X

Gelişmekte olan Web3 fitness uygulamaları

Teknoloji dünyasındaki ivmelenen evrim, sanatın dijitalleştirilmesini vurgulayan NFT’ler, gerçek dünyanın sanal rekreasyonları olan Metaverse platformları ve merkeziyetsiz yapısıyla öne çıkan blockchain teknolojisiyle somut bir şekilde hissediliyor. Bu yeni teknolojik ilerlemeler, ‘Web3’ konsepti altında sinerjik bir birlik oluşturuyor. Teknoloji sektöründen doğmuş olan bu konseptin aynı zamanda wellness sektörüyle de derin bir ilişkisi bulunuyor. Bu ilişki, genellikle spor alışkanlıkları aracılığıyla ortaya çıkıyor. Web3, wellness ve fitness arasındaki bu köprüyü aydınlatmak adına gelişmekte olan Web3 fitness uygulamalarını sizler için derledik. 

Web3 nedir?

Teknolojiyi insan sağlığına ve iyi hissetme haline entegre eden uygulamalara değinmeden önce, kısaca Web3’ün tanımını ve bu konseptin önemini açıklamakta fayda var. Merkeziyetsizliği ve veri mülkiyeti haklarını vurgulayan bu konsept, mevcut internet altyapısının evrimsel bir üst seviyesi olarak öne çıkıyor. Pek çok internet kullanıcısı, Web3 ile otoriteden bağımsız bir internet deneyimi yaşama fırsatını yakalıyor.

İnsanlar, Web3’te diğer kullanıcılarla iletişim kurarak sosyalleşebiliyor, oyun oynayabiliyor, müzik dinleyebiliyor ve keyifli vakit geçirebiliyor. Web3’ün kullanıcılara sunduğu aktiviteler Web2’deki faaliyetlere benzese de bu iki kavram arasında önemli bir fark var: Merkeziyetsiz yapı. Bu yapı, Web3 kullanıcılarının kripto para harcayarak alışveriş yapmasına, NFT’lerle bezenmiş sanal sergilere katılmasına ve blockchain oyunlarıyla kazanç sağlamasına olanak tanıyor.

Kullanıcıların kendi verileri üzerinde tam kontrole sahip olmasını sağlayan Web3, ‘iyi hissetme’ anlayışını pekiştirmek için çeşitli fitness uygulamalarını öne çıkartıyor. Bu noktada, artan popülariteye sahip beş tane Web3 fitness uygulamasını ve bu uygulamaların avantajlarını sizlere sunmayı amaçlıyoruz:

Web3 fitness uygulamalarıyla yenilikçi dönüşüm

COVID-19 pandemisiyle evde egzersiz yapma eğilimi gözle görülür bir artış gösterdi ve bizler de bu artışa dahil olduk. Çeşitli dijital platformlardan kendimizi hem fiziksel hem de psikolojik açıdan geliştirmemize yardımcı olabilecek videolara konuk olduk. Bu videolar uygulayıcılara fazlasıyla katkı sağlasa da dijital fitness uygulamalarına doğan ihtiyaç da yükseldi. Bu ihtiyaç, Web2’deki fitness uygulamalarının ve platformlarının Web3 altyapısına adaptasyonunu hızlandırdı. Şimdi, fitness isteğine ve ihtiyacına çözüm olan Web3 fitness uygulamalarını sizlerle paylaşmak istiyoruz.

1. Sweatcoin

Kaynak: sweatco.in

Sweatcoin, ”hareket ederek kazan” felsefesiyle (move-to-earn) kullanıcıları hareket etmeye teşvik ederken aynı zamanda kripto para ödülleri sunuyor. Kullanıcılar, yürüyüş ve sağlıklı beslenme gibi sağlıklı yaşam alışkanlıkları ve fitness aktiviteleri aracılığıyla Sweatcoin isimli bir kripto para birimi kazanıyorlar. Bu uygulama, GPS teknolojisini kullanarak kullanıcıların hareketlerini hassas bir şekilde takip ediyor; bu teknoloji, ne kadar yüründüğünü ya da koşulduğunu tespit ederek kullanıcıların hak ettikleri kripto para miktarıyla buluşmasına yardımcı oluyor. Buna ek olarak, kullanıcılar Sweatcoin’e başka bireyleri davet ederek ve uygulamada yer alan farklı görevleri yerine getirerek de kripto para kazanabiliyorlar. Kazanılan Sweatcoin’ler, teknolojik cihazlardan fitness ekipmanlarına kadar pek çok farklı ürün üzerinde sahiplik amacıyla harcanabiliyor. Ayrıca, bu kripto paralarla seçilen kuruluşlara bağış yapılarak topluma katkı sağlanabiliyor.

120 milyonu aşkın kullanıcıya ulaşan Sweatcoin, son yatırım turunda 12 milyon dolarlık bir fon toplayarak toplam fon büyüklüğünü 13.6 milyon dolara ulaştırdı. Kripto para borsasının dalgalı yapısına rağmen hem bir adım sayar hem de bir ödüllendirici görevi gören bu uygulamaya karşı gösterilen ilgi her geçen gün artıyor.

2. OliveX

Kaynak: olivex.ai

Artırılmış gerçeklik ve blockchain teknolojisini kullanan OliveX, fitnessı oyunlaştırarak wellness sektörüne yenilikçi bir yapı sunuyor. ”Oynayarak kazan” felsefesini (play-to-earn) benimseyen bu uygulama, kullanıcıların egzersiz yaparak kazanç elde etmesine olanak tanıyor. Gerçek dünya aktivitelerini dijital bir evrenle bütünleştiren OliveX’te çeşitli egzersizlerle zenginleştirilmiş oyunlar bulunuyor. Kullanıcılar, bu oyunlardaki fitness aktivitelerine dahil olarak DOSE isimli tokenı kazanabiliyorlar. Daha sonra, bu tokenler harcanarak NFT sahibi olunabiliyor ve özel oyun modlarının kilitleri açılabiliyor. Tokenla ödüllendirme sistemine sahip olan bu oyunların arasında Dustland Runner ve Dustland Rider yer alıyor. Dustland Runner, kullanıcıları koşmaya ve Dustland Rider da bisiklet sürmeye motive ediyor. OliveX, insanları hareketlendirme misyonu için fitness eğitmenleriyle, oyun organizasyonlarıyla ve influencerlarla iş birlikleri kuruyor.

Web3 sektöründeki önemli şirketlerden biri olan Animoca Brands’in kurucu ortağı Yat Sui’nin de dahil olduğu OliveX ekibi, son yatırım turunda 8 milyon dolar toplayarak toplam fonunu 8.5 milyon dolara yükseltti. 170’ten fazla ülkede kullanıcılarla buluşan bu uygulama, evde, spor salonunda ve açık havada egzersiz yapanların benzersiz bir fitness deneyimi yaşamasına katkıda bulunuyor.

3. STEPN

Kaynak: stepn.com

STEPN, ”hareket ederek kazan” felsefesiyle finans sektörünü fitness alışkanlarına entegre etmeyi amaçlıyor. Bu uygulama, yürüyüş, hafif koşu ve hızlı koşu gibi fiziksel aktiviteleri gerçekleştiren kullanıcıları GST isimli kripto parayla ödüllendiriyor. Ek olarak, kullanıcılar STEPN topluluğunun karar verme süreçlerine katılım için de GMT isimli kripto parayla teşvik ediliyor. Bu para birimleri, dijital spor ayakkabıların satın alımı gibi uygulama içi işlemler için kullanılabildiği gibi başka kripto paralara da çevrilebiliyorlar. Bu uygulamayı kullanmaya başlamak için bir tane spor ayakkabı NFT’sinin satın alınması gerekiyor. Bu NFT’ler, rahatlık, direnç ve etki açısından farklılık gösteriyor. STEPN’da kazanılan kripto paralarla başlangıçta satın alınan NFT‘nin özellikleri geliştirilebiliyor.

Üç milyonu aşkın kullanıcıya sahip olan STEPN, tek yatırım turuyla total fonunu 5 milyon dolara ulaştırdı. Her ne kadar bu uygulama popüler Web3 uygulamaları arasında yer alsa da pek çok kullanıcı borsadaki değişkenlikten ötürü kritik kayıplar yaşadı. Buna ek olarak, STEPN’ın bağımlılık yapabileceğini belirten uzmanların görüşleri de uygulamanın popülaritesini etkiledi.

4. MoonFit

Kaynak: moonfit.xyz

Hikaye temelli bir yaşam biçimi uygulaması olan MoonFit, kalori yakımı karşılığında kullanıcıları ödüllendiriyor. Uygulamanın hikayesinde MoonFit isimli bir evren ve bu evrende yaşayan 10 bin tane MoonBeast isimli karakter ele alınıyor. Bu karakterlerin güç kazanması için kalori yakması gerekiyor. Hikayenin baş kahramanları olan MoonBeast’ler, aslında gerçek dünyada egzersiz yapan MoonFit kullanıcılarını temsil ediyor. Kullanıcılar, uygulamadan kalori yakacakları egzersizleri, egzersiz temposunu ve egzersizin yapılacağı ortamı seçebiliyorlar. Günlük görevlerin tamamlanmasıyla MFR ve MFG isimli kripto paralar kazanılabiliyor. Ayrıca, kullanıcılar koşu seanslarının miktarı, toplam koşulan mesafe, yakılan kalori ve uygulamadaki başarı sıralaması gibi bireysel değerlerini takip edebiliyorlar.

5. SNKRZ

Kaynak: thesnkrz

Günlük egzersizler karşılığında ödüller sunan SNKRZ, ”hareket ederek kazan” felsefesini benimsiyor. Bu uygulamayı kullanmaya başlamak için benzersiz tasarımlara ve yeteneklere sahip SNKRZ NFT’lerinden bir tanesinin satın alınması gerekiyor. Bahsi geçen dijital eseri satın aldıktan sonra kullanıcılar yapacakları egzersizlere odaklanabiliyorlar. Yapılan egzersizler sayesinde FRC isimli kripto para kazanılıyor ve uygulama içi kazancın miktarı sahip olunan NFT’lerin özelliklerine göre değişkenlik gösteriyor. Kullanıcılar, SNKRZ NFT’lerini OpenSea gibi dijital NFT pazarlarında satarak da gelir elde edebiliyorlar. Ayrıca, iki tane SNKRZ NFT’si birleştirilerek yeni bir NFT de yaratılabiliyor. FIT olarak bilinen token ise kullanıcıların SNKRZ topluluğu için karar alma süreçlerine dahil olmasını sağlıyor.

En son 2022’de yatırım turuna çıkmış olan SNKRZ’nin son yatırım turundan ne kadar topladığı veya total fonu hakkında net bir bilgi bulunmuyor. Yürüyüş, koşu ve bisikletçilik gibi aktivitelerle fitness dünyasına yeni bir soluk kazandıran bu uygulama, sadece Google Play aracılığıyla 50 binden fazla indirmeye ulaştı.

Kaynaklar: Crunchbase, Medium, Outdoor Fitness Society

İlginizi çekebilir: 2023’te öne çıkan wellness startupları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale