Yapmamız gereken tek şey için bolca zamanımız var: Düşünmek

Kendi yarattığın soruna çözüm bulma arayışınla ömrün geçiyor, olan kendine oluyor… Yorulduğunsa yanına kar kalıyor.

Bu cümleyi okuduktan sonra geçmiş deneyimlerinizi şöyle bir gözden geçirince mutlaka hak vereceğiniz kısımlar olacaktır… İşte bu farkındalığa bir örnek.

Sonrasıysa sana kalmış… Nasıl bir sen olmak istiyorsun? Çünkü sen nasıl bir sen olursan, o durumları hayatına katmış oluyorsun. Öyle ya, yemeğini daha tuzlu yemek istiyorsan içine biraz daha tuz ekiyorsun ve ağız tadıyla bir yemek yiyorsun. Burada söylemek istediğim tabii ki “tuzlu yemek yiyin” değildir.

Nasıl bir sen olacağını bilmek. Bilmiyorsan bunu bulmak. Bunu bilmek için de bir şey yapmak. Ama işte bunu bildikten sonra farkındalığın artıyor. Bugün ve bugünden sonra size bunu bulmanın yollarından bahsetmeyeceğim. Eğer bunu bulmak istiyorsanız zaten siz bulursunuz. İnsanlık varolduğundan bu yana bir sürü yol, yöntemden bahsedilmiş. Şimdi hemen sadece bir tıkla indirip, okuyup bilgi sahibi olacağınız gerçek kaynaklar varken, benim bunlardan bahsetmem varolan bir yöntem üzerinden kendi deneyimlerim tarafından yoğrulmuş ve tamamen bana ait olan yorumları size tekrar sunmaktır.

Sonuçta bir bilim insanı değilim, bilim insanı olmayanlar dışındaki insanlar yol, yöntem -benim içime daha sinen bir kavram olarak- “öğretileri” takip edenler ve hayatına gerçek manada uygulayabilenlerdir, yani sadece çok iyi öğrencilerdir. Bu da o kişinin o öğretiyi algılama biçime bağlı olarak onun şahsına ait deneyimlerden geçer. Sonuç başarılıysa, öğreti o kişiye uygundur ve doğruluğu tartışılamaz. Yani bu yolu sen bulacaksın. Bir başkası senin için doğru yolun ne olduğunu bilemez. Zaten sen bilmiyorsan, başkası nasıl bilebilir ki? (Buraya bir ufak not ekliyorum çünkü değinmezsem eksik kalır: “Aslında insanlar doğru bildikleri şeyleri tartışabilmeliler. Daha iyisi ve hakikat arayışı için gerekli bu. Ama bunu yaparken kendine göre doğru olan bilgiyi, içinde fanatizm barındıran tepkilerle empoze edip ahkam keser vaziyete dönüşmemelidir insan… Bu paragrafın detaylarını haftaya salı günü okuyabilirsiniz.)

Farkında olmak için tabii ki “farkındalık çalışmaları” başlığı altındaki bize uygun olduğunu düşündüğümüz uygulamaları deneyebiliriz. Ben de katılıyorum. Çünkü böylelikle zihin kasımız gelişiyor ve farklı deneyimler sayesinde daha önce denemediğimiz birçok yoldan geçiyoruz ve bambaşka sonuçlara ulaşıyoruz ancak burada en önemlisi “düşünebilmek”.

Evimizde istemediğimiz kadar çok vakit geçirme lüksüne sahip olduğumuz bu günlerde ne yapıyoruz? Vakit geçsin diye bir sürü şey… İnternetin elimizin altında ve derya deniz olduğu şu zaman diliminin neresindesin? Vakit geçsin diye bir sürü şey yapıp, yapmayı planlanladıklarının belki bir kısmını yapmadığın için kendini suçlu hissettiğin anların bile oluyordur. Bugünün yarını da var, evdeyiz.

Dışarıda olduğumuz günlerde her şeyi tükettiğimiz yetmemiş gibi, hem yapacaklarımızı listemize ekleyip daha da şişiriyoruz, hem de endişeye kapılıyoruz. Aslında bu kadar çok şey yapmak zorunda değiliz. Sadece dur. Evdesin zaten… Fiziken mecburen duruyorsun ama fizik dünyasında ne kadar durduysan soyut kısım onun eksiğini kapamak istercesine daha da hızlı çalışıyor ve daha da hızlı çalışacaktır. Sadece dur… İŞLER DAHA DA KARMAŞIKLAŞMADAN SADECE DUR. BÜTÜN OLARAK DUR. Şu an yapman gereken tek şey; “DÜŞÜNMEK”.

Evet, evet, doğru okuyorsun. Sadece düşün. Düşünmen için tüm fırsatların içine nefes alıyorsun. Çünkü kısa bir süredir sabah kalkıyorsun aynı yer, birazdan yine aynı şeyleri yapacaksın, aynı insanları göreceksin, aynı şeyleri duyacaksın, aynı şeyleri konuşacaksın ve sonra aynı kaygılara dalacaksın, olmayan şeylerden kaygılanmaya, henüz olmamış olayları konuşmaya başlayacaksın… Yarın ne olacak, işim şöyle oldu, faturam böyle olacak… Ve aklınıza gelen tüm diğer şeyler. Dün evde bu kadar çok zaman geçireceğini nasıl ki öngöremediysen yarının ne getireceğini bugünkü kaygılarınla da artık öngöremeyeceğini fark etmen gerekiyor.

Düşün. Sadece düşün. Eskisinden daha farklı düşün. Eskisinden daha çok düşün. Daha çok düşün. Düşün. Düşün. Çünkü yeteri kadar düşününce o yolun, yöntemin içinde olacaksın. Sorun yaratmaktan vazgeçip çözümlerinle ilerleyeceksin. Bu sefer de zaman yanına kar kalacak. Düşün. Ama eğer gerçekten istiyorsan “DÜŞÜN”, aksi halde zorunlu hissetmiş olursun ve bu bir döngüdür, zaman geçer ve olan yine sana olur.

İlginizi çekebilir: Kaç tane doğru vardır: Olasılıklar dünyasında doğruyu bulabilmek

Şebnem Pınar
Merhaba! Yazılarımda benim 'anlama yolculuğumu' okuyor olacaksınız. Beni anlamak için yazan birisi olarak tanımlamak da isteyebilirsiniz. Şimdi daha önceden edindiğiniz tüm varsayımları ve okurken ... Devam