X

En büyük teşekkürlerim de sizlere

Bir yazı yazdım geçen hafta. Benim için en değerli yazılarımdandı aslında, ama nasıl olduysa en değersiz yazım oldu. Biliyor musunuz bunu hissettiğim o an, yazma hevesim bir anda uçtu gitti. Bir daha yazmasam dedim. Ama yapamadım işte, yine geçtim klavyenin başına. Çünkü yazı yazmak diyorum ya, bu hayatta bana en keyif veren şeylerden oldu her zaman.

Ama bazen de yazılarımı yazarken düşünmüyor değilim, neden yayınlanıyor ki bu yazılar bir platformda, neden yalnızca kendime saklamıyorum ki düşüncelerimi, neden istiyorum ki insanlar okusun, görsün ve duysunlar beni?

Henüz bu sorulara net bir cevap bulabilmiş olmasam da, var elbette aklımda birkaç neden; takdir edilmek, söyleyemediklerimi yazılarımla dünyaya duyurmak, birilerine ilham olmak gibi gibi…

Ama görüyorum ki adeta boşa kürek çekmek benimkisi.

Aslında yazılarımı düzenli takip eden ve yorumlar yapan birkaç kişi olduğunu da itiraf etmem gerekir. Nasıl mutlu ediyorlar beni, hem değerli vakitlerini ayırıp yazdıklarımı düzenli bir şekilde okudukları için hem de bunu benimle paylaştıkları için ne kadar da muyluy(d)um oysa ki…

Ne oldu da fikrim değişti ve mutluluğum mutsuzluğa erildi derseniz eğer, çünkü değersiz hissettim geçen hafta. Emeğimi, kendimi, düşüncelerimi, en önemlisi de anneciğimi. Hepsi de bu sosyal medyanın suçu aslında, biliyor musunuz!

Nenelerin, dedelerin flu bir çiçek fotoğrafı paylaşıp yüzlerce beğeni aldığı bir dünyada, benim için en değerli olan yazımın sadece ve sadece yedi (7) beğeni alması nasıl üzdü beni anlayamazsınız.

Hayatımın belli dönemlerinde o veya bu şekilde değersizleştirildiğim ya da değersiz hissettiğim olmuştu elbette, hangimizin olmadı ki? Ama geçen haftaki çok farklıydı. Görülmemek, duyulmamak nasıl koydu bana bir bilseniz…

Neyse, daha çok şey var aslında bununla ilgili yazmak istediğim ama azıcık da olsa içimi döktüm madem, o halde gelelim bugünkü yazımın konusuna.

Yukarıdaki son paragrafı yazana kadar, bugün yazmak istediğimin ne olduğunu ben de bilmiyordum doğrusu. Aniden belirdi aklımda birazdan yazacaklarım. Aslında yazı yazmak da tam olarak budur işte. Bir konuya odaklanmışken düşüncelerimizin bambaşka bir yöne doğru akışı ya da belki de aklımızda hiçbir konu yokken bir anda onlarca konunun bize ışık çakması…

Yazımın bundan sonrası çok uzun olmayacak, bunu önceden belirtmek isterim.

Eski bir iki yazımı okudum bugün. Duygularımı tüm şeffaflığıyla ne de güzel ifade etmişim her zaman, tabii anlayana

İki buçuk senelik bir aranın ardından yeniden dönmüştüm sahalara ve bir seneden fazla bir süredir de düzenli olarak yazılar paylaşıyorum sizlerle bu platformda. Öncelikle, bana bu kapıları açtıkları için bir kez daha teşekkür etmek istiyorum tüm Uplifers ailesine. İyi ki varsınız, iyi ki böyle birbirinden farklı içerik üreticileriyle bizleri buluşturuyorsunuz. Siz hep var olun!

Yeniden yazmaya başladıktan sonraki tüm o yazılarıma baktım da; belki de 10 tanesi dışında hepsi benim hayatım, benim kararlarım, benim yaşadıklarım, benim özelim ile ilgili yazılar olmuş. Anlayacağınız, benim yazılarımı okuyorsanız eğer, hayatıma dair belki de çevremdekilerle bile paylaşmadığım bilgilere sahipsiniz demektir. Bu bilgilerin sizlere ne faydası var diye soracak olursanız, verebileceğim cevap benim (kendimce gördüğüm) hatalarımdan dersler çıkarmanız olabilir, benim yaptığım hatalara düşmemeniz de olabilir ya da bunların hepsini bir kenara bırakıp, tam da benim yaptığım gibi, hayatı dilediğiniz gibi yaşamanız bile olabilir.

Hata dedim de aklıma ne geldi biliyor musunuz? Bana göre insanlar üçe ayrılır; hatalarını asla kabul etmeyenler ya da farkına bile varamayanlar, hatalarının farkına varıp bir daha aynı hatayı yapmayanlar ve son olarak, hatalarını görüp aynı hatayı tekrarlayanlar…

Beni yazılarımdan azıcık tanıdıysanız eğer, tabii ki hangi seçenekte olduğumu hemen söyleyebilirsiniz. Öyle değil mi sevgili okurlarım?

Konumuza dönelim.

Diyordum ki, son yazılarıma göz gezdirdim bugün. Hayatımı anlattığım yazılardan, beni bugünkü ben yapan anılara, birtakım doğru yanlış kararlardan, aileme, sevdiklerime, kaybettiklerime, dostlarıma, tostlarıma, hobilerime, kararsızlıklarıma… Ve de daha birçok konuya yer vermişim bu satırlarda. Kimseye boyun eğmeden, olduğu gibi ve kendi halinde bir Gizem tarafından yazılan onlarca yazı…

Bazen mutlu, bazen mutsuz, bezen depresif, bazen Polyanna, kimi zaman ümitsiz ama çoğu zaman umutlu bir kadın var karşınızda…

Bugünkü teşekkürüm yalnızca Uplifers ailesine değil aslında. Aynı zamanda benim bugünlere gelmemde emeği geçen tüm sevdiklerime… Hepinize tek tek teşekkür etmek istiyorum.

Çok büyük şanssızlıklarım da olsa şu hayatta, hayatımın büyük çoğunluğunda hep şanslı bir insan oldum dönüp baktığımda. Başta ailem ve kardeş bildiğim dostlarımın etkisini de unutmamak gerekir bunda.

Benden vazgeçmeyen herkese en güzel dileklerimle.

Benden vazgeçmeyi seçenlere ise, bye bye diyebilme cesaretime de teşekkürlerimle.

Güzel günler elbet olacaktır, belki yarın, belki yarından da yakın ama inanıyorum ki hep olacaktır. Kalbi temiz insanları öyle veya böyle bir şekilde bulacaktır.

Yüreği sevgiyle ve iyilikle çarpan herkesin o günleri ‘en kısa zamanda’ yaşaması dileğiyle…

Son olarak ufak bir hatırlatma; her halinizde yanınızda olan, size her koşulda destek olan sevdiklerinize, imkanınız olduğu her fırsatta teşekkür etmeyi unutmayın, çünkü hayat gerçekten çok kısa.

İlginizi çekebilir: Yine bir Anneler Günü ve en sevdiğim

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale