X

Gebelik yorgunluğu ile başa çıkmanın yolları

İçinizde bir insanın büyümesi yorucu bir iştir. Gebelik testinizin pozitif çıktığı gün muhtemelen bir bayram gibiydi ancak sonrasında bir türlü yetmeyen uykularınız ve geçmeyen yorgunluğunuz bunun neşesinden biraz götürmüştür.

Hamile kadınların özellikle birinci ve üçüncü trimesterde yorgun hissetmeleri çok normaldir. Buna bir de sabah bulantıları veya son trimesterde uyumakta zorlanma da eklenince neler yapılabileceğini merak ediyor olabilirsiniz.

Gebelik Yorgunluğu Ne Kadar Sürer?

Gebeliğin ilk işaretlerinden bir tanesi yorgunluktur. Bir anda ve beklenmedik şekilde ortaya çıkabilir. Döllenme ve yerleşme dönemlerinde bile salgılanmaya başlayan gebelik hormonları bedeninizi, ruh halinizi, metabolizmanızı, beyninizi, fiziksel görünümünüzü ve uyku düzeninizi etkilemeye başlar.

İkinci trimester 13. haftada başlar ve pek çok kadın bu dönemde yeniden enerji kazandığını fark eder. Bu dönemde bebek gelmeden önce yapılacak işleri yapmak için iyi bir fırsat yakalanır çünkü üçüncü trimester geldiğinde aşırı yorgunluk tekrar geri gelecektir.

Neden Bu Kadar Yorgunum?

Basitçe söylemek gerekirse, içinizde bir bebek büyüdüğü için yorgunsunuz. Hormonal değişimlere ek olarak fiziksel ve duygusal değişimler de enerji düzeylerinizi azaltabilir ve yorgun hissetmenize yol açabilirler.

Bu değişimlerin bazıları şöyle:

  • östrojen ve progesteron miktarlarındaki artışlar
  • tansiyon ve kan şekerinde düşme
  • kan akışında artma
  • uykuda bozulma
  • sindirim problemleri
  • sabah bulantıları
  • stres ve anksiyete
  • sık idrara çıkma
  • mide yanması
  • bel, kalça ve pelvik bölge ağrıları

İlginizi çekebilir: Gebelikte sarı akıntı neden olur?

Ne Zaman Doktora Ulaşmalı?

Eğer uykusuzluk, huzursuz bacak sendromu, uyku apnesi, preeklampsi ve başka bir rahatsızlık uykunuza engel oluyorsa, bir sonraki randevunuzda bundan doktorunuza bahsedin.

Doktora başvurmanız gerektiğini gösteren bazı diğer işaretler şöyle:

  • anemi, gebelik diyabeti ve depresyon gibi başka şeylerden şüphe ediyorsanız
  • görmenizde bir değişiklik oluşuyorsa
  • baş dönmesi yaşıyorsanız
  • daha az idrar yapıyorsanız
  • nefes darlığı, üst karında ağrı ve kalp çarpıntıları varsa
  • yoğun baş ağrılarınız varsa
  • el, bilek ve ayaklarda şişkinlik varsa

Ne Yapabilirsiniz?

Bebek büyütmek bedeniniz üzerindeki büyük bir yüktür. Bu nedenle bedeninizin size gönderdiği işaretleri göz ardı etmeyin.

  • Eşinizden ve yakın insanlardan destek alın.
  • Ne kadar yorgun olursanız olun, reçetesiz uyku ilaçlarına başvurmaktan çekinmelisiniz.
  • Çoğu hamile kadın yatakta en az 8 saat geçirmeli ve her gece en az 7 saat uyumalı. Mümkünse normalden biraz daha erken yatılmalı.

İlginizi çekebilir: Rahim Ağzı Yetmezliği Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Bedeniniz değişirken gebelik yorgunluğu ile başa çıkmanıza yardımcı olacak bazı ipuçları şöyle:

Yatak Odanız Karanlık, Temiz ve Serin Olsun

  • Optimum dinlenme için doğru ortamı seçin.
  • Bedeninizin derin uykuya ulaşabilmesi için pencereleri siyah perdeler ile kapatın. Işık yayan şeyleri ve dijital saatleri kapatın.
  • Yatak odasının sıcaklığı evinizin geri kalanından biraz daha serin olsun. Böylece uyku kalitesi artar. Gereksiz eşyaları kaldırın ve yatak temiz olsun.
  • Kestirin
  • Gündüzleri biraz kestirmek, gece eksik kalan uykunuzu tamamlamanıza yardımcı olur. Çünkü genelde beden ağrıları, idrara çıkma ve diğer gebelik problemleri nedeniyle uyku bölünme eğilimindedir. Ancak akşam üstü civarında kestirmekten kaçının.
  • Eğer kestirmeniz mümkün değilse mola yerinizde kendinize bir yer yapın ve yemek yerken ayaklarınızı yukarıda tutun.

Sağlıklı Beslenin ve Bol Sıvı Alın

  • Başlangıçta gebelik nedeniyle tansiyonunuz ve kan şekeriniz düşebilir ve bu da size yorgun hissettirebilir. Ancak uykusuzluk kan şekerinde tekrar artışa sebep olur ve bu da gebelik diyabeti riskini arttırabilir.
  • Kan şekerinizi ve enerji düzeylerinizi dengeli tutmak için sık yiyin. Örneğin günde altı öğün daha az olacak şekilde yiyebilirsiniz. Sık yemek ve iyi beslenmek, protein almak, yorgunlukla savaşmanıza yardımcı olacaktır.
  • Geceleri bacaklarda krampı önlemek için gündüz yeterince su içmeyi ve sıvı almayı unutmayın.

Gebelik veya Rüya Günlüğü Tutun

  • Gebeliğinizde stresli ve kaygılı hissettiğinizde bunu günlüğünüze yazın.
  • Hamile kadınlar çok net rüyalar görür ve rüyalarını daha iyi hatırlarlar. Çünkü hormonal değişimler yorgunluğa sebep olmanın yanında uyku düzenini etkilerler ve uyku döngülerinin ortasında uyanmak daha sık olur.
  • Uyku günlükleri de işe yarayabilir ve bu günlüğe uyumanızın ne kadar sürdüğünü, gece uyanık kalıp kalmadığınızı, uyanma saatinizi ve uyku kalitenizi yazabilirsiniz.

Öğleden Sonra Kafein Almayın

  • Kafein sizi gece boyunca uyanık tutabilir veya uyanmanıza sebep olabilir. Ayrıca bebeği de aktif tutar ve devamlı olarak hareket etmesine yol açar.
  • Uzmanlar günde 200 mg’dan fazla kafein alımını gebelikte önermiyorlar.

Kendinizi Şımartın

  • Aile ve arkadaşlarınızdan yardım isteyin. Ilık bir banyo yapın. Partnerinizden masaj yapmasını isteyin. Mola verin.
  • Yumuşak ve rahat kıyafetler giyin, rahat bir sandalyede oturun ve bir şeyler okuyun. Lavanta kokulu mum yakın. Sakinleştirici müzikler dinleyin. Sıcak bir papatya çayı için. Aklınıza rahatlatacak ne geliyorsa yapabilirsiniz.

Spor

Hamileliğin yükü ve alınan kilolar bedeniniz üzerinde ciddi baskılar yaratırlar.

Hamilelikte hafif sporlar yapmanın daha iyi uyumayı sağlamanın yanında aşağıdaki faydalara sahip olduğu belirtiliyor:

  • bel ağrılarında azalma
  • kabızlıkta azalma
  • gebelik diyabeti, preeklampsi ve sezaryen riskinde azalma
  • daha sağlıklı kilo alımı
  • genel fitness durumunda iyileşme
  • kalp ve damarlarda güçlenme
  • doğumdan sonra daha kolay kilo verme

Spordan sonra bedeninizin kendine gelmesi bir kaç saat sürebilir ve bu nedenle günün erken saatlerinde spor yapmayı unutmamalısınız. Eğer yoga gibi hafif egzersizler yaparsanız bunların uykunuzu bozma ihtimali düşüktür.

Hamilelikte yeni bir spor programına başlamadan önce doktorunuzu bilgilendirmeyi de unutmayın.

Sonuç olarak hamilelik hem duygusal hem de fiziksel olarak yorucu bir deneyim olabilir. Ancak yalnız olmadığınızı unutmayın.

Neredeyse her kadın gebeliğin bir döneminde yorgunluk yaşar. Bunu bedeninizin bir mesajı olarak kabul edin. Size dinlenmenizi öneriyor ve siz de bunu dinlemelisiniz.

İlginizi çekebilir: Doğum ve doğum sonrasında doula desteği almak üzerine merak edilenler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale