gerekeni bulmak için zihninizi biraz kullanma gayretinde bulunuyor musunuz?

Bu örnekler ve yöntemler üzerine, dünyadaki herkesin diyecek bir sözü vardır ve muhtemelen bu dünya var olduğu müddetçe zaman içinde değişse bile benzer şeyler üzerinde sözler söylenmeye devam edecek. 

Benim anladığım gerçek şu ki; yönteminiz ne olursa olsun insan kendini tanıma yoluna açık ve kararlı olmalı… Başka da bir –meli –malı’sı yok bunun. Yani bugün bana uyan hatha yoga sana uymayabilir. Belki uyan bir başka yoga tarzı vardır veya hiçbir yoga tarzı sana uygun değildir. Uymak zorunda mı? Hayır, değil.  Bugün sana uyan sabah koşusu benim ruhuma iyi gelmiyor olabilir. Belki bu koşu dalağımı, kalbimi yoruyor, kaşlarım çatılıyor ve içime karanlık çöküyor. Yani vücudumu zorlayınca strese giriyorum ve herhangi bir mecradan duyduğum ‘mutlaka yapmanız gerekenler listesi’ içindeki o şey ‘bana iyi gelecek beklentisi ile yapılmak zorunda hissedildiğinde’ doğal olarak sinir sistemimi kötü etkiliyor ve belki bir daha kendim için herhangi bir eylemde bulunmamı bile engelliyor olabilir.

Burada açık olmak önemli. ‘Herkese uyan, genel geçer eylemler’i görmek ve bana ne kadar uygun/ne kadar gerçekçi diye bakmak; yani bunun başka yolu nedir diye akıl ile düşünme gayreti önemli.. 

İlginizi çekebilir: Yapmamız gereken tek şey için bolca zamanımız var: Düşünmek

Çoğu zaman sadece insanların söylediği yöntemleri hayatımıza alıyoruz.. Hazır yiyecek gibi düşünün. Buna ihtiyacın var ama sen yapmıyorsun da zaten bir başkası yapmış, onu kullanayım… Üstüne düşünmüyoruz bile.. Marketten alışveriş yapar gibi yaşıyoruz yani.  Şunun hakkında öyle deniliyor… Doğrunun bu olduğu savunuluyor… Bu doğru harici açık bir kapıyı geç, bir başka kapının var olmadığını düşünüyorsun otomatik olarak. Veya  ‘bunun mutlaka yapılması gerekir’ler var.. Peki ya yapılması gerekenler yapılmayınca/yapılamayınca? İşte bu da bambaşka bir konuyu doğuruyor.

Aklımızdaki yapılması gerekenler listemizi öyle hunharca bilgilerle dolduruyoruz ki gerçeklikten uzak bir liste halinde uzuyor da uzuyor. Halbuki bu önümüzdeki 24saat içinde uyuyacağız, kişisel bakım ve ihtiyaçlarımızı gidereceğiz, bir işimiz varsa işimizin gerekliliklerini, evimizin sorumluluklarını, günlük rutinlerimizi yerine getirecek ve sevdiklerimize vakit ayıracağız. Aynı zamanda kendimizi yönetebilen bir noktaya gelmek için sürekli aklı devrede tutacak ve akla rağmen hareket edeceğiz. Kendimiz için kendimize rağmen kendimizi bulacağız, tanıyacağız, anlayacağız. Yani hayat, ‘ben böyleyim’ vb. gibi öğrenilmiş formülleri gördüğümüz her yere uygulayacağımız bir şey haline çekilmemelidir diye düşünüyorum. Aksi halde, yaşadığımız hayattan mutsuz, rollerden rol seçen, kendini tanımayan, kendini sevemeyen doğal olarak bir başkasını sevemeyen ve aynı zamanda o  bir başkasından da ayrı düşünülemeyen (bağımsız olamayan değil sadece bağımlı olan), kalabalıklar içerisinde yalnız bireyler olarak ne kendimize ne içinde bulunduğumuz dünyaya bir katkımız olmadan göçüp gideceğiz.. Çünkü hayat gerçekten çok kısa.. Buna en yakın şahit artık hepimiziz: Covid diyeyim, siz anlarsınız..

 

İlginizi çekebilir: Hayata dahil olmanın sırrı: Diğerlerinden önce, kendine koşabilmek 

Şebnem Pınar: Merhaba! Yazılarımda benim 'anlama yolculuğumu' okuyor olacaksınız. Beni anlamak için yazan birisi olarak tanımlamak da isteyebilirsiniz. Şimdi daha önceden edindiğiniz tüm varsayımları ve okurken yapacağınız tüm kritikleri bir kenara bırakıp, sadece okuyun. İdraki de doğal sürecine bırakın... Okuduğunuz an anladığınız şey az sonra değişebilir! Bunu hatırlayın. Bu sizin size yapabileceğiniz en güzel şey!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale