X

Fil Kulağı Bakım Kılavuzu

Fil kulağı, kendine özgü dikkat çekici yapraklara sahip bir bitkidir. Koyu yeşil yaprakları ve yapraklarındaki parlak damarları ile dikkat çeken fil kulağı, en fazla tercih edilen iç mekan bitkilerinden bir tanesidir. Bu nedenle evinizin havasını değiştirecek bir bitki arıyorsanız, fil kulağını tercih edebilirsiniz.

Fil kulağı, çarpıcı ve egzotik görünüme rağmen bakımı kolay bir bitki olduğu için bitkilerle ilgili çok fazla deneyimi olmayan kişiler dahi bu bitkiye bakabilir. Deneyimsiz olsanız dahi evinizi veya ofisinizi canlandıracak bir bitkiye ihtiyacınız varsa fil kulağına şans verebilirsiniz. Fil kulağına dair merak ettiğiniz her şeyi ve fil kulağı bakımında dikkat etmeniz gereken püf noktalarını bu yazıda okuyabilirsiniz.

Fil Kulağı Nedir?

Fil kulağı veya Latince ismiyle Alocasia Polly, Güney Asya’nın tropik bölgelerine özgü bir iç mekan bitkisidir. Gerekli koşullar oluştuğunda küçük çiçekler açabilen bu bitki genelde kalp şeklindeki yapraklarıyla ünlüdür. İsmini yapraklarının fil kulağını andırmasından alan bu bitki hafif derecede zehirli olduğu için çocukların ve evcil hayvanların erişemeyeceği yerlerde bakılmalıdır. Fil kulağı bitkisinin genel özellikleri ve ihtiyaçları şu şekildedir:

  • Botanik adı: Alocasia Polly
  • Aile: Yılanyastığıgiller (Araceae)
  • Türü: Soğanlı bitki
  • Olgunlaştığında ulaştığı ölçüler: 30-60 cm yüksekliğinde ve genişliğinde
  • Güneş isteği: Kısmi gölge
  • Toprak tipi: Nemli, zengin, drenajı iyi toprak
  • Toprak pH’ı: Asidik
  • Çiçeklenme dönemi: Yaz
  • Çiçek rengi: Yeşil, krem
  • Kökeni: Güney Asya
  • Toksisite: İnsanlar ve evcil hayvanlar için zehirlidir.

Fil Kulağı Nasıl Bakılır?

Fil kulağı, koyu yeşil yaprakları ve yeşilimsi damarları ile dikkat çekici bir bitkidir. Tüm iç mekan bitkilerinde olduğu gibi fil kulağı bitkisinin nasıl bakılacağını anlamak için kökeni hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir. Güney Asya’nın subtropikal iklimine özgü bir bitki olan fil kulağı genel olarak dolaylı güneş ışığı aldığında, nemli bir toprakta, nemin ve hava sıcaklığının yüksek olduğu yerlerde sağlıklı bir şekilde gelişir. İç mekanda fil kulağı bakmak için dikkat etmeniz gereken noktalar genel olarak şu şekildedir:

Işık isteği

Fil kulağı bitkisinin geniş yaprakları olduğu için aydınlık bir ortamda olması gerekir. Ancak doğrudan güneş ışığı bitkinin yapraklarına zarar verebileceğinden dolayı bitki için aydınlık ancak güneş ışığını dolaylı olarak alan bir yer seçilmesi gerekir. Fil kulağının günde en az 6 saat dolaylı güneş ışığına maruz kalması, bitkinin yapraklarının daha geniş ve daha sağlıklı olmasına yardımcı olacaktır.

Toprak isteği

Fil kulağı, drenajı iyi toprakları sever. Bu nedenle bitkiniz için toprak hazırlarken organik madde bakımından zengin ve nemi tutan bir saksı toprağı tercih edebilirsiniz.

Su isteği

Fil kulağı toprağının sürekli olarak nemli olmasına dikkat etmelisiniz. Toprağın aşırı kuru olması bitkinin gelişiminin durmasına neden olabilirken aşırı nemli olması ise köklerde çürümeye neden olabilir. Ayrıca bitkide hastalık gelişmesini engellemek için sulama yaparken yapraklara su değdirmemeye çalışmalısınız. Kış ayları, bitkinin aktif olarak büyümediği aylar olduğu için bitkinizi yalnızca toprağı kurudukça sulamanız yeterli olacaktır.

Sıcaklık isteği

Fil kulağı, tropikal iklim bitkisi olduğu için yüksek sıcaklıklardan hoşlanır. Bu nedenle 18°C ve üzeri sıcaklıkların fil kulağı için uygun olduğu söylenebilir. Bu nedenle yaz aylarının sıcak olması nedeniyle fil kulağı baktığınız ortamda klima çalıştırıyorsanız, bitkinizi başka bir yere taşımayı düşünebilirsiniz. Fil kulağına yaz aylarında balkonda doğrudan güneş ışığı almayan bir yerde de bakabilirsiniz.

Nem isteği

Fil kulağı, iç mekan neminin yüksek olmasını sever. Bu nedenle özellikle nemin düşük olduğu kış aylarında iç mekanda hava nemlendirici cihaz çalıştırabilir veya bir kap içine su koyarak bunu bitkinizin yanına yerleştirebilirsiniz. Yaz aylarında nemi arttırmak için genelde özel bir önlem almak gerekmese de bitkinin yapraklarının kıvrıldığını veya kuruduğunu görüyorsanız, ortam nemini artırmayı deneyebilirsiniz.

Gübre isteği

Fil kulağı bitkisini düzenli olarak gübrelemek gerekir. Bitkinin büyük ve güzel yapraklarının beslenmesi önemli olduğu için seyreltilmiş tam sıvı gübre veya balık gübresi kullanmayı düşünebilirsiniz. Bitkinizi aktif büyüme dönemi olan ilkbahar ve yaz aylarında iki haftada bir gübreleyebilirsiniz. Kış aylarında ise gübrelemeye ara verebilirsiniz.

Fil Kulağı Nasıl Çoğaltılır?

Fil kulağı bitkiniz en az iki soğana sahipse bitkinizi bölerek çoğaltabilirsiniz. Özellikle saksısında sıkışık hale gelmeye başlamış bir bitkiniz varsa bitkinizi bölerek farklı saksılara ayırabilirsiniz. Bitkinizi aktif büyüme dönemi olan ilkbahar ve yaz aylarında aşağıdaki adımları izleyerek çoğaltabilirsiniz:

  • Bitkinizi saksısından dikkatlice çıkarın. Parmaklarınızla kökün etrafındaki toprağı nazikçe temizleyin. Bitkinizi saksıdan çıkarttıktan sonra toprakta ufak soğancıklar bulabilirsiniz. Bunları bitkiyle birlikte toprağa gömebilir veya ayrıca büyütebilirsiniz.
  • Bitkinin rizomlarını parmaklarınızla ayırın. Rizomları kesmemeye veya kırmamaya dikkat edin.
  • Rizomları yeni toprak eklediğiniz saksıya dikin ve iyice sulayın. Toprağın her yerinin eşit ölçüde nemli olmasına dikkat edin.
  • Saksıların aydınlık ve dolaylı olarak ışık alacakları sıcak bir yerde olmasına özen gösterin.

Fil Kulağı Nasıl Budanır?

Fil kulağı yavaş büyüyen bir bitki olduğu için özellikle iç mekanda bitkiyi şekillendirmek veya büyümesini kontrol altına almak için budamak gerekmez. Bununla birlikte bitkide ölü ya da zarar görmüş yapraklar varsa bunları ilkbahar ve yaz aylarında kesebilirsiniz. Ayrıca fil kulağı iç mekanda nadiren çiçek açan bir bitki olsa da bitkiniz çiçek açtıysa yaprakların büyümesini desteklemek için dökülmüş çiçekleri budayabilirsiniz.

Fil Kulağının Yaprakları Neden Sararır?

Fil kulağının yapraklarında sararma görülmesinin en önemli nedeninin toprağın nemi olduğu söylenebilir. Fil kulağı neme ihtiyaç duyan bir bitki olduğu için toprağın daima nemli olmasına dikkat etmelisiniz. Ancak toprağın çok ıslak olması kök çürümesine yol açabileceği için bitkinizi tek seferde aşırı sulamamaya özen göstermelisiniz.

Fil kulağının yaprakları yeteri kadar güneş ışığı alamadığında da sararabilir. Fil kulağı doğrudan güneş ışığı almayı seven bir bitki olmasa da aydınlık ortamda olmayı sever. Bitkinin çok az ışık alan bir ortamda olması yapraklarda sararmaya neden olabilir.

Fil kulağının yapraklarında sararmaya neden olan bir diğer faktör ise zararlılardır. Güçsüz bitkiler zararlı istilasına karşı hassastır. Bazı zararlılar bitkinin nemini tüketerek yapraklarda sararmaya neden olabilir. Zararlıların bir an önce ortadan kaldırılmaması halinde bitki giderek daha da zayıflamaya başlar. Bitkinizde böyle bir sorun olduğunu görüyorsanız, zararlılar için özel olarak hazırlanmış ilaçları kullanabilirsiniz.

İlginizi çekebilir:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale