X

Gelecekte bizi ne bekliyor: Yapay Zeka robotlar duygusal zekaya sahip olabilir mi?

Yapay Zeka artık günümüzde kendini analitik yetenekleri ve bilişsel becerileri konusunda açıkça kanıtlamış durumda. 1997 yılında dünyanın en iyi satranç oyuncusu Garry Kasparov, IBM tarafından üretilmiş olan, saniyede 200 milyon hamle hesap etme kapasitesine sahip Deep Blue’ya karşı 6 setlik maç sonucu 2,5’a 3,5 skorla yenilgiye uğradı. Hatta iş öyle bir hal aldı ki ilerleyen yıllarda saniyedeki hamle hesaplama hızlarıyla yarışan bilgisayarlar arasında dahi şampiyonalar düzenlendi.

2016 yılında sinir ağı ve takviyeli öğrenme (deep learning) içeren yapay zekâ sistemi AlphaGo, hamle sayısı yanında sezgisel düşünce gerektiren Go oyununda, en iyi oyunculardan Lee Sadol’u yendi.

Kendini bilişsel ve işlemsel alanlarda, ölçme, tanıma, hesaplama, raporlama alanlarında başarıyla kanıtlayan Yapay Zeka, duygusal olarak da geliştirilebilir ve tıpkı insanlardaki gibi bir duygusal zekaya sahip olabilir mi? İnsanı insan yapan en değerli özelliklerimizden biri de empatidir. Peki ya bir Yapay Zeka’ya empati kurabilmesi ve hem duyguyu anlayıp, hem de buna uygun davranış sergilemesi öğretilebilir mi?

Bugün bir çok Yapay Zeka şirketi ve bu alandaki mühendisler bunun cevabına “Evet!” diyor. Aşağıda bu alandaki en önemli 4 çalışmaya değineceğiz ve içlerinden biri olan Affectiva’ya biraz daha yakından bakacağız.

Yüz tanıma ve duygusal analiz 

Hepimizin bildiği gibi yüz tanıma teknolojisi zaten hepimizin hayatında var. Apple 2015 yılında Faceshift ve 2016 yılında ise San Diego merkezli Emotient isimli iki girişimi satın aldı ve bunu Faceid teknolojisinde kullanmıştır. Bizler de artık her alanda yüz tanıma kilitleri ile karşılaşıyoruz. Bunun bir tık ilerisi ise yüzdeki ifadelerin duygusal analizinin yapılması, ancak görünen o ki Yapay Zeka teknolojileri bunun da bir tık ilerisine geçmiş durumda ve sadece duygusal analiz değil tam bir insan algısında Yapay Zeka makinaları geliştirmiş durumdalar.

Emotient

Sloganı : “Use facial expressions to understand emotional reactions with Emotient”

Duygu Duyarlı Bilişim mottosuyla geleceğe öncülük etme iddiasındaki Emotient, 2008 yılında University of California Machine Perception Lab’de doğmuştur. Girişimin Danışma Kurulu’nda yüz davranışı ve makine öğrenimi alanında iki önemli isim Doç. Dr. Paul Ekman ve Terry Sejnowski yer almaktadır.

Apple, 2016’da San Diegolu bir start-up olan Emotient’ı satın almıştı. Emotient’ın Apple’ın ilgisini çekmesinin sebebi, yapay zeka kullanarak insanların nasıl hissettiğine dair ölçümler yapan bir teknoloji geliştirmiş olması. Teknoloji, tüketicilerin kullanımına onay verdikleri web kameraları aracılığıyla çalışıyor. Tüketicilerin izledikleri videoya gösterdikleri reaksiyonlar, yüzlerindeki 49 ayrı noktanın hareketine göre ölçülerek mutluluk, şaşkınlık, üzüntü, iğrenme, korku ve kafa karışıklığı gibi duygulara göre kategorize ediliyor. Markalar da, ürünlerinin reklamını yapmak için hazırladıkları yaratıcı çalışmaları bu reaksiyonlardan çıkan raporlara göre yeniden düzenliyor.

Beyond Verbal

Sloganı: “Develops Voice Enabled AI to create proprietary vocal biomarkers for personalized healthcare screening & emotion monitoring”

2012 yılında İsrail’de kurulan bir başka Yapay Zeka (AI) start-up şirketi olan Beyond Verbal, ses tonunu analiz ederek kişinin esas duygusunu tespit etmeye yönelik bir teknoloji geliştirdi. Telefonda, mikrofonda ya da sesle kontrol edilen bir uygulamada kullanıcının sesinden duygularını anlamaya çalışıyor. 19 yıllık bir araştırmanın ürünü olduğu belirtilen Beyond Verbal, 30 dilde yüz binlerce duygu etiketli ses kullanılarak geliştirilmiş. 2014 Eylül ayında 3,3 milyon dolar yatırım alan Tel Aviv merkezli girişim, konuşmaların içeriğiyle ilgilenmiyor, sadece sesi dinleyerek gerçek zamanlı duygu ölçümü yapıyor.

Beyond Verbal, kurumsal pazar araştırmacıları ve uygulama geliştiricilere yönelik çözümler sunuyor. Yatırımla birlikte bu alanlara kişisel bakım ve sağlığı da ekleyen Beyond Verbal, bulut tabanlı Wellness API’ını yayınladı. Wellness API, akıllı telefon ya da giyilebilir cihazların kullanıcılarını dinleyerek duygusal sağlık durumunun takip edilmesini sağlıyor.

Cogito

Sloganı: “The best minds in behavioral science and enterprise technology have come together to create an artificial intelligence solution that analyzes the human voice and provides real-time guidance to enhance behavior”

İnsan davranış ve duygularını anlamak için sese odaklanan bir diğer girişim Cogito, sağlık sektörüne odaklanmasıyla farklılaşıyor. Sesle duygusal analizi birleştiren teknolojisini geliştirmek için çağrı merkezleriyle çalışan Cogito, en önemli sinyalleri yakalayabilmek için 80 milyon davranışsal veri noktası tespit etmiş. Bunun sonucunda depresyon ve stres gibi işaretleri algılayabilen algoritmasıyla Cogito, ilk ürünü Cogito Dialog’u çağrı merkezleri için geliştirmiş. Müşterilerin ses, konuşma hızı, akışı, sesin tınısı gibi parametreleri ölçüyor ve bunları işe yarar bilgiler şeklinde gerçek zamanlı olarak bir gösterge panelide yayınlıyor.

Cogito daha önce Boston Maratonu bombalama olayının bireyler üzerindeki psikolojik etkisini ölçen Companion mobil uygulamasıyla gündeme gelmişti. Şirketin bugün Raytheon ve United States Government’s Defense Advanced Research Projects Agency (DARPA) ile birlikte mobil telefonlardan güvenli bir şekilde kullanıcıların duygularını analiz eden bir sistem üzerinde çalıştığını da belirtmek gerekebilir. Start-up firmalar için bu oldukça üst düzey bir ilgi.

Affectiva

Sloganı: “Affectiva, İnsan Algısı Yapay Zeka, Her şeyi İnsan gibi Algılar.”

2009 yılında MIT Media Lab’de doğan Affectiva Duygusal analitik ve zeka konusunda önde gelen girişimlerden biridir. Ürettiği yapay zeka teknolojisi, insanın herhangi bir görsel veya durum karşısında verdiği duygusal tepkileri anlamaya odaklanıyor. Duygusal tepkileri tanımlama için yüz ifadelerini analiz eden Affectiva, bugüne kadar 75’ten fazla ülkede, yaklaşık 7 milyon 800 bin farklı yüzle çalışmış.

Affectiva, insanların yüz ifadelerini tanımlayabilen, duygusal bir algılama teknolojisidir. 2019 yılı itibarıyla da sadece duygusal algılama değil, tamamıyla İnsan Algısında bir Yapay Zeka teknolojisi olduklarını iddia ediyorlar. Nüanslar, duygusal, karmaşık bilişsel haller, davranışlar, tepkiler ve insanların diğer nesnelerle etkileşimleri…

Affectiva’nın doğuşu

ABD merkezli Affectiva’yı kuran Rana El Kaliouby ve Rosalind Picard, duygusal hesaplamanın (affectiva computing) öncüleridir. Rana Affectiva CEO’sudur ve Rosalind, MIT Media Lab’daki Affectiva Computing grubuna başkanlık eder.
Rana El Kaliouby, Mısır da doğmuş ve Mısır’da bir bilgisayar Mühendisiyken Cambridge üniversitesinde ph.D programına kabul edilmiştir. İngiltere’ye geldiği ve ailesinden evinden uzakta geçirmeye başladığı bu sürede dediğine göre Laptopuyla, diğer tüm insanlarla olduğundan daha fazla zaman geçirdiğini farketmiş ve hal böyleyken Laptopumun aslında benim ne hissettiğimle ilgili hiçbir fikri yoktu diyor. Bununla beraber ailesiyle olan sosyal medya konuşmalarında ise oradaki yalnızlığını ve üzüntüsünü ifade edebilmek için tek yapabildiği somurtma ikonu kullanmakmış. Ve bunu rahatsız edici bulmuş. Böylece duygularımızdan anlayan teknolojiler geliştirebilme fikri edinmiş.

Rana el Kaliouby’ye göre Affectiva nedir, nasıl çalışır ne işe yarar? The Raise of Machines röportajından bir bölüme bakarsak şu şekildedir, “ Affectiva olarak Yapay Zeka’ya çok belirli bir bakış açımız var. Biz Duygusal Yapay Zeka Platformuyuz. Yani bir çok YZ bilişsel, işlemsel, tek bir şeyi yapmak üzere… ancak Affectiva olarak bizim vizyonumuz ise Yapay Zeka kavramına, makinalarımıza ve dijital deneyimlerimize Yapay Duygusal Zeka’yı getirmek.

Ve biz bunu yapabilmek için insanların yüz ifadelerinin, seslerinin (ses tonlarının), mimiklerinin olduğu çok çok büyük bir data ile makine öğrenimi olan bir makinayı besliyoruz. Bu sizin yüz ifadelerinizin duygusal karşılığını veren bir harita çıkartabilen bir makine öğrenimi. İlgili, odaklı mısınız, yoksa kafanız mı karışık, nazik misiniz, stresli misiniz vb.. Ve daha sonra bu veriyi birçok alanda kullanabiliyoruz. Araç kullanımında güvenlik amaçlı, reklam verenler tarafından, oyun sektöründe, medya araştırmalarında, sağlıkta…”

Duygu analizi yapan YZ (Yapay Zeka) uygulamaları yaşamımızda hangi alanlarda kullanılıyor?

Bu teknolojiler özellikle insanı anlamaya yönelik olanlar o kadar çok sektörde gereklilik arz ediyor ki, dolayısıyla şirketler hangi sektörlere teknolojilerini entegre edeceklerini kendileri seçiyorlar. Emotient daha çok müşteri taleplerini, müşteri reaksiyonlarını tanımlaya yönelik pazarlama alanına yönelmiş durumda; Affectiva ise alanını çok daha spesifik tutuyor ve otomotiv sektöründe olası kazaları önlemeye yönelik çalışmaları ile teknolojisini otomotiv sektörüne entegre ediyor. Sürücülerin dikkatinin dağıldığı, stres düzeyinin fazla yükseldiği vb. anları analiz ederek geri bildirim veriyor. Böylelikle Kişinin duygusal durumuna bir aynalık yapılmış oluyor ve böylelikle kendini farketmesi sağlanıyor. Belki geliştirilecek teknolojilerle, sürüş halinde olan kişinin bir panik atak, sinir krizi veya aşırı eğlence ve mutluluktan dikkatinin dağınık olması gibi tespitlerin neticesinde arabanın otomatik olarak park haline geçmesi vb. önlemler de alınabilir.

Affectiva otomotiv sektörü ile beraber pazarlama sektöründe de ve digital sektörde de teknolojisini birleştiriyor. Dijital platformda kullanıcılara biyometrik çözümler de getiriyor. İMotions uygulamaları Apple’ın da iş birliğiyle  duyguyu algılayan teknolojileri ve biyometrik çözümleri bir araya getiriyor.

Birkaç örnekle duygusal analiz yapan teknolojilerin kullanım alanlarına bakacak olursak…

  • Bir çağrı merkezi çalışanı, ekranında açılan bir kalp simgesinin olduğunu gördüğünde telefonun diğer ucundaki müşterinin duygusallaştığını anlar.
  • Bir iş başvurusu analizinde, işe alım yapan kişinin, başvuran kişinin video röportajı incelenerek, beden dili ve yüz ifadeleri önceki başarılı işe alımlar ile karşılaştırıp, onun uygun olup olmayacağına karar vermesine yardımcı olur.
  • Doktorlar hastalıkları teşhis etmek için yapay zeka kullanırlar.
  • Satış temsilcileri müşterileri hakkında daha fazla bilgi edinmek için yapay zeka kullanır ve daha fazla şey satın almalarını sağlar.
  • Otistik kişiler, karşısındaki insanın ne duygu hissettiğini giyilebilir Duygusal YZ ile anlayabilir.
  • Güvenli yolculuk için araç sürücüsünün ve araçtaki diğer kişilerin yüz ifadesi ve ses analizi yapılarak olası bir tehlike önlenir.
  • Yaşlılara egzersiz yaptıran YZ robotu, insanların yüz ifadelerinden bulundukları duygu durumunu analiz edip gerekirse egzersizi durdurabilir. ( Boğaziçi Üniversitesi – Doç. Dr. Ali Albert Salah)

Duygusal analiz yapan Yapay Zeka’nın psikolojide kullanımı

Bu sıralar duygusal analiz yapan Yapay Zeka ürünlerinin şu an esprisinin yapıldığı ve belki de öngörüldüğü gibi robot psikologlar olarak karşımıza çıkması gerçekleşmez. Çünkü insanın daima bir insan iletişimine ihtiyacı var. Ancak yansıtma (tepki verme) yöntemi kullanan psikolojik danışmanlık hizmetinin verilebileceği, belki bazı terapi yöntemlerinin belli bir bölümünün, örneğin kişinin otomatik düşüncesini tespit etmekte kullanılan Bilişsel Davranışçı tedavilerin bir kısmının bu YZ robotları tarafından yapılması, psikolojik bir rahatsızlığın teşhisinin belirlenmesinde psikologlara ve psikiyatristlere oldukça net bir şekilde yardımcı olabileceği görülüyor.

Ama az önce bahsettiğim gibi insanın insana ihtiyacı var. Ne kadar psikolojik rahatsızlıkların tanı belirtilerini bilse ve kişinin cümlelerindeki anlamı tespit edip aynı zamanda duygusal analizini yapabilse de; asla insan kıvamında bir psikolog ya da terapist olamaz. Ancak bu tezin çürüme ihtimali de daima aklımızın bir köşesinde duruyor.

Şimdiden hayatımızda Cleverbot ve Woebot gibi psikolojik danışmanlık hizmeti veren Yapay Zeka Uygulamaları var. Yakında şu soruyla karşılaşmamız an meselesi “Hoşgeldiniz, psikoloğunuz robot mu olsun, insan mı?” ve geçtiğimiz yıl Newyorker Magazine’de yayımlandığı gibi, “Machines know how you feel !”

Siz yine de bir insan terapiste ihtiyaç duyarsanız şimdilik benimle iletişime geçebilirsiniz. Ben Dilek Cantimur, şu an Üsküdar Üniversitesine Psikoloji alanında Yüksek Lisans yapmakla birlikte 4 Yıldır Theta Healing Terapisi uygulayıcısı ve meditasyon eğitmeniyim.

0554 963 4286 numaralı telefondan veya dilekcantimur@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz. Hakkımda daha detaylı bilgiye erişmek için www.creatingground.com adlı siteyi ziyaret edebilirsiniz. İlginiz için teşekkürler.

İlginizi çekebilir: Doğanın sunduğu yaşam felsefesi: Vipassana

Dilek Cantimur: Dilek Cantimur, 20 Kasım 1988, İstanbul doğumluyum. 2011 yılında Yeditepe Üniversitesi Uluslararası Finans bölümünü burslu okuyup onur derecesiyle mezun olduktan sonra 5 yıl finans sektöründe çalıştım, fakat daha sonra “özümü gerçekleştirebilme yolumun” bu olmadığını fark ettiğimde bu illüzyona bir son verip Özüme Ait olan Hayatı inşa etmeye başladım. Hem aldığım tüm meditasyon ve enerji eğitimlerinden hem de yüksek lisans eğitimim süresinde edindiğim bilimsel gerçekler neticesinde öğrendim ki Her Problem ve Hastalık ilk önce İnsanın kendi Zihninde yaratılıyor. Şimdi terapilerimde bu zihinsel nedenlerin keşfedilmesi, bilinçaltı blokajlarının dönüştürülmesi konusunda en etkili yöntem olan Theta Healing terapisini uyguluyorum ve bir de günlük hayatlarında uygulayabilecekleri basit fakat çok etkili 7 derslik Meditasyon programları sunuyorum. Ve hayallerimden birinin tezahürü olarak kurduğum “CreatinggrounD” merkezinde farkındalığa hizmet eden birbirinden farklı ve değerli etkinlikler düzenliyorum. Bütünün hayrına… Aşkla.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale